Dilara Kahyaoğlu
Tünelbaşı ile Karaköy (eski adı Galata)[1] arasında yer alan bu kuleyi 1348'de Cenevizliler yapmış (bu konuya geleceğiz). Galata bölgesi bir zamanlar bir Ceneviz kolonisiydi. Malum Ceneviz (Cenova/Genova); İtalyanların denizci şehirlerinden olup, en büyük ve tarihi rakipleri Venedikle birlikte Akdeniz'in, Ege'nin ve Karadeniz'in en güçlü, ticari ve deniz kuvvetiydi. Cenevizliler bazı stratejik yerlere yerleşip ticaret yapabilecekleri koloniler oluşturmuştu. Venedikliler daha çok Akdeniz ve Güney Ege'de etkinken, Cenevizliler kuzeye açıldılar; Kuzey Ege, Marmara ve Karadeniz'de koloniler oluşturdular. Aslında Ceneviz ismi Cenova (Genova) ve Cenovalılara Türkler tarafından verilen addır. İtalyanca Genovesi ismi Türkçe'de Ceneviz'e dönüşmüş.[2] Bu da normal bir durum çünkü Osmanlılar, ilk zamanlarında Cenevizlilerle ittifak halindeydi, Türk-Ceneviz dostluğundan bahsedecek derecede aralarında sıkı bir ilişki vardı.[2] Fakat İstanbul'un fethi Ceneviz İmparatorluğunun kaderini temelden değiştirdi, Ceneviz bütün kolonileri kaybetti: Eski ve Yeni Foça 1455’te, Enez 1455-1456 arasında, Amasra ve Trabzon 1461’de, Lesbos [Midilli] 1462’de, Kefe 1475’te ve Sakız 1561’de Osmanlılar tarafından ele geçirildi. Bu bir koloni imparatorluğunun dağılmasaydı ama Cenevizliler ticari açıdan önemlerini devam ettirdiler, Amerikanın yeniden keşfinde rol oynadılar, Osmanlılarla da ilişkilerini sürdürdüler.
İlkçağda bu bölge Sykai (Sycae) adıyla biliniyordu. Anlamı İncirlik demektir. Demek ki burası incirlikti, incir ağaçlarıyla dolu bir bölgeydi. Doğu Roma yönetimindeki idari yapılanmada 13. bölge olarak adlandırılmış olan bu kesime halk Grekçe, Peran en Sykais diyordu: "Karşıdaki İncirlik". Buradaki "peran" kelimesini Cenevizliler, Galata'yı temsilen; Pera olarak dillendirdiler. Daha sonra yaşayan yabancılar ve Levantenler ise o zamana kadar genişlemiş olan Beyoğlu bölgesi için "Pera" adını kullandılar. Bugün de bu yerleşmiştir. Pera ismi için Beyoğlu; Galata bölgesi için Karaköy kullanılır.[1]
Galata adının nereden geldiğine ilişkin bir kaç görüş vardır. Bu bölgede ahırlar varmış ve sütçülük yapılırmış, Galaktos, süt demekmiş, dolayısıyla "Galata" kelimesi bundan türetilmiş. Veya; İskeleye inen merdivenli yol veya yokuşlu yol anlamına gelen İtalyanca "calata" kelimesinden geldiği iddia edilmiş.
Daha yaygın olarak, burada yaşayan bir Galatyalıdan ötürü küçük bir bölge için önce Galatyalının Mahallesi (Tou Galatou) ismi kullanılmış, sonra da giderek daha geniş bir bölge için kullanılmaya başlanmış. Burasının eski bir Kelt (Galatlar) yerleşimi olduğunu hatırlarsak bu isimlendirme daha fazla anlam kazanmaktadır[1].
Ana konuya girmeden önce şunu da belirteyim: Belgelerde adı geçen "Galata Hisarı", Galata Kulesiyle karıştırılıyor. Görsel malzemeyi karıştırmak olanaksız ama iş yazılı metinlere gelince bu karışıklığın yapıldığını gözlüyoruz. Galata Hisarı, bugün üst tarafı yıkılmış bir yapıdır alt kısmı ise 18. yüzyıldan beri Yeraltı Camii olarak bilinmektedir. Kayıtlarda sözü edilen Haliç'i kapatan zincirin bir ucu işte bu Galata Hisarına bağlıydı.
Esas konumuz olan Kule'ye dönecek olursak. Burası Bizans döneminde Galata'daki Ceneviz Kolonisini çevreleyen surların kuzey batı köşesine yapılmıştır (1348). Ceneviz Surlarının kalıntılarının bir kısmı hala mevcuttur ama bakımsızlıktan yıkılma tehlikesi vardır.[4] 17. Yüzyılda Evliya Çelebi surların dış duvarlarında 12 kapı ve 24 kule olduğunu ve sur içindeki iç duvarların da altı kapısı olduğunu söyler (haritaya bkz.).
Başlangıçta ilk surların dışında kalan kule, Ceneviz kolonisinin genişlemesiyle birlikte zamanla surların hemen içinde kaldı. Fetihten sonra Osmanlılara geçen kule, Kanuni zamanında zindan; III. Murad döneminde gözlemevi olarak kullanıldı. IV . Murad döneminde Hezarfen Ahmet Çelebi kendi yaptığı kanatlarla buradan Üsküdar, Doğancılara kadar uçtu. 1964'e kadar yangın gözlem kulesi ve Deniz Kuvvetleri haberleşme postası olarak kullanıldı. Daha sonra turistik tesis haline getirilerek 28 eylül 1967'de bu amaçla hizmete sokuldu.
İlk Kule bugünkünden çok farklıydı çünkü Osmanlılar zamanında yapılan restorasyonlar sırasında bir çok değişime uğramıştır. Bu süreci madde madde şöyle özetlemek mümkün:[5]
1509'da meydana gelen Küçük Kıyamet ismiyle anılan depremden sonra yıkılan kulenin 13 metreden yukarısı yeniden inşa edildi.
1794'deki yangında kulenin üst katları ve külahı yandı. Aynı yıl onarılarak 1.5 metre kadar dışarı çıkan bir çıkma kat ilave edildi. Çıkma katın dört bir tarafına birer cumba eklendi ve bu tarihten itibaren "yangın gözetleme yeri" olarak kullanıldı.
1831'de kule bir yangın daha geçirince bu sefer burayı II. Mahmut onarttı. Çıkma katın döşeme hizasına kadar beden duvarları yıkılıp yerine ampir üslup özellikleri taşıyan 14 tane büyük kemerle çevrili pencere eklenerek yüksek bir mekan haline getirildi. Bunu üstüne daha alçak bir kat daha sonra da ahşap sivri külah eklendi. Böylece kulenin görünümü bugünkü haline yaklaşmış oldu. [10]
1875'teki fırtınada sivri külah uçunca bu sefer de onun yerine sekizgen planlı oldukça küçük yangın gözetleme katı onun üstüne de daha küçük bir teras yapıldı.
Kule, cumhuriyet döneminde de (1964) büyük bir onarım geçirdi. Ahşap olan kat döşemeleri betonarmeye çevrildi. Tepeye çıkış için iki asansör eklendi. II. Mahmut döneniminde yapılan sivri külahın bir eşi bu sefer betonarmeden yapılarak üstü kurşun kaplanarak çatı olarak eklendi. Büyük pencerelerin bulunduğu kat lokantaya onun üstü gece kulübüne dönüştürülerek turistik bir mekan olarak 1967'de açıldı.
Silindir biçimli kulenin taban çapı 16.45, beden duvarlarının kalınlığı 3.75, giriş katı döşemesinden tepe noktasına kadar yükseklik 62.59 metredir.
Galata bölgesindeki binalar Gotik üslupta inşa edilmiştir. Bölge, tam bir İtalyan şehri görünümdeydi. Dik ve merdivenli sokaklarıyla İtalyan sokaklarını andırıyordu. Örneğin Yüksek Kaldırım adı üstünde merdivenli bir sokaktı ancak 1956'da merdivenler kaldırılarak, düzleştirildi. Bölgede sivil konutların yanısıra çok sayıda, kilise, manastır ve idari bina bulunuyordu. Örneğin bugün Arap Camii denilen kilise Cenevizlilere ait San Domenica kilisesiydi.
Galata Kulesi'nden, Karaköy meydanına kadar inen bir dehlizden bahseder kimi yazarlar. Bu konuda Cem Özmeral'in yazdıklarını okuyalım.
*Fotoğraflar: (BSK) Birce Simay Kahyaoğlu
Dipnotlar ve Kaynaklar
(burada belirtilmeyen kaynaklar metin içinde ilgili yerlerde link olarak verilmiştir)
[1] Karaköy, adı Karaylardan gelmedir. Karaylar , Museviliğin bir kolu olan Karai inancına mensup, kökenleri Hazar’a uzanan "Türk" Musevi topluluğudur. Karayların 11. yüzyıldan itibaren buraya yerleştikleri biliniyor. Karaylardan sonra Sefarad Yahudileri, arkasından da Aşkenazler buraya yerleşmişti.
Galata adı ise Galatlardan gelmedir. Burası Keltlerin, diğer bir deyişle Galatların yaşadığı bir bölge. Bilinen tarihin en eski büyük göçebe halkı olan Keltlerin gitmediği yer yok. Savaşçı bir halk. Ya yağma seferleri düzenliyorlar ya da yerel iktidarların hizmetinde paralı asker olarak çarpışıyorlar, gün geliyor uygun yerlere yerleştiriliyorlar/yerleşiyorlar. Galata o yerlerden biri. Bir diğeri de Ankara ve çevresi. Nitekim MÖ 3. yüzyıldan itibaren burası Galatya olarak anılıyor. Aynı şekilde Fransa'da da böyle bir bir bölge var (Galya). Çizgi roman Asteriks'te onların hikayesi anlatılır. Aynı şekilde İngiltere'deki Galler bölgesini de unutmayalım.
Şu kaynaklara bkz.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/45109
http://www.jasstudies.com/files/jass_makaleler/1335721365_22-Yrd.%20Do%C3%A7.%20Dr.%20Kevser%20TA%C5%9ED%C3%96NER.pdf
[2] https://islamansiklopedisi.org.tr/ceneviz
[3] Harita Açıklama Cetveli (lejand)
Koyu kırmızı renklendirilmiş yerler; Tamamen Ceneviz Cumhuriyetine ait yerler (Kırım'ın bir bolümü, ege adaları, Korsika vs gibi. Buralara sahip oldukları tarihler de belirtilmekte)
Koyu Pembe olan yerler: Zaman zaman bir süreliğine sahip olduğu, elinde tuttuğu bölgeler (Yunanistan ve Marmara bölgesi, Mısır'in Kuzeyi vs gibi)
Açık Pembe olan yerler : Ticari olarak çok güçlü olduğu ve toprağına sahip olmasa da ekonomisini yönettiği bölgeler.
Sarı renkli olan bölgeler: 16 ve 17. yüzyıllarda tüm bankacılık faaliyetini yönettiği, faiz ve kredi sektörünü elinde bulundurduğu yerler (Ispanağı, Portekiz)
Kırmızı üçgen kutular : Ticari koloniler. Cenevizli tüccarların hem yerleştiği hem yönetiminde ekonomik alanlarda çok güçlü olduğu liman kentleri (İskenderiye, İzmir, İstanbul, Napoli gibi)
Sari çizgiler : Ticaret ve Askeri yollar, bağlantılar, güzergahlar.
Büyük Hendek Caddesi'nin sonunda görülen Kule, etkileyici bir görüntü yaratır. *Fotoğraf: BSK |
Eski Ceneviz Limanı 19. yüzyılda Ceneviz Belediyesi, en eski ve ünlü antik kolonisinin anısına Galata adını verdiği bir ticari rıhtım, tesis inşa ediyor. Zamanla ticari bir değeri kalmadığı için yakın zamanda burayı bir deniz müzesine dönüştürdüler. Galata Deniz Müzesi |
Ceneviz Cumhuriyeti Diğer ayrıntılar için bkz. Harita cetvelinin Türkçe açıklaması [3] Kırmızı üçgen kutular: Ticari kolonileri gösteriyor. Cenevizli tüccarların hem yerleştiği hem yönetiminde hem de ekonomik süreçte çok güçlü olduğu liman kentleri (İskenderiye, İzmir, İstanbul, Napoli gibi)... |
Galata adının nereden geldiğine ilişkin bir kaç görüş vardır. Bu bölgede ahırlar varmış ve sütçülük yapılırmış, Galaktos, süt demekmiş, dolayısıyla "Galata" kelimesi bundan türetilmiş. Veya; İskeleye inen merdivenli yol veya yokuşlu yol anlamına gelen İtalyanca "calata" kelimesinden geldiği iddia edilmiş.
Daha yaygın olarak, burada yaşayan bir Galatyalıdan ötürü küçük bir bölge için önce Galatyalının Mahallesi (Tou Galatou) ismi kullanılmış, sonra da giderek daha geniş bir bölge için kullanılmaya başlanmış. Burasının eski bir Kelt (Galatlar) yerleşimi olduğunu hatırlarsak bu isimlendirme daha fazla anlam kazanmaktadır[1].
Ana konuya girmeden önce şunu da belirteyim: Belgelerde adı geçen "Galata Hisarı", Galata Kulesiyle karıştırılıyor. Görsel malzemeyi karıştırmak olanaksız ama iş yazılı metinlere gelince bu karışıklığın yapıldığını gözlüyoruz. Galata Hisarı, bugün üst tarafı yıkılmış bir yapıdır alt kısmı ise 18. yüzyıldan beri Yeraltı Camii olarak bilinmektedir. Kayıtlarda sözü edilen Haliç'i kapatan zincirin bir ucu işte bu Galata Hisarına bağlıydı.
Esas konumuz olan Kule'ye dönecek olursak. Burası Bizans döneminde Galata'daki Ceneviz Kolonisini çevreleyen surların kuzey batı köşesine yapılmıştır (1348). Ceneviz Surlarının kalıntılarının bir kısmı hala mevcuttur ama bakımsızlıktan yıkılma tehlikesi vardır.[4] 17. Yüzyılda Evliya Çelebi surların dış duvarlarında 12 kapı ve 24 kule olduğunu ve sur içindeki iç duvarların da altı kapısı olduğunu söyler (haritaya bkz.).
Ceneviz surlarından kalan çok az kalıntı da yok olma tehlikesi altında |
Kule etrafındaki surların canladırılması [9] |
Ceneviz Galata Surları ve Kolonisinin haritası Başbakanlık Osmanlı Arşivi belgelerinde adı geçen bölgelerin 1944 tarihli Schneider ve Nomidis’in Galata surları haritası üzerindeki yerleri (Osmanlı Bankası Arşivi, Düzenleme: Esra Okur Coşkunçay). Bilgi için kaynağa bkz. Bizans döneminde Ceneviz imtiyaz bölgesinin sınırları, 1303 tarihili bir ferman ile net olarak saptanmış. İlk Ceneviz surları bundan sonra ortaya çıkıyor (daha eski surları Bizanslılar yıktırmış). İlk surlar, kıyıya yakın yerden başlayıp, Bankalar Caddesi'ni, Karaköy'ü ve Kalafat Yeri'ni içine alıyordu. Bizans zayıfladıkça kolonin sınırları genişliyor, genişledikçe de diğer surlar da inşa edilmiş. İşte Galata Kulesi bu daha geç bir döneme aittir. Surların kenarlarına hendekler kazılmış, bunlar Osmanlı zamanında doldurulmuştur (1857). Bugün bir kısmı; Büyük Hendek Caddesi olarak bilinir.[7] |
Galata Kulesi detay Fotoğraf: BSK |
1509'da meydana gelen Küçük Kıyamet ismiyle anılan depremden sonra yıkılan kulenin 13 metreden yukarısı yeniden inşa edildi.
1794'deki yangında kulenin üst katları ve külahı yandı. Aynı yıl onarılarak 1.5 metre kadar dışarı çıkan bir çıkma kat ilave edildi. Çıkma katın dört bir tarafına birer cumba eklendi ve bu tarihten itibaren "yangın gözetleme yeri" olarak kullanıldı.
1831'de kule bir yangın daha geçirince bu sefer burayı II. Mahmut onarttı. Çıkma katın döşeme hizasına kadar beden duvarları yıkılıp yerine ampir üslup özellikleri taşıyan 14 tane büyük kemerle çevrili pencere eklenerek yüksek bir mekan haline getirildi. Bunu üstüne daha alçak bir kat daha sonra da ahşap sivri külah eklendi. Böylece kulenin görünümü bugünkü haline yaklaşmış oldu. [10]
1875'teki fırtınada sivri külah uçunca bu sefer de onun yerine sekizgen planlı oldukça küçük yangın gözetleme katı onun üstüne de daha küçük bir teras yapıldı.
Büyük Hendek Caddesi ve Galata Kulesi BSK |
Kule, cumhuriyet döneminde de (1964) büyük bir onarım geçirdi. Ahşap olan kat döşemeleri betonarmeye çevrildi. Tepeye çıkış için iki asansör eklendi. II. Mahmut döneniminde yapılan sivri külahın bir eşi bu sefer betonarmeden yapılarak üstü kurşun kaplanarak çatı olarak eklendi. Büyük pencerelerin bulunduğu kat lokantaya onun üstü gece kulübüne dönüştürülerek turistik bir mekan olarak 1967'de açıldı.
Böyle bakınca kendini ufacık hissediyorsun. fotoğraf: BSK |
En alttaki yaklaşık 13 metrelik bölüm en eski haliymiş. Orası bile eskiymiş gibi durmuyor. fotoğraf: BSK |
Kuleyle ilgili taşlara raptedilmiş bilgi bu. Fotoğraf: BSK |
Galata Kulesi'nden, Karaköy meydanına kadar inen bir dehlizden bahseder kimi yazarlar. Bu konuda Cem Özmeral'in yazdıklarını okuyalım.
O günler gene bilmediğimiz bir şey de şimdi yerinden Galata Kulesi meydanına taşınan Bereketzade çeşmesinin bulunduğu, karpuzcuların sergi kurduğu alanın altında eski bir mescidin kalıntılarının olduğu idi. Fatih İstanbul'u aldıktan sonra Galata Kulesinin hemen yanına küçük bir mescit yaptırır. Kulenin komutanlığına getirdiği Hacı Ali Berekzade’yi de mescidin müezzinliği ile görevlendirir. Osmanlı zamanında çeşitli defalar yenilenen mescit uzun yıllar kullanılmadığından 1948 yılında yıktırılır. 2006 yılında aslına uygun olarak yeniden yaptırılan mescidin bir özelliği minaresinden Galata kulesine gizli bir dehlizin bulunduğu ve ancak bir kişinin geçebileceği bu dehlizin Karaköy meydanına kadar indiğidir. Bu dehliz hala var mıdır, yoksa 1958 yılında Karaköy meydanın genişletilme çalışmaları sırasında yıkılan Tahtalı Cami gibi ortadan kalkmış mıdır?Bilemeyiz. Bütün bildiğimiz yüzyıllardan beri Galata’nın ve Galata surlarının savaşlar, yağmalar, yangınlar ve yol yapımları dolayısı ile tahrip edildiği ve bize geçmişten çok az izler kaldığıdır. [9]Aynı yazar Kule ve civarındaki gelişmeyi şöyle özetlemiş.
Hayalet Yapılar [9]
1857 yılında Belediye bünyesinde kurulan 6, Dairenin amacı yüzyıllardır Ceneviz voyvodalarının elinde olan hizmetleri onlardan alıp geliştirmekti. Çöpler toplanacak, sokaklar genişletilip ulaşım rahatlatılacak, yangınlar önlenecekti. Gelen yıllarda Voyvoda caddesi büyütüldü Bankalar caddesine dönüştürüldü, Sahil Caddesi açıldı, Yüksek Kaldırım merdivenlerden caddeye çevrildi, Karaköy’den Pera’ya tünel açıldı, çıkan topraklar Tepebaşına yığıldı, mezarlıkların üzerine binalar yapıldı, tersaneler büyütüldü. 1960'lara gelirken Otomobil trafiğinin yoğunlaşması ile de Şişhane'den Tophane’ye toprağın altı üstüne getirildi. Her defasında da İstanbul'un her yerinde olduğu gibi Galata da tarihi eserler ve surlardan arta kalanlar zarar gördü. Bugün artık özel araçların caddelere sığmadığı, toplu taşımanın yer altına metrolara indiği bir devir yaşıyoruz. Galata’da Azapkapı da olduğu gibi bu kazılardan nasibini alıyor. Haliç’e inen sur ve kapı kalıntıları da o sevimsiz metro köprüsünün ayakları altında kaldılar.[9]
Metro köprüsünün altında kalan Ceneviz Surları ve Kapısı
*Fotoğraflar: (BSK) Birce Simay Kahyaoğlu
Dipnotlar ve Kaynaklar
(burada belirtilmeyen kaynaklar metin içinde ilgili yerlerde link olarak verilmiştir)
[1] Karaköy, adı Karaylardan gelmedir. Karaylar , Museviliğin bir kolu olan Karai inancına mensup, kökenleri Hazar’a uzanan "Türk" Musevi topluluğudur. Karayların 11. yüzyıldan itibaren buraya yerleştikleri biliniyor. Karaylardan sonra Sefarad Yahudileri, arkasından da Aşkenazler buraya yerleşmişti.
Galata adı ise Galatlardan gelmedir. Burası Keltlerin, diğer bir deyişle Galatların yaşadığı bir bölge. Bilinen tarihin en eski büyük göçebe halkı olan Keltlerin gitmediği yer yok. Savaşçı bir halk. Ya yağma seferleri düzenliyorlar ya da yerel iktidarların hizmetinde paralı asker olarak çarpışıyorlar, gün geliyor uygun yerlere yerleştiriliyorlar/yerleşiyorlar. Galata o yerlerden biri. Bir diğeri de Ankara ve çevresi. Nitekim MÖ 3. yüzyıldan itibaren burası Galatya olarak anılıyor. Aynı şekilde Fransa'da da böyle bir bir bölge var (Galya). Çizgi roman Asteriks'te onların hikayesi anlatılır. Aynı şekilde İngiltere'deki Galler bölgesini de unutmayalım.
Şu kaynaklara bkz.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/45109
http://www.jasstudies.com/files/jass_makaleler/1335721365_22-Yrd.%20Do%C3%A7.%20Dr.%20Kevser%20TA%C5%9ED%C3%96NER.pdf
[2] https://islamansiklopedisi.org.tr/ceneviz
[3] Harita Açıklama Cetveli (lejand)
Koyu kırmızı renklendirilmiş yerler; Tamamen Ceneviz Cumhuriyetine ait yerler (Kırım'ın bir bolümü, ege adaları, Korsika vs gibi. Buralara sahip oldukları tarihler de belirtilmekte)
Koyu Pembe olan yerler: Zaman zaman bir süreliğine sahip olduğu, elinde tuttuğu bölgeler (Yunanistan ve Marmara bölgesi, Mısır'in Kuzeyi vs gibi)
Açık Pembe olan yerler : Ticari olarak çok güçlü olduğu ve toprağına sahip olmasa da ekonomisini yönettiği bölgeler.
Sarı renkli olan bölgeler: 16 ve 17. yüzyıllarda tüm bankacılık faaliyetini yönettiği, faiz ve kredi sektörünü elinde bulundurduğu yerler (Ispanağı, Portekiz)
Kırmızı üçgen kutular : Ticari koloniler. Cenevizli tüccarların hem yerleştiği hem yönetiminde ekonomik alanlarda çok güçlü olduğu liman kentleri (İskenderiye, İzmir, İstanbul, Napoli gibi)
Sari çizgiler : Ticaret ve Askeri yollar, bağlantılar, güzergahlar.
[4] Ceneviz Surları tehlike altında!
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/ceneviz-surlari-cokebilir-41165431
http://www.hurriyet.com.tr/kitap-sanat/ceneviz-surlari-icin-acil-durum-41171727
https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2019/07/31/7-yuzyillik-surlar-ve-kilise-her-an-cokebilir/
http://www.tasarimkuram.msgsu.edu.tr/index.php/tasarimkuram/article/viewFile/599/328
Bu çok iyi bir makale. Surların ayrıntılı geçmişini anlatıyor. Çok sayıda belge kullanılmış.
[5] AnaBrtannica, s. 235, cilt 9,
[6] Semavi Eyice'nin makalesine bkz. https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/2019/09/galata-kulesi.html
[7] İstanbul Ansiklopedisi, "Galata Kulesi" ve "Galata" maddesi, 3. cilt, Tarih Vakfı Yayınları
[8] Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi, "Galata Kulesi" ve "Galata" vb. maddeler,
[9]Galata üzerine yazılmış, güzel, ayrıntılı, bol resimli bir kaynak. Yazar: Cem Özmeral, 2014
Bu kaynakta yer alan Hayalet Yapılar, fotoğraflarına özellikle bakınız.
http://www.istanbullite.com/home8595/galatasurlarininizleri.html
[10] 1874 yılında Galata, Edmondo de Amicis
https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/2019/09/1874-ylnda-galata.html
[11] Görsel açısından zengin olan şu kaynağa da bakabilirsiniz.
https://twitter.com/seda_ozen/status/764875772150546433
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/ceneviz-surlari-cokebilir-41165431
http://www.hurriyet.com.tr/kitap-sanat/ceneviz-surlari-icin-acil-durum-41171727
https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2019/07/31/7-yuzyillik-surlar-ve-kilise-her-an-cokebilir/
http://www.tasarimkuram.msgsu.edu.tr/index.php/tasarimkuram/article/viewFile/599/328
Bu çok iyi bir makale. Surların ayrıntılı geçmişini anlatıyor. Çok sayıda belge kullanılmış.
[5] AnaBrtannica, s. 235, cilt 9,
[6] Semavi Eyice'nin makalesine bkz. https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/2019/09/galata-kulesi.html
[7] İstanbul Ansiklopedisi, "Galata Kulesi" ve "Galata" maddesi, 3. cilt, Tarih Vakfı Yayınları
[8] Reşat Ekrem Koçu, İstanbul Ansiklopedisi, "Galata Kulesi" ve "Galata" vb. maddeler,
[9]Galata üzerine yazılmış, güzel, ayrıntılı, bol resimli bir kaynak. Yazar: Cem Özmeral, 2014
Bu kaynakta yer alan Hayalet Yapılar, fotoğraflarına özellikle bakınız.
http://www.istanbullite.com/home8595/galatasurlarininizleri.html
[10] 1874 yılında Galata, Edmondo de Amicis
https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/2019/09/1874-ylnda-galata.html
[11] Görsel açısından zengin olan şu kaynağa da bakabilirsiniz.
https://twitter.com/seda_ozen/status/764875772150546433