E-Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
E-Kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Mart 2020 Pazartesi

6 Şubat 2020 Perşembe

E-kitap İstanbul Üniversitesi Gazeteden Tarihe Bakış Projesi

E-kitap İstanbul Üniversitesi Gazeteden Tarihe Bakış Projesi





1928-1942 yılları arasında yayımlanmış 580 bine yakın sayfa gazete İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphânesi tarafından PDF formunda okurlarının hizmetine sunulmuş.
Gazeteden Tarihe Bakış Projesi
İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Merkez Kütüphane koleksiyonunda yaklaşık 18422 adet cilt gazete yer almaktadır. Gazeteler Osmanlıca, Rumca, Bulgarca, Fransızca, Almanca, İngilizce, Türkçe gibi çeşitli dillerde yayınlanmıştır. Dönemin tarihine ışık tutacak nitelikteki bu değerli gazete arşivinin korunması ve araştırmacıların hizmetine sunulması için “Gazeteden Tarihe Bakış Projesi” gerçekleştirilmiştir. Proje kapsamında, günlük erişilebilir şekilde ve OCR metodu ile 1928-1942 yıllarını kapsayan yaklaşık 688 cilt, 55 başlık ulusal ve yerel gazeteden 581106 sayfa görüntü taranmış ve elektronik ortama aktarılmış durumdadır, çalışma devam etmektedir.

Gazeteden Tarihe Bakış Projesi

GazeteLink
Açık SözTıklayınız
AkşamTıklayınız
AnadoluTıklayınız
AydınTıklayınız
BeyoğluTıklayınız
Bugün (Siyasi, İktisadi, İçtimai, Gündelik Gazete)Tıklayınız
CumhuriyetTıklayınız
DoğuTıklayınız
En Son HavadisTıklayınız
Haber (Akşam Postası)Tıklayınız
HakikatTıklayınız
Hakimiyeti MilliyeTıklayınız
Halkın DiliTıklayınız
Halkın SesiTıklayınız
İkdam (Halk Gazetesi)Tıklayınız
İkdam (Cumhuriyet için, Halk için)Tıklayınız
İkdam (Sabah Postası)Tıklayınız
KurunTıklayınız
MilliyetTıklayınız
MunakaşaTıklayınız
Son PostaTıklayınız
Son TelgrafTıklayınız
Son SaatTıklayınız
TanTıklayınız
Tasviri EfkarTıklayınız
Türk SözüTıklayınız
Türk DiliTıklayınız
UlusTıklayınız
VakitTıklayınız
VatanTıklayınız
Yeni AsırTıklayınız
Yeni SabahTıklayınız

4 Aralık 2019 Çarşamba

E-Kitap Geçmişten Günümüze Göç

E-Kitap Geçmişten Günümüze Göç









A - Eskiçağlarda Göçler Ayşe Sina Antikçağ’da Bir Göç Modeli: Klerukhia ..................................................................................................................................17 Hüseyin Üreten Metoikoslar: Antikçağın Göçmenleri........................................................................................................................................29 Ergün Laflı Eskiçağ’da Amisos’a Yapılan Göçlere İlişkin Kısa Bir Not .................................................................................................39 Hatice Palaz Erdemir Troialı Hecuba’den Palymralı Zenobiaya Savaş ve Göç ..........................................................................................................43 Emine Kapka Kelt Göçleri: Avrupa’ya Yayılış ve Faaliyetler.........................................................................................................................55 Nazan Sünbül Eski Mezopotamya Tarihinde Sami Göçleri .............................................................................................................................63 Hasan Ali Şahin Eski Çağlarda Orta Asya’dan Önasya’ya Yapılan Göçler.........................................................................................................73 B - Osmanlı Öncesi Göçler Fatma İnce Doğu Karadeniz Bölgesinin Bugünkü Demografik Yapısının Ortaya Çıkmasını Sağlayan 2 Göç Hareketi: Çepni ve Kıpçak Göçleri.......................................................................................................................................................................................87 Süleyman Özbek Bahrî Memlukler Zamanında Suriye ve Mısır’a Moğol Göçü ve Sonuçları ............................................................................95 Yasemin Örnek Ay Lombardların İtalya Göçü (568).............................................................................................................................................103 C - Balkanlardan Göçler Berna Çaçan Osmanlı Gazeteleri ve Dergileri Işığında Balkan Göçleri ......................................................................................................111 Ayşenur Bilge Zafer Balkan Savaşı’nda Sırp İşgaline Uğrayan Bölgeler ve Bu Bölgelerden Göç Eden Müslümanların Mal Varlığı Sorunu.......123 Hüseyin Vehbi İmamoğlu 93 Harbinden Sonra Balkanlardan Anadolu’ya Göçler ..........................................................................................................139 Mehmet Demirtaş 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın Göç Olaylarına Etkileri ve Göçmenlerin Durumu........................................................155 Esra Işık Osmanlı’ya Balkan Göçleri ve Çocuk Göçmenler..................................................................................................................169 Esra Türe Rum Köyünden Göçmen Köyüne: Kaydalapa Örneği............................................................................................................177 Hasan Babacan Temettuat Kayıtlarına Göre Antalya’daki Mora Göçmenleri .................................................................................................195 Libuovi Çimpoeş / Tudora Arnaut Balkanlardan (Besarabya) Bucak Bölgesine İlk Göç ve Yerleşim Hareketi (Ukrayna Gagauzları Bilgileri Üzerine)...........209



