Miramar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Miramar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Şubat 2018 Pazartesi

Ocak Ayında Okuduklarım

Ocak Ayında Okuduklarım


Herkese şubat ayından merhabalar, umarım yeni yılın ilk ayını bitirmişken hepimizde herşey yolunda gidiyordur bu ocakta neler okuduğum hakkında bir derleme yazısı yazmak istedim. Geçen yıl da kitap içerikli yazılarım mevcuttu, fakat hayatın keşmekeşi derken düzenli hale getiremedik o , okuduklarımızı buraya geçirme işini, tabii blogun muhteviyatını oluşturan unsurlardan biri de "Kitap" malumunuz. Bu sebeple her ayın ilk pazartesi günü geçmiş ay okuduğum kitaplar üzerine bir yazı yazmaya karar verdim 2018 yılı içinde, umarım her pazartesi başlanmaya karar verilen ama bir türlü başlanamayan eylemlere benzemez bu iş, bol bol okuyup yazarız hep birlikte, sizlerde neler okuduğunuza dair yorum yapabilir ve tavsiyelerinizi yazabilirsiniz, gördüğünüz fotoğraf ocak ayı içerisinde okuduğum kitaplar, 11 kitap ve toplam 2100 sayfa civarı okumuşum, aslında şöyle bir “beni bıraksınlar günde iki kitap okuyayım” modundayım ama maalesef iş hayatı, başka gereklilikler derken haftada iki kitap/500-600 sayfa altına düşmemeye çalışmak bile bir lüks oluyor. 

Konu edebiyat olunca, diğer incelemelerimdeki gibi aman efendim kalemin şurası şu kadar santim, aman efendim şu kadar sürede kuruyor bu mürekkep gibi net ve kesin cümleler kuramıyoruz elbette, şuan görünen 11 kitabın hepsini elbette beğenmedim zaten böyle birşey mümkün de değil, bir kaç kelime edecek olursam kitaplar hakkındaki yorumlarım şöyle.

"Pascual Duarte ve Ailesi"; kitap ince bir kitap zaten bu arada her kitabın künyesini ben ajandama yazıyorum lakin buraya fotoğrafını eklediğim için bu kadar ayrıntının gereksiz olacağını düşündüğümden buraya yazmıyorum, ismi yazıldığı taktirde her bilgiye ulaşılacağını öngörüyorum söz konusu kitaplar için, her ne ise kitap Nobelli, İspanyol Edebiyatına aşina olanlar bilir, edebiyatlarında genelde, belki bizler için absürd gelen şeyleri çok normal şekilde yaşarlar, birileri ölür, biri çekip gider veya gelir fakat okuyucunun beklediği tepkiler verilmez, böylece okuyucu ters köşe olabilir, kitap İçin “eh” diyorum. 

İkinci kitap "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok", idi ismi bazen sadece “Garp cephesi” olarak da çevrilmiş fakat özgün ismi de hemen hemen bu anlama geliyor, Behçet Necatigil çevirmiş, kitap savaşın insan üzerinde etkisi ve değişimi üzerine diyebiliriz, savaş karşıtlığını temsil etmesi açısından kült bir kitap.. 

"Michael, Çocuksu Topluma Gençlik Kitabı", üzerinde durmak istemediğim bir kitap, Elfriede Jelinek’in yazdığı herhangi bir kitabı değil öylesine kurduğu bir cümle ile dahi karşılaşmak istemiyorum hayatımın geri kalanında, sağolsun. 

"Tütüncü Çırağı", Robert Seethaler’in romanı, diğer Jaguar Yayınları gibi farklı ve güzel, İkinci Dünya Savaşı hemen öncesi başlayan bir hikaye , içinde Freud’un da olduğu bir kitap kötü olabilir mi? Tavsiye edilir, sakin, yalın,temiz bir dil....

Kadersizlik, Macar Edebiyatı, sanırım ilk defa Macar Edebiyatı okudum, yazar aynı zamanda olayları başından geçiren kişi yaşanmış bir hikaye. Bu kadar genç birinin olaylara masumca bakışı ile baktığı şeylerin kendi acımasızlığı arasında oluşturulmaya çalışınılan zıtlıktan doğan anlatının kötü olmadığını söyleyebilirim, yine Nobel ödüllü... 

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk" İlber Ortaylı’nın kitabı daha çok çok yeni, hoca genelde Timaş Yayınevi' nden benim tabirimle “çerez” kitaplar çıkarır, fazlasıyla genele hitap eder, İş Bankası'ndan çıkan kitapları daha spesifiktir, sağolsun bu yeni kitabı ile de şaşırtmadı yine fazlası ile genele hitap eden bir kitap olmuş, kendisine sonsuz saygım var, Türkiye’ye tarihi sevdiren isim diyebiliriz fakat maalesef ders kitabı olarak gösterilecek bir kitap hala daha yazmaması hala daha bu kadar yüzeysel yazması en azından biz meslektaşlarını hayal kırıklığına uğratmaya devam eden bir durum, merhum İnalcık Hoca’nın çizgisine biraz yaklaşmasını dört gözle bekliyorum, bilmek ve anlatmak çok farklı iki olgu, bunu bir kez daha tecrübe ettim diyebilirim yine de kalemine sağlık...

"Hava Nasıl Tarih Yazar", çok beğendiğim bir kitap oldu, hem öğretici hem de akıcı, önemli hava olaylarını ve tarihe olan dolaylı ve doğrudan etkilerini anlatıyor, tavsiye edilir... 

"Penolope", benim gibi mitolojik hikayelere merakı olanlar İçin alternatif bir anlatım sağlayarak eğlenceli bir okuma sağlıyor,yazarın başka kitaplarına da denk gelirseniz okuyabilirsiniz ben de öyle yapacağım... 

"Mösyö Pain" hakkında diyecek bir şeyim yok, çok beğenilmiş ama neyi beğendiler anlamadım pek...

Miramar ise 1988 Nobelli Necip Mahfuz imzalı, bir pansiyonda geçen ve yaşanan olayların pansiyondakilerin bakış açılarına göre ayrı ayrı ele alınmasıyla şekillenen hikaye oldukça sakin ama bir o kadar da enerjik, doğu kültürü işlendiğindendir midir bilmem, kitabı okurken Farid Farjad dinlemek iyi gider diye düşünüyorum... 

B,Bira ise gerçekten bir çocuk kitabı gibi , biranın başrolde olduğu bir masal, bu yetişkinler için olan çizgi filmler ve çocuk kitapları gibi diyebiliriz, Tom Robbins’in başka bir kitabını daha okuyacağım sanırım, sizlere de tavsiye ederim. 

Gönül istiyor ki oturalım sadece bir kitap hakkında bir saat konuşalım orasından burasından çekiştirelim ama şuan için pek mümkün görünmüyor, yazıda yazdığım gibi, sizler de yorumlara okuduğunuz kitapları yazabilir ve bizlere tavsiye etmeye değer gördüklerinizi, eleştirebilirsiniz. Benden bu kadar.


Sevgiler
Historian