2 Ağustos 2022 Salı
28 Aralık 2007 Cuma
Hiroşima ve Nagazaki

 Saat 06:00'yı geçtikten sonra uçuş devam ederken Tibbets mürettebata uçakta dünyanın ilk atom bombasını taşıdıklarını duyurdu. Little Boy, 3 metreden biraz uzun, yaklaşık 75 santimetre çapında, 5 ton ağırlığında, 18.000 ton TNT' nin patlayıcı gücüne eşit bir atom bombasıydı ve 5 kilometre çapında bir bölgedeki hemen hemen herşeyi yokedeceği tahmin ediliyordu.
Saat 06:00'yı geçtikten sonra uçuş devam ederken Tibbets mürettebata uçakta dünyanın ilk atom bombasını taşıdıklarını duyurdu. Little Boy, 3 metreden biraz uzun, yaklaşık 75 santimetre çapında, 5 ton ağırlığında, 18.000 ton TNT' nin patlayıcı gücüne eşit bir atom bombasıydı ve 5 kilometre çapında bir bölgedeki hemen hemen herşeyi yokedeceği tahmin ediliyordu.Saat 07:25'te Enola Gay 26.000 feet irtifada Hiroşima üzerindeydi. Saat 08:00'de Japon radarları bir kez daha Hiroşima üzerinde seyreden 2 adet B-29 tespit ettiler. Radyo istasyonlarından tekrar yapılan uyarılarla herkesin sığınaklara gitmesi istenildi. Ama ilk yapılan uyarının sonuçsuz çıkması nedeniyle insanlar ikinci uyarıyı ciddiye almadılar. Saat 08:09'da Enola Gay mürettebatı pırıl pırıl sabah güneşi altında Hiroşima şehrini görebiliyorlardı. Artık bombayı bırakma zamanı gelmişti. Hedef, Honkawa ve Motoyasu nehirlerinin kesiştiği noktada yeralan T şeklindeki köprüydü. Bomba, Shima Surgical Hastanesinin üstünde, yerden 1.900 feet (yaklaşık 580 metre) yükseklikte patladı.
 Saniyenin onbinde biri kadar kısa bir sürede meydana gelen patlamanın ilk etkisi gözleri kör eden bir ışık oldu. Ardından, patlamanın etkisiyle oluşan 300.000 santigrat derece sıcaklığındaki alev fırtınası satte 1800 km hızla ilerleyerek 3 km çapındaki bir bölgede herşeyin yanarak yokolmasına neden oldu. Bu alev fırtınası ilk anda yaklaşık 70.000 kişinin yanarak ölmesine, 100.000 kişinin yaralanmasına, şehirdeki 90.000 binadan 60.000'inin yerle bir olmasına neden oldu. Alevler bi kaç saniye içinde 900 feet yüksekliğe ulaştı. Görgü tanıkları 5 milden daha uzak bir mesafeden bile gözleri kör edebilecek parlaklıkta olduğunu söylüyorlar.
Saniyenin onbinde biri kadar kısa bir sürede meydana gelen patlamanın ilk etkisi gözleri kör eden bir ışık oldu. Ardından, patlamanın etkisiyle oluşan 300.000 santigrat derece sıcaklığındaki alev fırtınası satte 1800 km hızla ilerleyerek 3 km çapındaki bir bölgede herşeyin yanarak yokolmasına neden oldu. Bu alev fırtınası ilk anda yaklaşık 70.000 kişinin yanarak ölmesine, 100.000 kişinin yaralanmasına, şehirdeki 90.000 binadan 60.000'inin yerle bir olmasına neden oldu. Alevler bi kaç saniye içinde 900 feet yüksekliğe ulaştı. Görgü tanıkları 5 milden daha uzak bir mesafeden bile gözleri kör edebilecek parlaklıkta olduğunu söylüyorlar.Ama ilk anda ölen 70.000 kişi şanslı olanlardı. Çünkü patlamadan yaklaşık yarım saat sonra şiddetli bir yağmur başladı. Şehrin üzerine bir hafta boyunca yağmurla birlikte yağan radyoaktif serpintiler 2 ay içerisinde 70.000 insanın daha ölümüne neden oldu. Rakamlar tam olarak bilinememekle beraber, ilk beş yıl içinde 200.000 den fazla insanın hayatını kaybettiği, onbinlercesinin de sakat kaldığı tahmin ediliyor.
 Hiroşima'ya atılan atom bombasından 3 gün sonra 9 Ağustos 1945'te, yine Tinian adasından kalkan Bockscar isimli B-29 Superfortress, patlama gücü 21.000 ton TNT'ye eşit olan "Fat Man" isimli atom bombasını saat 11:02'de Nagazaki'ye bıraktı. Aslında asıl hedef Kokura'ydı ama şehrin üzerinde yoğun bir duman olması nedeniyle rota Nagazaki'ye çevrildi. Patlama yerden 1650 feet (yaklaşık 500 metre) yukarda gerçekleşti. Patlamanın etkisiyle ortaya çıkan alev fırtınası satte 800 km hızla ilerleyerek ilk anda 27.000 kişinin kavrulmasına neden oldu. Daha önceden şehrin uyarılmış olması nedeniyle Hiroşima'ya nazaran daha az kayıp verilmiş olmasına rağmen Nagazaki'de de 70.000'in üzerinde insan öldü.
