payitaht etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
payitaht etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Mayıs 2017 Pazar

Emanuel Karasu Kimdir?

Emanuel Karasu Kimdir?

Emanuel Karasu (Yahut Emanuel Karaso - Emanuel Carasso) 1862 senesinde Selanik'te doğdu. Osmanlı'da Yahudi asıllı avukat ve siyasetçi.

Jön Türkler'in en tanınmış üyeleri arasındadır. Ailesi Yahudi asıllı tanınmış bir tüccar idi. Osmanlı'da hukuk eğitimi aldı ve Selanik'te avukatlık mesleği yapmaya başladı. Emanuel Karasu, Selanik'teki Makedonya Risorta Masonik Locası'nın üyeleri arasında yer almaktadır (bazı kaynaklara göre kurucusu) ve Locanın sonraki başkanıdır. Osmanlı Devletinde masonik faaliyetlerin öncüsü olarak kabul edilir. Masonik localar ve bazı gizli cemiyetler, Selanik'te devrimci radikal görüşlere sahip ve aralarında Talat Paşa'nın da bulunduğu Jön Türkler'in duygudaşları arasında bir buluşma yeriydi. Karasu, Selanik'te avukatlık mesleği icra ederken İttihat ve Terakki Cemiyetine üye oldu. Bu cemiyetin Müslüman olmayan ilk üyelerindendir.

İttihat ve Terakki Cemiyeti, 1908 yılında II. Meşrutiyet'in ilanından ve sonrasında Osmanlı Devleti'nin idaresinde yetkili olunca Karasu'da Selanik'ten Meclis-i Mebusan'a girmiş oldu. Emanuel Karasu, Sultan II. Abdülhamid'e Nisan 1909'da Hal'ini (tahttan indirilmesini) bildiren dört hainden biriydi. Ermeni Aram Efendi ve Arnavut Esad Toptani ile birlikte Sultanın yanına giderek; “Seni millet azletti.” deme küstahlığına cürret etti. 1912'de Selanik'ten mebus olarak seçildi, Balkan Harbi'nde Selanik Yunanistan'a kaybedilince 1914 yıllında İstanbul'dan mebus olarak seçildi.

Türkiye'nin değişik Musevi kuruluşlarının birlikte işbirliği yapması için çalışmalarda bulundu, Türk Yahudileri'nin önce Türk sonra Musevi olduklarında ısrarcı oldu ve Osmanlı Filistin'inde Siyonist yerleşimine karşı çıktı. İtalya - Türkiye Savaşının antlaşma ile bitirilmesi için görüşmeler de bulunan ve Selanik'in enternasyonal bir şehir olmasına çalışan komitenin bir üyesiydi. Mondros Mütarekesi sonrasında İtalya'da Trieste'ye yerleşti ve 1934 yılında aynı yerde öldü. Naaşı Arnavutköy'de Yahudi mezarlığında gömülmüştür.

1912 yılında, Osmanlı'nın Balkan Savaşları sırasında Selanik'ten Fransa'ya göç eden ve Türkiye'de hala varlığını sürdüren Danone grubunun kurcusu İzak Karasu'nun (Isaac Carasso) amcasıdır ve Daniel Carasso'nun büyük amcasıdır.

Theodor Herzl, Sara Hedaya ve Mahmut Paşa Kimdir adlı makalelerimiz okumanızı tavsiye ederiz. 

Emanuel Karasu'nun Fotoğrafı

8 Nisan 2017 Cumartesi

Sara Hedaya Hanım Kimdir? ‘’Payitaht Abdülhamid’’

Sara Hedaya Hanım Kimdir? ‘’Payitaht Abdülhamid’’


2017 Mart ayında yayına başlayan Payitaht Abdülhamid dizisinde İngiliz asıllı Yahudi ve Yeni Dünya Düzenini oluşturanların ajanıdır.

Filistin’de bir İsrail devleti kurmak için Theodor Herzl ile birlikte çalışmalar yapmıştır. Sara Hedeya tarihte var olmayan hayali bir karakter olduğu düşünülse de o dönem ki Yeni Dünya Nizamı kurucuları tarafından yetiştirilen bayan casusların olduğu bilinmektedir.

