yunanistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yunanistan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Kasım 2021 Pazartesi

9 Nisan 2017 Pazar

Dömeke Meydan Savaşı (1897)

Dömeke Meydan Savaşı (1897)

1829 senesinde imzalanan Edirne Antlaşmasıyla bağımsızlığını kazanan Yunanlılar bundan sonra her fırsatta sınırlarını genişletmeye çalıştılar. Berlin Antlaşması’ndan sonra Teselya’yı topraklarına katan Yunanlılar bir yandan da Etnik-i Eterya Cemiyeti öncülüğünde Megali İdea adını verdikleri büyük ülkülerini gerçekleştirme çalışmalarına hız verdiler. Rumların yaşadığı bütün toprakların Yunanistan’a bağlanmasını içeren bu ülkünün nihai amacı, İstanbul’u Türklerden alarak Bizans İmparatorluğu’nu yeniden kurmaktı.

Etnik-i Eteryanın Megali İdea’yı gerçekleştirmeye yönelik çalışmaları sonucunda 1896 yılında Girit İsyanı başladı.  Ortaya çıkan karışıklıktan yararlanmak isteyen Yunanistan adaya asker çıkararak Girit’i kendisine bağladığını ilan etti.  Bir yandan da Balkan sınırını geçerek Osmanlı kuvvetleri üzerine saldırıya geçti. Bunun üzerine Osmanlı Devleti 1897’de Yunanistan’a savaş açtı. Osmanlı ordusu Dömeke mevkisin de yapılan meydan savaşında Yunanlıları ağır bir bozguna uğrattı. Böylece Teselya’yı geri aldığı gibi Atina yolunu da açmış oldu. Fakat Rusya ve Avrupa devletlerinin de araya  girmesiyle  daha fazla ilerleme imkânı bulamadı. Savaş her iki tarafın da savaş öncesi sınırlarına  geri dönmesiyle sona erdi.

Dömeke Meydan Savaşı’nın ardından İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya Girit’te özerk bir yönetim kurulması konusunda anlaştılar. Buna göre Girit Osmanlı egemenliğinde kalacak, ancak adanın yönetimi Yunan Kralı’nın oğluna verilecekti. Bu kararın Osmanlı Devleti tarafından da kabul edilmesiyle Girit 1898 yılından itibaren fiilî olarak Yunanistan’a bağlanmış oldu. Balkan Savaşları sonunda ise ada resmen Yunanistan’a katıldı.

Dömeke Meydan Savaşı'nı gösteren bir resim.


6 Eylül 2010 Pazartesi

Yunanistan’ın Pontus faaliyetleri

Yunanistan’ın Pontus faaliyetleri

Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı yürüttüğü bölücü faaliyetler arasında Pontus faaliyetlerinin ayrı bir yeri ve önemi bulunmaktadır. Yunanistan, Türkiye’yi içeride ve dışarıda yıpratmak amacıyla her türlü yıkıcı ve bölücü unsura destek vererek, zaman zaman bazı tarihi gerçekleri de saptırarak sözde bir Pontus sorunu yaratmaya çalışmaktadır.

Yunanistan’ın oluşturmaya çalıştığı Pontus sorununda yer alan iddialar arasında;

1916-1923 tarihleri arasında Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan 700 bin Pontuslu Rum’dan 353 bininin Türkler tarafından öldürüldüğü, sağ kalanların göçe zorlandığı,

Tarihsel açıdan Helen medeniyetinin bir parçası olan Karadeniz Bölgesi’nde Osmanlı ve Türk baskıları sonucu Müslümanlığa geçmiş ve halen bu bölgede yaşayan ‘Gizli Hıristiyanlar’ olarak adlandırılan bir Rum azınlığın yaşadığı konuları bulunmaktadır.

Soykırım safsatası

Yunanistan’ın ilk amacı; soykırım iddialarını, sistemli, organize ve uzun vadeli planlamalarla, dernek ve kuruluşlar aracılığıyla, insan ve azınlık haklarına gösterilen duyarlılıktan da yararlanarak uluslararası platformlarda gündeme getirmektir.

Yunanistan parlamentosu, sözde soykırım iddialarını desteklemek ve iç kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla, 19 Mayıs’ı Pontus soykırımını anma günü olarak kabul etmiş, ancak daha sonra bu konuda geri adım atılmıştır. Bunun yanı sıra, İskeçe’de Pontus Helenizmi’nin soykırım anıtını yaptırmıştır. Ayrıca, parlamentonun aldığı karar gereği, sözde Pontus soykırımını konu alan 3 cilt, 11 ek ve 9000 adet sahte belgeden oluşan bir çalışma tamamlanmış bulunmaktadır.

Pontus dernekleri

Yunanistan, uluslararası alanda iddialarını, kurduğu, Pontus dernekleri aracılığıyla gündeme getirmektedir. Yunanistan, Almanya, İsveç, İsviçre, ABD, Kanada, Güney Afrika ve Avustralya’daki birçok derneğin yanı sıra 11 Pontus Federasyonu’yla da yarattıkları Pontus ideali çerçevesinde faaliyet göstermektedir. 1923 Lozan Anlaşması gereği nüfus değişimi kapsamında Yunanistan’a gelen Rumlar da dernek kurma ve faaliyette bulunma konularında teşvik edilmektedir.

Sayıları 200’ü aşan dernekler içinde en önemlileri Panhelenik Pontuslular Dernekleri Federasyonu, Güney Yunanistan Pontus Dernekleri Federasyonu ve Selanik Karadeniz Kulübü adlı derneklerdir.

Pontus faaliyetleri 102.3 FM bandından yayın yapan Akrites Pontus Radyosu aracılığıyla da sürdürülmektedir.

Pontus dernekleri, Yunanistan’daki ders kitaplarına Pontus tarihinin yanı sıra, Türkiye’nin sözde Pontus, Ermeni, Kürt soykırımları ile Kıbrıs’ta yapıldığı öne sürülen soykırımın dahil edilmesini isteyerek parlamentoya dilekçe vermektedirler. Bu girişimler olumlu sonuç vermeye başlamıştır. Milli Eğitim Bakanı Arsenis, Aristotelion Üniversitesi öğretim üyesi Kostos Fotiadis tarafından hazırlanan ‘Pontus Helenizmi, Karadeniz Helenizmi’ başlıklı çalışmaların ders kitaplarında yer alacağını açıklamıştır. Dernekler ‘Dünya Pontus Helenizmi Konseyi’ni kurmayı da kararlaştırmışlardır.

Sözde soykırımın üç ismi

Pontus Araştırma Merkezi tarafından Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in ziyareti öncesinde yapılan propaganda çalışmasında ‘Soykırımın üçlüsü topal Osman, Kemal Paşa, İsmet İnönü’, ‘Türk Irkçılığı’ ve ‘Pontus Katili Topal Osman’ın Anıtı Yıkılsın’ konuları kullanılmıştır. Boston’da bulunan Yunan-Amerikan Kültür Enstitüsü ile işbirliği yapılarak Hellinas Multimedia Productions adlı film şirketi ‘Pontus Felaketi’ konulu belgesel hazırlama çalışmalarını sürdürmektedir.

Pontus dernekleri tarafından düzenlenen mitinglerde ‘Halkların Katili Türkler’, ‘Katil Kemal, Katil Türkler’ sloganları atılmakta, Atatürk maketleri ve Türk bayrakları yakılmaktadır.

‘Pontus Meselesi ve Ulusal Konular İçin Girişim’ adlı kuruluş tarafından Selanik kitap fuarında açılan bir standda, Pontus soykırımının sorumlusu olarak Atatürk ve İnönü gösterilmiş ve afişleri asılmıştır.

Ermeni ve Kürtler’le işbirliği

Yunanistan, sözde Pontus soykırımı iddialarına ilişkin olarak Ermeniler ve Yunanistan’daki Kürt bölücü grupları ile işbirliği içindedir. Azınlıklar konusunu ön plana getirmeye çalışan Yunanistan, İstanbul Rumlar, Pontuslular, Süryaniler, Ermeniler ve Kürt unsurlarıyla ortak bir mücadele platformu oluşturmaya çalışmaktadır. Bu amaçla, ‘Küçük Asya ve Kıbrıs Halkları Mücadele Koordine Komitesi’ kurulmuştur.