Hiroşima'ya atılan atom bombasından 3 gün sonra 9 Ağustos 1945'te, yine Tinian adasından kalkan Bockscar isimli B-29 Superfortress, patlama gücü 21.000 ton TNT'ye eşit olan "Fat Man" isimli atom bombasını saat 11:02'de Nagazaki'ye bıraktı. Aslında asıl hedef Kokura'ydı ama şehrin üzerinde yoğun bir duman olması nedeniyle rota Nagazaki'ye çevrildi. Patlama yerden 1650 feet (yaklaşık 500 metre) yukarda gerçekleşti. Patlamanın etkisiyle ortaya çıkan alev fırtınası satte 800 km hızla ilerleyerek ilk anda 27.000 kişinin kavrulmasına neden oldu. Daha önceden şehrin uyarılmış olması nedeniyle Hiroşima'ya nazaran daha az kayıp verilmiş olmasına rağmen Nagazaki'de de 70.000'in üzerinde insan öldü.7 Ekim 2007 Pazar
TİTANİC-Okyanusun Yuttuğu İnci
 Titanic  batış anında  iki parçaya ayrıldı. Gemini ön kısmı suların basıncına dayanamayarak  parçalamdı ve saate 30 mil hızla  denizn dibine varırken gemini kıç kısmı   50 fet derinlikte çamura batmıştı.
 Titanic  batış anında  iki parçaya ayrıldı. Gemini ön kısmı suların basıncına dayanamayarak  parçalamdı ve saate 30 mil hızla  denizn dibine varırken gemini kıç kısmı   50 fet derinlikte çamura batmıştı.Dünyanın en büyük hareketli yapısı olan Titanik ve Olimpik'in yapım aşamasında 15.000 liman işçisi bir yıl boyunca çalışmıştı.
Titanic tam altı ayrı yerden yaralandıktan sonra dakikada tam 7 ton su almaktaydı. Sular dolmakta iken tahliye çalışmaları sürmekte idi. Fakat 30.000 ton su gemiye girmişti bile. Su dolan 5 kazan dairesinin ardından kalan dördüncü kazan daireside tamamıyla su ile dolmuştu. Tinanic deniz suyunun gemiye hücum etmesi üzerine gemi sıyun ağırlığına dayanamayarak ortadan ikiye bölündü ve okyanusun karanlık sularında gözden kayboldu.
Dönemin Mühendislik harikası olarak adlandırılan Titanik'in batmasına hiç bir mühendis imkan tanımıyordu. Olası bir çarpışmayı önden ve arkadan tahmin eden mühendisler bir kaza anında Titanic'e çarpan geminin zarar görebilieceğini varsayıyorlardı. Ama hiç tahmin etmedikleri Buzdagı Titanik'e ne önden ne de arkadan çarpmış, adeta bir bıçak gib yan gövdesini kesmişti. Geminin Ön ve Arka kısmına nazaran kuvvetsiz olan yan duvarlar çarpışmanın etkisiyle kolayca parçalanarak batmayı kolaylaştımıştı.
 Dev Gemi denize indirilmeden  önce herşeyi bitmiş olarak  10 ay boyunca  Wollf  su havzalarında  bekletildi. Titanic dönemin  en devasa pervanalarine  sahipti Üç adet  dev pervane  bronz ve çelik karışımıydı. 16  feeten daha yüksek  dev pervaneler gemiye  çok hız katıyorlardı.
 Dev Gemi denize indirilmeden  önce herşeyi bitmiş olarak  10 ay boyunca  Wollf  su havzalarında  bekletildi. Titanic dönemin  en devasa pervanalarine  sahipti Üç adet  dev pervane  bronz ve çelik karışımıydı. 16  feeten daha yüksek  dev pervaneler gemiye  çok hız katıyorlardı.Batmaz denilen gemi nasıl battı.
1900 yılların başında ziraat toplumunda hızla sanayi toplumuna geçen batı insanı, kainata hükmettigi zannına kolayca kapılmıştı.Yaptıklarını hiçbir kuvvetin yok edemeyecegini söylüyor ve adeta herşeye meydan okuyordu. O güne kadar imal edilen gemilerin en büyüğüne 'Titanic' isminin verilmesi de bu cüretten kaynaklanıyordu. Çünkü Yunan mitolojisindeki en ünlü Tanrılardan birisinin ismi Titanic idi.
Gemideki birçok subay yolculara sık sık Bu gemiyi Allah bile batıramaz diyor ve bu kör inatlarını geminin batış halinde bile yenilemekten kendilerini alamıyorlardı. Toplam 46 bin tonluk bu döneminin en büyük Transatlantiğinde toplam 16 kazan vardı. 66 bin beygir gücüne sahip olan gemi saatte döneminin en hızlı süratine ulaşarak 23 deniz mili yapıyordu.
Birinci mevki içinbügünün parası ile 50 bin dolar ödeyen yolcular büyük bir lüks içesinde seyahat ediyorlardı. Gemide 6 bin tane Havana sigarası ile 1 sınıf kamera-suitlerde odun yakılan 28 tane şömine bile vardı.İrlanda'nın 'Harland and Wolff' gemi tezgahlarında üç yılda tamamlanan Titanic 1912 yılının 10 Nisan günü, İngilterenin Southampton Limanı'ndan ilk ve son yolculuguna adım attı.
