Aydos Kalesi ise destanlara konu olacak bir şekilde Abdurrahman Gazi ile Konur Alp tarafından zapt edildi. Aydos Kalesi'nin hayli sarp bir yerde olması ve istihkamlarının sağlamlığı fethin çok zor olacağını gösteriyordu. Buna rağmen gaziler uygun bir fırsatın çıkacağı umudu ile savaşı sürdürmekte idiler. Hadis-i şerifte "Cenab-ı Hakk bir şeyin olmasını dilerse onun sebeplerini hazırlar" buyrulduğu üzere kalede de birtakım olaylar cereyan etmekte idi. Kale tekfurunun güzellikler örneği hünerli bir kızı vardı. Bu kız muhasara sırasında bir gece rüyasında karanlık ve derin bir kuyunun içine düşer. Kendini kurtarmak için tutunacak bir dal, bir çıkış yolu bulamaz. Ne kadar bağırsa çağırsa da yakınlarından bir cevap alamaz. En sonunda bu korkunç kuyunun ölümüne sebep olacağı inancıyla ümidi kırılıp çırpınmaktan vazgeçer." (Ahmet Şimşirgil – Kayı I)
İşte tam bu sırada nurani yüzlü bir yiğit ortaya çıkar kızı bu tehlikeli çukurdan selamet kıyısına alır. Dolunay kadar güzel kız rüyadan karışık duygularla uyanır, düşünü yorumlayacak birini arar. Bu arada o yiğit delikanlı gözlerinin önünden bir türlü gitmez, aşkından deli olmuştur. Pırıl pırıl parlayan aydınlık bir günde içini karartan düşünceleri dağıtmak maksadıyla kale üzerinde dolanıp Türklere ok atıyordu ki birden surlar önünde dimdik duran, etrafına emirler yağdıran yiğit Abdurrahman Gazi'yi gördü. Günlerdir aşkıyla yanıp tutuştuğu uğruna şaşkına döndüğü delikanlının bu din yolunda savaşanla rın başbuğu olduğunu anladı. Gördüğü rüyanın yorumuna kendi kendine vakıf oldu. O anda kalbine doğan hiss-i tabii ile durumunu belirten bir mektup kaleme aldı. Müslüman olmak istediğini belirttiği mektubun sonunda; "Eğer kaleyi almayı murat ediyorsanız falan gece bana yiğitler ile bera ber geliniz, hisar dibinde gizleniniz. O zaman ben size yardımcı olacağım" diyordu. Ertesi gün mektubunu bir taşa bağlayıp kimseye hissettirmeden Osmanlı ordusunun saflarına attı. Kağıda sarılı taş kolayca askerlerden birinin dikkatini çekti. Mektup derhAf Abdurrahman Gazi'ye ulaştırıldı. Rumca bilen birine okutturuldu. Konur Alp ve Abdurrahman Gazi mektupta yazılan lara vakıf olunca durumu görüşerek geri çekilme kararı aldılar. Akşam olunca kuşatmayı kaldırdıkları hissini vererek bütün eşya ve ağırlıklarını kale önünden çektiler. Bizanslılar, "Osmanlılar çekildi, artık tehlike geçti" diyerek büyük sevince kapıldılar, sefahate daldılar. Gece yarısı kale burcundan aşağıya sağlam bir ip sarkıtılırken Abdurrahman Gazi seksen dilaveri ile gizlenmiş olduğu yerde bek liyordu. Belirtildiği üzere ipin gelişi ile birlikte örümcek misali tuttu ve hızla kale üzerine çıktı. Onu diğer yiğitler takip ettiler.
Gaziler derhal kale kapularında nöbet tutan muhafızları te pelemek üzere harekete geçtiler. İçkiden sarhoş olmuş kapıcının yanından anahtarı alarak kapıyı açtılar. Bundan sonrası Türk yiğitleri için çocuk oyuncağı gibiydi. Konur Alp, fetih müjdesiyle birlikte kumandanın kızıyla esir ve ganimetleri Orhan Gazi'ye gönderdi.42 Fethin öyküsünü dinleyen keremli padişah yüce Allah'a şükürler ettikten sonra tekfurun gönüller alan güzel kızını Abdurrahman Gazi ile nikahladı. Sayısız armağanlarla onları mutlu kıldı. Bu izdivaçtan Kara Abdurrahman adıyla tanınan yiğitlik örneği bir oğuları oldu. Bu delikanlı bahadırlıkta kendisini öyle gösterdi, öyle ileri gitti ki onun yüzünden İstanbul halkı rahat ve huzuru unut muşlar, uykuyu gözlerine haram etmişler, analar çocuklarını "Kara Abdurrahman geliyor seni kapacak" diye korkutur olmuşlardı. 43
Tarih, bayramcigerli.blogspot.com,
Bayram Cigerli,Tarih Notları, Osmanlılar,Tarih Konu Anlatım,Ahmet Şimşirgil,Kayılar,