hesiodos etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hesiodos etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Ocak 2016 Cumartesi

Grek Dinini Meydana Getiren İki Ozan: Homeros ve Hesiodos

Grek Dinini Meydana Getiren İki Ozan: Homeros ve Hesiodos


Bugün,"Eskiçağ ve Grek Uygarlığı Siyasi ve Sosyal Tarihi’" isimli bir ders için, Grek dini hakkında yazmış olduğum makalenin ufak bir kısmını paylaşmayı uygun buldum. Grek dini/mitolojisi diyince akla gelen olguları ve inanışları anlamlandırmaya geçmeden, önce onu meydana getiren iki büyük ozana değinmek gereklidir: Homeros ve Hesiodos…

Herodotos "Tarih" isimli eserinde, Homeros ve Hesiodos için; "Onlar benden dört yüzyıl önce yaşadılar." demektedir. Heredotos İ.Ö.450 yıllarında yaşamış olduğuna göre iki ozanın yaşamı yaklaşık olarak İ.Ö.9.yüzyıllara tarihlendirilebilir. Fakat Herodotos’un, iki ozanın çağdaş olduğunu söylemesi günümüzde modası geçmiş ve kabul edilebilirlikten uzak bir tez durumundadır. Günümüz bilginleri Hesiodos’un Homeros’tan yaklaşık üç yüzyıl sonra yaşamış olduğunu ileri sürmektedirler… 30 bin dizelik iki destanı, tek kişinin yazamayacak olması düşüncesinden beslenen; Homeros diye bir kişinin olmadığı fikri uzun yıllar boyunca tartışıla gelmiş bir konu olmuştur. Bu süreçte Homeros’un realitesi tıpkı Sheakespare için yapıldığı gibi sıklıkla sorgulanır olmuş ve Troya Savaş'ından itibaren süre gelen destansı anlatımların ‘’herhangi birisi’’ tarafından derlenmiş olma ihtimali veya birçok ozanın eserinin Homeros ismi  altında toplanmış olabileceği  ihtimali üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bunları göz ardı ederek, Homeros’un günümüzde kabul edilen kişiliği hakkındaki bilgilere geçebiliriz… Ülkemizde Eski Yunan dili ve kültürü denilince ilk akla gelen kişilerden olan Azra Erhat -Kendisi Homeros ve Hesiodos destanlarının da çevirmenlerindendir- Homeros’un kişiliği hakkında bize İ.S.5.yüzyılda Proklos’un yazmış olduğu ‘’Edebiyat üzerine bir el kitabı’’ eserini kaynak göstermektedir.*

Proklos’a göre; ‘’Babasının adı Maion’muş, Meles Irmağı kıyılarında doğmuş da onun için Melesigenes denmiş ona, ama sonra tutsak olarak Khioslular'a verildiğinden dolayı ona Homeros adını takmışlar.’’ Yani Proklos’a göre Homeros’un isminin anlamı tutsak anlamına gelen "Homeria" dan türemiş bir isimdir. Proklos’un Homeros’un memleketi hakkındaki tezi de, eski Yunanca'nın Aiol ve İon lehçelerinin hakim olduğu eserlerine bakınca bu iki coğrafyanın kesişimi olan Smyrna (günümüzde İzmir) doğumlu olduğunu destekler biçimdedir. (Anakara Yunanistan’dan Anadolu’nun batı kıyılarına göçen Hellen halkı burada Aiol,İon,Karia,Lykia gibi coğrafi bölgeler oluşturmuş ve kendi aralarında kent devletleri birlikleri oluşturdukları bilinmektedir. Aiol ve İon sınırında olan Smyrna kentinin siyasi anlamda bu iki bölge arasında gidip geldiği ve kültürününde her ikisinden etkilendiği görülmektedir.) Sözlü geleneğin ürünü olan bu destanlara yazılı olarak ilk atıf İ.Ö.720 yılına tarihlenen, 1955 yılında Napoli körfezinde bulunan bir kupanın üzerinde bulunmuş, Kupada Homeros’un hem İlyada hem de Odysseia destanlarında adı sıklıkla geçen Nestor’a atıfta bulunulmuştur.


