Türk Devletleri - Altın Ordu Devleti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Türk Devletleri - Altın Ordu Devleti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Şubat 2011 Cuma

Türk Devletleri - Altın Ordu Devleti

Türk Devletleri - Altın Ordu Devleti

Doğu Avrupa’da ağırlık merkezi Volga boyunda olmak üzere 1241 yıllarında Cengiz Hanın torunu Batu Han tarafından kurulan Türk Moğol devleti. Cengiz Han batıya yapılacak sefer işlerini büyük oğlu Cuci’ye vermiş idi. Cuci’nin erken ölümü üzerine, oğullarından Batu Han, Macaristan’a kadar giderek orada kalan yerleri işgal etti. Bu arada 1240 yılında Cengiz’in yerine geçen Ögeday Kağan ölmüştü. Onun ölümünü duyan Batu Han, Macaristan’a kadar feth ettiği yerleri kendisi yönetmek istedi. Aşağı Volga’da Saray şehrini kurarak kendisine merkez yaptı.
  Batu Han, hukuken Büyük Moğol kağanına tabi olmasına rağmen, içeride bağımsız olarak hareket ediyordu. Aşağı ve Orta Volga bölgelerini, Harezm ve Azerbaycan’a kadar Kafkasları ve Kıpçak bozkırlarını alarak Altınordu Devletine kattı. Batu’nun 1255 yılında ölümü üzerine yerine oğlu Sertak, iki sene sonra da Batu Hanın kardeşi Berke Han geçti. Berke Han, Moğol prensleri arasında ilk müslüman olanıdır.
  Berke Han, Mısır sultanı Baybars’la anlaşarak 1262 yılında Bağdat'ta Müslümanlara zulmeden Hülagu’nun üzerine yürüdü ve onu yenerek bozguna uğrattı.
  Berke Han zamanında Moğollar arasında İslamiyet hızla yayıldı. Bilhassa Kıpçak ve Koman Türklerinin meskun olduğu bölgelerdeki Altınordu Devleti Moğolları, Müslüman olduktan sonra Türklerin kültürlerinin etkisinde kaldılar. Dillerini unutup Türkleştiler. Berke Han’dan sonra da müslüman hükümdarlar başa geçti. Özbek Han (1313-1341) ve daha sonra gelen hükümdarların hepsi müslümandı.

İslamiyet Devletin Resmi Dini Oldu

   Özbek Han, İslamiyet’i devletin resmi dini olarak kabul ettirdi. Sarayberke’yi başkent yaptı. 1359 yılında Canıbek Hanın vefatından sonra Altınordu Devletinde iç karışıklıklar başladı ve devlet zayıfladı. Bu durumdan Ruslar istifade edip Dimitriy Donskoy komutasında, Altınordu Devletinin ordusunu yendiler (1380). Daha sonra başa geçen Toktamış Hanın sağladığı birlik, 1395 yılında Timur Han’ın Altınordu üzerine yaptığı seferlere kadar devam etti. 1398’de Timur Hanın bu ülkeye yaptığı seferden sonra Toktamış Han, Litvanya Beyinin yanına sığınmak zorunda kaldı. Bundan sonra şehzadeler arasında taht kavgaları başlayıp devlet bir kaç parçaya bölündü. Devlete ait topraklarda; Büyük Altınordu Devleti (1432-1502), Astrahan Hanlığı (1466-1557), Kazan Hanlığı (1445-1552), Kırım Hanlığı (1430-1783) ve Özbek Hanlığı kuruldu.
  Altınordu Devletinin parçalanması, Ruslara yaradı. Küçük knezlikler halinde yarı vahşi bir vaziyette yaşayan Ruslar, güçlü Altınordu kuvvetlerinin baskısından kurtulunca, 1481’de bağımsızlıklarını ilan ettiler. Altınordu kalıntısı devletlerin birbirine karşı rekabetlerinden istifade ile güçlenerek hepsini teker teker ortadan kaldırdılar.
  Altınordu Devletinde, Müslüman olmadan önce Moğol kanunları Müslümanlığı kabul ettikten sonra da İslam kanunları tatbik edilmiştir. Hükümdar kardeşlerine dokunulmayıp, onlara önemli mevkiler verilirdi. Devlet, derebeylikler şeklindeydi. Yüz, bin, onbin gibi askeri birliklerin komutanlarının toplanmasıyla meydana gelen “kurultay”, önemli devlet kararlarını alırdı. Ekonominin temeli aile idi. Her aile kendine gösterilen arazide çalışır, başka yere taşınamaz idi. Mahsulün belli mikdarını bağlı olduğu beye verdikten sonra kalanını pazarda satabilirdi.
  Şehirler çok gelişmiş ve buralarda birçok saraylar yapılmıştı. Avrupa ticaret yolları bu şehirlerden geçtiği için ticaret çok ilerlemişti. Başkent Saray şehri 100.000’i aşkın insanı barındırırdı. Bu şehir, Timur Hanla yapılan savaşta yıkıldı. Bayrakları, beyaz zemin üzerine kırmızı bir hilal ile bir damga idi.
  Altınordu devletinin kültür ve medeniyeti, Rus imparatorluğuna oldukça fazla tesir etmiştir. Zira Ruslar, Altınordu devletinin mirasına konmuşlardır. Ruslar’ın ordu düzeni, para birimi, vergi sistemi Altınordu devletinden alınmadır. Bu tesirler sonucu Türkçeden de Rus diline birçok kelime geçmiştir.