4 Kasım 2019 Pazartesi

E-Kitap  Türk Kızılayı’nın Kurucularından Kırımlı Aziz İdris Bey

E-Kitap Türk Kızılayı’nın Kurucularından Kırımlı Aziz İdris Bey


Kırımlı Dr. Aziz îdris Bey 1840 yılında İstanbul’da doğdu. Askeri tıbbiyeyi 1865’de bitirdi. Aynı okulda içhastalıkları üzerine çalışmaya başladı. O yıl açılan sivil tıbbiyeye müdür olarak atandı. Burada umumi emraz (genel hastalıklar), tıbbi kimya, hikmeti tabiye (fizik) ve dahili emraz ( içhastalıkları) derslerini okuttu. Cemiyeti Tıbbiyei Osmaniye’nin kuruculuğunu ve başkanlığını yaptı. Tıp öğreniminin Türkçeleşmesinde öncülük yaptı, büyük rol oynadı. Arkadaşlarıyla birlikte çevirdiği P. H. Nysten’in sözlüğünü, Lûgat-ı Tıbbiye adıyla yayınlayarak ün kazandı (1873). Mecmuai Fünun’da tıp kimyası ve genel hastalıklar üzerine halkı bilgilendirici yazılar yazdı.
Aziz Bey Türk Kızılayı’nın da kurucularından ve ilk başkanlarındandır. Uluslararası haç ambleminin ülkemize uymadığını, çünkü Hıristiyanlığı çağrıştırdığından Müslümanlar arasında itici rol oynadığını ifade ederek bu konuda mücadele etti. Şimdiki Türk Kızılayı’nın hilal amblemini beynelmilel çevrelere benimseten Aziz Bey olmuştur.
Kırımlı Aziz Bey yazdığı iki ciltlik Kimya-yı Tıbbi kitabı Türkçe’de bir ilktir, ayrıntılıdır ve giriş bölümü oldukça aydınlatıcıdır. Kitabın hiçbir yerinde Fransızca terim kullanılmamış olup Türkçe bir adlandırma sistemi kurulmuştur. Üstelik kimya sembollerini Osmanlıca harflerden oluşan semboller türeterek yazmıştır. Kırımlı Aziz Bey’in İlm-i Emraz-ı Umumiyye adlı kitabı da ilginçtir. Genel hastalıklar hakkında tafsilatlı bilgiler verilmiştir. Bu kitaplar uzun yıllar tıp okullarında ders kitabı olarak okutulmuştur. Bu kadar olağanüstü ve müthiş çalışmaları Dr. Kırımlı Aziz Bey kısa yaşamına sığdırmıştır. Çünkü onu çok genç ve verimli çağında, daha 38 yaşındayken 1878 yılında akciğer vereminden kaybettik. Gerek bilim hayatımızda gerekse sosyal yardımlaşma alanlarında öncülük yapmış, Türk Kızılayı’nın kuruluşunda büyük rol oynamış, bu çok yönlü kişinin mezarı Edirnekapı’da yeni yollar yapılırken kaybolmuştur. Şimdi Türk Kızılayı Dr. Aziz Bey’in kabrinin bulunduğu yere bir anıt mezar yaptırarak ona olan vefa borcunu ödeyecektir. Bu karar merkez yönetim kurulundan çıkmış olup çalışmalar devam etmektedir. Böyle harika faaliyetlerde bulunan ülkemizin yüzakı, Kızılayı’mızm minnet borçlu olduğu Aziz Bey hakkında maalesef hiç kitap yoktu. Böyle gayretli bir insanı unutulmaya terk edemeyiz. İşte merkez yönetim kurulu üyemiz Prof. Dr. Sefa Saygılı elinizdeki eseri hazırlayarak bu mümtaz ve örnek şahsiyeti özellikle gençlere tanıtmak istemektedir.
Aziz Bey’in ruhu şad olsun..

31 Mayıs 2019 Cuma

8 Mart 2019 Cuma

E-Kitap Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı'da Kadın

E-Kitap Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı'da Kadın


Buradan indirin..


