stalin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
stalin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
28 Temmuz 2022 Perşembe
10 Nisan 2017 Pazartesi
II. Dünya Savaşı’nda Türkiye
İtalya’nın 7 Nisan 1939’da Arnavutluk’u işgal etmesi, tehlikeyi Türkiye’nin güvenlik sahasına taşıdı. On İki Ada’yı elinde bulunduran İtalya’nın Balkanlara doğru yayılma eğilimi, Türkiye’de ciddi endişeye neden oldu. Bu durum Türkiye, İngiltere ve Fransa’yı birbirine yaklaştırdı. Türkiye aynı anda da SSCB ile dostluğunu sürdürmek istiyordu. 23 Ağustos 1939’da Almanya ile SSCB’nin imzaladıkları Dostluk ve Saldırmazlık Paktı’yla Doğu Avrupa’yı aralarında paylaşmaları Türkiye’yi bir yol ayrımına getirdi. SSCB, Türk Dışişleri Bakanı Şükrü Saracoğlu’nu Moskova’ya davet etti. Saracoğlu’nun amacı Türkiye, İngiltere ve Fransa arasında imzaya hazır hâle gelmiş olan ittifak ile Türk-Sovyet dostluğu arasında bir bağlantı kurmaktı. SSCB’nin hedefi ise Montrö Sözleşmesi’nin Boğazların geçiş statüsünü kendi lehine değiştirilmesini sağlamak, Boğazlar üzerinde söz ve kontrol sahibi olmaktı. Bu nedenle görüşmeler sonuçsuz kaldı. Sovyetlerle anlaşma mümkün olmayınca Türkiye 19 Ekim 1939’da Ankara’da İngiltere ve Fransa ile üçlü bir ittifak imzaladı. Buna göre bir Avrupa devletinin saldırması ile başlayan ve İngiltere ile Fransa’nın da katılacakları bir savaş Akdeniz’e sıçradığı takdirde Türkiye, İngiltere ve Fransa’ya yardım edecekti. Bu antlaşmanın Türkiye’ye getirdiği sorumluluklar, İngiltere ve Fransa’nın taahhüt ettiği yardımların yapılmasına bağlandı. Antlaşmaya koyulan bir ek maddeyle Türkiye kendisini SSCB ile savaşa girmek zorunda bırakacak bir yükümlülükten muaf tutuldu.
1941 yılında Almanların Balkanlar’da ilerlemeleri, Yunanistan’ı işgal etmeleri ve Bulgaristan’ın mihver devletleri yanında savaşa girmesi, savaş tehlikesini Türkiye sınırlarına kadar dayandırdı. Bu gelişmeler üzerine Türkiye başta İstanbul olmak üzere bazı şehirlerde sıkı yönetim ilan edip, Trakya’ya asker yığdı ve sınır boyunca güvenlik tedbirleri aldı. Türk Dışişleri ‘’Türkiye, toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına karşı yapılacak her saldırıya silahla karşı koyacaktır.’’ diyerek Türk topraklarına saldırması hâlinde Almanya’ya karşı savaşacağını açıkça belirtti. Adolf Hitler, 1 Mart 1941’de Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye bir mektup göndererek Almanya’nın Türkiye’ye karşı saldırgan emelleri olmadığını ve Alman ordularının Türk sınırından 60 km. uzakta kalacağını bildirdi. Bu gelişmelerden sonra Almanya, Türkiye ile İngiltere’nin yakınlaşmasını önlemeye çalıştı. 18 Haziran 1941’de Almanya’yla Türkiye arasında bir saldırmazlık paktı imzalandı. 22 Haziran’da Alman ordularının SSCB üzerine saldırıya geçmesiyle Türkiye üzerindeki baskı azaldı.
SSCB 1942 Kasım’ında Alman ilerleyişini Stalingrad’da durdurup savaşta üstün duruma geçtikten sonra, Türkiye’ye karşı sert bir politika izlemeye başladı. Türkiye’nin savaş dışı politikası ilişkileri gerginleştirdi. Almanya’nın yenilgisi, Türkiye üzerindeki Alman tehlikesini kaldırmış ama bunun yerini Sovyet tehlikesi almıştı.
Almanların Kasım 1942’de Stalingrad’da yenilmesinden sonra müttefiklerin Türkiye üzerindeki beklentileri arttı. Churchill’de, 1943 ilkbaharında Türkiye’nin savaşa girmesinin zamanı geldiğine inanıyordu. Ona göre Türkiye’nin savaşa katılması, Almanya’ya karşı Balkanlarda bir cephe açılmasını sağlayacaktı. Stalin ise ‘’Türkiye’nin baharda bizim tarafımızda savaşa katılması için mümkün olan her şeyin yapılması arzu edilir. Hitler ve suç ortaklarının yenilgilerinin hızlandırılması için bu çok önemlidir.’’ Diyerek aynı düşünceyi paylaşıyordu.