Devasa geminin Southampton - New York arası yaptıgı yolculuk 1912 yılının 14 Nisan'ını 15 Nisan'a baglayan gece sona erdi. Titanic 'White Star Line' şirketi tarafından inşa edilmişti. Manidardır ki yine aynı şirket tarafından yapılan diğer iki geminin akibeti d Titanic'ten farklı olmamıştı. Olympic ve Britannic adını taşıyan bu gemilerde tıpkı Titanic gibi okyanusun dibine demir atmışlardı.İlk inşa edilen Olympic başka bir gemi ile çarpışarak büyük yara aldı ve hayatını noktalamış oldu. Titanic ise dev bir buzdagına çarptı ve battı. Yolcu taşıması için inşa edilen ancak savaş çıkınca İngiliz donanmasında hastane olarak kullanılan Britannic ise altıncı seferinde Çanakkale savaşında yaralanan İngiliz askerleri almak için giderken Ege'de Alman U-2 Avcı denizaltılardan göndeilen torpidolar ile battı.
TİTANİC 'İN İBRET ÖYKÜSÜ
Yirminci asrın başında dünyanın en güvenli ve lüks transatlantiği olarak tasarlanan Titanic Southampton - New York seferini yapmak üzere demir aldı. 1912 yılının 14 Nisan'ını 15 Nisan'a bağlayan gece, Kanada yakınlarında dev bir buzdağı çarparak kötü biçimde yaralandı. Güvertede 2.206 kişi bulunuyordu. Cankurtaran sandalları ise en fazla 1.500 yolcu alabilecek kapasitedeydi. Gemi yavaş yavaş Atlas Okyanusu'nun karanlık sularına gömülürken kurtarma filikalarına önce kadınlarla çocuklar bindirildi.15 Nisan 1912 sabahı, denize indirilen filikalarda toplam 705 kişi bulunuyordu. Facia 20 yüzyılın en büyük deniz kazası olarak kabul edildi. Titanic'in batısının hemen ardından yazar Joseph Condrad 'Bu felaket teknolojiye olan ilahi güvenin aldığı yara acısından tarihin ciddi bir dönüm noktası' diye yazmıştı.
TAM YOL TORNİSTAN
Titanic Okyanuslar üzerindeki en lüks transatlantikti ama gemide tek bir dürbün dahi bulunmuyordu.Fivarun mabetleri gibi kamaralarda yolculuk eden birinci sınıf yolcular için dünyanın en pahalı Fransız aşçısı 14 Louis tarzı gemi mutfaklarında yemek yaparken projektör ve ışıklar için bütçe ayrılmamışa benziyordu. Suyun ısısı o gece -1'e düşmüştü: kapkara okyanusun donması Atlantik'in acı tuzu önlüyordu. Ve yine de 62 yaşındaki Kaptan Smith, tüm hızıyla Atlantik ortasında ilerlemeye devam ediyordu.Perşembe günü New York limanına varması düşünülen gemiyi Salı günü limana sokarak yeni bir rekor kırmak istiyordu.
Böylece yönettiği geminin ne kadar hızlı bir gemi olduğunu bütün dünyaya ispatlamış olacaktı.Ne var ki 22 yıllık deniz kaptanı bu kadar büyük bir gemiyi ilk defa yönetiyordu.Tarih 14 Nisan 1912'yi saat ise 23.40'ı gösteriyordu.Elinde ne bir ışıldak ne de bir dürbün bulunan gözcü Frederick Fleet 20 metre yükseklikteki gözetleme kulesinden birkaç yüz metre ilerdeki kara kitleyi farkettiğinde artık çok geçti.Titanic meydan okudugu denizlerde bir buz dağığla karşı karşıya kalmıştı.Gözcü Fleet alrm çanını acı ile tam üç kez sarıldı.Kaptan köşküne buzdağı alrmını verdi. Birinci köprü subayının ilk emri 'tam yol tornistan' oldu. Sonra geminin 16 hava bölmesi arasındaki otomatik çelik kapaklar kapatıldı.Ama Titanic , mesafede bu dağının sol tarafından kaçmayı başaramadı.Deniz yüzeyinden altı metre kadar aşağıda,gemi sancak tarafından yarılmaya başladı. Yandan buz dağına vuran Titanigi, buzdağı bir bıçak gibi,uzunluğunun üçte biri olan ilk 269 metre boyunca 6 ayrı yerinden kesmişti. Alarm çanlarından tam iki dakika sonra kaptan köprüdeki yerini aldı.Soğukkanlıydı. Ve önce otomatik çelik kapıların durumunu sordu yardımcı kaptanlarına. Kaptan buz dağı ile yapılan çarpişmadan beş dakika sonra makinalara stop emrini verdi.Bazı yolcuları yattıgı yerden uyandıran ise aslında bu sessizlik olmuştu. Denizdeki Rüzgar ve hafifi sarsıntıda askıların birbirine sürterken çıkartıkları ses dışında herşey susmuştu sanki .Titanic ölüm sessizliğinin ilk vakitlerine girmişti bile.

BUZLAR İÇKİ BARDAKLARINDA
Yolculardan birkaçı köprüye çıkarak neler oldugunu anlamaya çalışıyorlardı.Kaptan onları sakinleştirerek kamaralarına gönderdi. İnerken sancak tarafındaki 5 kat balkonlarına kadar sıçramış bu parça ve kalıplarını ayaklarıyla birbirlerine atarak güvertede maç yapıp kartopu bile oynadılar. Titanic'te Panik hissedilmiyordu.Yolcular NewYork'ta bir gökdelen kadar yuksek olan bu geminin batabileceğini düşünmüyorlardı bile. Bazıları çarpma anında buzdağından güverteye düşmüş bu parçalarını yerden toplayarak içki bardaklarının içine atarak içkilerini soğutuyorlardı. Sadece kaptan Smith ve diğer subaylar durumun ciddiyetinin farkındaydılar. Kimse hala gerçekleri görmüyordu.
