9 Eylül 2010 Perşembe

Fatih'in vizyonu Roma kadar genişti

Dünya tarihine yön verenler arasında sayılan Fatih Sultan Mehmet bundan tam 559 yıl önce tahta çıkmıştı. Fatih, tarihi nasıl etkiledi, vizyonu neydi, kendisini Roma imparatoru olarak mı görüyordu, şehzadelerin öldürülmesi kuralı doğru muydu, zehirlendi mi? NTV Tarih dergisi yazarları anlatıyor...


FATİH AÇA
ntvmsnbc
Güncelleme: 13:11 TSİ 03 Şubat. 2010 Çarşamba
İSTANBUL - Ünvanını bin yıllık bir imparatorluğa son vererek ve onlarca kez kuşatılmasına rağmen aşılmaz surlarıyla dev ordulara meydan okuyan ‘Konstanopolis’i fethederek aldı.
Çoğu uzman için tarihe imzasını en derinden atmış olan Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet, aynı zamanda en çok tartışılan, bilinen yönleri kadar perde arkasında kalmış yönleriyle de pek çok araştırmaya konu olan bir hükümdardı.
Yalnızca Osmanlı’nın kendisinden sonraki gidişatına yön veren değil aynı zamanda dünya tarihinde derin etkiler bırakan isimlerden biri olan Fatih Sultan Mehmet bundan tam 559 yıl önce 3 Şubat 1451’de tahta çıkmıştı. 
Biz de bu vesileyle Fatih’in Türk ve dünya tarihi için önemini ve onun hakkındaki tartışmaları konunun uzmanı tarihçilerle konuştuk. Tarihi nasıl ve ne yönde etkiledi? Vizyonu ve amacı neydi? Kendisini Roma imparatoru olarak mı görüyordu? Şehzadelerin öldürülmesi kuralı doğru muydu? Zehirlendi mi? Arkasından gelenler onun vizyonunu devam ettirebildi mi?

TULGA: NE İSKENDER NE DE TİMUR
Fatih Sultan Mehmet’i ilk olarak NTV Tarih dergisinden Derya Tulga ile konuştuk;
Türk ve dünya tarihinde Fatih Sultan Mehmet’i nasıl bir yere oturtabiliriz?
Fatih Sultan Mehmet, bütün Türk tarihinin yetiştirdiği en evrensel liderdi. Vizyonunun sınırları yok, gerçekten dünya çapında düşünüyordu. Öneğin Timurlenk “Gidebildiğim yere kadar gider, sonra da geri dönerim” mantığıyla fetihlere çıkıyordu. Fatih’te ise bütün olarak bir dünya devleti kurma vizyonu vardı. O bakımdan da bir eşi yoktur.
Dünya tarihindeki diğer fatihler; Sezar, İskender ya da Napolyon?
Sezar aslında çok mütavazi bir insan. Kesinlikle bir dünya imparatorluğu vizyonu olduğunu söyleyemeyiz. İskender ise “atımın son bastığı yer dünyanın sonudur” diyordu. Son yıllarında kültürleri birleştirme çalışmaları oldu ama onun da çok fazla faydası olmadı.
Ayrıca bu iki isim de antik çağ fatihleriydi. II. Mehmet ise modern çağ içinde değerlendirilmeli. Düşündüğümde sadece Napolyon’un benzer bir vizyonu vardı diyebilirim. Hem askeri hem de vizyonel bakımdan Fatih’i Napolyon’a benzetebiliriz.
'FATİH BİR DEHAYDI'
Fatih’in kişiliği ile ilgili konuşmak istiyorum. Siz nasıl tanımlarsınız Fatih Sultan Mehmet’i?
Bu sözcüğü kullanmayı çok sevmem ama o bir dehaydı. Neresinden bakarsanz, sıradışı olduğunu görüyorsunuz. Zaten biz de tam böyle kişilere deha diyoruz.
Osmanlı tarihine baktığımızda İtalya’ya sadece onun döneminde sefer düzenlendiğini görüyoruz. Bunu Fatih’in vizyonunun bir kanıtı olarak düşünebilir miyiz?
Elbette. Bakıldığı zaman Fatih’in amacının Roma’yı yeniden diriltmek olduğunu söyleyebiliriz. Roma dağıldıktan sonra Avrupalılar’ın ve pek çok hükümdarın amacı da bu oldu ama gerçekleşmedi. Fatih’in de böyle bir vizyonu vardı.
'ÜÇÜNCÜ DEĞİL İKİNCİ ROMA'
Üçüncü Roma’yı kurmayı amaçladı diyebiliriz öyleyse?