Siyonizm’i ve Osmanlı Devleti padişahı Sultan II. Abdülhamid’i devirmek isteyen Jön Türkleri daha iyi anlamak için Emanuel Karasu KimdirTheodor Herzl Kimdir, Mahmut Paşa Kimdirve Prens Sabahattin Kimdir adlı makalelerimizi okumanızı tavsiye ederiz.
sara hedeya kimdir?
Payitaht Abdülhamid dizisinde Sara Hedaya Hanım
Sara Hedeya Kimdir?, Siyonist Ajan Sara Hedaya Kimdir?,

19 Mart 2017 Pazar

Damat Mahmut Celalettin Paşa Kimdir?

Damat Mahmut Celalettin Paşa Kimdir?

Damat Mahmut Celalettin Paşa, Osmanlı Devleti paşası, yazar, şair. Kaptan-ı Derya Gürcü Halil Paşa’nın oğlu ve padişah Sultan Abdülmecit Han’ın damadı. Ayrıca Jön Türklerden Prens Sabahattin’in babasıdır.

1853 senesinde İstanbul’da doğdu. Babası Osmanlı İmparatorluğunda dört defa kaptan-ı deryalık yaptı. Annesi babasının ikinci eşi İsmet Hanımdır. Babasını küçük yaşlarda iken kaybetti. Özel eğitim görerek yetiştikten sonra türlü devlet memurluklarında görev yaptı. Paris konsolosluğunda 2 yıl görev yaparak Fransızca dilini geliştirdi.


İlk evliliğini İffet Hanım’la yaptı ve bu evlilikten Ali Bidar, Fuat ve Rıfat isminde üç çocuk sahibi oldu. 28 Aralık 1876’da Sultan II. Abdülhamid’in padişahlığı sırasında Osmanlı padişahı Sultan Abdülmecit’in kızı Seniha Sultan ile evlendirilerek Osmanlı Hanedanı’na damat oldu. Bu evliliğinden oğlu Prens Sabahattin ve Lütfullah Bey dünyaya geldi.


Adliye Nazırlığı


Sultan Abdülaziz’in devrilip yerine Sultan II. Abdülhamid’in geçmesinden sonra sultanın en yakınları arasında yer aldı. 30 Mart 1877 yılında vezirlik rütbesi aldı. 18 Nisan 1878’de ise Adliye Nazırı olarak Mehmet Sadık Paşanın kabinesinde görev yaptı.


Damat Mahmut Paşa, nazırlığı esnasında Adliye Nezaretinde yeni düzenlemelerde bulundu. Padişahın cülusu sebebiyle çıkarılan genel affın kapsamlarını genişleterek cinayet suçundan müebbet hapse mahkum olanların bile cezasını geçici süreyle kürek cezasına çevrilmesini ve cezalarının üçte birini tamamlayanların ise tahliye edilmesini sağladı. Nezarette oluşan memur açığını kapadı. Yeni muhakeme usul kanunu onun nazırlığı sırasında düzenlendi fakat uygulamaya konulmadı.


Görevinden Alınması


Sultan Abdülhamit’i tahtından indirmek üzere örgütlenmiş olan Skelyeri-Aziz Bey komitesiyle ilişkisi olduğu nedeniyle birkaç ay sonra adliye nazırlığı vazifesinden alındı. Daha sonra bu komite ile bağlantısı olmadığı anlaşılınca kendisine Evkaf Nazırlığı ve Şura-yı Devlet üyesi olması teklif edildi, fakat bu görevleri kabul etmedi.


Mahmut Paşa resmi bir görevde bulunmadığı bu dönemde konağını bir şiir encümeni haline getirdi. Âsaf mahlası ile şiirler yazan paşa, zamanının büyük bir bölümünü oğullarının eğitimine ayırdı. Devrin ileri gelen isimlerini oğulları için öğretmen olarak görevlendirdi. Bir yandan da siyasetin nasıl gittiğini yakından takip edip padişaha aktarmak için eleştiri ve önerilerini kaleme aldı. Bağdat Demiryolu ihalesinin İngilizlerin ortaklığı olduğu bir şirkete verilmesine aracılık etmek istedi. İhalenin Almanlara verilmesi öfke ve kırgınlığını arttırdı.


Avrupa’ya Kaçışı


1899’da Sultan II. Abdülhamid’e olan muhalefetleri nedeniyle iki oğlu Lütfullah Bey ve Prens Sabahattin’le birlikte Avrupa’ya kaçtı. Marsilya’ya oradan da Paris’e gitti. II. Abdülhamid yönetimine düşmanlık besleyen Jön Türkler tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. Bazı Jön Türklerin İstanbul hükümeti ile anlaşıp Osmanlıya dönmesinden sonra geride kalan Jön Türklerin arasında lider gibi gözükmeye başladı. 1 Ocak 1900’de Meşveret gazetesinde yayımlanan ve gazete sahibi Ahmet Rıza Bey’e hitaben yazılmış  bir Fransızca mektup göndererek Jön Türkleri yüksek bir taktir hisleriyle karşıladığını bildirdi. Çeşitli gazetelerde padişah hazretlerine yazdığı mektubu yayımlattı. Mektupta Osmanlı sultanını ve çevresindekileri ağır bir dille eleştirdi.


Cenevre’de çıkan Osmanlı Gazetesi’nin durumuyla ilgilenmek için oğulları ile Cenevre’ye gitti. İshak Sükuti, ona gazetenin bütün sorumluluk ve haklarını teslim etti. Mahmut Paşa, 1 Nisan 1900 yılında Osmanlı Gazetesi’nde Sultan II. Abdülhamid Han’a hitaben yazdığı bayram tebrikinde çok ağır bir dille sarayda ki bayram merasimlerini eleştirdi. Prens Sabahattin ve Lütfullah Bey’de sert ifadeli ikinci bir mektup yayınladılar. Osmanlılar damadını yurda döndürmek için her türlü yol denedi ve sonunda paşanın mallarına el konulduğuna dair haberler duyuldu. Mahmut Paşa bunu önemsemedi.


Masraflarını üzerine aldığı Osmanlı Gazetesi’ni Londra’da çıkarmak için oğullarıyla birlikte 29 Mayıs 1900’de İngiltere’ye yol aldı ve aynı yıl 1 Temmuzdan itibaren gazetesini Londra’da yayımladı. İstanbul’a dönüşünü talep eden Osmanlılar ile arasında gittikçe sertleşen pazarlık ve yazışma gerçekleşti.


Mısıra Geçişi Ve Son Yılları


Mahmut Paşa ve oğulları İstanbul hükümetinin baskıları neticesinde Londra’dan da ayrılmak zorunda kaldı ve Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa’nın davetiyle Mısır’a gitti. Orada da Hoca Kadri Efendi’nin idaresinde olan Kanun-i Esasi Gazetesi’nin çıkarılmasına yardım etti. Asaf mahlası ile yazdığı şiirlerini toplayan Divanı’yla, Tezkire-i ulema adlı eserini Kahire’de bastırdı. İstanbul, paşayı geri getirme çabalarına devam etti. Hıdiv de Mahmut paşa ve oğullarını İstanbul’a dönmesi konusunda ikna etmeye çalıştı.


Mısır Hıdivi ile arası bozulunca Mısır’dan da ayrılarak Paris’e geri döndü. Paris havasına alışamadığı için Korfu Adası’na gitti ancak bu durum Yunan-Osmanlı ilişkilerinin gerginleşmesine neden oldu. Mahmut Paşa Korfu Adasında rahatsızlandı ve adadan da ayrıldı. Bütün Jön Türk gruplarını içine dahil eden bir kongre düzenleme uğraşı veren oğullarına destek verdi. I. Jön Türk Kongresi, 4 Şubat 1902 yılında Fransa’da gerçekleşti. Paşa bu kongrenin fahri önderi oldu.


Ölümü


Mahmut Celalettin Paşa, bazı kaynaklara göre albümin öri hastalığından, kimilerine göre ise üremiden müzdaripti. Kışı geçirmek için getirildiği Brüksel’de 17 Aralık 1903’de öldü. II. Abdülhamid Han cenazesinin İstanbul’a getirilmesini söylese de oğulları Osmanlı’da meşrutiyet rejimi ilan edilmedikçe babalarını geri vermeyeceklerin söyledi. Mahmut Paşa’nın cenazesi Fransa’da Türk kabristanına defnedildi. Cenaze merasimi Jön Türkler için mitinge dönüşmüş mezarının başında okunan ateşli muhalif konuşmalar Osmanlı Gazetesi’nde yayımlanmıştır. 1908 senesinde II. Meşrutiyet’in ilanından sonra paşanın naaşı büyük bir tören ile İstanbul’a getirildi. Eyüp’te babasının da mezarının bulunduğu aile kabristanına defnedildi.

Soldan Sağa; Sultan Abdülhamid - Mahmut Paşa - Prens Sabahattin