BAGAJLARA SULAR GİRİYOR.
Saniyede 5 ton Atlandik suyu geminin ön tarafındaki yarıklardan hava bölmelerine müthiş bir hızla akıyordu.60 bin ton ağırlığındaki çelik kitleyi su üzerinde tutan 130 bin metreküp hava ise aynı yarıklardan suyun basıncıyla çıkarkan korkuç tiz bir ses çıkarıyordu. Teknoloji harikası Titanic'te 160 dakika içinde hava ile su o kadar yer değiştirecekti ki; fiziğin kuralları uyarınca ne suyun taşıma ne de havanın kaldırma gücü bu yüzen sarayı kurtarmak için birşey yapabilecekti. Çarpmadan tam 10 dakika sonra kazanların sübabları patlayarak buhar fışkırtmaya başladı. Korkunç bir tıslama sesi kapladı bütün gemiyi. Birkaç dakika sonra da söndürdüğü ateşin dumanları bacalardan yükseliyordu. Ayrıca üçüncü sınıf yolcuların henüz uyudukları kabinlerin zeminlerinde su birikintileri oluşmuştu. İlk hava bölmelerindeki su 4 metre yüksekliğe çoktan ulaşmıstı.Bagajlar yükselen suyun içinde parça parça yüzmeye başlamışlardı. Birbirinden nadide özel yapım otomobiller tuzlu suyla çoktan tanışmıştı bile. Gece yarısından üç dakika sonra tamamlanan keşif, Teknik Müdür Thomas Andreas'un 'Batacak' sözleriyle sona erdi. Kurtulma şansı yoktu artık Titanic'in. Kaptan Smith teknik müdürünün kagıtlara karaladığı hesaplara baktı.. S.O.S fişeklerinin fırlatılması emrini mürettabatıyla görüşmelsinden 10 dakika sonra verecekti. Önce mürettabata güvertede toplanma emri verildi. Sonra ise yolcular Cankurtaran kayıklarına bindirilecekti.;ancak sadece birinci mevkideki yolcular.. Aceleyle tek başına aşagıya indi. Önce gemideki en zengin adama John Jacop'a gitti. Telaşa gerek yoktu, ancak uyanmaları gerekiyordu. Kaptan bu sözleri geminin diğer aristokrat yolcularıylada paylaştı. Neden bu haberi kendisi verdi, neden sadece birinci sınıf yolculuk yapanlara verdi. Geminin batmak üzere oldugundan ikinci ve üçüncü sınıf yolcuların haberi olmadı. Ve bu zaman kaybını nasıl göze aldıgı hala bilinmiyor.Bilinen üçüncü sınıf yolcularının bazılarının çok sonra ve kendiliğinden uyandığı, bazılarının ise hiç uyanmadığı.Kaptan tekrar yukarı çıkıp S.O.S sinyalini gönderme emri verdiğnde çarpışmanın üzerinden tam yarım saat geçmişti. O arada mürettabattan 30 kişi Titanic'in dev jeneratörlerini devrede tutabilmek için aşağıya gönderildi. Ve gemi karanlık sulara gömülmeden 2.3 dakika öncesine kadar ışıl ışıl parıldadı.
BÜYÜK SÖZ (!)
Titanic'e en yakın gemi olan 'Californian' yardım sinyallerini almamıştı. Geminin kaptanı 22.21 'de suyun üzerinin buz bloklarıyla kaplı olduğunu ilk farkettiğinde makineleri stop ettirmişiti ve telsizcileriyle birlikte gün ışığına kadar derin bir uyku çekmek için kamarasına inmişti. Yardım sinyallerini İngiliz yük şilebi 'Carpathia' aldı. Tam yol Titanic emri verildiğinde saat 00.25'di bu süre içinde 58 deniz mili katledilemeyeceği biliniyordu. Yolcular güverteyi doldurmaya başlamışlardı. İkinci ve üçüncü sınıf yolculardan da uyanıp yukarı gelenlerde vardı. Kimsede en ufak bir panik hali yoktu. Çünkü kimse hala Titanic'in batabileceğine inanmıyordu. Birkaç güverte subayı güvertede toplanan ve ne olup bittiğini anlamaya çalışan yolculara hitaben 'Bu gemiyi Allah bile batıramaz' dediği birçok tanığın ifadesiyle teyit edilmişti ve bunu söyleyen mürettabat buna gerçekten inanıyordu. Buna inanmayan ve batmakta olduklarını kesin olarak bilen kaptan ve ona yakın birkaç subay da bu felakete uygun hareket etmiyorlardı. ama hesap ortaydı 1.308 yolcu ve 898 mürettabat olmak üzere gemide toplam 2.206 kişi bulunuyordu. Ve toplam 20 Cankurtaran kayıgında da 1.178 kişilik yer bulunuyordu. Bu da bir kaza durumunda 1.028 kişinin ölmesi anlamına geliyordu.