Churchill, bu amaca yönelik olarak 30 Ocak 1943’te Adana’ya geldi. Churchill, İsmet İnönü’den Almanlara karşı Balkanlarda olabilecek bir harekâta katılmasını ve Türkiye’deki hava ve deniz üslerinden yararlanılması isteğinde bulundu. Ancak Türkiye, Almanya’nın yenilmesiyle daha da güçlenecek olan Sovyet Rusya’ya güvenmemekteydi. Asıl önemlisi Türk ordusunun savaş araç ve gereçleri, Almanya ile savaşacak düzeyde değildi. İngiltere, konferans sonunda Türkiye’nin askerî ihtiyaçlarının Hükümet savaş ihtimaline karşı ilk aşamada sivil halkı ve şehirleri koruyucu birtakım tedbirler aldı. Bu düşünce ile 15 Kasım 1940’ta İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde geceleri karartma yapılmasına geçildi. Karartma, sokakların aydınlatılmaması ve binalardan dışarıya ışık sızdırılmaması şeklinde uygulandı. Öte yandan büyük bir stratejik önem taşıyan Boğazlar çevresinde bulunan Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İstanbul, Çanakkale ve Kocaeli’de sıkı yönetim ilan edildi. Bu altı ildeki sıkıyönetim uygulaması II. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar sürmüştür. Aşağıdaki resimde İnönü ve Churchill Adana’da tespit edilerek müttefik devletlerce yapılacak yardımın artırılmasına karar verildi. Böylece Türkiye, müttefiklere yakınlaşmakla beraber savaş dışında kalmayı başardı.
![]() |
İnönü ve Churchill Adana’da Görüşürlerken |
28 Şubat 2013 Perşembe
Rise of Dictators Pop Up Notes
This wonderfully creative lesson has students creating pop up figures of 5 dictators who came to power in the 1920's and 30's before World War II.
Included is a sheet with 5 people to cut out: Adolf Hitler, Joseph Stalin, Francisco Franco, Benito Mussolini, and Hideki Tojo. Students then place these onto an included world map that covers 2 pages of their notebooks with spaces for notes about each person.
A powerpoint comes with this download as well that covers everything students need to know based on Common Core Standards. The powerpoint has a warm up, quotes, pictures, and all relevant information for each dictator. This lesson is amazing for your visual and kinesthetic learners as they are creating a fantastic visual representation of dictators literally rising up out of their notebooks.
A free Preview file is available as well with the pop ups, notes pages, answer key, and 1 sample powerpoint slide. The full download includes the full 14 slide powerpoint with incredible images and quotes like below:
Included is a sheet with 5 people to cut out: Adolf Hitler, Joseph Stalin, Francisco Franco, Benito Mussolini, and Hideki Tojo. Students then place these onto an included world map that covers 2 pages of their notebooks with spaces for notes about each person.
A powerpoint comes with this download as well that covers everything students need to know based on Common Core Standards. The powerpoint has a warm up, quotes, pictures, and all relevant information for each dictator. This lesson is amazing for your visual and kinesthetic learners as they are creating a fantastic visual representation of dictators literally rising up out of their notebooks.
A free Preview file is available as well with the pop ups, notes pages, answer key, and 1 sample powerpoint slide. The full download includes the full 14 slide powerpoint with incredible images and quotes like below:
26 Haziran 2011 Pazar
Josef Stalin

Gori’de dünyaya geldi. 7 yaşında çiçek hastalığına yakalandı ve bu hastalık yüzünde kalıcı izler bıraktı. 10 yaşında rahip okuluna devam etti. Burada Gürcü çocuklar Rusça eğitim alırlardı. 12 yaşına geldiğinde geçirdiği iki at arabası kazası sonucu sol kolu sakatlanacak ve hayatı boyunca tam iyileşmeyecekti. 16 yaşında Gürcü Ortodoks Rahip Okuluna gitmeye hak kazansa da, burada otoriteye karşı başkaldırıp huzursuzluk çıkardığı için 1899 yılında atılır.