Arşiv belgeleri, tanzim edildigi zamanın şahididir. Bununla beraber tarih araştırmacıları, kesin yargı için tek başına bu belgelerle yetinmezler; hatırat, kronik ve vakanüvis tarihleri gibi diğer kaynakları da destekleyici unsur olarak değerlendirirler. Aynı zamanda bir araştırma çerçevesinde var olduğu bilinen arşiv belgelerirıe ulaşılmamış ve iyi tetkik edilmemişse neticesinde yapılacak yayının veya verilen hükmün kadük, eksik ve hatta yanlış olacağını da muhatap kitle bilir.
Osmanlı Arşivi, 95 milyona varan belge ve 400 bin civarındaki defter koleksiyonu ile devasa bir kaynaktır. Söz konusu belge ve defterlerin daha iyi şartlarda ve her gün daha fazlasının bilim insanlarının hizmetine sunulması için Genel Müdürlüğümüze bağlı tüm birimler yoğun bir gayret içerisindedirler. Tarihin ve özellikle de Osmanlı tarihinin en iyi şekilde anlaşılması yolunda gerçekleştirilen bunca emek ve gayret için tüm personelime teşekkür ediyorum. Söz konusu emek ve gayret yayın faalliyetlerimizde de kendisini göstermektedir. Hazırlamakta olduğumuz belgesel ve bilimsel nitelikli yayınların hem bilim insanlarımıza hem de tarih meraklılarına hitap edecek tarzda ortaya çıkmasına gayret edilmektedir.
Osmanlı kadının toplumdaki konumu ve sosyal hayattaki yeri öteden beri hep tartışılagelmiştir. Bu alanda yapılan yayınların, söylenen sözlerin ekseriyetle birbiriyle çelişkili ve çoğunda duygusal ve taraflı kanaatlerin ortaya konulduğu da bir gerçektir. Bu hususta da daha sağlıklı bilgilere ulaşmak için Osmanlı Arşivi kayıtlarına dikkat çekmek gerekiyordu. Genel Müdürlüğümüzün Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı bünyesinde hazırlanan «Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı'da. Kadın» adlı işbu çalışma bu amaçla hazırlanmıştır. Elbette ki elinizdeki kitap Osmanlı kadını hakkında hazırlanmış nihai bir çalışma değildir. Osmanlı kadınının toplumdaki konumunu ve yerini ortaya koyabilecek arşivimizde mevcut on binlerce belgeden sadece 154 adedi bu kitap için seçilmiş, transkribe edilmiş ve özetlenmiştir. Söz konusu belgeler içerisinde hüküm niteliği taşıyan Mühimme Defterleri ve Şer'iye Sicili kayıtlarına da yer verilmiştir. Kitapta ayrıca Osmanlı kadınının yaşantısına dair muhtelif kaynaklardan bir hayli minyatür, gravür ve fotoğraf derler mi ve belgelerle bütünleştirilmeye çalışılmıştır.

Doç. Dr. Uğur ÜNAL

13 Mart 2018 Salı

Çanakkale Savaşında Alman Desteği (Makaleler)

Çanakkale Savaşında Alman Desteği (Makaleler)



Savaş öncesi ve savaş döneminde Alman teknik yardımının Çanakkale savaşının kazanılmasında azımsanmayacak derecede payı vardır. Ayrıca Çanakkale Cephesi için oluşturulan 5 inci Ordu Komutanı’nın bir Alman Mareşal olduğu gözden uzak tutulmalıdır. Kara muharebelerinde savunma taktiği konusunda Genelkurmay kaynaklarındaki aleyhte bazı eleştirilere rağmen, Ordu komutanının kendine ait plan ve tasarrufunun olması gayet doğaldır. Eğer çekince söz konusu olsaydı -herhalde- Osmanlı Genelkurmayı böyle bir uygulamaya baştan engel olurdu.

Özetle Türk-Alman birlikteliği Çanakkale muharebeleri için güzel bir örnek oluşturmuş olmasına rağmen, bu gündemle ilgili -spekülasyonlardan uzak- Türk ve Alman arşivlerinde ortak araştırmalar yapılarak konunun daha da olgunlaşması sağlanmalıdır.