Fatih'in İstanbul'a girişi

İkinci Roma... Neden üçüncü olsun ki. Bizanslılar kendilerine Doğu Romalı demez, Romalı derlerdi. Roma bölündüğü zaman bile aynı imparatorluğun parçaları olarak görünüyordu, ayrı yapılar değil.
Jüstinyen, imparatorluğun eski topraklarını büyük ölçüde yeniden birleştirdi. Kuzey Afrika’yı kurtardılar, İtalya’da Lombardiya’ya kadar çıktılar. Ama barbar kavimlerin gücüne karşı uzun süre dayanamadilar ve geri çekildiler. Ama sonuçta Bizans, Roma İmparatorluğu’nun devamı olarak ele alınıyordu, ikiinci Roma olarak değil.
İtalya’da neden daha fazla ilerlenemedi ya da orada tutunamadık?
İtalya seferi zaten 1480’de yani Fatih’in son yıllarında yapıldı. Ölümünden sonra Otranto’yu alan Gedik Ahmet Paşa, yaşanan siyasal belirsizlik nedeniyle İstanbul’a döndü. Bir süre sonra da oradan atıldık.
II. Beyazıt neden İtalya seferini devam ettirmedi?
Cem Sultan meselesi nedeniyle. Önce iki şehzade arasında yaşanan iç savaş, ardından da özellikle Cem Sultan’ın Rodos Şövalyeleri’nin eline düşmesi nedeniyle eli ayağı bağlandı. Ayrıca Beyazıt’ın arkasında, Fatih’te olduğu gibi güçlü birlik yoktu, bölünmüşlük vardı.
BABASINA GÖNDERDİĞİ MEKTUP
Tahta çıkışıyla ilgili de anlatılan bir hikaye var. İlk kez çocuk yaşta tahta çıktıktan 2 yıl sonra babası II. Murat’a tekrar tahta dönmesi ile ilgili bir mektup yazdığı ve babasının tekrar tahta geçmesini istediği yönünde. Bu doğru mu yoksa Fatih’in tahttan feragat etmesinin altında başka nedenler mi vardı?
Bu konu yeni yeni konuşulmaya başlandı. O dönemde son derece kritik bir durum vardı. Macaristan çok güçlü bir şekilde geliyordu. Bu durumda, 12 yaşındaki bir çocuğun zorlukları göğüsleyebilmesi de son derece şüpheli bir şey. Tahtı kendi isteği ile bıraktığını söylemek doğru olmaz. Bunu Türk aristokrasisinin son direnişi olarak değerlendirebiliriz.
Şunu da unutmayalım; II. Murat o sene 46 yaşındaydı, yani en olgun yaşlarını yaşıyordu. Kaldı ki, Fatih olgun olsa da Osmanlı’da mektup yazıp babasını padişah olmaya çağıracak bir sistem yok.
İSTANBUL'UN FETHİ
Fatih Sultan Mehmet söz konusuysa istanbul’un fethini klonuşmamak olmaz. Ama ben bilineneleri tekrar etmekten çok şunu sormak istiyorum, bazı yerlerde İstanbul’un fethinin çok abartıldığı, Fatih’in zaten ölmüş olan bir imparatorluğa son verdiği yönünde görüşlere rastlanıyor. Siz ne diyorsunuz?
Öncelikle askeri olarak büyük bir olaydı. O toplar bizde olmasaydı başaramazdık. Cesaret de önemli ama İstanbul asıl olarak teknikle alındı. Şehir muazzam korunaklı surlar tarafından korunuyordu, o toplar olmadan o günün şartlarıyla kimse alamazdı kenti. Düşünün; o dönemde İstanbul’la karşılaştırıldığında çok daha az korunaklı şatolar bile alınamıyodu.
İstanbul kuşatma altında.

Ama asıl olarak sembolik önemi çok büyüktü, Avrupa’nın bütün moralinin çökmesine neden oldu. Başından beri Roma ölümsüz şehir diye biliniyordu. Barbarlar, kenti istila ettiğinde de “onun ikiz kardeşi olan Konstantinopolis ayakta ve o ölmeyecek” diye avunulmuştu. O da ölünce Roma’nın kesin ölümü oldu ve simgesel olarak travmatik etkiler yarattı.
Kendinden önceki padişahların fetih politikası daha çok batıya olmasına rağmen, Fatih batıya yaptığı fetihler kadar, doğuya da yöeneldi. Karamanoğulları’nı ve Rum-Pontus devletini ortadan kaldırdı. Otlukbeli Savaşı ile Uzun Hasan’la savaştı. Fetihlerin iki yöne de yapılmış olmasını neye bağlıyorsunuz? Öncelikle Karamanoğlu dediğmiz küçük bir beylik değildi. Uzun Hasan’ı da bazıları sadece Hasankeyf’ten ibaret sanıyor. Uzun Hasan, bütün İran ve Doğu Anadolu’nun hakimiydi ve çok güçlü bir ordusu vardı. Arkasını bu iki güce dönerek batıda ilerleyemezdi.
Ayrıca Persler zamanından beri İran, Ege kıyılarına yerleşecek mi, yerleşmeyecek mi endişesi vardır. İran’ı Ege’den kesin olarak koparan Osmanlı oldu. Buna ek olarak İpek yolu ticareti üzerindeki kontrol de onu Uzun Hasan’la karşı karşıya getirdi.
Peki neden Yavuz Sultan Selim gibi daha güneye inmedi?
Çok fazla bilinmez ama Fatih Sultan Mehmet’in özellikle Adana bölgesinde Memlükler ile çok büyük savaşları var ama bu savaşları kaybettik. Memlük orduları çok güçlüydü. Örneğin daha sonra II. Beyazıt döneminde yapılan savaşlarda vezir-i azamı esir aldılar. O zamanda doğudaki Ramazanoğulları ve Dulkadiroğulları gibi beylikler sürekli olarak bu iki güç arasında taraf değiştirdiler. Büyük savaşlar yapıldı ama uzun süre sonuç alınamadı.


Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.

Comments


EmoticonEmoticon