Bu dönemde Stalin, Lenin’in eserleriyle tanışır ve marksist bir devrimci olmaya karar verir. Tiflis'deki RSDİP örgütüne katıldı ve 1901 yılında Tiflis'de Çarlık askerleri tarafından bastırılan 1 Mayıs gösterilerini örgütledi. Buradan Batum'a geçer ve petrol işçileri arasında örgütlenir. Mart 1902'de petrol işçilerinin grevini örgütler.1903 yılında Bolşeviklere katılır. Ohranka tarafından sürekli izlense de profesyonel devrimci olarak illegal parti faaliyetlerine başlar. Kafkaslar’daki önde gelen Bolşevik liderlerden birisi olur. Bu dönemde propaganda, grev örgütleme, banka soygunu gibi alanlarda faaliyet gösterir.
1905 ve sonrası


Stalin Bakü'de bulunduğu dönemde Müslüman işçiler arasında örgütlenme faaliyeti gösterir. Parti içindeki işçiler tarafından sevilmekteyse de partili aydınlar tarafından davranışları beğenilmez. Bakü'de Çarlık yanlısı Karayüzler örgütü ile mücadele eder, Bolşevikler için zengin petrol maden sahiplerinden zorla para toplar.Bu yıllarda Kafkasya'daki parti tabanında Lenin'den sonra en etkili kişi olduğu belirtilir.Kafkaslardan sonra ilk kez 1911 yılında Bolşeviklerin büyük örgütlerinin bulunduğu Moskova veya Sankt Petersburg'a gitmek istediğini belirtir. Bunun üzerine 1911 Eylül ayında Sankt Petersburg örgütüne katılır.Ocak 1912'de yapılan ve Bolşeviklerin ayrı bir parti olduklarını açıkladıkları ilk toplantı olan Prag Parti Konferansına delege olmasına rağmen katılamasa da ilk kez Merkez Komitesine seçilir. Bu dönemde yine Merkez Komitesinde bulunan ve aynı zamanda Bolşevik Duma vekili olan Ohranka ajanı Roman Malinovski sayesinde Çarlık rejimi tüm Bolşevik liderleri yakalamayı başarır. Nisan 1912’de Sankt Petersburg’da Pravda’yı çıkartmaya başlar. Artık yazılarında ve parti içinde Rusça çelik anlamına gelen Stalin mahlasını kullanmaktadır. Temmuz ayında yakalansa da kısa sürede sürgün edildiği Sibirya'daki Narym kasabasından kaçar.
Bu dönemde Bolşevikler ile Menşevikler arasında birlik sağlanmasını savunur ve bugünkü Polonya sınırları içinde bulunan Kraków'da bulunan Lenin tarafından çağrılır. Lenin kesinlikle Bolşeviklerin ayrı bir siyasi hatta kalmasını savunmaktadır ve Rusya'da bulunan Merkez Komitesi üyelerinden Stalin'i bu görüşe ikna etmeye çalışır. Stalin Kraków'da bulunduğu bu dönemde Viyana'daki Bolşeviklerin yanına gidecektir.Burada Mart 1913'de yayınlanacak ünlü eseri Marksizm ve Ulusal Sorunu yazacaktır.
Şubat 1913'de Sankt Petersburg'a döner. Malinovski tarafından burada tuzağa düşürülür ve 4 yıl sürecek son sürgününe Kuzey Kutup dairesindeki Turhansk bölgesi küçük Kureika köyüne gönderilir.1916 yılının Aralık ayında I. Dünya Savaşından zor durumdaki Çarlık rejimi tarafından orduya alınmak üzere diğer siyasi sürgünlerle beraber çağrılır. Şubat 1917'de Yenisey Irmağı kıyısındaki Krasnoyarsk'a ulaşır ancak çocukluğundan beri sakat olan sol kolu nedeniyle askere alınmaz. Şubat Devriminin patlak vermesiyle beraber özgür kalır ve 12 Mart günü Sankt Petersburg'a varır.