Çanakkale Savaşı Almanlar, Ahmet Esenkaya


Buradan Okuyunuz



Çanakkale Muharebelerine Alman Bakışı ,Ramazan Çalık


Buradan Okuyunuz



Alman Subaylarının Hatıralarına Göre Çanakkale’de Mustafa Kemal , Ergin AYAN


Buradan Okuyunuz

Çanakkale Zaferi Üzerine Alman İddiaları ; İSMET GÖRGÜLÜ


Buradan Okuyunuz


ALMAN KAYNAKLARINA GÖRE ÇANAKKALE SAVAŞI VE ZAFERİ,NECMETTİN ALKAN

18 Mayıs 2017 Perşembe

Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezalimi - M. Fahrettin Kırzıoğlu

Kars İli ve Çevresinde Ermeni Mezalimi - M. Fahrettin Kırzıoğlu


1807 -1917 arasındaki 111 yılda 5 Türk - Rus Savaşı'na sahne olan Kars, bu arada 3 Rus işgali (1828, 1855, 1877) ile, 3 korkunç Rus kırgını (1828, 1877, 1915) görmek felaketine uğramış, maddi ve manevi varlığından çok nesneler yitirmiştir. 3 Mart 1878 Yeşilköy Antlaşması ile "savaş tazminatı" yerine Çarlığa bırakılan ve 3 Mart 1918 Brest - Litowsk Antlaşması ile Bolşevik Rusya'dan geri alınan Kars ili, "Büyük - Ermenistan" hayali ile Ruslar'm ortaya çıkartıp şımarttığı Ermeniler'in fesat ve tecavüzleri ile de 1905'ten beri karşı karşıya kalmıştı.

Kasım 1917 başlarında Bolşevik idaresinin Rusya'ya hakim olması ile, geniş bir silahlı teşkilata kavuşup, yüze çıkmaya başlayan Ermeniler, Doğu - Türkiye'deki yerli Türkleri kırarak azaltıp yok etmek suretiyle bir "Ermeni çokluğu kurma" gibi pek kanlı ve vahşi bir siyaset güttüler. 

Erzincan'dan Ahılkelek ve Borçalı'ya kadar ki, 1918 Ermeni Mezalimi arasında, Kars'ın başına gelen korkunç ve acıklı felaketler ile, 1919 -1920 arasındaki bu gibi faciaların belgelere dayanan anlatımı, bugün nüshaları resmi kütüphanelerimizde bile bulunmayan ve 1918 -1921 arasında : İstanbul, Erzurum, Batum ile Kars'ta basılmış 7 risaleden Karslılar'ın ve gelecek nesillerimizin öğrenmesi için, bu derleme eseri yayınlıyoruz...

Buradan İndiriniz...

24 Nisan 2017 Pazartesi

E-Kitap Ermeni Tabusu - Yves Ternon

E-Kitap Ermeni Tabusu - Yves Ternon





Türkiye kamuoyu Ermeni sorununa ilişkin ancak tek taraflı, resmi bir bilgilendirmeye sahip. 1915 yılında ne oldu sorusuna verilen yanıt ise; "soykırım olmadı" , "karşılıklı çatışmaydı", "savaş hali vardı" , "önce onlar saldırdı" biçiminde yani olayların inkarından çok nitelik ve niceliğini tartışmaktan ibaret.
Peki , karşı tarafın tezleri ne? Bu, Türkiye kamuoyunca hiçbir zaman ayrıntılı biçimde öğrenilemedi.(Arka Kapak)
Buradan İndiriniz..

15 Nisan 2017 Cumartesi

E-Kitap - FOSSATİ'NİN AYASOFYA ALBÜMÜ - LONDRA 1852

E-Kitap - FOSSATİ'NİN AYASOFYA ALBÜMÜ - LONDRA 1852



Ayasofya'nın dış mekanında imparatorluğun her yerinden gelen mermerlerle oluşturulmuş duvarları imparatorluğun gücünü yansıtır. Mermer duvarlardan arta kalan bölümde ise dönemin imparatorlarının, eşlerinin, çocuklarının bulunduğu; altın, gümüş gibi malzemelerden yapılan mozaikler büyük önem taşımaktadır. Mozaiklerin günümüze ulaşmasında şüphesiz en önemli aşama Gaspare Trajano Fossati'nin gerçekleştirdiği restorasyondur.

Sultan Abdülmecid zamanında gerçekleştirilen restorasyonda Fossati, duvarlardaki mermer kaplamaları temizletip cilalatmıştır. Tonozlar ve kemerler arasında çalışmalara Osmanlı'nın boyadığı badanaları yavaş yavaş kazıyarak başlamıştır. Tabakaların ardından eski Bizans mozaikleri çıkmıştır. İlk mozaiğe rastlayan İtalyan mimar Fossati dönemin padişahı Sultan Abdülmecid'i Ayasofya'ya davet ederek fikrini sormuştur. Sultan Abdülmecid'in de kararıyla mozaikler ortaya çıkarılmaya başlanmıştır. Mozaikleri ortaya çıkarırken yapı içine iskeleler kurulup nakışlar yenilenmiş. Dönemin ünlü hattatı Hattat Kazasker Mustafa İzzet Efendi'nin yazdığı İslam aleminin en büyük hat levhaları olarak bilinen 8 adet cami takımı bu çalışmalarda ana payelere asılmış. Ayrıca yapının kubbesine Nur Suresi'nin 35. ayeti bu restorasyonda işlenmiştir. Fossati bu çalışmalarını 1849 yılında tamamlayıp, caminin Ramazan ayında açılmasını sağlamıştır. İtalyan mimar, Ayasofya'nın mozaiklerini belgeleyecek bir fotoğraf albümü çalışması yapmak için Rus çarından yardım istemiş ancak istediği yardımı alamayınca bu çalışmayı bırakmış. Fotoğraf albümüne Ayasofya'nın iç ve dış görünümlerini, yapının çevresini gösteren levhalarla devam etmiş. Albümü Sultan Abdülmecid'e sunmak için Londra'da bastırmıştır.

