20 Temmuz 2010 Salı

Padişahlar – 1. Mahmut

1. mahmut, 1. mahmud, 1. mahmut dönemi, ıslahatlar, patrona halil isyanının bastırılması
I. Mahmut

Mahmud1.jpg
I. Mahmud

Tughra of Mahmud I.JPG
Saltanatı 30 Eylül 1730- 13 Aralık 1754
Padişah Sırası 24
Doğum Tarihi 2 Ağustos 1696
Ölüm Tarihi 13 Aralık 1754 (58 yaşında)
Önce III. Ahmet
Sonra III. Osman
Soyu Osmanlı Hanedanı
Babası II. Mustafa
Annesi Saliha Sultan
Dini İslam



I. Mahmut yirmi dördüncü Osmanlı padişahıdır. 1696′da Edirne Sarayı’nda dünyaya geldi. II. Mustafa’nın oğlu ve III. Ahmet’in yeğenidir.

İlk yılları
Okul çağına geldiği zaman babasının hocası Şeyhülislam Feyzullah Efendi’den dersler aldı. Şehzadeliğinde yüksek fen ve din ilimlerini öğrenerek yetişti. Babasının tahttan indirilmesinden sonra padişah olan amcası III. Ahmet de, şehzade Mahmut’un yetiştirilmesine itina gösterdi. Nihayet III. Ahmet’in Patrona Halil İsyanı’yla saltanattan indirilmesi üzerine, 30 Eylül 1730′da tahta çıktı. III. Ahmet saltanattan çekilirken yeğenine nasihatlar etti ve tavsiyelerde bulundu.

Patrona Halil İsyanı’nın bastırılması

Sultan I. Mahmud, padişahlığının ilk günlerinde, kendisini tahta çıkaran isyancıların isteklerini yerine getirmek zorunda kaldı. Sultan III. Ahmed devrinde yapılmış olan köşk ve konakların çoğu isyancıların istekleri sonucu yakılıp yıkıldı. Devlet adamları ve memurlar isyancıların düşünceleri doğrultusunda atandı.

İsyancıların önderi konumundaki Patrona Halil de Sultan Birinci Mahmud’a olan bağlılığını bildirmiş olmakla birlikte, devlet işlerine müdahale etmekten vazgeçmiyordu. Bu müdahale öyle bir aşamaya geldi ki, Patrona Halil Sultan Birinci Mahmud’dan kendisini yeniçeri ağalığına getirmesini ve Rusya’ya karşı savaş açmasını istedi. 15 Kasım 1730 günü tören yapılacağı bahanesiyle saraya çağrılan Patrona Halil ve yandaşları yakalanarak öldürüldü.

Patrona Halil yandaşları öldürülme korkusuyla tekrar ayaklandılar. Sultan Birinci Mahmud, Sancak-ı Şerif çıkarttı ve halktan ayaklanmanın bastırılması için yardım istedi. İsyanlardan bıkmış olan halk, padişaha yardımcı olarak ayaklanmanın 28 Ocak 1731 tarihinde kısa sürede bastırılmasını sağladı.

İran Savaşları
Osmanlı kuvvetleri İran seraskeri Ahmet Paşa ile Erzurum valisi ve Revan seraskeri Hekimoğlu Ali Paşa kumandası altında iki koldan harekete geçti. 30 Temmuz 1731′de Kirmanşah alındı. 15 Eylül’de Kurican sahrasında İran kuvvetleri bozguna uğratıldı. Urmiye ve Tebriz ele geçirildi. İran şahının barış istemesi üzerine Ocak 1732′de Ahmet Paşa Antlaşması imzalandı. Buna göre Aras nehri iki devlet arasında hudut kabul edilirken, Revan, Gence, Nahcivan, Bitlis, Şirvan ve Dağıstan Osmanlılara, Tebriz, Kirmanşah, Hemedan, Luristan ve Erdelan eyaletleri ise İran’a bırakıldı. Sözkonusu Antlaşma Osmanlı Devleti’nin memnun etmedi ve Sadrazam azledildi. Dolayısıyla, kırılgan bir barış ortamı oluştu. İran da kaybettiği Kafkasya topraklarını geri almak için fırsat kollamaya başladı. 1733′te İran’da iktidarı ele geçiren Nadir Şah, Osmanlıların eline geçen bölgeleri almak için tekrar savaş açtı. 1735′te Arpaçay’da yapılan muharebeyi Osmanlılar kaybetti. Gence, Tiflis ve Revan İran’ın eline geçti.

