tarlarının da günden güne artmasıyla İnaloğlu, Osmanlı mülkünü tümden elde etmek gibi rüyalara dalmış bulunuyordu. Çelebi Mehmed'in, hemen hemen oturduğu bölgeye kadar ya yılan İnaloğlu'nun faaliyetleri karşısında gönlü daralmış, sıkıntısı artmıştı. Düşmanın durumunu anlamak ve maksadını öğrenmek kasdıyla bir elçi göndermeyi uygun buldu. Mektubunda İnaloğlu'na şöyle demekteydi: "Memleket halkı ve güçsüz kişiler Allahu Tealanın sizlere bir emanetidir. Bunlara bakmakla onları korumak padişahın namus borcudur. Kulağımıza öyle geldi ki, kendinize bağlı olanlar, hiz metinizde bulunanlar, atalarımızdan kalan illerimizde yaşayan halkımızı dara düşürmüşlerdir. Oysa at ve davarlarınız ziyadedir. Size yakışan budur ki, illerimizin çiğnenmesine, ayaklar altına alınmasına izin vermeyesiz. Adamlarınız halkın varlığına el uzat mamalıdır. Bu toprakları sahipsiz sanarak el çabukluğuyla konmaya kalkıştıysanız, buraların şanı yüce koruyucusunu tanıyınca artık çekip gidersiniz. Yok göçmezseniz kötü bitecek sonuçlara hazırlanınız. Bundan sonra sadece kılıçların ve okların diliyle konuşulur ve görüşülür." Elçi, İnaloğlu'nun konduğu yere geldiğinde onun askerinin ve gücünün anlatılanlardan çok yüksek olduğunu gördü. Şerrinden genç sultanı koruması, esirgemesi için Allah'a yalvarmaya başladı. İnaloğlu ise şehzadenin elçisine kıymet vermediğini göstermek üzere karşılamayı ağırdan aldı. Huzuruna aldığında hiç ilgilenmez göründü. "Şimdi Mehmed ne mahalde? Ne iştedir?" şeklinde uy gunsuz sorular yöneltti. Nlmeyi okuduğunda ise cahillik damarı kabararak elçiyi öldür meye tevessül etti. Ancak yanındaki gün görmüş adamların tesiriyle bu teşebbüsten vazgeçti. Bunun üzerine şu mektubu kaleme aldı:" (Ahmet Şimşirgil – Kayı I)
Tarih, bayramcigerli.blogspot.com,
Bayram Cigerli,Tarih Notları, Osmanlılar,Tarih Konu Anlatım,Ahmet Şimşirgil,Kayılar,