FİLİKALARA SINIFLARINA GÖRE BİNDİLER
Ancak ilk kurtarma kayığı, buzdağı Titanic'e geldikten tam bir saat sonra 16 sayfa tarafından hazırlanabildi. Artık çok geç kalınmıştı. Tayfalar kayıkları nasıl indireceklerini bile bilmiyorlardı. Kimse batacağına inanmadığı koca bir gemiden ayrılıp da Okyanus üzerinde ceviz kabuğu misali kaybolabilecek bir kayığa binmek istemiyorlardı. Şuursuzluk bu kadarla da kalmayacaktı. Subaylar , iki ucundan halatlara asılı kayıgın fazla dolarak suya indirilirken orta yerinden kırılmasından korktukları için 65 kişilik ilk kayığa sadece 28 kişinin binmesine izin verdiler. Geminin ön kısmı artık farkedilir bir biçimde aşağıya meyillendiği halde , ilk kayığa binmeye talip pek fazla yolcu yoktu. Yaşanan diğer bir gariplik ise, birçok filikanın kadın ve çocukları doldurmaya çalışan göevliler tarfından yarı boş şekilde indirilmesiydi. Filikaların denize indirilme senasında bile birinci sınıf ve ikinci sınıf diye ayrım uygulandı. En önce filikalara zengin ve varlıklı yolcular bindirildi.Üçüncü ve ikinci mevkidekilerin birinci sınıf yolcuların binmesi beklemeleri facianın daha da büyümesine sebep oldu.Varlıklı kimselerin filikalarına fazla yolcu almak istememeleri yüzünden ölü sayısı daha da arttı.
BATACAKLARINA İNANMIYORLARDI.
Kurtulanların yıllarca anlattıklarına bakılırsa  bir sebep daha vardı.Ve o iki saat boyunca  ölümü basiretsizce bekleyen yüzlerce  kişinin ana amiliydi. Geminin  batabileceğine olmasada  zor durumda  olduguna  inanan bir kısım  yolcu onlara sürekli korkmamaları gerektiğini söyleyen kaptanın çevresinde  bulunmak, onun sahte rahatlamalarıyla hadiseyi algılamak yolunu seçmişlerdi.Böyle oluncada  yolcular kayıkların indirildiği sancak  tarafında değil,kaptanın  ve subayların bulunduğu iskele tarafında toplanmıştı.Geminin iskele  tarafıyla  sancak tarafı arasındaki dört devasa baca  diğer tarafı görme imkanını ortadan kaldırıyordu. İkinci kayık  5 dakika sonra indirildi. Bu kez iskele tarafından yani kaptanın  ve etrafındaki kalabalığın  bulunduğu taraftan  indiriliyordu. Ancak Smith bu ikinci büyük hatasını yaptı ve birden  'kadınlar ve çocuklar  iskele tarafında toplanacaklar,onların hepsi binmeden de  erkekler  kayıklara binmeyecekler' dedi. Sancak  tarafında bulunan 10 kayık  boş mu bekleyecekti ? Madem  kadınlarla  çocuklar iskele tarafında bindirilecekti, erkekler neden  hiç değilse , sancak  tarafında bulunan 10 kayık boş mu bekleyecekti ? Madem kadınlarla  çocuklar  iskele tarafından bindirilecekti. Erkekler  neden hiç degilse, sancak tarafındaki  5 kayığı kullamamıyorlardı. Bu da bilinmiyordu. Erkekler binemiyor kadınlarla çocuklarda çok korkuyor ve iki ipin uçunda  metrelerce aşağıdaki  karanlık sulara inmek istemiyorlardı. İkinci kayıkta sadece 28 kişi ile karanlık okyanus sularına indi. Zaman Gittikçe daralıyordu.Kaptan Smith , yüzen sarayının batmasını şuuraltında kendi başarısızlığıymış gibi kabul ederek  hala kayıklara binme emrini vermiyor. Yolcuların ve personelin isteğine bırakıyordu. Batma haberinden haberleri olmayan ve uyarılmayan yolcularda  bunu çok önemsemiyorlardı. Kaptan Smith Titanic tamamen sulara gömülüne kadar suya 18 kayık indirdi. Ancak  gemideki yolculara hiç bir zaman kayıklara binin emrini vermedi. Denize indirilen 18 kayıktan sadece  dördü dolu idi. Denize açılan  kayıklarda 500 kişilik boş yer  bulunuyordu.
KORİDORLARDA KAYBOLDULAR
Bu hikayenin belki de en dehşetli yanı,özellikle en alt katlara yerleştirilmiş olan ikinci ve üçüncü sınıf yolcuların güverteyi bulanamamalarıydı. Titanic'in toplam 7 kilometre uzunlugundaki koridorlarında 762 kamara bulunuyordu. Mürettabatın bile zaman zaman içinde kaybolduğu koridorlarda , ara sıra yol gösterip, açıklayan levhalara da rastlamak mümkün idi. Ancak Avrupatı terkeden bu insanların bir kısmı ingilizceler'in deyimiyle İngilizce konuşulmayan ülkelerdendi ve o levhaları okuyamadılar. 709 üçüncü sınıf yolcudan sadece 55 erkek kurtulabilmişti. 0.45'te çarpışmadan tam bir saat sonra ilk S.O.S fişeği yıldızlarla dolu gökyüzüne fırlatıldı. Güvertedeki herkes durumun vehametini galiba o an anladı. Telsizci sinyali görmüştü. Ancak Amerikan senatosunda önündeki sorgulamasında bunu yukarıya bildirmek gibi bir görevi olmadığı için bildirmediği anlattı. Böylece 'Californian' ın oraya yetişip en azından suya atlamış olanları donmadan denizden toplama şansı da kaybolmuştu. Dördüncu kayıkta yine de 37 boş yer vardı. Kaptan binmek isteyen erkekleri engelliyor, kocası binemeyen kadınların çoğu kayıklara binmeyi reddediyordu. 5 kayığa 40 kişi bindi. Sonrakiler, ilk kayıklara göre daha dolu idi. Bazılarında kurek çekecek kimse dahi yoktu. Erkekler eşleriyle vedalaşıyor çocuklarını son kez öpüyorlardı.