1917 Şubat Devriminin ardından sürgünde beraber bulunduğu Lev Kamenev, Matvei Muranov ile birlikte Petrograd'a döndü. Bu dönemde Bolşevikler Şubat Devrimi hazırlıksız yakalanırlar. Lenin dahil olmak üzere önde gelen tüm liderler yurtdışı veya yurt içinde sürgündedir. İkincil derecedeki önderlerden Vyaçeslav Molotov ve Aleksandr Şlyapnikov yönetimi ele alacak ve Bolşevik yayın organı Pravda'da Geçici Hükümeti şiddetle eleştiriyordu. Stalin, Kamenev ve Muranov şehre gelir gelmez Pravda'nın başına geçer ve Geçici Hükümet ile ılımlı bir siyaset izlemeye başlar. Ayrıca Menşeviklerle birlik yapılmasını önerirler. Sürgünde bulunduğu İsviçre'den durumu izleyen Lenin bu siyasi hatta karşı çıkmakta ama duruma müdahale edememektedir. Ülkeye acilen dönmek isteyen ancak sürmekte olan savaş yüzünden İsviçre'den dışarı çıkamayan Lenin İsviçreli komünist Fritz Platten'in aracılığıyla Alman İmparatorluğu ile görüşmelere başlar. Sonunda anlaşma sağlanır ve Mühürlü Tren olarak adlandırılan yolculukla Lenin ve Rus sürgünler Nisan ayı başında Petrograd'a gelirler. Lenin gelir gelmez Pravda'da izlenen hattı şiddetle reddedecek ve Nisan Tezleri olarak bilinen kararlarını ilan edecektir. Buna göre parti Geçici Hükümete destek vermeyecek, tersine iktidarın sovyetlere verilmesi için örgütlenecektir. Temmuz Günleri olarak bilinen tabandaki işçi ve asker ayaklanmasından sonra Bolşevikler Geçici Hükümet tarafından kovuşturmaya uğrayacaktır. Stalin bu dönemde toplanan 6. Kongresinde Lenin'in Geçici Hükümet tarafından aranması üzerine teklif edilen ve Lenin'in teslim olmasını içeren görüşlere şiddetle karşı çıkar. Kovuşturmaya uğrayan Bolşeviklerin toparlanmasını ve Lenin'in gizli bir şekilde saklanmasını sağlar. Bu dönemde Lenin Finlandiya'da yeraltında olduğundan Sverdlov'la birlikte partinin yönetimini üstlendi. Kornilov Olayının bastırılmasından sonra popülerliği olağanüstü derecede artan Bolşevikler Ekim Devrimi ile iktidarı alır. Petrograd'da toplanmakta olan 2. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresine iktidar verilir. Bolşeviklerin ve müttefikleri Sol SR'ların çoğunlukta olduğu kongre Lenin'in başkanlığındaki ilk Sovyet hükümeti olan Sovnarkomu oluşturur. Stalin de bu kabinede Milliyetler Halk Komiseri olarak yeralır.
1930lu Yıllar


1941-45 Büyük Vatanseverlik Savaşı



Savaştan Sonra
II. Dünya Savaşı'nın sonlarında Kızılordu tarafından Nazi işgalinden kurtarılan Doğu Avrupa ülkelerinde komünist partilerin iktidara gelmesine destek sağladı. Bu ülkelerin kapitalist ekonomiden sosyalist ekonomiye geçmesine ve Sovyetler Birliği'nin tecüblerinden yararlanmalarında yardımcı oldu.
5 Mart 1953'te öldü. Ölümünden sonra Kruşçev ünlü 20. Kongre ile Stalinin yanlışlar yaptığını iddia ederek anti-Stalinizasyon kampanyasını başlattı. Bu kampanya kendisinden sonra gelen Brejnev dönemine kadar sürdü. Daha sonra Gorbaçov döneminde Sovyetler Birliğinin içinde bulunduğu sorunların sebebi olarak Stalin suçlandı ve anti-tez olarak Glasnost ve Perestroika kavramları gündeme getirildi.
Mezarı ve doğduğu ev

Stalin'den sözler ve anılar
*Oğlu Naziler tarafından esir alındıktan sonra pazarlık malzeme yapılmak için Stalin ile irtibat kuran Nazilere Stalin'in verdiği yanıt:
"O benim için yanlızca bir sovyet askeridir ve bir onbaşı ancak bir onbaşı ile takas edilirAnavatan pazarlığa tabi değildir"
Bunun üzerine oğlu Naziler tarafından kurşuna dizilmiştir.
*Eğer sermaye, Sovyetler Cumhuriyeti'ni dağıtmakta başarılı olursa ne olacak? Bütün kapitalist ve koloni ülkelerde karanlık bir karşı saldırı çağı başlayacak, işçi sınıfının ve ezilenlerin boğazlarına yapışılacak ve uluslararı komünizmin bütün cepheleri kaybedilecektir.
*Yahudi karşıtlığı, ırkçı şovenizmin aşırı bir türü olarak, yamyamlığın en tehlikeli eseridir.
*Yazarlar insan ruhunun mühendisleridir.