Bu albüm içinde 25 levha bulunuyor. Albümün ilk sayfasında Sultan Abdülmecid'in yardımını belirten bir başlık sayfası bulunuyor. Albümde dönem Ayasofya'sının farklı duruşları, iç ve dış görünüşleri belge olacak niteliktedir.

Buradan İndiriniz

11 Nisan 2017 Salı

E-Kitap Naim Bey'in Anıları: Aram Andonian

E-Kitap Naim Bey'in Anıları: Aram Andonian






Naim Bey'in Anıları: Sürgünlere ve Ermenilerin Katliamlarına İlişkin Türkiye Resmi Belgeleri (Philadelphia, 1965; revize edilmiş ve genişletilmiş baskı) Aram Andonian tarafından yazılan bu kitap ilk olarak 1919'da Ermenice yayınlandı. İlk İngilizce çeviri (Londra, 1920)dir.

Belgelerin incelemesi daha önce paylaştığımız Ermeni Mitomanyası-Erich Feigl isimli kitabın 102. sayfasinda..

Buradan İndiriniz

8 Nisan 2017 Cumartesi

E-Kitap Ermeni Mitomanyası-Erich Feigl

E-Kitap Ermeni Mitomanyası-Erich Feigl

Kitabın Almanca baskısından sonra, iki önemli tecrübem oldu. Birincisi, Katolik Mekitaristlerle ki burada söylenenle hiçbir ilgileri yoktur — bir toplantı sırasında karşılaştığım Orta Avrupa Ermeni Ortodoks (Gregoryan) Kilisesin de çok üst bir mevkideki bir görevli benim yüzüme
 "Nasıl olur da beş para etmez Türkleri, ölmüş Ermenilere karşı kitabında güzelmiş gibi gösterirsin!" dedi. Yanlış anladığını zannedip ne dediğini sorduğumda, daha şiddetli bir şekilde "Evet, beş para etmez Türkler, dedim" dedi. 
Ermenilerin tarihe bakışını işte bu cümle sanki özetliyor gibi. Bu bizim için şaşırtıcı olmamakla beraber, gerçekleri yansıtmadığı da kesin.

Bu kitap ve film için ön araştırma yaparken, geniş bir bakış açısıyla kaynak toplamak istediğimden işim pek de kolay olmadı. Bunu yaparken, kendilerine karşı en derin saygılarımı sunduğum insanlarla tanıştım: Örneğin; İstanbul Ermeni Apostolik Patriği Snork Kalutsyan Hazreti ve yine İstanbul'daki Ermeni Hastanesi'nin doktor ve hemşireleri. Bu kimselerin adını burada, öğretim görevlisi entelektüellerden, Ermeni çiftçilere ve onların, Franz Werfel'in meşhur ettiği Musa Dağı'nda yaşayan ailelerine kadar birçok asil Ermeninin yerine zikrettim. Elbette, araştırmalarım sırasında başka birçok kişiyle tanıştım. 

Özellikle Ermeni Zoryan Enstitüsü Başkanı Dr. Gerard Libaridian'ı da anmak isterim. Dr. Libaridian ile Cambridge, Massachusetts'deki ofisinde uzun saatler geçirdik ve çok ilginç konuşmalar yaptık. Dr. Libaridian, zeki, hayat dolu, bilgili, becerikli ve kendine güvenen biri. Onunla yaptığımız konuşmaları konu alan bir oyun bile yazılabilir.  Bu konuşma sırasında, ev sahibimin en ateşli ifadelerini sürekli not aldım. Birçok defa sözde "Andonian Belgeleri"nden bahsetti.  Dr. Libaridian'ın bu belgelerin uydurma olduklarını bildiğini düşünmek makul gözüktüğünden, konuyla ilgili tek bir kelime üzerinde zaman harcamak istemedim. Konuşulacak daha ilginç birçok konu vardı. Ama özellikle, Aram Andonian'ın kitabı ve bu kitabın belgeleri üzerinde durdu. Sonunda, 
"Ama Dr. Libaridian, benim gibi siz de biliyorsunuz ki, `Andonian Belgeleri' uydurmadır," demek zorunda kaldım.  Dr. Libaridian'un, sitemkâr cümleme verdiği kısa ve net cevabını ve yüzündeki ifadeyi hiç unutmayacağım: " Ee ? " 
Buradan İndiriniz 
1915 Osmanlı-Rus Ermeni Trajedisi- Georges de Maleville