Yunanistan parlamentosu 1996 yılında, 24 Nisan’ı ‘Ermeni Soykırımını Anma Günü’ olarak kabul etmiştir. Bu günde gerçekleştirilen etkinliklere Yunanlı bakanlar ve diğer siyasiler katılmaktadır.

Yunanistan’daki Kürt grupları, Pontus etkinliklerinde önemli görevler üstlenmektedir. 1997 yılında, Selanik’de düzenlenen ‘Dünya Pontus Helenizm Kongresi’ne PKK’lılar katılmış olup teröristbaşı kongreye gönderdiği mektupta, ‘Kürtler’in ve Pontuslular’ın Türk barbarlığına karşı gösterdikleri mücadeleler arasında ilişki kurarak, Kürt kurtuluş hareketinin haklı çıkmasının Pontuslular’ın da yeniden doğuşu olacağını, bu mücadeleyi kendi mücadeleleri gibi gördüklerini, Kürt kurtuluş hareketinin, Pontus hareketi ile sürekli temasta bulunması gerektiğini’ belirtmiştir.

Karadeniz’de faaliyetler

Türkiye’deki bazı illegal sol örgütler de Karadeniz’e yönelik ayrılıkçı faaliyetler yürütmekte olup, örgüt mensupları Yunanistan’da üniversite eğitimi görmektedir.

Yunanistan, sözde Pontus soykırımı iddialarının ardından, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ‘Gizli Hıristiyanlar’ olarak adlandırılan bir Rum azınlığı var olduğunu ileri sürmektedir. Pontus konusunda etkin faaliyetler yürüten yazar Yorgo Andreadis, sık sık Karadeniz Bölgesi’ne giderek, bölge halkını yönlendirmeye çalışmaktadır. Yazarın kızı, bir Türk vatandaşı olan ve halen Yunanistan’da yaşayan Turan Paşaoğlu ile evlidir. Türkiye aleyhine propaganda yapan, Türk gençlerini askerlikten soğutmaya çalışan Andreadis’in, Türkiye’ye girişi yasaklanmıştır. Son dönemde, Türk-Yunan halkları arasında gelişen kültürel ilişkilerden yararlanmaya çalışan Pontus dernekleri, 2000 yılı yaz aylarında ‘Voya Travel’, ‘Areton Tours’ ve ‘Stefonidis Travel’ adlı firmalar aracılığıyla bölgeye turistik geziler düzenlemiştir. Selanik’te faaliyet gösteren ‘Pontus Asıllı Lise Öğretmenleri Derneği’, İstanbul, Kastamonu, Sinop, Bafra, Samsun, Trabzon, Ordu illerini de kapsayan bir gezi yapmış, bazı yunanlılar, bu gezi sırasında, Karadeniz bölgesinde gayrimenkul satın alarak, yerleşmek istediklerini belirtmişlerdir. Kavala Küçük Asyalılar Derneği, ‘Küçük Asya’daki Unutulmayan Vatanlar’ adını verdikleri Çanakkale, Truva, Edremit, Ayvalık, Bergama, Foça, İzmir, Urla, Çeşme, Alaçatı, Efes, Eskihisar, Bursa, Mudanya, Bandırma, Erdek, Lapseki ve Gelibolu yörelerine gezi düzenlemiştir.

Yunanistan’a göç ve burs

Pontus konusunda yazılan tarih, kültür ve etnik yapı hakkındaki kitaplar Türkçe’ye çevrilerek, Karadeniz Bölgesi’nde dağıtılmaktadır. Yunanistan, söz konusu yayınlar aracılığıyla, yöre halkında etnik ve kültürel kökenler konusunda soru işaretleri oluşturmaya ve ayrılıkçı propagandanın temellerini atmaya çalışmaktadır. Bu yayınlar arasında;

‘Tamama-Pontus’un Yitik Kızı’, ‘Neden Kardeşim Hüsnü’, ‘Pontus Meselesi’, ‘Pontus Kültürü’, ‘Tarihsel Süreçte Trabzon Halkı’, ‘Cundada Konuşulan Pontus Dili’, ‘Yunan Pontus’ta Serhat Nesli’, ‘Helenizmin Unutulmayan Vatanları (on cilt)’ adlı kitaplar bulunmaktadır.