26 Ekim 1932'de Sovyetler'in en iyi 50 yazarıyla Maksim Gorki'nin evinde yaptığı toplantıda
26 Ekim 1932'de Sovyetler'in en iyi 50 yazarıyla Maksim Gorki'nin evinde yaptığı toplantıda
-Derlemedir-
8 Nisan 2011 Cuma
Do you think Truman handled well the entrance of the United States into the Cold War? Or do you think Roosevelt would have made different/better decisions?
It is doubted that Roosevelt could have preserved the Grand Alliance any better than Truman. Although Truman was less experienced in foreign policy than Roosevelt , the failure to handle this situation did not come from the American president, but from Stalin’s determination to follow up his plans no matter what. Roosevelt was already very ill at Yalta and could not keep up with Stalin even in theory. The problem of democratic elections in Eastern Europe remained unresolved. Roosevelt hoped to satisfy Stalin’s demands through the UN, but even if Roosevelt had lived, the UN was established too late to do anything. When the Yalta Conference occurred, Poland was already occupied and Stalin was speeding up the “Sovietization” of the Eastern European countries. During the so-called free elections held in Eastern Europe , the observers sent by the Western nations witnessed powerlessly what was happening. The Allies had no resources anymore to start a new war with a Russia that occupied half of Europe and arrived in Berlin before them. Europe was crushed by four years of war, while America was devastated by a war on two fronts and did not have anymore the resources to pursue a new conflict with more than uncertain outcomes. With the Bolsheviks’ clear ideological objective to world widely export the socialist revolution, neither Roosevelt nor anyone else would have been able to stop Stalin, hence the development of the Cold War.
Henretta, James A, and David Brody. “America : A Concise History, Volume II: Since 1877.” 4th ed., Boston : Bedford / St. Martin ’s, 2010, 769
Henretta, James A, and David Brody. “
Why was the United States unable to avoid entering a Cold War with the Soviet Union?
The Cold War was mainly a conflict for world supremacy. After the World War II, only two world superpowers stood up, each with its own political and economical ideology, and strategic interest, and a conflict between them was unavoidable. This competition was the fuel of the Cold War and since none of the parts was willing to give up and take defeat, the conflict lasted as long as the two superpowers existed. As the Soviet Union began to assert its control in Eastern Europe, the expansion of communism became the main concern of the United States. The US Government feared that, as the Soviet power was growing, this could generate revolution in the Western European countries and the movement would eventually reach the American soil. The danger seemed even higher as communist parties already existed in the Western hemisphere. In the same time, to keep total control, the communist states were isolated from the rest of the world (from where the term of Iron Curtain). This isolation increased the worry of the US government.
The Cold War was rooted in the fear of communism. To avoid this possibility, the United States took measures to block the expansion of the communist ideology. This odd sort of war was opened not by a cannon shot, but by a well known discourse. The speech delivered by Winston Churchill in 1946 in the town of Fulton, Missouri, drew attention to the danger that Western democracies were on the verge of being swallowed up by communism, and suggested a close Anglo-American alliance to defend their interests. The blackmail of the atomic bomb could not serve anymore at that time especially since the Soviets already had this weapon. And since the offensive was not recommended, the chosen alternative was the defensive. In 1947 President Truman, concerned about the security of Greece and Turkey, announced the Truman Doctrine. The U.S. agreed to support the free nations’ fight against the attempts of subjugation. This meant that the U.S. would act to restrain the expansion of communism.
Constantiniu, Florin. From the hot to the cold war. Bucharest, Romania: Corint, 1998, 111-120
Henretta, James A, and David Brody. “America: A Concise History, Volume II: Since 1877.” 4th ed., Boston: Bedford/ St. Martin’s, 2010, 766-775
The Cold War was rooted in the fear of communism. To avoid this possibility, the United States took measures to block the expansion of the communist ideology. This odd sort of war was opened not by a cannon shot, but by a well known discourse. The speech delivered by Winston Churchill in 1946 in the town of Fulton, Missouri, drew attention to the danger that Western democracies were on the verge of being swallowed up by communism, and suggested a close Anglo-American alliance to defend their interests. The blackmail of the atomic bomb could not serve anymore at that time especially since the Soviets already had this weapon. And since the offensive was not recommended, the chosen alternative was the defensive. In 1947 President Truman, concerned about the security of Greece and Turkey, announced the Truman Doctrine. The U.S. agreed to support the free nations’ fight against the attempts of subjugation. This meant that the U.S. would act to restrain the expansion of communism.
Constantiniu, Florin. From the hot to the cold war. Bucharest, Romania: Corint, 1998, 111-120
Henretta, James A, and David Brody. “America: A Concise History, Volume II: Since 1877.” 4th ed., Boston: Bedford/ St. Martin’s, 2010, 766-775