İslam öncesi Türklere ait bilgiler M.Ö. 4000-4500 yıl gerilere kadar ulaşmaktadır. Bu köklü bilgiler arasında kadının temel nitelikleri “annelik” ve “kahramanlık”1 olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadın, at binme, silah kullanma ve savaşabilme gücü ile de değerlendirilmektedir. Yine tarih kaynaklarında Türklerin kutsal ve önem verdikleri haklara, “ana hakkı” dedikleri ve bunu da “Tanrı Hakkı” ile eşit tuttuklarını göstermektedir2 . Aile toplumun çekirdeği olarak görüşülmüştür. Aile ne kadar güçlü olursa toplum o derece güçlü olur. Türklerde aileye her zaman önem verilmiş ve aile korunmuştur. Birçok savaşa ve göçe rağmen Türklerin dağılmadan ayakta kalması da güçlü aile yapısına dayanmaktadır. Tarihte birçok topluluk görülmüş, ancak bu topluluklar güçlü bir aile sistemine sahip olamadıklarından dolayı kısa zaman içerisinde dağılıp yok olmuşlardır.
ablalarım, hala ve teyzelerim, prenseslerim..." hitabıyla söze başlamaktadır. En eski Türk inancına göre "han ile hatun" gök ile yerin evlatlarıdır. Kadın burada yedinci kat göktedir. İslam öncesi Türk kadınlarına verilen önem hakkında başka örnekler de verilebilir. Örneğin; henüz İslam olmamış İtil (Volga) Bulgarlarına seyahat eden İbn-i Fadlan kendi eserinde, Türk toplumunda kadınların yeri ve öneminin şaşırtıcı bir durumda olduğunu itiraf etmekte ve bu hayretini gizleyememektedir. Fadlan, hatun‟un hükümdarın yanında oturduğunu, bunun Türklerin âdeti olduğunu, hatun‟a hilat giydirilince hatun‟a ait kadınların, hatunun üzerine gümüş para saçtıklarını, Türk kadınlarının asla erkeklerden kaçmadıklarını haber vermektedir. Yine bir Hazar prensesi olan Çiçekion, gelin olarak Bizans sarayına gittiğinde giydiği elbise saray ve çevresinde moda haline gelmiştir. Fakat daha da önemlisi şudur: İmparator II. Justinianus ve V. Kostantinos, Hazar prensesleri ile evlenmişlerdir. Konstantinos‟un Hazar prensesinden doğan oğlu, tarihte “Hazar Leon” lakabı ile tanınmıştır. Aynı zamanda bu kişi, Hazar hakanının torunu olmaktadır. Bizans imparatorları yaptıkları bu evliliklerle bazı meselelerde Hazarların desteğini almayı düşünmüştür. Hazar Leon‟un karısı İren‟ın daha sonra Augusta veya bir imparator naibi olarak değil, tek başına ve tam selahiyetli “Basileus” kabul ve ilan edilmiştir. İşte bu olay, Hazar Türk kadınlarının Bizans devletine olan siyasi tesirini göstermesi açısından önemlidir19 . Kadına kutsallık katan töreye göre, dövülmesi, horlanması veya itilip kakılması mümkün değildir ki zaten Türk kültüründe ve destanlarında böyle bir durum göze çarpmamaktadır. Türk destanlarında kadın daima erkeğinin yanındadır. Onların güç ve ilham kaynağıdır. Kahramanının yanında savaşan kadın motifi Dede Korkut hikâyelerinde de mevcuttur Dede Korkut hikâyelerinden biri olan "Deli Dumrul hikâyesinde” Dumrul canının yerine can bulma çabasına girince bunu kadınından bulmuş, kadını ona hiç çekinmeden "canını vereceğini" söylemiştir. Ayrıca Türk kültüründe destan kahramanları iyi ata binen, iyi kılıç kullanan, iyi savaşan kadınlarla evlenmek istemektedir. Nitekim Dede Korkut hikâyelerinden olan Bamsı Beyrek hikâyesinde yer alan "Banu Çiçek" bunun en güzel örneklerden biridir20. Bir başka örnek ise Selcen Hatun‟dur. Selcen Hatun düşmanların gece kocasına baskın yapmasından korkmaktadır. Kocasını uyarır, savaş başlar. Mücadele esnasında kocasının atı yaralanır. Savaşa hazır bir şekilde kenarda bekleyen Selcen Hatun atını düşmanların üzerine sürer ve düşmanları kılıçtan geçirmeye başlar21. Yine Manas Destanı‟nda ise kahraman Manas‟a zehir verilerek atıldığı çukurdan kurtaran eşi Kanikey Hatun ile oğlu Uruz‟u kurtarmak için düşman ile savaşan Kazan Bey‟in karısı Burla Hatun kadın kahramanlardan bir kaçıdır22
