Klan ve aile, Roma'nın kişi adları sisteminin temelini oluşturur. Patrici sınıfı üyesi bütün erkeklerin üç adı vardır. Praenomen veya birinci ad genellikle on iki adlık kısa bir listeden seçilir ve genellikle kısaltılmış olarak yazılır:
1. C (G) = Gaius
2. Gn = Gnacus
3. D = Decimus
4. Fl = Flavius
5. L = Lucius
6. M = Marcıus
7. N = Numerius
8. P = Publius
9. (Q) = Ouintus
10. R = Rufus.
11. S = Sextus.
12. T = Titus
Nomen kişinin klanını, cognomen ise ailesini yösterir. Dolayısıyla "C. Julius Caesar” Juliler klanından (gens), Caesar ailesinden (domus) Gaius demektir.
Aynı soylu klan üyesi bütün erkekler, aynı nomen (klan adı) paylaşırlarken, onların baba tarafından bütün erkek akrabaları da, hem aynı nomen’i hem de aynı cognomen’i (aile adı) paylaşırlar. Dolayısıyla herhangi bir anda, ortalarda dolaşan ve her biri ancak kendi praenomen’i ile ayırt edilebilen birçok Julius Caesar vardır. Ünlü generalin babası L. Julius Caesar'dır. Aynı ailenin birçok üyesinin üç adı da aynı ise ek sıfat veya lakaplarla ayırt edilirler:
P. Cornelius Scipio Tribun. MÖ396-395
P. Cornelius Scipio Barbatus (Sakal) diktatör 306
P. Cornelius Scipio Asina (Dişi Eşek) konsül 221
P. Cornelius Scipio konsül 218 Africanus’un babası
P. Cornelius Scipio Africanus Major (Yaşlı Afrikalı 230-184) General konsül 205. 194 Hanninal’e karşı zafer kazandı
P. Cornelius Scipio Asiaticus (Asyalı) Africanus'un erkek kardeşi
P. Cornelius Scipio Africanus Minör (Genç Afrikalı) Africanus Major'un oğlu
P. Cornelius Scipio Aemilianus Africanus Minör Numantinus (Numanth MÖ 184- 129). Africanus Minör'ün kabul edilmiş oğlu. Kartaca’yı yıkmıştır.
P. Cornelius Scipio Nasica (Burun), konsül 101
P. Cornelius Scipio Corculum (Küçük Kalp), Pontifex Maksimus 150
Marius veya M. Antonius gibi pleblerin nomeni yani klan adı yoktur.
Buna karşılık kadınlara, ya patrici için klan adının dişili ya da plebler için aile adının dişili olmak üzere tek bir ad verilir. Dolayısıyla, örneğin Julilerin bütün kızlarının adı Julia, Livilerin kızlarının adı Livia olur. Kız kardeşler ayırt edilmezler. Marcus Antonius'un iki kızının da adı "Antonia"dır. Sonradan, biri Neron'un, öteki Germanicus'un annesi olmuştur. Marius'un bütün kızları "Maria"dır. Bu Roma kadınlarının tam bir bireysel kimliğe layık görülmedikleri aşağı konumun bir göstergesidir.
Roma pratiğinin gösterdiği gibi, çoklu adlar, sadece bağımsız hukuki statüye sahip vatandaşlar için gereklidir. Bu nedenle Avrupa tarihinin büyük bölümünde, insanların çoğu çok daha azıyla yetinmiştir. Sahip oldukları şeyin tamamı bir ön ad veya "Hristiyan adı” ile soyadı ya da sıfat türünden bir tanımlamadır. Bütün Avrupa dillerinde "Küçük John Büyük Tom’un oğlu”na benzer sözler vardır. Kadınlar, kişi adına ek olarak, kimin karısı ya da kızı olduklarını gösteren bir terim de kullanmışlardır. Slav dünyasında bu -ova veya -ovna sonekleri halini alır. Maria Stefanova (Lehçe). "Stefan’ın karısı Mary”; Elena Borisovna (Ruşça) "Boris'in Helen” demektir. Ünlü kişiler ve yabancılar, ait oldukları (kökenleri olan) yerlerigösteren adlar almışlardır.
Ortaçağda, feodal soylular kendilerini, mertebelerini onaylayan fiefleriyle birleştirmek gereğini duymuşlardır. Sonuç olarak, von veya di gibi önekler veya -ski gibi öneklerle birlikte yer-esaslı soyadlarını benimsemişlerdir. Dolayısıyla Fransa prensi Charles de Lorainne. Almancada "Kari von Lotharingen”, Lehçede (Polonya dili) "Karol Lotarinski" olarak tanınacaktır. Esnaf örgütleri üyeleri, uğraşıtıkları zaaat veya ticaret dalını gösteren adlar kabul etmişlerdir. Son derece yaygın olan Bakers (Fırıncılar). Carters (Arabacılar), Millers (Değirmenciler), Smiths (Demirciler), aile soyadları geleneğine oturan en büyük gruplardır. Daha yeni dönemlerde, devletler, bireyleri sayım, vergi toplama ve askere çağırma gibi tuzaklara düşürerek geleneği yasal zorunluluğa dönüştürmüştür. İskoçya Gaelleri ve Polonya Yahudileri, uzun süre soyadı kullanmaktan kaçınış iki eski topluluktur. Her ikisi de yüzyıllarca geleneksel ad biçimlerini baba adı (örneğin Yahudice "Abraham Ben Isaac” (Isaac'ın oğlu Abraham) veya kişisel sıfat-lakap kullanarak yaşalan bir cemaat özerkliğini kullanabilmiştir. İngilizce konuşan bazı ovalıların Rob Roy MacGregor (yaklaşık, 1660-1732) dediği ünlü dağ eşkıyası, kendi memleketi Inversnaid'de Rob Ruadh (Red Robert) olarak tanınmaktaydı. Gael ve Yahudi adlandırma tarzı, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında bürokrasinin kurbanı olmuştur. Jakobit yenilgisinden sonra İskoç dağlıları, eskiden ender kullandıkları klan adlarına göre kaydedilmiş, bu nedenle Binlerce MacGregors, MacDonalds ve MacLeods türemiştir. Polonya'nın bölünmesinden sonra Rusya'daki Polonya Yahudileri genellikle doğdukları kasabanın veya soylu işverenlerinin adını almışlardır. Prusya ve Avusturya'da kendilerine devlet görevlilerince Alman soyadları verilmiştir. 1795’ten 1006’ya kadar Varşova'daki Yahudi cemaati, kentin, kendi kafasına göre soyadı dağıtan Prusyalı yöneticisi E. T. A. Hofmann’ın merhametine kalmıştır. Şanslı olanlar Apfelbaum (elma ağacı), Himmelfarb (Gök rengi) veya Vogelsang (Kuş şarkısı) ile yelinmişler, daha az şanslı olanlar Fischbein (Balık kemiği). Hosenduft (Pantolon kokusu) veya Katzenellenbogen’a (Kedi dirseği) razı olmuşlardır.
Norman Davies, Avrupa Tarihi, s. 192-194