BAŞTAN şunu belirteyim, yeni yönetim sisteminde benim umudum ve sevincim, Milli Eğitim Bakanlığı’na Prof. Ziya Selçuk’un getirilmesidir; niye böyle diyorum, aşağıda yazacağım.
Genelde bakanlara baktığımızda izlenmekte olan temel politikalarda büyük bir değişiklik olmayacağı anlaşılıyor. Adalet, İçişleri ve Dışişleri bakanlarının aynı olması bunun bir kanıtı.
Ekonomi politikalarında bazı değişiklikler olabilir mi?
Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’le özellikle 2011’den itibaren Başbakan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında bazı görüş farkları oluştuğu biliniyor.
Ekonominin yeni bakanı Berat Albayrak özellikle faiz konusunda Cumhurbaşkanı gibi düşünüyor. Bu bakımdan ekonomi politikasının bu yönde daha netleşeceğini düşünüyorum.
MİLLİ EĞİTİM
Milli Eğitim, bizim hemen bütün tarihimizde en çok bakan değiştirdiğimiz ve başarımızın düşük olduğu bir alandır.
Bu alanda başarısız olduklarını Sayın Erdoğan da söylemişti.
Halbuki Uzakdoğu ekonomilerinin mucizevi başarısında temel sebep eğitimlerinin çok başarılı olmasıdır.
Japonya, Güney Kore, Çin bir kenara, Malezya bile teknolojide bizden ileridir. “Index Mundi”ye göre yüksek teknoloji ihracatında Malezya 9. sıradadır, Türkiye 32. sıradadır! Bunun çeşitli faktörleri vardır ama eğitim çok önemli bir unsurdur.
Eğitimdeki başarısızlığımızın temelinde “zihniyet sorunu” olduğunu teşhis eden ve yıllarca bu yolda bilimsel çalışmalar yapan Prof. Selçuk’un bu göreve gelmesi elbette umut vericidir.
Geçen yıl “Talim Terbiye konusunda birikim ve tecrübe olarak en saygın isimlerden biri Prof. Ziya Selçuk’tur” diye yazmıştım.
(1 Ağustos 2017)
Çünkü Milli Eğitim Şûrası’na Selçuk ve benzeri isimler davet edilmemiş, eğitimden çok da ideoloji konuşulmuştu!
Şimdi Selçuk Milli Eğitim Bakanı’dır.
CNN Türk’te eğitim konusunda yaptığım her programın konuklarından biri Prof. Ziya Selçuk oldu.
Dört yıl önce “Eğrisi Doğrusu” programında Prof. Selçuk şöyle diyordu:
“Eğitim mutabakat işidir, ortak payda işidir ve ülke için yapılması gereken bir iştir. Eğitimle ilgili bir yasa söz konusu ise bu herhangi bir partinin ödevi değildir, bir ülke ödevidir. Böyle mutabakat olursa eğitim bir fırsat penceresi oluyor, yoksa bir tehdit penceresi oluyor.” (12 Aralık 2014)
Bunu çok önemsiyorum.
Prof. Selçuk AK Parti’nin ilk döneminde Talim Terbiye Kurulu başkanıydı, sonra ayrıldı.
Şimdi çok diliyorum ki, eğitim sorunumuzu partiler üstü ve uzun vadeli bir şekilde yoluna koyabilsin.
‘BELİRSİZLİK MANTIĞI’
Prof. Selçuk’a göre bizim “ak kara” yani dogmatik yahut kalıpçı düşünüyor olmamız en önemli zihniyet sorunumuzdur. Zihnimizi mutlaka “belirsizlik mantığı”na açmamız gerekiyor.
Sayın Selçuk aynı programda şöyle diyordu:
“Bizde hemen her şey siyah beyaz, var yok, hep hiç, ya sev ya terk et, ya benimsin ya kara toprağın gibi bir patolojik ikilem içinde gidiyor ve arada grilerimiz yok; ‘başka ne olabilir, başka ne olabilir’ gibi. Biz tek tip değil, tek tipçi yetiştiriyoruz. Herkes kendi tipinin tekliğini savunuyor. Kendi değerleri üzerinden tekçilik yapıyor. Halbuki çocuklarımıza çok farklı seçenekleri düşündürmek zorundayız!”
Görüyor musunuz, uğrunda hayatımızı adadığımız şartlanmalar ve ideolojik kalıplar zihnimizin “farklı seçeneklere” yani belirsizliklere açılmasını böyle engelliyor işte!
Sayın Selçuk’a bu zor görevde başarılar diliyorum