Metinlerin ne zaman bir düzene sokulup yazılı hale getirildiği tartışma konusu ise de bu konuda Romalı yazar ve hatip Cicero’nun görüşü benimsenmiş durumdadır. Cicero şöyle diyor: "Önce karmakarışık halde olan Homeros metinlerini ilk düzenleyen ve elimizde bulundukları biçimde meydana getiren kişi Peisistratos’tur" Tiran Peisistratos İonya’dan metinleri getirip yazıcılara Aiol ve İon lehçesinde yazılmış olan destanları Attika leçesine çevirtip düzenletmiştir.(İ.Ö.560) Bu esnada eserlerin Atina lehine sansürlenmiş olduğuda da sıklıkla dile getirilir. Destanlar modern anlamda ilk kez 1488 tarihinde Floronsa kentinde basılmıştır.**

Homeros’un İlyada ve Odysseia eserleri ile birlikte Yunan dininin temelini oluşturan diğer iki eser; Tanrıların doğuşu (Theohania) ile İşler ve Günler’dir. Bu iki eserin yazarı Hesiodos her ne kadar Homeros ile kıyaslanmaktan ve bunun sonucunda yerilmekten kurtulamasa da, bağımsız olarak düşünüldüğü taktirde epik türüne anlatım olarak, Yunan dinine ise efsaneler bazında katkıları büyüktür. Tanrıların doğuşu ve Pandora gibi efsaneleri Hesiodos’tan dinleyebilmekteyiz.

Hesiodos aynı zamanda nesnel deyiş koşulları ile anlatılan destanlardan sonra,kendi görüş inanış ve yaşantasını eserlerinde dile getirmesi, yazın tarih açısından çok önemli bir yere sahiptir. Örneğin Hesiodos, babasının Aiol kenti olan Kyme’den göç edererek Boiotia’ya gitmesini kendisi kardeşine seslenerek anlatmakta bunun sayesinde hem kendi hayatına dair hem de dönemde gerçekleşen göçlere dair ip ucu vermektedir. Hesiodos, Homeros’tan farklı olarak, Tanrı ve soylu insanlara eserlerinde yer verdiği kadar, günlük sıkıntıları olan sıradan antik insanı da ele alıp işlemiş bu yönüyle Homeros’un "elitist" üslubundan ayrı bir anlatım seçmiştir. Bu iki ozanın kıyaslanmasından çıkacak sonuç faydasız bir durum olacağı için ikisinin eserlerinin bir harman olarak Grek dinini oluşturan ana unsurlar olduğu akıldan çıkarılmaması gereken esas durum olduğu bilinmelidir. Antik çağ Grek toplumunda yaşayan insanın din algısını değerledirmeye bu bilgiler dahilinde başlamak daha faydalı bir sonuç verecektir.

Dipnotlar:
*(Hom.İll.çev.A.Erhat-A.Kadir,Can yay. İstanbul 1984 sf:14)
**Pierre Vidal-Naquet, Homeros’un Dünyası,çev.Devrim Çetinkasap,İş Bankası Kültür yay.İst.2012,sf:9

Bibliyografya( Makalenin sadece bu kısmı için kullanılan):
Homeros,İllyada, A.Erhat-A.Kadir,Can yay. İstanbul 1984
Hesiodos,Thegonia-İşler ve Günler,çev.A.Erhat-S.Eyüpoğlu,TTK, Ankara 1991
Herodotos,Tarih,çev.M.Ökmen,İş Bankası Kültür yay.İstanbul 2002
Pierre Vidal-Naquet, Homeros’un Dünyası,çev.Devrim Çetinkasap,İş Bankası Kültür yay.İst.2012

Bülent İplikçioğlu,Eski Batı Tarihi I ,TTK,Ankara,1997

Sevgiler
Historian