Rusya ve Avusturya ile Savaşlar
Osmanlı Devleti’nin doğuda İran ile mücadelesini fırsat bilen Avusturya ve Rusya da iki cepheden harekete geçmişti. Azak kalesini ele geçiren Ruslar, Osmanlı kuvvetlerinin toparlanmasına meydan vermeden Gözleve, Kılburun ve Urkapı’yı da işgal ettiler. 12 Temmuz 1737′de harekete geçen Avusturya ordusu ise, Bosna, Sırbistan ve Eflak’a girdi. Bu mağlubiyetler üzerine I. Mahmut sadarete getirdiği Muhsinzade Abdullah Paşa’yı Rusya üzerine, Hekimoğlu Ali Paşa’yı da Avusturya üzerine sefere memur etti. Muhsinzade süratli bir hareketle Özi ve Kılburun kalelerini ele geçirirken, Hekimoğlu Ali Paşa ise Banyaluka’yı kuşatan Avusturya kuuuvvetlerine büyük bir darbe indirdi. Yapılan savaşta Avusturya kuvvetlerinin asker zayiatı 60 bin idi. Hekimoğlu Ali Paşa’nın bu zaferi İstanbul’da büyük bir sevince yol açtı. Avusturya ve Rusya barış istemek zorunda kaldı. Nihayet 18 Eylül 1739′de yapılan Belgrad Antlaşması’yla Avusturya ile Tuna ve Sava nehirleri hudut kesildi. Rusya ise Azak denizinde donanma bulunduramayacaktı.

Kapitülasyonlar
Osmanlı Devleti Atlas Okyanusu ticareti karşısında gerileyen Akdeniz ticaretini canlı tutmak amacıyla Kanuni Sultan Süleyman devrinde 1536 yılında müttefiki Fransa’ya ticaret ve gümrük kolaylıkları sağlamıştı. Tek taraflı olarak verilen bu ayrıcalıklar süresi bittiğinde uzatılmak suretiyle sürdürülüyordu. Rusya ve Avusturya ile imzalanan Belgrad Anlaşmalarında arabuluculuk ve kolaylaştırıcı rol üstlenen Fransa’ya bu kapitülasyonlar 1740 yılında imzalanan bir anlaşmayla sürekli olarak verildi.

XIX. Yüzyıldan itibaren birçok ülkeye teşmil edilen ve Osmanlı Devleti’nin ekonomisine zarar vermeye başlayan kapitülasyonlar 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Anlaşması ile kaldırıldı.

İran ile yeniden savaş
Avrupa devletleriyle anlaşmalar sağlayan I. Mahmut, yeniden İran üzerine döndü. Nadir Şah, bu vaziyet karşısında Osmanlılarla baş edemeyeceğini anlayınca, Kasr-ı Şirin Antlaşması maddeleri üzerinden anlaşma teklifinde bulundu ve bu istek kabul edildi (1746).

Islahatlar
I. Mahmut, Lale Devri’nde (1718-1730) büyük bir hız kazanan Osmanlı reform hareketinin Patrona Halil İsyanı ile kesintiye uğradığı bir siyasi ortamda tahta geçti. Amcası III. Ahmet’in başlattığı reform politikasını daha çekingen bir üslupla da olsa sürdürmeye gayret etti. İsyandan sonra duraksayan matbaacılık hamlesinin yeniden canlandırılmasına izin verdi. Başta Ayasofya kütüphanesi olmak üzere kütüphaneler kurdu. Daha sonra Nuruosmaniye Camii adını alan camiin Avrupa mimarisi tarzında inşa edilmesi için Simon Kalfa adlı Ermeni mimarı görevlendirdi ise de, daha sonra gelen tepkiler üzerine bu projeden vazgeçti.

I. Mahmud döneminin en önemli yeniliği Üsküdar’da kurulan ve çağın gereklerine göre askeri eğitim veren Kara Mühendishanesi’nin Mühendishane-i Berri Humayun açılışı oldu. 1729 yılında Osmanlı Devleti’nin hizmetine giren Humbaracı Ahmet Paşa’nın öncülüğünde Humbaracı Ocağı büyük bir gelişme sağladı ve gerek Avusturya’ya gerekse Rusya’ya karşı kazanılan başarılarda önemli pay sahibi oldu.

Mimari eserler
Birinci Mahmud döneminin en büyük eseri Hekimoğlu Ali Paşa Camii ve Külliyesi oldu. Tophane’de inşa edilen Birinci Mahmud Çeşmesi, Halep’te yapılan Osman Paşa Külliyesi, Kahire’deki Habbaniye Sultan Birinci Mahmud Tekkesi ve Sebili, Erzurum’daki Vezir İbrahim Paşa Camii, Cağaloğlu’ndaki Hacı Beşir Ağa Külliyesi ve Şumnu’da inşa edilen Şerif Halil Paşa Camii dönemin diğer önemli mimari eserleridir.

Kişiliği
Devrinin vakanüvislerince zeki, anlayışlı, hamiyetli, lütufkâr ve merhametli bir zat olarak tanıtılan I. Mahmut, hadiseleri sonuna kadar takip eder, devlet işlerinde istişarede bulunur, acele etmez ve telaş göstermezdi. Yeniliği sever ve memleketi bu yoldan yükseltmeye gayret ederdi. İlim, sanat, edebiyat meclislerindeki sohbetlere katılır ve Sebkatî mahlası ile şiirler yazardı. Devrinde ilim, kültür ve sanat sahalarında kıymetli eserler yazıldı. Beşiktaş’ta Arap İskelesi Camii, Rumeli Hisarı’nda İskele Camii ve Yıldıztepe mescitleri yaptırdığı bazı eserlerdir.

Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.

Comments


EmoticonEmoticon