10 Ekim 2020 Cumartesi

Yeniden Reform Dönemi


İKTİDAR 2002-2011 arasında olduğu gibi yeniden reform dönemine girecek mi? Yeniden evrensel hukuku ve AB standartlarını hedef olarak benimseyecek mi?

Türkiye’nin buna ihtiyacı olduğunu yıllardır yazıyorum.

2002-2011 diyorum, bu AK Parti iktidarıyla ilgili... Yoksa Türkiye’de AB reformları Ecevit hükümeti zamanında başlamış, mesela idam cezası “harp hali”dışında kaldırılmış, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı için kanuni düzenleme yapılmıştı.

Bugün ekonomideki ağır sorunları aşmak için Avrupa’ya ciddi ihtiyaç duyuluyor. Trump karşısında Avrupa’dan Türkiye lehine açıklamalar gelmesi de bu düşünceyi güçlendirdi. Fakat...

‘DÖRT BAKAN’ AÇIKLAMASI

Dışişleri, İçişleri, Adalet, Hazine ve Maliye bakanları arkalarına AB bayrağını da alarak yaptıkları basın toplantısıyla Avrupa standartlarına yöneliş niyetini açıkladılar.

“Reform Eylem Grubu” (REG) denilen bakanların açıklamaları çoğunlukla soyut sözlerdi.

Siyasi tutuklamalar ve Merkez Bankası’nın bağımsızlığı gibi ekonomide de hemen olumlu etkisi görülebilecek konularda somut şeyler söylemediler. Muhtemelen bu yüzden beklenen etkiyi göstermedi.

Mesela Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu... Kısaca “Venedik Komisyonu” denilen “Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu”nun önemini, hatta Avrupa kurumları üzerindeki hukuki etkisini çok iyi bilir.

Sayın Çavuşoğlu altı yıl önce şöyle diyordu: “Yeni anayasa sürecinde Türkiye’nin Komisyon’dan azami faydalanması gerekiyor. Bu ayıp bir şey değil. Bugün Norveç, yasalarını değiştirirken Venedik Komisyonu’ndan görüş alıyor.” (11 Mart 2012)

2017 referandumunda Komisyon’dan görüş sorulmadığı gibi, yeni sistemi inceleyen Komisyon, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, parlamento denetimi gibi asli ilkelerin çok kısıtlandığını rapor etti. (13 Mart 2017)

ADALET, YARGI

Sayın Bakanların anayasal sorunlara girmemesini siyaseten anlamak mümkün. Ancak yasal konularda açıklamalar yapabilirlerdi.

Mesela aynı zamanda HSK Başkanı olan Adalet Bakanı Gül “Şiddet içermeyen yazı ve haberler için tutuklama yapılmasını doğru bulmuyoruz... İddianamesiz uzun tutukluluklar yanlıştır” diyebilirdi; bu AİHM ve AYM içtihatlarına da uygun olurdu ama demedi.

AB hukukuna göre yargıya hiçbir aşamada emir verilemez; bizde de böyleydi... Fakat 2014’te “soruşturma aşamasında”, mesela tutuklama konusunda sulh ceza hâkimlerine emir verilmesini suç olmaktan çıkararak buna imkân tanıyan düzenleme yapıldı! (TCK, md. 277) Bazı tutuklamalardaki siyaset şüphesinin sebeplerinden biri de kuvvetler ayrılığına aykırı bu düzenlemedir.

Bu maddenin eski haline getirilmesi yargı bağımsızlığı için şarttır.

Gül, yargı bağımsızlığını güçlendirmek için hiçbir kanun hazırlığından bahsetmedi.

DENETİMDEN ÇIKMAK

AK Parti iktidarının geçmişteki büyük başarılarından biri 2004 yılında Türkiye’yi Avrupa sürecinde “denetimli ülke” olmaktan çıkarmasıydı. Erdoğan bunu “AB yolu açıldı” diye açıklamıştı.

Fakat AKPM Türkiye’yi 25 Nisan 2017’de yeniden “denetim”e aldı!

Dört bakan “denetim”den çıkma amacını vurguladılar, çok iyi...

Ekonomi için de gerekli bu.

Fakat yeniden evrensel hukuk devleti ilkeleri yönünde reform dönemine girmeden nasıl olacak?

Anlaşılan “Reform Eylem Grubu” henüz eylem değil, söylem aşamasında...

Somut düzenleme ve davranışlarla yeniden reform yoluna girilirse hem ekonomide hem dış politikada Türkiye’nin eli güçlenir.

Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.

Comments


EmoticonEmoticon