Sait Faik Abasıyanık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sait Faik Abasıyanık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ağustos 2007 Cuma

Sait Faik Abasıyanık

Sait Faik Abasıyanık



"Bir insanı sevmekle başlar her şey."


Abasıyanık 22.11.1906 yılında Adapazarı’nda doğdu. Kereste ticareti ile uğraşan Mehmet Faik Bey’in oğludur. İlköğrenimini İstanbul Erkek Lisesi ile Bursa Lisesi’nde gördü (1928). Sonra bir süre İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde okudu;babasının isteği üzerine iktisat öğrenimi için,üç yıl kadar Fransa’da kaldı (1931.1935). İstanbul’a dönünce kısa bir süre Halıcıoğlu Ermeni Yetim Mektebi’nde Türkçe öğretmenliği yaptı;ticaretle uğraşması için babasının açtığı toptancı tahıl mağazası işletemeyerek birkaç ay sonra ticaretten ayrıldı. Bu arada İkinci Dünya savaşı sırasında Haber gazetesinde adliye muhabirliği görevinde çalıştı (1942). Babasının ölümünden sonra (1939),onun bıraktığı gelirle,annesinin Burgaz Adası’ndaki evinde yaşadı. "Modern edebiyata yaptığı hizmetlerden dolayı",Amerika’daki Mark Twain Derneği’ne onur üyesi seçildi,ertesi yıl siroz hastalığından öldü (11.05.1954). Annesinin ölümünden sonra (1963),Burgaz Adası’ndaki ev "Sait Faik Müzesi" haline getirildi (1964);vasiyet gereğince Darüşşafaka Derneği’ne kalan eserlerinin geliriyle bir "Sait Faik Ödülü" oluşturuldu.


Sait Faik,hayatı,insanları ve dünyayı seven bir güce sahip;ayrıca O aynı zamanda görmesini bilen,gördüğünü aktarabilen bir edebiyatçımız.İnce bir dikkati vardı
;"Bir gün bir kahvede ağaca asılı bir dülger balığı gördüm" demiyor,"bir gün,balıkçı kahvesinin önündeki yarısı kırmızı yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm" diyor.
Onun gerçekçiliği sığ bir gerçekçilik değil,efsaneyi,şiiri,duyguyu,sevgiyi ve hayali de içine alan;çirkinlik ile güzelliği ;iyilik ile kötülüğü bir arada gören,insanı ve kainatı bütünüyle hisseden bir gerçekçiliktir.Hikayelerini karmaşık ve güzel yapan da budur.Ölüm duygusu ve ölüm düşüncesi,insanlarda yaşama sevincini ve varlığın güzelliği şuurunu kuvvetli surette arttırır. Cahit Sıtkı ve Orhan Veli’de de aynı karşıt duygulara rastlarız. Bu duyuş tarzı ,estetiğin karşıtların dengesi prensibine de uyar ve bu yazarların eserlerinin iç yapısını açıklar.


Sait Faik hikayelerinde çevreye geniş yer verir. Yaşamak,çevreye uymak,çevre ve canlı münasebetleri kurmak demektir.
Sait faik kuşkusuz en büyük hikayecilerimizden biri. Hayatın bize sıradan gelen ayrıntılarını çarpıcı bir dille ve kendine has üslubuyla anlatan yazarı okurken ilişkiler,kişisel bunalımlar yada bel altı konular dışında konu bulamayan yeni yazar ve romancılarımızın kimi zaman ne tür bir çıkmaz içinde olduklarını daha iyi anlıyoruz. Çoğu bir iki sayfadan oluşan hikayeler genel olarak bize hayattan küçük kesitler sunuyor. Pek çok farklı konuda pek çok farklı iklime uzanan hikayeler en güzel ve anlamlı örnekler arasında.


Sanat hayatına şiir yazarak başlayan Sait Faik ,ilk hikayelerini (Beyaz Mendil,Zemberek) Bursa Lisesi’nde okuduğu sırada yazmış.Avrupa’dan dönünce,çeşitli gazete ve dergilerde yayımladığı eserleriyle,hikayeciliği meslek edinmiştir. Hikaye niteliği gösteren röportajlarıyla birlikte ,o alandaki çalışmaları on bir kitapta toplamıştır. Bunlar dışında bir roman,üç uzun hikaye yazmış,ayrıca bir de şiir kitabı yayımlamıştır.


Eserleri ile Sait Faik:
Semaver,Sarnıç,Şahmerdan,Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havuz Başı, Son Kuşlar, Alemdağ'da Var Bir Yılan, Az Şekerli Tüneldeki Çocuk,Mahkeme Kapısı,Kumpanya, Havada Bulut, Kayıp Aranıyor,
Yaşama Hırsı, G.Simenon’dan Çeviri,Balıkçının Ölümü, Açık Hava Oteli-Konuşmalar-Mektuplar, Sevgiliye Mektup, Hikayeler-Yazılar-Mektuplar-Konuşmalar,Bitmemiş Senfoni, Bitmemiş Hikayeler-Oyunlar Mektuplar ve Sait Faik Kaynakçası


haydut.cmpe.boun.edu.tr