Uzun ve ilginç bir başlık oldu ve belki de ilk bakışta saçma... Fakat aklımda böyle bir yazı yazmak dahi yokken maalesef spontane bir olay sonucunda sabır bardağıma son damlanın da eklenmesiyle içimde biriken duygular taştı ve kendimi bu yazıyı kaleme alırken buldum. Öncelikle Nietzsche'nin de dediği gibi "Bu dahil bütün genellemeler yanlıştır." diyerekten yazımda "kırtasiyeciler" derken, işini hakkını vererek yapan emektar kırtasiyecileri tamamen konunun dışında tutup tenzii ederek ayrı bir tarafa ayırıyorum. Sanırım lafın nereye geleceğini az çok anladık, bu yazının konusu hepimizin mutlaka maruz kalmış olduğu bir tutum hakkında; Bizlerin çok değer verip özenle baktığı dolma kalemleri , kalem değil de elma-armut gibi gören pragmatik bakış açılarının devasa boyutuna hayran kaldığım ve rahatsız edici uslubları üst seviyede olan sevgili kırtasiyecilerimizin, pazarlama (pazarlayamama) teknikleri hakkında.
Burada dile getirme ihtiyacı hissedecek kadar ve birileri ile paylaşmadan rahatlayamayacak denli beni rahatsız eden olayı önce anlatıp onun üzerinden bir söylem geliştirmeyi uygun görüyorum. Geçen pazartesi günü dışarıda iken konvertörü/dönüştürücüsü eksik olan bir kaç Lamy safari dolma kalemime konvertör almak için Kızılay' da Karanfil Sokak' ta bulunan bir kırtasiyeye girdim, aynı zamanda fotokopi merkezi de olan bu yer dolma kalem çeşitliliği açısından da fena olmadığı ve daha önce de aynı amaçla buraya uğradığım için tercih sebebim oldu. Kulağa bu kadar basit gelen bir alışveriş için öncelikle konvertörün ne olduğunu bilmeyen, orada normal çalışanlardan daha üst bir görevde bulunan beyfendiye (belkide sahibi) 2 dakika boyunca konvertör/pompa/dönüştürücü gibi farklı kelimeleri kullanarak bu basit aparati anlattıktan sonra bana ürünün tanesinin 35 TL olduğunu söyledi. 50 liralık bir dolma kalemin kartuştan sonra en basit parçasi olan konvertöre 35 TL fiyat biçebilme mantığını bana sonuna kadar savunan ve bu fiyatın Lamy Türkiye distribütorünün kendilerine verdiği liste fiyatı olduğunu söyleyen insan, benim böyle bir şey imkan bile olamayacağını söylememden ve bir süre karşı gelmemden sonra listeye bakıp ürünün aslında 35 TL olmadığını gördü.
Buraya kadar aslında durum bilememezlikten kaynaklanıyor her ne kadar bu kadar dolma kalem satıp da konvertörü bilmemesini yadırgasam da tepkim tabiki bu duruma değil. Gerçek fiyatı gören muattabım olan adam ve yanindaki önce bana karşı fiyatı savunan sonra ise gerçek fiyatı görüp gülüp değilmiş gerçekten diyen çalışan, kendi aralarında bakıştıktan sonra bana hayır fiyat bu alcaksaniz alin diyerek ürünü satmamayı uygun gördüler. Evet kendi egosu ve bunun tatmini için ne kadar komik duruma düştüğünden bile haberdar olmayan oradaki adam için dünyaca ünlü bir markanın ürününü satmak veya satmamak önemli değildi, bir kullanıci olarak benim talebim de...
Onun için tek önemli olan (bana göre, herkesin karışıklık yapması mümkündür) basit bir fiyat karıştırma durumunu kendisine yediremeyerek çirkin gevrek gülüşü altına gizlemek ve bana aklınca üstün gelmekti. Bu yer neresi mi ? Tabiki de isim verecegim ve en azından kalem /defter sever benim gibi sizlerin de, bu usluba ve kimsenin haketmediği saygısız davranışa maruz kalmasın diye uyaracağim GÜR OZALİT kırtasiye/kopyalama merkezi..
Ben artık ülkemizdeki, müşteriye karşı bu denli saygısızca davranan, bizlerin sırtından haksız para kazanma çabasında olan kırtasiyecilerin pişkin suratlarinı görmemek için perakende olarak yeni kırtasiyeler keşfetme hobimden vazgeçiyorum ve bu konuda distirübütörlerden mal verdikleri yerleri biraz olsun kontrol etmelerini istiyorum elbette sayısal olarak çok fazla bayii olsa da sanırım sikayet gelen yerler değerlendirilebilir diye düşünüyorum bana kalırsa istediğim şey akıl almaz şeyler değil hele bize akıl almaz şekilde davranan kırtasiyecilerin yanında , ne dersiniz ? Sizin başınızdan neler geçti ?
Sevgiler
Historian