Hz. Peygamber Allah’tan vahiy alan bir elçidir. Hicret sonrası Medine’de kurduğu devletin de başkanıydı. Devlet idaresindeki en temel ölçü Kur’an’ın ilkeleriydi. Kur’an-ı Kerim’de devlet idaresinde şûra prensibi emredilmektedir. Hak ve adalet ilkelerinin haklının lehine, insanların meşru ihtiyaçları noktasında gerçekleştirilmesi istenilmektedir.
Hz. Peygamber’in idare anlayışında da bu ilkeler esas alınmıştır. Hz. Peygamber vefatından önce Müslümanların başına geçecek olan devlet başkanını atamamıştı. Vefat ettiğinden sonra henüz defin işleminin gerçekleşmediği ilk gün, Müslümanlar ensar yahut muhacirinden kimin devlet başkanı olabileceğini tartışarak karara bağladılar. Ben-i Saide gölgeliğinde ensarın bir araya gelmesi ve muhacirlerden olan Hz. Ebubekir, Ömer ve Ebu Ubeydullah b. Cerrah’ın da sonradan katılması ile yapılan görüşmelerin sonucunda Hz. Ebubekir devlet başkanı(halife)olarak seçildi. Burada da şûra usulü uygulanmış ve halkın biati ile seçilen halife meşru bir hale getirilmiştir.
Hz. Peygamber’den sonra devlet idaresi; “raşit halifeler” denilen Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin halifelik yönetimi ile devam etmiştir. Her halifenin göreve gelmesi, İslam’ın koyduğu ölçüler içinde gerçekleşmiştir. Şura ve biat, seçim sisteminin temel ilkelerini oluşturur.
Hulefa-yi Raşidin Döneminde devletin idaresi, Hz. Peygamber’in yönetim anlayışı üzere devam etmiştir. Bu döneme reşid halifeler dönemi adı verilmiştir. Yönetimde adalet esas alınmış ve halkın mutlu olması için azami özen gösterilmiştir.
Dört Halife Dönemi’nden sonra devletin yönetiminde yeni tarzlar geliştirilmiştir. Hz. Osman’ın şehit olmasıyla başlayan ve Hz. Ali’nin halife seçilmesi ile devam eden süreçteki gelişmeler, daha sonra yeni bir idare şeklinin düşünce olarak ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Şam bölgesinin valisi ve Hz. Osman’ın amcazadesi olan Hz. Muaviye; Hz. Osman’ın veliahtı olduğunu iddia ederek Hz. Ali’nin yönetimini tanımamıştır. Hz. Ali’nin beş yıllık hilafeti süresinde muhalefet etmiştir. Hz. Ali’nin şehadeti sonrası oğlu Hz. Hasan halife seçildi. Ancak Hz. Hasan, Muaviye’nin muhalefetlerine dayanamayarak, yapılan anlaşma ile halifelikten onun lehine çekildi. Hatta bu yıl İslam tarihinde “âmu’l-cemaa” (birlik yılı) olarak bilinmektedir. Bunun sonrasında ortaya çıkan yeni yönetim, bir aile ismi ile anılma-ya başlanacaktır. Mekke’nin Umeyye oğulları, İslam Devleti’nin idaresini ele geçireceklerdir. Muaviye b.Ebi Sufyan’ın halife olmasıile devletin adıEmeviDevleti olmuştur. Hz. Muaviye, Hz. Hasan’dan ha-lifeliği alırken yapılan anlaşma gereği kendisinden sonra halife seçimi şura ile tespit edilecekti. Fakat Hz. Muaviye vefat etmeden önce, kendi yerine oğlu Yezid’i veliaht yaparak şura sistemini terk etti ve saltanat sistemini getirdi. Bundan sonraki İslam devletleri saltanat sistemiyle idare edilmiş olacaktır.
Hz. Peygamber’in idare anlayışında da bu ilkeler esas alınmıştır. Hz. Peygamber vefatından önce Müslümanların başına geçecek olan devlet başkanını atamamıştı. Vefat ettiğinden sonra henüz defin işleminin gerçekleşmediği ilk gün, Müslümanlar ensar yahut muhacirinden kimin devlet başkanı olabileceğini tartışarak karara bağladılar. Ben-i Saide gölgeliğinde ensarın bir araya gelmesi ve muhacirlerden olan Hz. Ebubekir, Ömer ve Ebu Ubeydullah b. Cerrah’ın da sonradan katılması ile yapılan görüşmelerin sonucunda Hz. Ebubekir devlet başkanı(halife)olarak seçildi. Burada da şûra usulü uygulanmış ve halkın biati ile seçilen halife meşru bir hale getirilmiştir.
Hz. Peygamber’den sonra devlet idaresi; “raşit halifeler” denilen Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin halifelik yönetimi ile devam etmiştir. Her halifenin göreve gelmesi, İslam’ın koyduğu ölçüler içinde gerçekleşmiştir. Şura ve biat, seçim sisteminin temel ilkelerini oluşturur.
Hulefa-yi Raşidin Döneminde devletin idaresi, Hz. Peygamber’in yönetim anlayışı üzere devam etmiştir. Bu döneme reşid halifeler dönemi adı verilmiştir. Yönetimde adalet esas alınmış ve halkın mutlu olması için azami özen gösterilmiştir.
Dört Halife Dönemi’nden sonra devletin yönetiminde yeni tarzlar geliştirilmiştir. Hz. Osman’ın şehit olmasıyla başlayan ve Hz. Ali’nin halife seçilmesi ile devam eden süreçteki gelişmeler, daha sonra yeni bir idare şeklinin düşünce olarak ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Şam bölgesinin valisi ve Hz. Osman’ın amcazadesi olan Hz. Muaviye; Hz. Osman’ın veliahtı olduğunu iddia ederek Hz. Ali’nin yönetimini tanımamıştır. Hz. Ali’nin beş yıllık hilafeti süresinde muhalefet etmiştir. Hz. Ali’nin şehadeti sonrası oğlu Hz. Hasan halife seçildi. Ancak Hz. Hasan, Muaviye’nin muhalefetlerine dayanamayarak, yapılan anlaşma ile halifelikten onun lehine çekildi. Hatta bu yıl İslam tarihinde “âmu’l-cemaa” (birlik yılı) olarak bilinmektedir. Bunun sonrasında ortaya çıkan yeni yönetim, bir aile ismi ile anılma-ya başlanacaktır. Mekke’nin Umeyye oğulları, İslam Devleti’nin idaresini ele geçireceklerdir. Muaviye b.Ebi Sufyan’ın halife olmasıile devletin adıEmeviDevleti olmuştur. Hz. Muaviye, Hz. Hasan’dan ha-lifeliği alırken yapılan anlaşma gereği kendisinden sonra halife seçimi şura ile tespit edilecekti. Fakat Hz. Muaviye vefat etmeden önce, kendi yerine oğlu Yezid’i veliaht yaparak şura sistemini terk etti ve saltanat sistemini getirdi. Bundan sonraki İslam devletleri saltanat sistemiyle idare edilmiş olacaktır.