1 Meral Altındal; Osmanlıda Kadın, Altın Kitaplar Yayınevi, Ġnsan ve Toplum Dizisi, İstanbul, 1994, s.9.
2 Muharrem Ergin; Dede Korkut Kitabı, TTK Basımevi, Ankara, 1958, s.27.
3 Bahaettin Ögel; Türk Kültürünün Gelişme Çağları, Kömen Yayınları, Ankara, 1979, s.179.
4 Ziya Gökalp; Türk Medeniyeti Tarihi, (Hazr. Ġsmail Aka, Kazım YaĢar Kopraman), Kültür Bakanlığı Yayınları, Ġstanbul,1976, s.142-143; Atalay Yörükoğlu; Değişen Toplumda Aile ve Çocuk, Özgür Yayınevi, 2. baskı, Ankara 1984, s. 53.
5 Bahaeddin Ögel; Dünden Bugüne Türk Kültürünün Gelişme Çağları, Türk. Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 1998, s. 256; Aytunç Altındal; Türkiye’de Kadın, Anahtar Kitaplar Yayınevi, İstanbul,1991, s. 37; M. Altındal; Osmanlıda Kadın, s. 10; Osman Turan; Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, Boğaziçi Yayınevi, İstanbul, 1998, s. 132. (Evlenirken başlık verme geleneği çocukluk dönemlerinde Elazığ’daki köyümüzde âdet olarak bulunmaktaydı. Kız çocuğu istenildiği vakit kızın babasına belli bir miktar (ki bunun miktarı kendi aralarında konuşularak belirlenirdi) para verilirdi. Bu verilen paraya Kalıng derlerdi. Bu alınan ve Kalıng adı verilen para boşa harcanmaz gelin adayı kızın çeyiz ihtiyaçlarına harcanırdı: Ahmet Gündüz).
6 Aytunç Altındal; Türkiye’de Kadın, İstanbul, 1991, s. 36.
7 Bahaettin Ögel; “Türk Kültürünün Gelişme Çağları”, DTCF Dergisi, C. VI. Ankara, 1951, s.32.
8 Necdet Sevinç; Eski Türklerde Kadın ve Aile, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, İstanbul, 1987, s,31.
9 Ali Ahmetbeyoğlu; Avrupa Hun İmparatorluğu, TTK Yay., Ankara,2001,s.151.
10 Gülçin Çandarlıoğlu; Türk Destan Kahramanları, Doğu Kütüphanesi Yayınevi, İstanbul, 1977, s.64.
11 Ziya Gökalp; Türkçülüğün Esasları, ( Hzrl. Mehmet Kaplan), Varlık Yay., İstanbul 1970, s. 35.
12 Abdülkadir İnan, “Türk Mitolojisinde ve Halk Edebiyatında Kadın”, Türk Yurdu, Ankara 1934, C.IV., S. XXII, s.274.
13 Bahaettin Ögel; “Türk Ailesinde Kadın”, Tercüman Kadın Ansiklopedisi, I, İstanbul,1984, s.76. 14 Özkan İzgi; “İslamiyetten Önce Türk Kadınları“,Türk Kültürü Araştırmaları, Ankara,1975,s.145-155.
15 Ali Erkul; “Eski Türklerde Evlenme Gelenekleri”, Türkler, Yeni Türkiye Yay, Ankara 2002, III, s.61.
16 Muharrem Ergin; Orhun Abideleri, Boğaziçi Yay., Ankara, 1989, s.21,35.
17 İbrahim Kafesoğlu; Türk Milli Kültürü, Ötüken Yay, İstanbul,2007,s.269-270.
18 Ahmet Taşağıl; Göktürkler III, TTK Yay., Ankara,2004,s.56-57.
19 Ceyhan Öztürk; “Türk Kadınının Tarihteki Yeri ve Önemi”, http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=74855 18.5.2012‟den alınmıştır.
20 Muharrem Ergin; Dede Korkut Kitabı, Boğaziçi Yay, İstanbul, 2001,s.64.
21 M. Ergin; Dede Korkut Destanı, s.122.
22 Abdülkadir İnan; Manas Destanı, MEB Yay., İstanbul, 1972, s.60.
Yrd. Doç. Dr. Ahmet GÜNDÜZ