Dilara Kahyaoğlu
Mayıs 2019
Yağmurlu, bulutlu bir vakitte kızımla birlikte Eski İstanbul'u gezmeye karar verip yola çıkmıştık. Başlama noktamız, metrodan indiğimiz Vezneciler'di. Oradan fotoğraf çeke çeke merkez binaya kadar gelmiştik. Buradaki görseller o gün Birce'nin çektiği fotoğraflardır. Ben de bu üniversite okudum ama bu binada değil. Buraya genellikle öğle yemeğimizi yemeye gelirdik. Bu binada hukuk ve iktisat fakülteleri vardı. Bu bina neler gördü neler... Mesela 16 Mart öğrenci katliamını gördü. O gece hepimiz burada gecelemiş, ertesi gün binadan çıkıp büyük bir yürüyüş gerçekleştirmiştik. Bu binayı ve çevresini hatırlamak bana neşe değil hüzün veriyor.
Fotoğraflar: Birce Simay Kahyaoğlu
* Bu bilgiyi şuradan aldım. Ayla Ödekan, Türkiye Tarihi, cilt 3, Cem Yayınevi, s. 410
Metin için, şu kaynaklardan yararlandım:
https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/2020/02/19-yuzyl-osmanl-devletinde-sivillerin.html
https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/2020/02/turkiyede-universitenin-ksa-tarihi-1900.html
Mayıs 2019
Yağmurlu, bulutlu bir vakitte kızımla birlikte Eski İstanbul'u gezmeye karar verip yola çıkmıştık. Başlama noktamız, metrodan indiğimiz Vezneciler'di. Oradan fotoğraf çeke çeke merkez binaya kadar gelmiştik. Buradaki görseller o gün Birce'nin çektiği fotoğraflardır. Ben de bu üniversite okudum ama bu binada değil. Buraya genellikle öğle yemeğimizi yemeye gelirdik. Bu binada hukuk ve iktisat fakülteleri vardı. Bu bina neler gördü neler... Mesela 16 Mart öğrenci katliamını gördü. O gece hepimiz burada gecelemiş, ertesi gün binadan çıkıp büyük bir yürüyüş gerçekleştirmiştik. Bu binayı ve çevresini hatırlamak bana neşe değil hüzün veriyor.
Merkez Binası'ndaki büyük bahçeden bir köşe Bu bahçede her zaman kediler vardı, hala varlar Tabelada, bahçe düzeninin İBB tarafından yapıldığı yazılmış (2005) |
İstanbul Üniversitesi Merkez Binası, Beyazıt Bu yapı Abdülaziz döneminde (1864) inşa edilmiştir. Mimarı, Sarkis Balyan'dır.* Burası, üniversite reformu için çağrılan İsviçreli bilim insanı Albert Malche'nin önerileriyle tamamen yeni bir anlayışla açılmıştır. (1933) Bu nedenle Darülfünun'un devamı sayılmasının doğru olup olmadığını tartışmak gerekir. Darülfünun'un (Darülfünun-u Şahane) açılış tarihi 1900'dür. Ondan önce 1870 yılında açılmış ama hemen bir yıl sonra kapatılmıştı. Aslında 1900 yılında açılan Darülfünun, dördüncü üniversite açma denemesidir. O nedenle üniversite çok önceden açılmıştır hatta Sahn-ı Seman'ın devamıdır iddiaları gerçeği yansıtmaz, doğru değildir. |
19. yüzyılın sonuna ait olan bu fotoğrafta merkez binanın eski hali görünüyor. O zamanki adıyla Harbiye Nezareti binası (Savaş Bakanlığı) eski adıyla Bab-ı Seraskeri.. |
Girişten, Merkez Binası'na giden ana yol |
İÜ Merkez Binası'nın oldukça büyük bir bahçesi var |
Seraskerlik binası iken burada talim yapıldığı için bahçe yoktu. Ağaçlandırma Dârülfünun emini olduğu yıllarda İsmail Hakkı Bey (Baltacıoğlu) tarafından başlatılmıştır. |
Anıtsal kapının iki yerinde yer alan köşklerden bir grup bina görünüyor Bâb-ı Seraskerî olarak tanınan bütün bu yapılar, Seraskerlik Dairesi’nin Sultan Abdülaziz zamanında Neo-Rönesans üslûbunda yapılmış ana binasının girişini meydana getirmektedir. Mühendishâne’den yetişme Ali Paşa tarafından yapılan ve bina eminliğini Altunîzâde İsmâil Zühdü Paşa’nın yürüttüğü bu büyük binanın girişindeki âbidevî kapı ve yan köşklerin mimarı olarak da Fransız asıllı Bourgeois’nın adı geçmektedir. Nitekim İstanbul Arkeoloji müzelerinin ilk müdürlerinden Dr. A. Dethier’nin yazılarında mimarının Bourgeois olduğu belirtilir. Neo-klasik ve Mağrib üslûpları karışımı karma (eklektik) bir dış görünüşe sahip olan bu kapı ve köşk kompozisyonu, yan köşklerin planı ve düzeni açısından klasik ve klasik öncesi Türk mimarisinin izlerini taşımaları bakımından ayrıca dikkat çekicidir. Bu dönemlerde Batı etkilerini dış mimaride en çok gösteren yapılardan Dolmabahçe Sarayı’nda ve özellikle harem bölümünde de böyle bir durumla karşılaşılmaktadır. kaynak |
Üniversitenin anıtsal giriş kapısının içeriden görüntüsü Yeşil zemin üzerine altın varakla yazılmış bu kitâbe düzeni kapının iç tarafında da yer almakta, ancak burada Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin hattıyla tarih beyti, “Askere Nüzhet kulu tebşîr eder târîhini / Lutf-i Şâh Abdülazîz açtı der-i nasr-ı azîz” olan manzume bulunmaktadır. Kaynak |
Anıtsal girişten girildiğinde uzaktan merkez binaları görünür |
Kediler her yerde... |
Kaynak |
* Bu bilgiyi şuradan aldım. Ayla Ödekan, Türkiye Tarihi, cilt 3, Cem Yayınevi, s. 410
Metin için, şu kaynaklardan yararlandım:
https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/2020/02/19-yuzyl-osmanl-devletinde-sivillerin.html
https://kaynaklarlatarih.blogspot.com/2020/02/turkiyede-universitenin-ksa-tarihi-1900.html