1915 Osmanlı-Rus Ermeni Trajedisi- Georges de Maleville





Elinizde tuttuğunuz, gerçeğin ışığıyla, Batı'nın öne sürdüğü savları çürüten bir kitap, bir Fransız Avukatının 1915 Ermeni olaylarıyla ilgili nesnel ve başarılı savunması olmanın ötesinde, Türkiye'yi asılsız savlarla suçlayanlar için hazırlanmış bir iddianemedir. Avukat George de Maleville, Ermeni soykırımı savını belgelerle çürütmekle de kalmıyor, Fransa'nın diktiği "Kin Anıtı"nın" ... Bayağı bir düşüncenin ürünü" olduğunu vurgulayarak tarihe not düşüyor.

Maleville konuyu her aşamada belgelere dayanarak inceliyor. Bilgi ve belge için İstanbul'a geldiği ianlıyoruz. "İstanbul'a giderek tüm kentte oturan Ermeni toplumu ziyaret ettik ve yüzlerindeki ifadeyi inceledik. Hiçbir yerde, Türkler'le sürekli olarak birlikte yaşayan Ermenilerde hiçbir korku duygusuna rastlamadık. Pazar yerlerinde, limanda bulunan lokantada, iki toplum arasındaki bağlılık tamdır ve burada Paris'ten göç etmiş toplumlar arasındakinden çok daha içtenlikli bir sempatiyle sürmektedir. (Arka Kapak)



Türk Aleminin tarihçisi olarak, hiç kuşkusuz ki tarafgirliğimden kuşkulanır ve ben tarihçi olarak, bundan kuşku duymamaya çalışıyor, bundan bağışık olmadığımı belirtmeye cesaret edemiyorum. Ne olursa olsun, tarafgirliğin Türkiye'nin düşmanlarında eksik olmadığını bilecek kadar iyi bir mevkiideyim. Bu yüzden, burada duygulanmı gizteyeceğim. Hiç­ bir konuda, kendimi ne yargıç, ne de jüri üyesi olarak görmüyorum. Ancak, üstad Maleville'in tutumunun, özgür bir insanın, moda ve akımlara aldırmadan, söylemek istediği şeyi açık bir biçimde ve yü­ reklilikle söyleyen bir kişinin tutumu olduğunu kuşkusuz söyleyebilirim ve onun düşündüğü şeyin, vicdani hakkı için, gerçek olduğuna inanırdım. Herkesin görüşünü açıklayabilmesi demokratik ülkelerin bir onurudur. İnsanlığın bu onurunu herkes gerçekleştirebilir. Tanrı bile kullarına kendisine hayır deme hakkını vermemiş midir?

Önsözden

Jean " Paul ROUX

CNRS'da Araştırma Müdürü


E- Kitap Kurds and Armenians by Ximénez, Saturnino, 1852-Published 1895

E- Kitap Kurds and Armenians by Ximénez, Saturnino, 1852-Published 1895






It would be very difficult at the present time to clearly define the geographical boundaries of the Asiatic regions inhabited by closely intermixed Kurds and Armenians. By tracing a diagonal line from the Black Sea, in the neighbourhood of Batoum, to the Persian Gulf and passing through Suleimanieh, you will find Kurds on each side of that line. It seems as if the Kurdish population will not cease to spread until it finds no more territory before its path. It extends towards the Western part of Mesopotamia, it encroaches upon Syria, it is scattered all over the Plain of Koniah, reaching the neighbourhood of the Bosphorus. The Western and North- Western portions of Persia are belonging, as it were, to the Kurds, whilst on each side of the TurcoPersian frontier, between Suleimanieh and Bayazid, they form a compact mass which dwells over the whole boundary line, forming a zone which is lying between Persians and Osmanlis. Its propagating and assimilating power is immense. At the begin- ning of the Seventeenth Century Shah Abbas Mirza Khan con- ceived the idea of implanting Kurdish colonies in Khorassan for the purpose of repelling the incursions of Turcomans, against whom the inhabitants were powerless. The 15,000 families sent there at that time have developed now into 45,000 families, which represent in round numbers 275,000 Kurds who are settled in the provinces of Boundjour, Dereghez, and Koutchan. As for the Ottoman Empire the Kurds are extending as far as the Lower Tigris, and are assimilated to the Turcoman tribes, especially the Hamawanes. In the Suleimanieh district the Arabs, who were the original settlers, have become Kurds, and use a Kurdish dialect, Kurdish customs and Kurdish various creeds, but it should be noticed that in regard to ethnography the Semitic type has absorbed the Iranian. The same phenomenon applies to the Tairanians, who, being dispersed over the Taurus table- land have become Kurds or semi-Kurds.

Kurds and Mussulmans are inseparably linked together, albeit the former are affiliated to nearly all sects and creeds in Asia Minor

Whilst I was collecting information about the topographic situation of each tribe and its movements I have obtained an exact notion of the number of families and tents, and also of the houses in each village. This has enabled me to collect all the necessary facts for the purpose of drawing the map of Kurdistan, with the names of all the communities and tribes. The reader will find at the end of this sketch the tables of the Armenian population as compared with the Mussulman in the vilayets where Armenians are in number and where they are to be found intermixed with Kurds, including the vilayet of Trebizond, where Kurds are merely passers by, and also of the vilayet of Mossoul, which forms an integral part of Kurdistan, and where no Armenians are to be found. The relative number of each race is moreover to be found in the grand total and not in each locality, as for instance there are 47,200 Armenians at Trebizond, whilst at Mossoul there are 50,000 Kurds :




E-Kitap OSMANLI'NIN SON DÖNEMİNDE ERMENİLER - Editör TÜRKKAYA ATAÖV

E-Kitap OSMANLI'NIN SON DÖNEMİNDE ERMENİLER - Editör TÜRKKAYA ATAÖV



Kitaba, "Ek Başvuru Kaynakları" adıyla bir bibliyografya da eklendi.Önde gelen Ermeni araştırmacılarca hazırlanan üç bibliyografyanın dışında, A.B.D. eski Büyükelçisi Henry Morgenthau'un anı­ları gibi aşırı ölçüde Ermeni yanlısı olup bir hayli etki yaratmış olanlara da listede yer verildi.

Bibliyografyamızda Aram Andonyan'ın 1920 yılında üç dilde yayımlanan ve "soykırımın gerçekliğini kanıtlıyor" dediği sözde "resmî Osmanlı belgelerine" dayanan kitabı da bulunuyor. Bunları oluşturan gizli Ermeni yazarlarının parmak izleri niteliğinde maddî hatalar, tartışma dışı bırakılan gerçekler ve çelişkilerle dolu bu "belgelere", tutuklayıp Malta adasma götürdükleri 144 Türk ileri gelenini yargılayabilmek için Osmanlı arşivlerini ve başka kaynakları araştıran İngilizler bile itibar etmemişlerdi......

Bu konuyu bitirirken, şu gerçeği gözden uzak tutmamalıyız ki, Birinci Dünya Savaşında Anadolu'da aynı toprak için çatşan iki milliyetçi akım karşı karşıya gelmiştir. Büyük ve çağdaş Orta Doğu tarihçisi Bernard Lewis'in sözleriyle bu mücadele "taraflar eşit olmasa da, yaşamsal konular üzerine verilmiş bir mücadeledir". Herhangi tarafsız bir gözlemcinin tahmin edeceği gibi, mücadeleyi 1.5 milyon (belki de, daha az) Anadolu Ermenisi değil, 14 milyonluk Anadolu Müslümanları kazanmaya mahkûmdu. Tüm ilgililer için talihsiz olan cihet şudur ki, isyanı başlatan ve bu nedenle isyamn sonucundan sorumlu olması gereken Ermeni ihtilâlciler ne yansızdır, ne de gözlemcidir.
Ömer İzgi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı


Buradan İndiriniz
E-Kitap - ERMENİ İDDİALARI VE TARİHİ GERÇEKLER-DIŞİŞLERİ BAKANLIGI S.A.M - 1998 ANKARA

E-Kitap - ERMENİ İDDİALARI VE TARİHİ GERÇEKLER-DIŞİŞLERİ BAKANLIGI S.A.M - 1998 ANKARA


....Burada, hayali bir Ermenistan vaadiyle Ermenileri Osmanlı Devletine karşı kışkırtan Rusya'nın kendi ülkesinde Ermenilere nasıl muamele ettiğini ve asıl niyetlerinin ne olduğunu kısaca belirtmekte yarar görüyoruz. Rusya Kafkaslara indiğinde Kafkas Ermenilerini Ruslaştırmayı ve ortodokslaştırmayı öngören bir politika izlemeye başlamıştır. Bu amaçla 1836'da Polijenia kanunu çıkarılmış Eçmiyazin Katolikosluğunun yetkileri kısıtlanmış, Katolikos tayini Çarın görev alanına girmiştir. 1882'de Ermeni gazeteleri ile okulları kapatılmış, 1903'de ise bu kez Ermeni kilisesi, kurum ve okullarının mal varlığına el konulmuştur.

Özetle, Rus Dışişleri Bakanı Lebonof Rostowski'nin ünlü deyimiyle "Ermenisiz bir Ermenistan" hedef alınmıştır. Bu deyimin, son yıllarda, bazı Ermeni yazarlarca Osmanlı Yönetimine atfedilmeye çalışıldığı görülmektedir. Bu husus da Ermeni propagandasımn karakteri hakkında belirgin bir fikir verebilmektedir.

Rusya'nın Ermenilere yaptığı baskı ve zulüm gerek Ermeni, gerek yabancı yazarlarca ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Biz şu iki örneği vermekle yetiniyoruz: Ermeni tarihçi Vartanyan Ermeni Harekätımn Tarihi adlı kitabında şunları yazmaktadır:

"Osmanlı Ermenisi Çarlık Rusyası Ermenisine göre gelenek, din, edebiyat ve dil itibariyle tamamen serbestti."
Edgar Granville de "Rus mezalimine karşı Ermenilerin tek sığınağının Osmanlı Devleti olduğunu" kaydetmektedir.Rusya'nm asıl niyeti Doğu Anadolu'da bir Ermeni Devleti kurulmasını sağlamak değil, bu toprakları ilhak etmektir. I. Dünya Savaşı içinde yapılan Osmanlı İmparatorluğunun paylaşılması anlaşmalarında Ermenilerin üzerinde muhtar bir devlet kurmayı hayal ettikleri topraklar Rusya ve Fransa arasında taksim edilmiştir. Rus Çarı de Eçmiyazin Katolikosuna "Rusya'da bir Ermeni meselesi olmadığını" söyleyerek Rus niyetini açıkça dile getirmiştir.Ermeni yazar Boryan bu hususu şu sözleriyle isabetle teşhis etmiştir:

"Çarlık Rusyası hiçbir zaman Ermeni muhtariyetini sağlamak istememiştir. Bu nedenle Ermeni muhtariyeti için çalışan Ermeniler aslında Rusya'nın Doğu Anadolu'yu ele geçirmesi için Çarlık ajanı olarak faaliyet göstermişlerdir."
Öyle ise, Ruslar Ermenileri yıllarca aldatmışlar ve Ermeniler boş bir hayal peşinde koşmuşlardı

Buradan İndiriniz

4 Nisan 2017 Salı

Sultan V. Murad'ın Masonluğu Hakkında,Mason Dergisinde Yayınlanan Bazı Belgeler

Sultan V. Murad'ın Masonluğu Hakkında,Mason Dergisinde Yayınlanan Bazı Belgeler






''MİMAR SİNAN DERGİSİ'' Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonları Büyük Locasının
tarihî çağdaş ve gerçekçi açıdan araştırma ve yayın organıdır.


Osmanlı Padişahlarından V. Murad'ın şehzadeliği sırasında Mason olduğu öteden beri bilinmekte idi. Şehzade Murad’ın tekrisi «Proodos » Locası tarafından yapılmıştır. Tekris merasimi 20 Ekim 1872 tarihinde, Kadıköyünde Louis Amiable'in evinde yapılmış olup,zaptın altında, Murat dahil celsede bulunanların hepsinin imzaları vardır





Not;Tarih resmi bloğu, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. Sitemiz, 5651 sayılı yasada tanımlanan şekliyle “yer sağlayıcı” olarak hizmet vermektedir. İlgili yasaya göre, Site yönetiminin hukuka aykırı içerikleri kontrol etme yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple,Tarih resmi bloğu ‘uyar ve kaldır’ prensibini benimsemiştir.Telif hakkı için veya kaldırılmasını istediğiniz bağlantı için alikaya37@gmail.com adresine mail atınız.


5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Ek Madde 4

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Ek Madde 4 – (Ek: 21/2/2001 - 4630/37 md.)
(Değişik üçüncü fıkra: 3/3/2004-5101/25 md.

"Dijital iletim de dâhil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla servis ve bilgi içerik sağlayıcılar tarafından eser sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin bu Kanunda tanınmış haklarının ihlâli halinde, hak sahiplerinin başvuruları üzerine ihlâle konu eserler içerikten çıkarılır. Bunun için hakları haleldar olan gerçek veya tüzel kişi öncelikle bilgi içerik sağlayıcısına başvurarak üç gün içinde ihlâlin durdurulmasını ister. İhlâlin devamı halinde bu defa, Cumhuriyet savcısına yapılan başvuru üzerine, üç gün içinde servis sağlayıcıdan ihlâle devam eden bilgi içerik sağlayıcısına verilen hizmetin durdurulması istenir. İhlâlin durdurulması halinde bilgi içerik sağlayıcısına yeniden servis sağlanır. Servis sağlayıcılar, bilgi içerik sağlayıcılarının isimlerini gösterir listeyi her ayın ilk iş günü Bakanlığa bildirir. Servis sağlayıcılar ile bilgi içerik sağlayıcıları, Bakanlıkça istendiği takdirde her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdür. Bu maddede belirtilen hususların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir."