26 Nisan 2017 Çarşamba

İstanbul'un Fetihin Nedenleri Ve Hazırlıkları

Fethin Nedenleri

II. Murat’ın 1451’de ölümünün ardından Osmanlı Devleti’nin başına oğlu II. Mehmet geçti. İleride Fatih unvanını alacak olan bu padişahın en büyük amacı, İstanbul’u fethederek Bizans’ı ortadan kaldırmaktı. Çünkü Bizanslılar yakaladıkları her fırsatta Avrupa devletlerini Osmanlılar üzerine kışkırtarak Haçlı Seferleri düzenlenmesine neden oluyordu. Ayrıca Osmanlılara karşı Anadolu beylikleri ile ittifaklar yapıyor ve taht kavgaları sırasında şehzadelerden birini destekleyerek iç çekişmelerin uzamasına yol açıyordu. Diğer yandan Bizans İmparatorluğu’nun ve onun başkenti olan İstanbul’un Anadolu ve Rumeli’deki Türk topraklarının birleştiği bir noktada bulunması Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü bozduğu gibi iki yaka arasındaki asker geçişlerini de engelliyordu.

Osmanlı Devleti’nin iki kıtadaki topraklarını birleştirebilmesi, Anadolu’da Türk siyasi birliğini kurması ve Balkanlarda güvenli bir şekilde ilerleyebilmesi ancak İstanbul’unfethedilmesi ile mümkündü. Osmanlıları İstanbul’u fethetmek için harekete geçiren bir diğer etken şehrin coğrafi konumuydu. Kıtaların ve denizlerin birleştiği stratejik bir noktada bulunan İstanbul’un alınması hâlinde önemli kara ve deniz ticaret yollarının kontrolü Osmanlıların eline geçecekti. II. Mehmet’i İstanbul’u fethetmeye yönelten nedenlerden biri de Hz. Muhammed’in “İstanbul, mutlaka fetih olunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onun askerleri ne güzel askerlerdir.” hadisiydi.

Fetih İçin Yapılan Hazırlıklar

II. Mehmet tahta geçer geçmez İstanbul’ufethetmek için hazırlıklara başladı. Kuşatma sırasında düzenlenecek bir Haçlı seferini önlemek amacıyla Venedik, Sırbistan ve Eflâk ile yeni antlaşmalar yaptı. Balkanlara ve Bizans’a bağlı Mora Despotluğu üzerine akıncı birlikleri göndererek Avrupa’dan gelebilecek yardımların önünü kesmeye çalıştı. Ayrıca Osmanlı Devleti’ne karşı düşmanca tutumunu devam ettiren Karamanoğlubeyini yeniden itaat altına aldı.

Genç padişah Anadolu Seferi’nden döndükten sonra kuşatma hazırlıklarına hız verdi. İlk olarak İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasına Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı (Boğazkesen Hisarı) yaptırdı. Rumeli Hisarı’na asker yerleştiren II. Mehmet, Bizans’ın Karadeniz ile bağlantısını kesti.

Rumeli Hisarı’nın inşa edilmesinden rahatsız olan Bizans imparatorunun elçilerine II. Mehmet şu cevabı vermişti:

“Niçin şikâyet ediyorsunuz? Kentinize karşı kale yaptırmıyorum. Topraklarımın güvenliğini sağlamak, antlaşmalara karşı gelmek değildir. Macarlarla anlaşmış olan imparatorunuzun babamın Avrupa’ya geçişine nasıl engel olduğunu unuttunuz mu? Kadırgalarınız yolu kapattığı için Cenevizlilerden yardım istemek zorunda kalmıştı. Ben, o zamanlar Edirne’deydim ve çok gençtim. Müslümanlar kaygı içinde kıvranırken siz onların felaketini hazırlıyordunuz. Babam, Varna Savaşı’ndan sonra, Avrupa kıyısında bir hisar yaptırmaya ant içmişti. İşte ben bu andı yerine getiriyorum.  Kendi topraklarım üzerinde istediğim bir şeyi yapmamı kontrol etme hak ve gücüne sahip misiniz? Asya tarafında hep Osmanlılar oturduğu, Avrupa kıyılarını ise savunamadığınız için Boğaz’ın her iki kıyısı da bana aittir. Haydi gidin, efendinize söyleyin, şu anda karşınızda olan padişah bundan öncekilere benzemez. Efendinizin hayalleri bile benim gücümün ulaştığı yere varamaz.

II. Mehmet, Rumeli Hisarı’nı tamamladıktan sonra Edirne’ye gelerek İstanbul’u çevreleyen surları yıkmak için büyük toplar döktürdü. Surları aşmada kullanmak üzere tekerlekli kuleler yaptırdı. Ayrıca kuşatmayı denizden de desteklemesi için 400 gemiden oluşan bir donanma kurdu.

Osmanlı tarafında bunlar olurken Bizans İmparatoru XI. Konstantin de savunma için gereken önlemleri almaya çalışıyordu. İmparator bu amaçla surları tamir ettirip halkı silahlandırdı. Haliç’in girişini zincirle kapatarak donanmayı bu zinciri korumakla görevlendirdi. Ayrıca kuşatma sırasında gemilerin surlara yaklaşmasını engellemek adına grejuvaadı verilen suda yanan ateşler hazırlattı. Bizans imparatoru Türklere karşı papadan ve Avrupalı devletlerden yardım istemeyi de ihmal etmedi. İstediği yardımı alabilmek için Ortodoks Kilisesini Katolik Kilisesiyle birleştirme yoluna gitti. Ancak İstanbul halkı ve Ortodoks din adamları Katoliklerle birleşmeye karşı çıktılar. Bu çevreler tepkilerini “İstanbul’da Latin külahı görmektense Türk sarığı görmek daha iyidir.” sözüyle dile getirdiler.

Fetih Öncesi Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul Önlerinde

Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.

Comments


EmoticonEmoticon