dinler tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dinler tarihi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Şubat 2008 Cuma

Şeytan

Şeytan

Şeytan, bir çok din ve mitolojide, insanları kötülüğe teşvik ettiğine inanılan, adaletsizliğin ve tüm kötülüklerin anası kabul edilen varlık. İblis sözcüğü de çoğu zaman Şeytan ile aynı anlamda kullanılır. Yeryüzündeki birçok dinde ve mitolojilerde Şeytan, genellikle doğaüstü güçlere sahip, sürekli insanları dinden, dolayısıyla yaratıcısının emirlerinden uzaklaştırmaya çalışan bir varlık olarak düşünülmüştür. Bunun yanısıra şeytana tapan veya şeytanı yücelten din ve akımlar da mevcuttur.

Ökenbilim

"Muhalif, bozucu ve bozguncu" gibi anlamlara gelen İbranice "Satan" kelimesinin kökü "komplo kurmak" anlamına gelir. İbranice'den Latince ve Yunanca'ya, oradan da diğer batılı dillere geçmiştir.

Arapça'da "şetane" sözcüğü "rahmetten uzaklaştı, hak'dan uzak oldu" anlamlarına gelir.

Latince'de "Diábolus, Diaboli", Yunanca'da "Diabolos", "Karanlıkların Efendisi," "Beelzebub" (Sinek Kral), "Belial", "Mephisto", ya da "Lucifer", eski Türkçe'de "Y

ek" yada 'Albız 'olarak geçer. Kabbala felsefesinde "Samael" olarak geçer. Ancak Yahudi inanışında Samael başka bir melektir.

İslamda "İblis" (إبليس) olarak da bilinir. Kur'an'da "şeytan" kelimesi, "iblis"'ten daha fazla (87 kez) kullanılmıştır. Şeytan ayrıca "Azazel" olarak da anılmıştır.

Yeni Antlaşma'da Şeytan

Şeytan özellikle Yeni Antlaşma'da ve Hrıstiyan inancında kendisine daha çok yer bulmuştur. Özellikle İsa'yı sürekli olarak kışkırtır. Ancak Şeytanın kişiliğinin kaynağı İncil değil, hristiyan edebiyatıdır. John Milton'nun epik bir şiirinde Şeytanın en üst düzeyde bir melekken insanı ve kendini yaratan tanrıya karşı düşmanlığa yönelen bir kişilik olduğu anlatılır. Ancak Şeytan kesinlikle cehennemde hapsolmuş biri değildir aksine istediği her yere - dünyaya hatta cennete bile - girip çıkabilir. Bu özellikleriyle Şeytanın nihayi amacı insanlığı yaratıcının yolundan saptırmaktır. Bu anlamda kendisini tanrıya bir rakip olarak kabul ettirme gayreti içindedir. Kendisine bir süre verilmiş ve bu sürenin dolmasına kadar yaratıcıya karşı açtığı savaşın sonucunu beklemektedir.

Yaradılış (Genesis) bölümünde, Âdem ve Havva'yı kışkırtan yılan figürü, Tevrat'taki anlatımın aksine daha sonraları Hristiyan uleması tarafından Şeytan olarak değerlendirilmiştir. Doğu (Ortodoks) Kilisesine göre Şeytan, insanın üç düşmanı (günah-ölüm)'den birisidir. Bütün Hristiyan inanışlarında, Şeytan, İsa'ya ve İsa figüründe Tanrı'ya karşı son bir savaş (Armageddon) açacaktır. Bu savaş aynı zamanda Şeytana verilen sürenin de (aeonios) sonuna çok yaklaşıldığını gösterecektir. Unitaryan Kilisesine göre Şeytan bu zaman geldiğinde tekrar iyi olacak ve melek özelliklerine kavuşacaktır. Bu sürenin nasıl işleyeceği her kilisede farklılıklar gösterir. Neticede dünya tüm şeytanlıklardan arınır ve tıpkı cennet gibi günahsız bir yere dönüşür.

Ortaçağ'da Şeytan bir keçi gibi sakallı ve boynuzlu, elinde çatal ve kuyruklu olarak tasvir edilirdi. Bu görüntünün oluşmasının sebebi incil değildir ve hristiyanlıktan önceki pagan inanışlarda simgelenen bazı tanrı figürlerinden (Pan, Dionysus) kaynaklanır.

