Özbek hükümdarı ve târihçi. 1603 (H.1012)’de Rus Kazaklarının Urgenç’e hücumlarından ve bunları babasının imha etmesinden kırk gün sonra doğdu. Babasının bu gazası ve galibiyeti sebebiyle ona Ebü’l-Gâzi ismi verildi. Babası Harezm Özbek hânlarının ceddi olan Yadigâr Han’ın dördüncü batından torunu Arab Muhammed Han’dır. 1644 (H.1054) senesinde tahta geçti. 21 sene hükümdarlık yaptı. 1663 (H. 1074)’de vefât etti.
Arab Muhammed Han, önce Urgenç’i sonra da Hive’yi başşehir yaptı. Oğlu Ebü’l-Gâzi’yi Harezm’de Kat vâliliğine tâyin etti. 1620 (H.1030) senesinin başlarında Arab Muhammed Han’ın oğullan Habeş ve İlbars, babalarına isyan ettiler. Ebü’l-Gâzi, babasının yanında yer alarak çıkan savaşlarda fevkalâde cesaret ve kahramanlık gösterdi ise de babasının yakalanıp saltanattan el çektirilmesine mâni olamadı. Bu hâdise üzerine Ebü’l-Gâzi Bahadır Han, Buhârâ hükümdarı İmâm Kuli Han’a sığındı ve iki yıl onun yanında kaldı.
Arab Muhammed Han’ın büyük oğlu İsfendiyâr Han, babasının yerine Harezm hanlığına geçince, 1623 (H.1033) senesinde Urgenç’i has olarak Ebü’l- Gâzi Bahadır Han’a verdi. Ebü’l- Gâzi, burada üç sene kaldı. Harezm’e tek başına hâkim olmak arzusuyla ağabeyi ile harbe girişti. Fakat muvaffak olamadı.
Hive Kalesini Ele Geçirdi
1626 (H.1036) senesinde Kazakistan’a gidip, üç ay orada kaldı. Daha sonra da Taşkent hanının dâvetine icabet etti. İki sene de Taşkent’te kaldı. Buradan tekrar, Buhara hükümdarı İmâm Kuli Han’ın ülkesine giderek ordu toplamaya başladı. Ağabeyi İsfendiyâr Han’ın seferde olmasından faydalanarak, Hive şehri üzerine yürüyüp şehrin kalesini ele geçirdi. Fakat İsfendiyâr Han, ordusu ile gittiği seferden dönünce, Ebü’l-Gâzi üzerine harekete geçti. Ebü’l-Gâzi mukavemet gösteremeyip, yakalandı ve Safevîlerin elinde bulunan Yurd’a gönderildi. Oradan İsfehân’a geçen Ebü’l-Gâzi Bahadır Han, kendi yazdığı târihinde, İran’da iken Şah tarafından iyi muamele gördüğünü, kendisine dirlik verilip maaş bağlandığını ve on yıl orada kaldığını yazmıştır.
Târihe büyük bir ilgi duyan Ebü’l-Gâzi Bahadır Han, gittiği yerlerin târihini incelediği gibi, İsfehan’da iken de Türk târihi üzerine yazılmış Fars kaynaklarını tetkik etme imkânı buldu.
Harezm Hanlığı'nın Tahtına Geçti
Ebü’l-Gâzi Bahadır Han, İsfehan’dan kaçarak önce Ersari sonra da Balhan’daki Türkmenlerin yanına gitti. Bir müddet de başka Türkmenlerin yanında yaşadıktan sonra, 1642 (H.1052) senesinde ağabeyi İsfendiyâr Han’ın ölümü üzerine 1643 (H.1053)’te Harezm Hanlığı tahtına geçti. Hive şehrini kendine merkez yaptı. Yirmi bir sene tahtta kaldı. En çok Türkmenlerle mücâdele etti. Rus çarları, Buhara hânları, Safevîler, Kazak hânları ve Osmanlı sultanları ile münâsebetleri oldu.
Ebü’l-Gâzi Bahadır Han’ın on altı yaşlarında devlet işlerine karışmasına rağmen Urgenç’te geçirdiği gençlik yıllarında ve İran’da bulunduğu müddet içinde, ciddî bir şekilde ilim tahsil ettiği, Arapça’yı ve Farsça’yı iyi bildiği, bu dillerden yaptığı tercümelerden ve yazdığı eserlerden anlaşılmaktadır.
Meşhur Bir Tarihçiydi
Ebü’l-Gâzi Bahadır Han, hükümdarlığı yanında meşhur bir târihçidir. İki mühim eseri vardır. Bunlardan biri, 1659 (H.1070) senesinde yazdığı "Şecere-i Terâkime", diğeri de 1663 (H.1074)’de vefâtı üzerine yarım kalan ve vasiyeti üzerine oğlu Enûşe tarafından tamamlanan, "Şecere-i Türk"’tür. İlk eserini, Reşîdüddîn’in târihinden aldığı Oğuznâme ile Türkmenlerden topladığı yirmiye yakın Oğuznâmeyi rivâyetleriyle karşılaştırarak yazmıştır. Eser, Rus müsteşriki Tumansky tarafından, 1892 (H.1310)’da Aşkaâbâd’da Rusça olarak ve 1937 (H.1356) yılında da Türk Dil Kurumu tarafından faksimile olarak (aynen) neşredilmiştir.
Ebü’l-Gâzi Bahadır Han’ın diğer eseri Şecere-i Türk ise on beşinci asrın ikinci yarısından başlayıp, Harezm’de hükümet süren Yâdigâroğlu Şıban Özbek hanlarının târihini ve nesebini tesbit etmek maksadı ile kaleme alınmış ve bu sülâlenin 1663 (H.1074)’e kadar gelen târihi için asıl kaynak olmuştur. Bu bakımdan yalnız Özbek hanları târihi için değil, bütün Moğol ve Türk târihi için başlıca kaynak sayılmıştır. Bu eseri batıya ilk defa tanıtan Poltava savaşından sonra Ruslar tarafından Sibirya’ya sürülen İsveçli bir subaydır. Eser, Moğol hanedanını ve kabîlelerin târihini belirten başlıca kaynaklardan biridir. Kont Estrahenburg tarafından Almanca’ya tercüme edilen eserin Fransızca tercümesi de, 1726 (H.1139)’da Leiden’de yayınlanmıştır.