KORKUNÇ SONA DOGRU
01.15'de korkunç sondan 65 dakika önce geminin ön kısmı 5 kata kadar suya batmıştı.Geminin  içinde  tahminen 30 bin ton  kadar su vardı.O yarım saat içinde  11 kayık suya indirildi. Artık her  botta 50-60 kişi oturuyordu. Sabah saat 01.30'da bir el ateş edildi. 5 güverte subayı  kendisininde içinde bulundugu  11 kayık  suya  indirilirken 'ititşip kakışan  üçüncü sınıf  İtalyanlar'ın  kayığa atlamalarını  engellemek için  ateş ettiğini' sonraki sorgulamaları sırasında anlatmıştı. 01.35'de  ikinci bir silah sesi duyuldu. Subay  Wiiliam  Murdoch yarısı boş olarak indirilmekte olan  15 kayığa binmek isteyen  erkeklere sözünü  geçiremeyince  onları indirmek için  ateş etmekten başka çare bulamamıştı. 15 kayığa son anda  tek bir erkek bindi. Titanic'in  ait oldugu 'White Star  Line' gemicilik şirketinin  varisi  Lord Josep Bruce İsmay dan başkası degildi.
ONUNLA BİR DÖNEM BATMIŞ OLDU
Titanic yara aldıktan  sonra  tam olarak  batması 3 saat 20 dakika kadar sürdü. Güveretesinde  2.206 kişi bulunuyordu ve cankurtaran  sandalları bu sayının  yarısından azını alabilecekti. 1500 yolcu, gemi yavaş yavaş pruvasından  suya gömülürken  güvertedeydiler. Gemide kalanlar çogunlukla  3 mevki yolcular  ve bazı zengin  nüfuzlu erkekler di. Kurtarma filikalarına  öncelikle kadınlar ve çocuklar  alınmıştı. İnsanları ayırma  işlemini zamanın maden  ocakları sahibi Benjamin  Guggenheim yaptı. Gece kıyafeti içinde  kibar bir  beyefendi görünümündeydi. Sigara salonunda  en son beraber  olduğu kişilerden birine  'Bana bir şey olursa  karıma görevimi yaptıgımı  söylersiniz. diyordu. New York  Waldorf Astoria 'nın sahbi  John Astor  hamile karısını bir filikaya bindirdikten sonra gemide kalanlar arasındaydı. Vucudu geminin batmasından birkaç gun sonra bulundugunda tanınmayacak halde idi.  Amerikan Kongre üyesi. New York 'taki  Macy mağazalarının sahibi Istdor Straus karısı İlda ile  seyahat ediyordu. Karıs kurtarma  filikalarına binmeyi reddetti.'Her zaman  kocamın yanında  oldum  şimdi neden bırakayım ' diyordu. Strauslar  güverdeki sandalyelere oturup sonlarını beklediler.
ADIM ADIM ÖLÜM
Okyanu her  geçen saniye Titanic'in yanan ışıkşarından  birini daha içeri alıyordu. Batış gözle  izlenebilir hale gelmişti. Ön kısmı  suların ölümcül  karanlığının içine batmış geminin arka kısmın kaldırmıştı. Yine de  o ana kadar  suya indirilmiş olan kayıkların  pek uzaga gitmedikleri, geminin etrafında  kalmaya çabaladıkları  gözleniyordu. Titanic'in batacagına  hala inanmayan  bu insanlar  eger gemi batmaz ise  tekrar bineriz  düşüncesiyle  oradan  ayrılamamaışlar  ve kimse de onlara  bu agırlıktaki geminin batarken  meydana getirecegi anafordan bahsetmemişti. 01.45'de 16 kayık içinde 4 boş yer ile  denize indirilirken  güvertedeki 1.000'den  fazla insan artık  kurtulma  şanslarının çok düşük  oldugunu ve geri kalan  4 kayıkta  ancak 250 kişilik yer  oldugunu anlamışlardı. Titanic'in  iskeşe tarafına  dogru da yatmakta  oldugu o sıralarda görüldü. Güveredede panik başlamıştı. Amerikalı tarihçi Barbara tuncman'a göre  güverede bulunan  New York'un  ise yaramaz zengin sınıfı hizmetkarlarına  ve onların üçüncü sınıfta  yolculuk eden ailelerine atlarına  verdiği kadar bile  deger vermiyorlardı. ama son kayıklara binmek için de  onların önüne gecmediler. Kimse  onları can korkusunda görmemeliydi. Bu arada gemide  hala tüm kadınlar  kurtarılmış değildi. Hala geminin batacagına inanmayarak kocalarıyla kalmak  isteyenler gemideydiler. Yeni evli bir kadın ölecekse  eşiyle beraber  ölmek istediğini söylüyor ve gemiden ayrılmıyordu. Öte yandan  aşagı katlardan  güverteye uzanan yolu ancak geçip, ağlayarak ve haykırarak  yukarıya gelen  onlarca üçüncü sınıf kadın yolcu da henüz gemide idi. Ve onlar sebebiyle  son kayık 23 boş yer ile ve içine binmiş  olan erkeklerin silah zoruyla  tekrar güverteye çıkarılmasından sonra  denize indirildi. Gemini arak kısmı  birdenbire  havaya yükseldiğinde içeride kalan  500 kişinin hayatta  kalma şanşı tükenmişti.  Yukarıya  çıkan yollarda  olanlar, birdenbire birer kuyu görüntüsü  alan ve dikey birer boşluk  haline gelen  koridorlardan , gemini ön kısmımda  yükselen suya düşerek boguldular. Kimilerinin üzerine dolaplar, piyanolar, kimilerinin üzerinede diğer insanlar yıkıldı. Titanic  denize 45 derecelik bir açı yapıyordu. Güveretedekiler son çaresizlik içinde  yerlerde sürünüyor , geminin okyanusun  yutacagı  son noktası olduguna inandıkları kıçına dogru tırmanmaya çalışıyorlardı. Bazıları ölümü beklemekten bıkkın , birdenbire  buz gibi karanlıga  atladı. Kimileri tutunamadı, kaydı ve düştü.Kayıklardan  dehşet çığlıkları yükseliyordu insanların bütün umutları yok olmuştu.  