Kuran'da Şeytan

Ana madde: Kuran'da Şeytan

Şeytan, İslamiyet'e göre insanları dinden caydırmaya çalışan cin türünden bir varlıktır. Cinler, meleklerden farklı olarak irade sahibidir. Yaratılışının en büyük nedeni, kıyamete kadar, insan iradesinin sınanmasıdır. Bu sınavı geçenler ödüllendirilecek, geçemeyenler ise cezalandırılacaktır. Kur'an'da şeytandan bahsedilen ayetlerde insanlar onunla birlikte hareket etmemeleri konusunda uyarılmıştır. Şeytanın önceleri bilgeliğinden yararlanılan ve sayılan biriyken, Allahın huzurundan kovulma aşamasına nasıl geldiği Araf suresinde anlatılır. Hristiyanlık ve İslamiyet, şeytanın bir zamanlar Allahın sevdiği bir hizmetkarı olduğu konusunda hemfikirdir.

Hamdolsun, size yeryüzünde imkan ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkanları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz! Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.[kaynak belirtilmeli]

Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da) “Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın” dedi. Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi. Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.” Allah da, “Sen süre verilenlerdensin” dedi. Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.” “Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimse)ler bulamayacaksın.” Allah dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi cehenneme doldururum.” “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette kalın. Dilediğiniz yerden yiyin. Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.” Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı.” “Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim” diye de onlara yemin etti. Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?” diye seslendi. Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” Allah dedi ki: “Birbirinizin düşmanı olarak inin (oradan). Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır.” Allah dedi ki: “Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (mahşere) çıkarılacaksınız.

Yehova Şahitliğinde Şeytan

Yehova Şahitleri, Şeytanın mükemmel ruh özelliklerine sahip bir melek olarak yaratıldığına; Ancak Âdem ve Havva'nın tanrı Yehova yerine kendisine itaat etmelerini sağlamaya çalışmasıyla Şeytan'a dönüştüğüne inanırlar. Şeytan'ın zamanla güzelliğinden ötürü gurura kapılarak kendisini bir tanrı gibi görmeye başladığını ve bu şekilde kendisini Yehova'ya bir rakip yaptığına inanırlar. Şeytan sözcüğünü daha kesin anlamak için, Kerub sınıfından bir melek olan "Şeytan" sözcüğünün "Karşı Koyan" anlamına geldiğinin gözönünde tutulması gerekir. Şeytan, Tanrı'nın amacına karşı koymaya çalıştığı için bu sıfatı almıştır. Şeytan adı bu varlığın özel adı değildir.

Şeytan "Aden Bahçesi"nde, "-Ama iyiyle kötüyü bilme ağacından yeme. Çünkü ondan yediğin gün kesinlikle ölürsün." denilerek, yasaklanan meyveyi yemesi için Havva'yı kışkırtmış ve yalan söyleyerek itaatsiz olmasını sağlamıştır. Bunu yaparken bir yılanı kukla gibi şu sözlerle konuşturmuştur: Yılan, "-Kesinlikle ölmezsiniz" dedi, "-Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.". Bu şekilde, Şeytan Adem'le Havva'yı tanrıya itaatsiz olmaları için ayarttığında, meselenin yalnızca bir meyveyi yemek olmadığına, tanrı Yehova'nın insanları yönetme hakkına meydan okuduğuna inanırlar. Tanrı Yehova'nın, Şeytan'a ortaya çıkardığı bu dava nedeniyle (Tanrı'ya göre altı gün) 6000 yıllık bir süre tanıdığına inanırlar. Şeytan'ın ortaya çıkardığı davaların şunları içerdiğine inanırlar:

  • Şeytan'ın, "Çünkü Tanrı biliyor ki, o ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz (anlayışınız) açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız." sözlerine göre; Şeytan Yehova'nın insanlar üzerindeki yönetiminin haksız olduğunu iddia etmiştir. Şeytan, insanların kendi kendilerini daha iyi bir şekilde yönetebileceklerini ve Yehova'nın karışması olmadan kendi yönetimleriyle Dünya'yı cennet gibi bir yer yapabileceklerini iddia etmiştir. Bu nedenle, Şeytan'a göre, Yehova insanların kendi kendilerini yönetmelerine izin vermelidir.
  • Şeytan'a göre, Tanrı'ya gerçekten vefalı, sadık tek bir kişi bile yoktur. Sadık olan kişiler yalnızca kendileri için iyi şartlar sürdüğünde sadık kalmaya devam ederler. Eğer bu sadık insanların başlarına çeşitli sıkıntılar gelecek olursa, bu kişiler Yehova'ya sadık olmaktan vazgeçeceklerdir. Bunun ispat edilebilmesi için kendisine bir fırsat verilmesi gerektiğini iddia etmiştir.

Yehova'nın Şahitleri, Yehova'nın Şeytan'ı bu davalar nedeniyle hemen yok etmediğini ve eğer hemen yok edecek olsaydı, bütün yarattığı ruh varlıkların zihinlerinde kendisinin haklı olup olmadığı kuşkusunun doğacağını bilerek, Şeytan'a geçici bir süre için izin verdiğine inanırlar. Ayrıca, Tanrı'nın Şeytan'a ve insan yönetimlerine izin vermekle, kötülüğe de izin verdiğine; çünkü bunun sonuçlarının kötü olacağını bildiğine inanırlar. Yehova'nın, Şeytan'ın iddialarının geçersizliğini bu kötü sonuçlara göre ispat edeceğine inanırlar.

İncil'deki "Bu dünyanın egemeni şimdi dışarı atılacak." ve "Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur." sözlerine göre, Yehova Şahitleri bu davaların çözümüne kadar, 6000 yıllık bir süre için dünyayı perde arkasından Şeytan'ın yönettiğine inanırlar. Ve Şeytan'ın bunu yaparken "Buna şaşmamalı. Şeytan da kendisine ışık meleği süsü verir." sözlerine göre, Şeytan'ın insanları çoğu kere iyilik meleği gibi görünerek kandırdığına inanırlar. Yehova'nın Şahitleri, Şeytan'ın 6000 yılın bitiminde, bir "uçuruma" atılarak 1000 yıl boyunca faaliyetsiz bırakılacağına ve 1000 yıl geçtikten sonra sonsuza dek yok edileceğine inanırlar. Bu 1000 yıllık dönemde Şeytan'ın bozduğu şeylerin telafisinin olacağına inanırlar. Bu telafi Yehova'nın Şahitleri'ne göre yeryüzünde cennetin yeniden kurulması ve ölmüş kişilerden birçoğunun dirilerek bu cennette yaşamasıdır.

Yezidilik

Şeytan figürünün Yahudi-Hristiyan ve Müslümanlıktaki bir benzeri Yezidilikte de bulunmaktadır.Ancak burada Şeytan'ın sahip olduğu özellikler diğer dinlerden farklıdır. Yezidilikte tanrı dünyanın sadece yaratıcısıdır, ancak sürdürücüsü değildir. Tanrısal iradenin vücut bulması için Şeytan bir nevi aracılık rolü üslenmiştir. Şeytan "tavus" olarak adlandırılır ve bir tavus kuşu ile simgelenir. Tanrı özünde iyilikle dolu olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez. Aksine ibadetin ona değil içi kötülüklerle dolu olana, Tavus'a yapılması ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur. Bu anlamda iyilik ve kötülüğün kaynağı aslında Melek Tavus'tur. Ahiret inancı gibi sonradan hesap verilecek bir yerin varlığı söz konusu değildir. İnsanın inanışına ve yaşayışına göre dünya cennete de cehenneme de dönüşebilir. Melek Tavus bütün bu işlerin denetleyicisi ve tanrının bu dünyadaki gölgesidir.

Yezidilikten önceki ilahi dinlerde anlatılan, şeytanın, yaratıcının buyruğuna rağmen insan karşısında eğilmeyip saygı göstermemesi, onun aslında ne kadar asil olduğunun tüm evrene ispatıdır ve yaratıcı tarafından sınanmıştır. İşte bu sınavı başarı ile verip tüm insanlığın ve dünya işlerinin başına geçme hakkını kazanmıştır.

