Bryan Sykes
Soyadı olmadan, mülk memurlarının olayları takip edebilmesi neredeyse imkânsızdı. Herkesin birbirini tanıdığı küçük bir köyde birkaç insanın isminin aynı olması köy sakinleri için başa çıkılabilir bir şeydi. İnsanlar birbirini şahsen ve çoğu zaman da lakabıyla tanıyordu. Ama idareciler büyük sorunlarla karşılaşıyordu. Hangi John, hangi Adam, hangi Maud, hangi Mary, çoğu zaman bilinemiyordu. Getirdikleri çözüm, aynı isme sahip insanlara birer isim daha —bir soyadı— vererek, onları birbirinden ayırmak oldu. Çok geçmeden bu yeni soyadları kalıtsal hale geldi. 13. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, ölen kiracı çiftçilerin toprak kullanım hakkını oğullarına bırakmasına izin verilmesiyle kiracılığın kalıtsal hale gelmesinin ardından soyadının da kalıtsal hale gelmesi normaldi. Yani, çoğu İngiliz soyadının kökeni, ortaçağ muhasebeciliğinin pratik zekâsında yatıyor. Uygulama bürokrasiden çıktı ve sonunda herkese bir soyadı verildi; evlenen kadınlar kocalarının soyadını aldı. Bu soyadları bazen bir meslekten —örneğin Carpenter [marangoz], Smith [demirci] ve Butcher [kasap]- türedi, bazen bir lakaptan, genellikle Redhead [kızıl] ya da Smallpiece [küçük bir tarlanın sahibi] gibi betimleyici bir lakaptan evrildi.
Bazı soyadları, babanın adının sonuna bir “-son” [-oğlu] eklenerek, Johnson veya Adamson gibi baba kökenli isimlerden türedi. Dördüncü gruptaki soyadlarıysa arazi özelliklerine dayanıyordu; Hill [tepe], Bush [çalı], Wood [koru] ve Yorkshire’da Sykes [dereler].
...
Bryan Sykes, Adem'in Laneti, Koç Üniversitesi Yayınları, 2017
Soyadı olmadan, mülk memurlarının olayları takip edebilmesi neredeyse imkânsızdı. Herkesin birbirini tanıdığı küçük bir köyde birkaç insanın isminin aynı olması köy sakinleri için başa çıkılabilir bir şeydi. İnsanlar birbirini şahsen ve çoğu zaman da lakabıyla tanıyordu. Ama idareciler büyük sorunlarla karşılaşıyordu. Hangi John, hangi Adam, hangi Maud, hangi Mary, çoğu zaman bilinemiyordu. Getirdikleri çözüm, aynı isme sahip insanlara birer isim daha —bir soyadı— vererek, onları birbirinden ayırmak oldu. Çok geçmeden bu yeni soyadları kalıtsal hale geldi. 13. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, ölen kiracı çiftçilerin toprak kullanım hakkını oğullarına bırakmasına izin verilmesiyle kiracılığın kalıtsal hale gelmesinin ardından soyadının da kalıtsal hale gelmesi normaldi. Yani, çoğu İngiliz soyadının kökeni, ortaçağ muhasebeciliğinin pratik zekâsında yatıyor. Uygulama bürokrasiden çıktı ve sonunda herkese bir soyadı verildi; evlenen kadınlar kocalarının soyadını aldı. Bu soyadları bazen bir meslekten —örneğin Carpenter [marangoz], Smith [demirci] ve Butcher [kasap]- türedi, bazen bir lakaptan, genellikle Redhead [kızıl] ya da Smallpiece [küçük bir tarlanın sahibi] gibi betimleyici bir lakaptan evrildi.
Bazı soyadları, babanın adının sonuna bir “-son” [-oğlu] eklenerek, Johnson veya Adamson gibi baba kökenli isimlerden türedi. Dördüncü gruptaki soyadlarıysa arazi özelliklerine dayanıyordu; Hill [tepe], Bush [çalı], Wood [koru] ve Yorkshire’da Sykes [dereler].
...
Bryan Sykes, Adem'in Laneti, Koç Üniversitesi Yayınları, 2017