Yunanistan’ın, Karadeniz’e yönelik izlediği politikalardan biri de göç fikrini bölge insanına benimsetmektir. Özellikle, Trabzon-Tonya yöresinden olan gençleri, Yunanistan’da çalışmaya ve öğrenim yapmaya teşvik etmektedir. 2000 seçimlerinde milletvekili seçilemeyen Savvas Kalenteridis, bu organizasyonu gerçekleştirmektedir. Kalenteridis, Trabzon’da bir inşaat şirketi sahibiyle yakın işbirliği içindedir. Yunanistan’a giden gençler, sadece Pontus konusunda değil, PKK ve DHKP/C tarafından da propaganda faaliyetine tabi tutulmaktadır. Burada, öğrencilere, yemek, barınma ve giysi yardımının yanı sıra, dil kursuna gidenlere 60 bin, üniversitede olanlara 150 bin Drahmi burs verilmektedir. Yunanistan, her iki ülkenin son aylardaki durumu üzerine gizli olarak yürüttüğü öğrenci götürme faaliyetini bu kez, Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencilerinden lisans üstü eğitim yapmak isteyenlere burs vermek suretiyle legal alana taşımaya çalışmaktadır.

Trabzon’da konsolosluk

Ağustos 1999’dan sonra başlayan diyalog sürecinin etkisiyle her iki ülke belediyeleri arasında İskeçe-Biga, Naoussa-Bergama örneklerinde olduğu gibi kardeş şehir protokolleri imzalanmış olup, Halkida-Muğla, Lafkada-Tekirdağ, Nikia-Eğridir, Trilye-Mudanya, Nilüfer-Langados, Thernoykos-Gelibolu, Kavala-Tekirdağ, Yanya-Trabzon beldeleri arasında da imzalanması düşünülmektedir. Söz konusu gelişmelerin, iyi niyet girişimleri olması ötesinde, gerek Karadeniz, gerekse Anadolu’nun diğer bölgelerine ilişkin toplumsal yapıya yönelik zemin arayışları olduğu, bu temaslarda, yöre halkına, Rum-Pontus bilincinin aşılanmasının ve yapay bir azınlık yaratılmasının hedeflendiği bilinmektedir.

Yunanistan’ın, iki ülke arasındaki diyalog ortamından yararlanmak için Trabzon’da, bir Yunanistan konsolosluğu açılması yönündeki isteği, Türk makamlarına iletilmiştir. Yunanistan yönetiminin, Doğu Karadeniz bölgesinde yürüttüğü Pontus faaliyetlerini daha organize hale getirmek ve Pontus iddialarını canlandırmak açısından önemli gördüğü bu çabayı, dostluk perdesi altında gizli faaliyetleri yönlendirmede kullanacağı tespit edilmiştir.

Pan-Helenik Trakya

Yunanistan, Türkiye’ye karşı yürüttüğü Pontus faaliyetlerinin yanı sıra Küçük Asya Helenleri, Ermeni, Kürt, Süryani soykırımı iddialarına destek vermeye devam edecektir. Ayrıca, 1914-1920 yılları arasında, Trakya’da 44 bin Yunanlı’nın Türkler tarafından soykırıma uğratıldığı yönünde yeni bir iddiayı ortaya atma hazırlığı yapmaktadır. Bu konudaki çalışmalar, Pan-Helenik Trakya Dernekleri Federasyonu tarafından yürütülmektedir.

Yunanistan’ın nihai amacı; Türkiye’yi soykırım yapan ülke olarak kabul ettirmek, uluslararası alanda imajını zedelemek, itibar ve prestijini azaltmak, zor duruma düşürmek, Türkiye’de yapay bir azınlık sorunu yaratmak, toplumsal yapıyı, etnik ve kültürel temelde bölünmeye uygun hale getirmek, kendisine yönelik bir kitle oluşturarak, bu kitleyi siyasi açıdan kullanmaktır. Ayrıca, Pontus sorununun, AB gündemine taşınması için çabalarını yoğunlaştırmıştır. Bunu gerçekleştirdiği takdirde soykırım iddialarının Türkiye tarafından tanınmasının, AB’ye üyelik için, Türkiye’ye ön şart olarak sunulmasını isteyebilecektir.