PARÇA PARÇA OLDULAR
Titanic batıyordu.Suyun üzeri soğuktan çırpınmayı bile başaramayan  insanlarla dolmaya başlamıştı.Birden kulakları sgır edici bir gürültü koptu. Titanic parçalanmaya  başlamıştı. Kocaman metal plaklar kopuyor, bacalar  yerinden oynuyor, katlar ayrılıyor gibi sarsılıyordu. 24 metre yuksekliğindeki  50 tonluk  ilk baca 02.18'de  deniz suyunu  basıncına dayanamayarak kırıldı. Kırılan baca denize mantar yelekleri ile atlayan insanların üzerine yıkıldı.Ve birden ölümcül bir sessizlik geldi. Ardından  Titanic daha da dogruldu ve su yüzeyine  70 derecelik bir açıyla   ve birdenbire denecek  kadar kısa bir sure içinde  okyanusa ebedi dalışını  gerçekleştirdi. Olata tanık olanlar bir anda diye düşündüler. Dilleri nefesleri tutuldu batmaz denilen gemi bir anda okyanusun sularında yol oldu. ,anıt tabut ardında ne bir dalga bıraktı ne anafor . Birkaç dakika  sonra suyun altında yukardakilerin bile  duydugu bir patlama gerçekleşti. İçte kalan hava  üzerindeki basınç Titanik'i patlatarak  üçe bölmüştü.  Yüzen saray ilk ve son  yolculugunu böylece  okyanusun dibinde tamamlamıştı. Kayıklardan da suda  yüzenlerden de  bir anda çıglıklar yükseldi. Kayıklardaki  700 kişinin sesleri kısıldığında,denizin haykırmaya  devam ettiği duyuldu.Denizdekiler  donmak  üzereydiler. Kayıklar ise denize düşen yolculardan epey uzaktı. Titanic ise deniz dibinde ebedi istirhatine olan okyanus tabanına ulaşmıştı. Ve insanoğlunun nasıl acımasız, nasıl bencil ,nasıl sakat olduğu  o andan sonra , birkez daha teyit edilecekti. Birinci sınıf yolcusu  birkaç hanıefendi  amerikan Senatosu önündeki sorgulamalarında  'Bağıranlar, uyuyarak battığını  bile anlayamayan  uyanıncada kriz geçiren  birkaç üçüncü sınıf yolcusuydu' demişti, ama hala  500 kişilik boş yerleri bulunan  kayıktakilerin denizdekilerin suda  donmadan önce geçirdikleri  süreci anlatan  ifadeleri gerçekten dehşet vericiydi.
İNSANLARIN İNSANLIKTAN ÇIKTII ANLAR
6. kayıktakiler, kürekciye suda  yüzmeye çalışanların yanına  gitmek için baskı yapmışlar, ancak  kürekçi bunu 'zaten yerimiz yok, biz de batmayalım ' gerekçesiyle  reddetmişti. Komisyon  raporlarına göre  4 kayıktaki  kürekçiler sudakilere  yardım etmek istemiş  ancak yolcular  bunu 'yasaklamışlardı' Ve diğer kayıklarda daha  da insanlık  dışı uygulamalar a yaşanmıştı. Kazadan  kurtulanların anlattıklarına göre  hep beraber  tempo tutup   şarkı söylemişlerdi. Hem denizde  haykıranların  hem de vicdanların seslerini bastırabilmek için ... Ve  kürekçi  Lowe  denetimindeki 14  kayık , içindeki herkesi  diğer kayıklara  aktardıktan sonra  boş bir halde  su üzerinde kalmaya  çalışan yüzlerce  insana yaklaşmış , onlara 150 metre  kala durmuş  ve yarım saatten fazla  bir süre  beklemeyi tercih etmiş.  Sorgulamayı yapan senatör 'neden' diye sorabildiğinde  ise 'yaklassaydım  hepsi binmeye çalışır , hep beraber  ölürdük'cevabını almıştı. Sudakilerin  hayat belirtileri yaklaşık bir saat  kadar  sonra kesildi. Cesetler suyun üzerini yakamoz gibi kapladığında kayıklar uzaklaşmıştı. Kurtulan sivillerden hiçbiri yargılanmadı. Birçok devlet , ceza yasalarının ölümle karşı karşıya gelerek kendini savunmak zorunda  olan insanlar  için  yapılmadığını  söyledi. Carpathia olay yerine  Titanic tamamen gözden kaybolduktan  tam iki saat sonra  vardı. Kayıkların çoğu daha çevredeydi ve sabaha kadar kayıklardaki  insanları  güvertesine almakla uğraştı. S.O.S çağrısına gelen diğer gemi  Californian  ise  ancak sabah 08.30 'da kaza mahalline ulaşabildi.  İki geminin  ifadelerinde  anlaşıldığına  göre Titanic  yardım sinyallerinde  yanlış koordinatlar vermişti.  İki gemininde yolu  biraz da bundan uzamıştı. 15 Nisan  sabah saat  2.05 'de  denize inmiş Filikalarda birinci mevkiden yüzkırkaltı (%97) ikinci mevkiden yüzdört( %89) üçüncü mevkiden yüzüç(%42) kadın ve çocuk yüz kırkaltı yetişkin erkek ve gem 885 mürettebatından 212 kişi kurtulabilmişti. sabah dörtte filikalardan ilkine yardın ulaştı. sağ kalabilen 705 kişi yardıma gelen gemiler tarafından kurtarıldı.
