benim adım kırmızı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
benim adım kırmızı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mart 2016 Perşembe

HAFTANIN KİTAPLARI IV

HAFTANIN KİTAPLARI IV


Benim Adım Kırmızı… Orhan Pamuk’un en çok ilgi duyan ve 90'lı yılların ikinci yarısında 4 yıllık bir süreçte yazdığı  bu kitap bu hafta okuduğum romandı. Yazarın kitapları 3 yıla kadar İletişim Yayınları'ndan basım görse de artık YKY tarafından basılmakta. Geçen sene Kafamda Bir Tuhaflık kitabı çıktığında alıp okumuş üslup açısından beğenmiştim ilginç  ve orijinal gelen yanı, kitabın karakterlerinin tek tek söz alıp okuyucuyla sohbet eder gibi başlayan bölümlerdi. Bu tarz, meğer  daha önce Benim Adım Kırmızı romanında da uygulanmış… 

Kitap 16.yy da İstanbul'da öldürülen ve kuyuya atılan bir nakkaşın bizimle konuşması ile başlıyor, açıkçası böyle başlayınca kitaptan beklentimi biraz yüksek tuttum. Daha sonra diğer karakterlerde bölüm bölüm söz alıp olaylar hakkında yorum yapmakta veya konu onların gözünden okuyucuya aktarılmakta.Hatta; maddeler, renkler ve olgular dahi söz alıp okuyucu ile konuşuyor; Ölüm,at,köpek,kırmızı rengi vs. gibi bu bölümler hem altında biraz komediyi de barındırması açısından kitabın eğlenceli kısımları. Örneğin; Kırmızının ağzından bir bölüm: ‘’Birkaç gün geçti,orada,tencerenin içinde hiçbir şeye karışmadan durdum.İçimden bütün sayfalara,her yere,her şeye sürülmek geçerken,öylece durmak kalbimi kırıyordu.Bu sessizlikte düşündüm kırmızı olmak nedir diye.’’

 Olay daha çok katilin kim olduğu sorusunun cevabının aranması ile geçerken Osmanlı'da resim sanatına bakış, nakkaşlık, hat ve tezhip gibi konular hakkında da bilgi veriyor, bu yönüyle de ilgilisi tarafından sıkmayan akıcı bir kitap olabilir veya bu sanatlar hakkında insanda merak uyandırabilir.Kitabın başında yükselen beklenti 200. sayfalara kadar bir türlü karşılanamıyor, bana kalırsa bir çok karakterin söz alıp aynı konu hakkındaki kendi persvektiflerini okuyucuya sunması ilk 200-250 sayfayı,romana giriş durumuna getirmiş, benim açımdan zorlayıcı oldu maalesef. 

 Aynı zamanda İstanbul yaşamını ve insanları çok iyi analiz eden ve bunu kitaplarında başarı ile aktaran yazar, tarihi İstanbul yaşamını yansıtmada biraz yüzeysel kalmış gibi geldi bana bu sefer. Yine de anlatımdan tatmin olanlar veya olacaklar elbette vardır.Kitap kapaklarında yazan şaşalı yorumlara pek de kulak asmamak gerektiğini bir kez daha anlamamda yardımcı olan bu kitap hakkında, meraklısına çok da ip ucu vermemek adına  kısa yorumum böyle…

Sevgiler
Historian