Satanizm

Ana madde: Satanizm

Şeytanı yaratıcı ve hükmedici bir figür olarak gören inanç sistemidir. Bununla birlikte bazı akımlarında şeytanın ya da tanrının varlığına inanılmaz.

Edebiyatta Şeytan

Edebiyatın ve dinin kesiştiği birçok noktada şeytan, olayların gelişmesinde, sonuçlanmasında ya da dallanmasında temel bir figür olarak, tıpkı hayattaki kaosun açıklanmasında olduğu gibi, yazarlarca kullanılmıştır. Şeytanın kahramanı oynadığı en önemli eserlerden birisi, Goethe'nin Faust'udur. Faust'ta şeytan (Mefisto), başarılı çalışmalarıyla insanlığı, kendisinin sebep olduğu felaketlerden koruyan bir doktoru elde etme konusunda tanrıyla "bir kez daha" bahse girer. İnsanın şeytanla içsel bir kavga halinin anlatıldığı ve dünyadaki iyilik ve kötülük kavramlarının kaynağının sorgulandığı bir başka eser, Paulo Coelho'nun "Şeytan ve Genç Kadın" adlı romanıdır. Jeffrey Burton Russell ise Kötülük (1-4) serisinde yeryüzüne artık iyice alışmış olan şeytanın, insanlardan bir farkının kalmadığını ve "onu bizden biri" gibi görerek, şeytanlaşan insanı anlatmaktadır.


Kaynak:Wikipedia

18 Kasım 2007 Pazar

BUDA

BUDA


Tanrısız bir dinin, Budizm'in kurucusu (M.Ö. 560'a doğru).

Kral Suddhodana ile kraliçe Maya'nın oğlu, sonradan Buda (yani «Tanrı'dan esin almış») adını alacak olan bu bilge, M.Ö. VI. yy.'da Hindistan'ın kuzeyinde doğdu. Mutlu bir gençlik dönemi geçirdi ama bir gün, insanların çektiği acıları seyretmek, onun yaşamını altüst edecekti. 29 yaşında, bir incir ağacının altına oturmuş düşünürken, «ilham» geliverdi: her türlü ıstırabın kaynağı, başkalarının olan şeylere göz dikmekti. Ve sağduyunun yolu, en yüce mutluluk hali olan nirvana'ya ulaşmaktı. Bunun için her türlü isteğin kesinlikle yok edilmesi gerekiyordu.

Ganj kıyılarının kutsal kenti Benares ve dolaylarında, Buda, tam dört yıl vaazlar verdi. Vaazlarında dile getirdiği ilkeler ölümünden sonra Asya'ya yayılmağa başladı.

Günümüzde Hinduluk, Budizm'in (Budacılık) yerini almıştır; ancak, 1949'da komünizmin yerleşmesine kadar Çin'de derin etki gösterdikten sonra, gene de, Güneydoğu Asya'nın, Moğolistan'ın, Kore ve Japonya'nın esas dinlerinden biridir. 500 milyon mensubu vardır, bunlara örnek kişiler, bonzlar yön verir ve bu bonzlar, din eğitimi yaptıkları gibi, bazı ülkelerde (bu arada Vietnam'da), siyasal yaşamı da derinden etkiler.


Acaba, Budacılık gerçekten bir din midir? Batılıların genellikle olumlu cevap verdikleri bu soru, her zaman rahatça sorulabilir. Bununla birlikte, bonz topluluğu gerçek bir din adamları sınıfı oluşturmaz ve budistler, Hıristiyanlığa veya Müslümanlığa benzetilebilecek bir inanç sahibi olmağa yanaşmazlar. Onlara göre Budacılık, bir tanrı olmayan ve insan sağduyusunun örneği olan Buda'nın koyduğu temel kurallara uyarak, bir tür yaşam tarzına yönelmekten başka bir şey değildir.


Çağımızda, Buda ve Budacılık üstüne yapılan incelemelerde büyük bir gelişme oldu. Buda dinine ait kuralların yorumunu ve tarihini konu alan bu yeni bilim dalına Budabilim denir.

Bir Tibet manastırında bulunmuş olan yukarıdaki resimde Buda, kutsal haberciye kulak verdiği sırada gösterilmiştir.
Kaynak:www.tarihsayfam.com