YENİ BİR ÇAĞ
Yirminci yy.'ın en büyük deniz kazası olarak kabul edilen Titanik'in batması bir çok kişi tarafından 'kuşku çağının' başlangıcı olarak kabul ediliyor. En ileri teknoloji harikası olarak sunulan geminin her şeye rağmen batması insanlarda güven duygusunu derinden sarstı. 1500 kişinin hayatını kaybettiği dünyada duyulduğunda milyonlarca insan ağır bir şok yaşadı. Dönemin gazeteleri 'teknolojiye duyulan kör güvene korjunç darbe' manşetlerini atyılar. Olaydan üç hafta sonra İngiltere, kurtarma kayıklarında her yolcu için bir yer zorunluluğunu getirdi. Milletler arası heyetler,gemilerde telsizcilerin nöbet tutması mecburiyetini getirdi. Ve daha o yıl çıkmadan ünlü fizikçi Alekxandır Behn buz dağlarını elektroşok dalgaları ile denizin dibinden tanıyan ve yerlerini belirleyen' ekolot' isimli cihazı geliştirdi. 1500 kişiyle birlikte akala gelebilecek her türlü lüksün bünyesinde barındıran bir saray batmıştı. insan aklının ,insan duyarlılığının kordineli bir iş birliği oluşturamadığı bir yerde ne teknoloji ne de o görülmedik ihtişam hiçbir işe yaramamıştı.
GİZLİ RAPORLARDA NE VAR
ABD'de yayınlanan National Enquirer Dergisinin ortaya çıkardığı gizli rapor ile kazanın vehameti bir kez daha ortaya çıktı.National Enquirer Dergisinin gün ışığına çıkardığı ve 19 nisan 1912 tarihinde tamamlanarak Amerikan Senatosuna sunulan gizzli Titanik raporunda facia ile ilgili şimdiye kadar bilinmeyen gerçekler gözler önüne serildi. Bu rapora göre Titanik'in mürattebatı ve yolcuları kazanın olduğu anlarda dahi buz dağını ciddiye almamış hiçkimse çarpışmayı önemsememiş. Raporda yolculardan bazılarının kameralarına çekildiği bazılarının ise güvertede ki karlarla kartopu oynadığı belirtiliyor. Geminin gözcülerine dürbün verilmediği için buz dağlarının zamanında fark edilip rotayı değiştirmek gibi bir imkanının olmafı belirtilen gizli raporda gemi gözcülerinden ' Frederich Fleet'in açıklamalarına da yer veriliyor. İngiltere'den dürbün istedik. Bize verilecek dürbünlerinin olmadığını söylediler. Eğer dürbünlerimiz olsaydı buz dağını erken fark eder yolumuzu değiştirirdik diyor. Yıllar sonra ele geçirilen rapora göre gemide yolcuların yarısını bile kurtarmaya yetecek tahliye sandalı yoktu.Ayrıca soruşturma derinleştirilince bazı acı gerçeklerde ortaya çıktı. Korkak erkeklerle mürettebata tahliye sandallarında yer açmak için bazı kadınlar gemide bırakılmıştı.Bir sandala sadece erkekler bindirilmişti. Üçüncü kaptan Herbert Pitmen kendisinin bindiği sandala daha fazla kazazede almanın mümkün olup olmadığı sorusunu 'aslında sandalımız 20-30 kişi daha alabilirdi. Fakat geri dönersek insanlar sandala hucum edeceklerdi batma tehlikesini göze alamadık'diye cevaplamıştı. Titanik'in dik olarak atlantiğin dibine batışı üzerindeki insanlarıda dibe götürmüştü. Batış anında kurtulabilen yüzlerce insanda soğuk sularda yardım beklerken ölmüşlerdi. Titanik batmadan evvel 20 filika denize indirilmiş olmasına rağmen bunlardan sadece birisi geri dönüp denize dökülen insanları toplamaya çalışmış diğer filikalar ise girdaba kapılma ve saldırıya uğrama korkusuyla kaçmışlardı. Boğulanların yanında soğuk deniz suyuyla donan yüzlerce insanda o an ölmüştü.
Kaynak:National Geographic,www.netpano.com
 
 
 

