TÜRKİYE tarihinde ilk defa “Cumhurbaşkanı yönetim sistemi”ne dün akşam itibarıyla geçmiş bulunuyoruz. İlk uygulama olarak Cumhurbaşkanı dün yardımcısını ve bakanları atadı.
Amerikan sisteminden farklı olarak atamalar Meclis’in denetim ve onayına tabi değil.
Aslında “bakanlar” diyoruz ama parlamenter sistemdeki gibi “bakanlar kurulu” diye bir kurul yok, bakanlar da öyle bir kurulda “üye” olma statüsüne sahip değiller. Bu sebeple başkanlık sistemlerinde “bakan”dan ziyade “sekreter” deniliyor.
GÜÇLÜ CUMHURBAŞKANI
Yüksek bürokrat atamaları için parlamenter sistemde “üçlü kararname”denilen, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı imzası gerekirdi. Şimdi Cumhurbaşkanı 500’den fazla yüksek bürokratı sadece kendi imzasıyla atayacaktır.
Atamalarda Meclis denetimi olmaması Cumhurbaşkanı’nı Amerikan başkanından daha güçlü hale getiriyor.
Sistemin müelliflerinden Prof. Mustafa Şentop’un dediği gibi, “Cumhurbaşkanı partisinin de genel başkanı olarak yasama politikalarıyla ilgili birtakım direktifler verebilir.” (25 Haziran)
Disiplinli parti kavramı da bunu sağlar.
Amerika’da ise ne parti disiplini, ne genel başkanlık vardır; senatör ve temsilciler önseçimle belirlenir, başkanın hiç rolü olmaz, “direktif” vermesi de söz konusu değildir.
Bizde Cumhurbaşkanı böyle yasama konusunda çok güçlü olduğu gibi
HSK atamalarıyla yargı yönetiminde de güçlüdür.
CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ
Parlamenter sistemde “bakanlar kurulu”idari nitelikte “kararname” çıkarabilir, Danıştay’da iptal davası açılabilirdi. Yeni sistemde “kurul” söz konusu değildir, Cumhurbaşkanı hem idari konularda hem kanunla düzenlenebilecek konularda “kararname” çıkarabilir ve Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açılabilir.
Görülüyor ki Cumhurbaşkanı kararnamesi Meclis’in çıkardığı “kanun”a yakın bir güçte olacaktır.
Ancak Cumhurbaşkanı temel haklar ve ödevler konusunda kararname çıkaramaz; Anayasa bir konu için “kanunla düzenlenir” diyorsa o konuda da kararname çıkaramaz. Mevcut kanunlarla çelişirse kanun geçerli olur.
Cumhurbaşkanı’nın düzenleme yetkilerini sayarken, referandumla Anayasa’ya konulan şu hükmü de zikretmeliyiz:
“Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir.”
Tabii en önemlisi bu.
MECLİS’İN YETKİLERİ
Meclis’in gensoru yetkisinin kaldırılması tabiidir, çünkü hükümeti Meclis kurmuyor, Cumhurbaşkanı kuruyor.
Yeni sistemde denetim mekanizması olarak sadece “Meclis araştırması, genel görüşme, Meclis soruşturması ve yazılı soru” yolları mevcut.
Yazılı soru önergesi sadece Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanlara yöneltilebilir.
Meclis araştırması ve genel görüşme, iktidar çoğunluğunca kolayca reddedilebilir; bunu parlamenter sistemde de gördük.
Meclis soruşturmasına gelince, bunun için 301 vekilin önerge vermesi lazımdır. Soruşturmanın kabulü için 360, yargılama kararı için 400 vekilin oy vermesi gerekir ki, imkânsızdır.
Dünya demokrasilerinde de bu böyle zor bir yoldur; Amerika’da da aynı oranlar geçerlidir. Fakat Amerika’da Senato soruşturma dışında da geniş denetim yetkilerine sahiptir, bizim Meclis o kadar yetkili kılınmamıştır.
Yeni sistemin merkezinde “güçlü cumhurbaşkanı” vardır.
Temennimiz elbette bu geniş yetkilerin Sayın Erdoğan’ın dediği gibi “daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok refah” getirmesi, ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasıdır