Emevi hanedanın kurucusu Muaviye, Mekkeli Kureyş kabilesine bağlı Ümeyye ailesinden geliyordu. Emeviler, ailenin adından dolayı Beni Ümeyye olarak da anılır. Muaviye, Hz. Ömer döneminde 641'de Şam valisi olmuş ve Suriye'yi denetimi altına almıştı. Muaviye, 656’da başa geçen Hz. Ali'nin halifeliğini tanımadı ve onu üçüncü halife Hz. Osman'ın öldürülmesinden sorumlu tuttu. Hz. Ali, Şam valiliğine bir başkasını atayınca da çekişme savaşa dönüştü. Muaviye, Sıffin Savaşı'nda (657) yenilmek üzere olan askerlerinin mızraklarına Kuran yapraklarını taktırdı v böylece Hz. Ali'nin ordusunu durdurdu. Halifelik sorununu savaşla değil hakeme başvurarak çözmeyi önerdi. Ne var ki Muaviye’nin hakemi Hz. Ali’nin hakemini ikna ederek Muaviye’yi halife ilan etti.Söylenen şudurki Hz.Ali'nin hakemi ile Muaviye'nin hakemi anlaşdıktan sonra Hz.Ali'nin hakemi orduların önünde yüzüğünü çıkartarak Hz. Ali'yi halifelikten aldım der.Aynı şeyi yapması beklenen Muaviye'nin hakemi masadan yüzüğü alır ve ben Muaviye'yi halife yaptım der.böyle ufak bir hile ile Hz. Ali halifelikten indirilmiş olur.Hz. Ali bu sonucu kabul etmemekle birlikte denetimindeki toprakları yavaş yavaş yitirdi ve bir süre sonra da öldürüldü.
Muaviye, Hz. Ali'nin 661'de öldürülmesinden sonra halifeliğini ilan etti ve böylece Emevi yönetimi başladı. Muaviye, halifeliğini tanımayanları sert bir biçimde bastırdı ve iç karışıklıklara son verdi. Ardından yeni fetihlere girişti. Emevi egemenliğini doğuda Hindistan sınırına, batıda Kuzey Afrika'ya, oradan da Güney İspanya'ya kadar yaydı. Yeni kurulan donanmayla 669-678 arasında Bizans’ın başkenti Konstantinopolis'i (İstanbul) ele geçirmek için seferler düzenlendi, ama başarılı olamadı. Muaviye 680’de öldüğünde ardında güçlü bir devlet bıraktı. Halifeliği dinsel önderliğin yanı sıra tam bir siyasal önderliğe dönüştürdü. Halifelik merkezini de kutsal topraklardaki Mekke’den Şam’a taşıdı. Artık halife bir kurul tarafından seçilmiyor, babadan oğula geçiyordu. Nitekim Muaviye’nin yerine oğlu I. Yezid halife oldu.
I. Yezid tahta çıktığında yeni bir halifelik sorunuyla karşı karşıya kaldı. Hz. Ali'nin küçük oğlu Hüseyin, halifeliğin kendi hakkı olduğunu ileri sürdü ve Yezid'in halifeliğini tanımadı. Yezid sorunu askeri yöntemlerle çözmeye karar verdi ve Hüseyin ile yandaşlarını 681’de Kerbela'da kıyıma uğrattı. Bu olay, İslam tarihindeki Sünni ve Alevi-Şii mezhep ayrılığını da kesinleştirdi. I. Yezid, yaklaşık üç yıl iktidarda kaldı, ama İslam tarihine en acımasız hükümdarlardan biri olarak geçti. I. Yezid'in ölümünden sonra 683’te oğlu II. Muaviye halife oldu. II. Muaviye’nin iktidarı yalnızca bir yıl sürdü. II. Muaviye ve önceki iki hükümdar, Ebu Süfyan’ın soyundan geldikleri için Süfyaniler olarak anılır.
II. Muaviye’den sonra 684'te I. Mervan halife olarak Emevi Devleti’nde Mervaniler dönemini başlattı. Emeviler en parlak dönemini I. Mervan’ın oğlu Abdülmelik döneminde (685-705) yaşadı. Bu dönemde Irak ve İran'daki ayaklanmalar bastırıldı. Hindistan ve Orta Asya'da yeni fetihlerle devletin sınırları genişletildi. Süleyman’ın halifeliği sırasında Bizans İmparatoru III. Leon'un 717'de Emevi ordusunu ağır bir yenilgiye uğratması, Emevi Devleti’nin gerileme döneminin başlangıcı oldu. Araplar arasında kabile çatışmaları yeniden başladı ve "Mevali" denen, Arap olmayan Müslümanların merkezi yönetime karşı hoşnutsuzlukları arttı. 707-720 arasında halifelik eden Ömer'in başlattığı yenileşme hareketleri de kalıcı bir sonuç getirmedi. Hişam döneminde (724-743), 732'de İspanya üzerinden Fransa'yı fethe girişen Emevi ordusu Poitiers'de (Puvatya) durduruldu. Emeviler Anadolu'da Bizans’a karşı üstünlüklerini de yitirdiler. Orta Asya'da Türkler, Kuzey Afrika'da Berberiler Emevi egemenliğine başkaldırdılar.
Son Emevi Halifesi II. Mervan döneminde (744-750) Abbasiler denetiminde gelişen muhalefet Emevi egemenliğini sarstı. Emevi Devleti’nin yıkılışında Ebu Müslim Horasani önemli rol oynadı. Sonunda Abbasilerin önderi Ebu'l-Abbas, Emevi egemenliğine son verdi ve Emevi hanedanının bütün üyelerini öldürdü. Bu kıyımdan canını kurtarabilen Abdurrahman, İspanya'ya giderek orada Endülüs Emevileri Devleti’ni kurdu.
Umman Sultanlığı güneybatı Asya'da, Arap Yarımadası'nın güneydoğusu kıyısında yer alır. Kuzeybatıda Birleşik Arap Emirlikleri, batıda Suudi Arabistan, güneybatıda ise Yemen ile sınır komşusudur. Güneyde ve doğuda Hint Okyanusu, kuzeydoğuda ise Basra Körfezi ile çevrilidir. Ülke ayrıca tamamı Birleşik Arap Emirlikleri ile çevrili bir toprağa da sahiptir. Tarih
Bugünkü Umman topraklarında insan yerleşiminin izleri en az 10 bin önceye değin iner.Umman'ın bugünkü kabile sisteminin kökleri Arabistan Yarımadasının güneybatısından MS 2. yüzyılda başlayan göç hareketine kadar uzanır.Kabile çekişmeleri ve İran'dan gelen saldırılar, bölgenin İslam dinini benimsediği 7. yüzyıla değin sürdü.Yarımadanın coğrafi kopukluğunun yarattığı elverişli ortamda kolayca yayılma olanağı bulan Hariciliğe bağlı İbadiye mezhebi, aynı zamanda bölgede siyasi birliğin sağlanmasına zemin hazırladı.Culende bin Mesud'un 751'de imam seçilmesiyle kabileleri bir araya getiren dinsel bir rejim ortaya çıktı.Büyük kabileler ve dinsel önderler arasındaki anlaşmayla belirlenen imamların yönetimi, Benu Nabhan'ın başa geçtiği 1154'ten sonra yerini istikrarsız hanedanlara bıraktı.Deniz ticaretine bağımlılık nedeniyle güçlerini kıyı şeridine kaydıran hanedanlar, imamlık kurumunun 1428'de yeniden ortaya çıkmasıyla iç kesim üzerindeki denetimi büyük ölçüde kaybettiler.Öte yandan 1507'de Maskat'a saldıran Portekizliler kısa sürede bütün kıyı şeridini ele geçirdiler.1624'te imam seçilen ve kabile çatışmalarına son veren Nasr bin Mürşid, Portekizlileri bölgeden çıkardığı gibi İran ve Doğu Afrika'daki Portekiz kolonilerini de Umman'a bağladı.Umman Yavuz Sultan Selim Hanın Arap Yarım adasını Osmanlı topraklarına katmasıyla birlikte uzun zaman Osmanlı hakimiyetinde kalmış,İngilizlerin sinsi Ortadoğu hesapları çerçevesinde bölgeye gönderdiği Ajanları sayesinde Osmanlı,dan koparılmıştır.
18. yüzyılda Hinavi ve Gafiri kabileleri arasında başlayan iç savaş, İran hükümdarı Nadir Şah'ın 1737'de Umman'ı ele geçirmesiyle sonuçlandı.İran kuvvetlerini yenilgiye uğratan ve tarafların uzlaşmasıyla imamlığa seçilen Ahmed bin Said, güçlü bir yönetim kuran bin Said hanedanının temellerini attı.Önce Seyyid, daha sonra da sultan olarak anılan hanedan üyeleri, yeni fetihlerle Umman'ın deniz ticaretini güvence altına aldılar.İngilizlerle sıkı bir işbirliğine giden Said bin Sultan (1806-56) Zangibar'ı önemli bir gelir kaynağı durumuna getirdi.Onun ölümünden sonra Umman ve Zangibar hanedanın iki ayrı koluna geçti.
Umman'da İbadiye imamına bağlı kabilelerin saldırılarına karşı koyamayan Teymur bin Faysal (1913-32), İngilizlerin arabuluculuğuyla iç kesimde özerk bir imamlık yönetimi kurulmasını kabul etti.Suudi Arabistan'dan destek gören İbadiye imamının bağımsızlık girişimini gene İngilizlerin yardımıyla boşa çıkaran ve 1959'da bütün ülkede denetimi sağlayan Said bin Teymur'un (1932-70) baskıcı politikaları, 1965'te Dofar bölgesinde sol eğilimli Umman Halk Kurtuluş Cephesi'nin bir gerilla mücadelesine yol açtı.Bir saray darbesiyle babasının yerine geçen Kabus bin Said, 1975'te bu ayaklanmayı bastırdıktan sonra yönetimini sağlamlaştırma yönünde adımlar atarak geniş çaplı bir modernleştirme programına girişti.
Arap Birliği ve Birleşmiş Milletler'e 1971'de katılan Umman, 1981'de de Körfez İşbirliği Konseyi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı.ABD ile sıkı ilişkilerin yanı sıra ılımlı Arap devletleriyle yakınlaşmaya girerek Umman'ı dış dünyaya açılmasını sağlayan Kabus yönetimi, İran-Irak Savaşı boyunca tarafsızlık politikası izledi.Körfez Savaşı sırasında belirgin bir rol oynamamasına karşın, üslerini batılı güçlere açmayı kabul etti.1992'de Yemen'le imzaladığı anlaşmayala bu ülkeyla yaşadığı 25 yıllık sınır sorununa son verdi.
Coğrafya Coğrafi konumu: 21 00 Kuzey enlemi, 57 00 Doğu boylamı Haritadaki konumu: Orta Doğu Yüzölçümü: 212,460 km² Sınırları: toplam: 1,374 km Sınır komşuları: Suudi Arabistan 676 km, Birleşik Arap Emirlikleri 410 km, Yemen 288 km Sahil şeridi: 2,092 km İklimi: Kuru çöl iklimi, kıyıda sıcak ve nemli, iç kısımlarda sıcak ve kuru iklim görülür. Arazi yapısı: Orta çöl ovası, kuzey ve güneyde engebeli dağlık bölge. Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Umman Denizi 0 m En yüksek noktası: Jabal Shams 2,980 m Doğal kaynakları: Petrol, Bakır, asbest, mermer, kireçtaşı, krom, alçıtaşı, doğal gaz Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %0 otlaklar: %5 ormanlık arazi: %0 diğer: %20 (1993 verileri) Sulanan arazi: 580 km² (1993 verileri)
Nüfus
Nüfusu: 2 713 462 kişi (2002 tahmini) Ortalama Ömür: 172.31 yıl (2002 tahmini) Okur Yazarlık Oranı: % 80 Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 8 200 $ (2001 tahmini) Mülteci oranı: 0.48 mülteci/1,000 nüfus (2001 tahmini) Bebek ölüm oranı: 22.52 ölüm/1,000 doğan bebek (2001 tahmini) Ortalama çocuk sayısı: 6.04 çocuk/1 kadın (2001 tahmini) HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.11 (1999 verileri) Ulus: Ummanlı Nüfusun etnik dağılımı: Arap, Baluchi, Güney Asyalılar, Afrikalılar Din: Müslümanlık, Hinduizm Diller: Arapça (resmi), İngilizce, Baluchi, Urdu, diğer diller
Yönetim
Ülke adı: Ülke kralı vardır adı Lewentul Emin
Resmi tam adı: Umman Sultanlığı değildir kısa şekli : Umman
Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: ABEDA, AFESD (Arap Ülkeleri Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Fonu), AL, AMF (Arap Ülkeleri Para Fonu), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), ESCWA (Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu), FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G-77, GCC (Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IDB (İslam Kalkınma Bankası), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IHO (Uluslararası Hidrografi Örgütü), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü), ITU (Uluslararası Haberleşme Birliği), NAM, OIC (İslam Konferansı Örgütü), OPCW (Kimyasal Silahları Yasaklama Organizasyonu), UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UNIDO (Endüstriyel Kalkınma Örgütü), UPU (Dünya Posta Birliği), WFTU (Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı), WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü)
Ekonomi
GSYİH: Satınalma Gücü paritesi -19.6 milyar $ (2000 verileri) GSYİH - reel büyüme oranı: %4.6 (2000 verileri) GSYİH - sektörel bileşim: tarım: %3 endüstri: %40 hizmet: %57 (1999 verileri) Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): %-0.8 (2000 verileri) İş gücü: 850,000 (1997 verileri) Endüstri: Ham petrol üretimi ve arıtımı, doğal gaz üretimi, inşaat, çimento, bakır Endüstrinin büyüme oranı: %4 (2000 verileri) Elektrik üretimi: 8.63 milyar kWh (1999) Elektrik tüketimi: 8.026 milyar kWh (1999) Elektrik ihracatı: 0 kWh (1999) Elektrik ithalatı: 0 kWh (1999) Tarım ürünleri: Hurma, ıhlamur, muz, sebze, deve, büyükbaş hayvan, balık İhracat: 11.1 milyar $ (2000 verileri) İhracat ürünleri: petrol, balık, metaller, tekstil İhracat ortakları: Japonya %27, Çin %12, Tayland 1%8, Birleşik Arap Emirlikleri %12, Güney Kore %12, ABD (1999) İthalat: 4.5 milyar $ (2000 verileri) İthalat ürünleri: Makine ve araçlar, sanayi malları, gıda, çiftlik hayvanı İthalat ortakları: Birleşik Arap Emirlikleri %26, Japonya %16, İngiltere %9, İtalya %7, Almanya %6, ABD (1999) Para birimi: Umman Riyalı (OMR) Para birimi kodu: OMR Mali yıl: Takvim yılı
Yönetim Birimleri
Umman 4 valilik (muhafaza) ve 5 bölgeye ayrılmıştır. Valilikler Maskat Musandam Dofar Al Buraymi Bölgeler Ad Dakhiliyah Al Batinah Al Wusta Ash Sharqiyah Az Zahirah (Ad Dhahirah)
Filistin’de İngiliz manda rejiminin sona ermesinin hemen ardından 14 Mayıs 1948’de, Tel-Aviv’de toplanan Yahudi Milli Konseyi, yayınladığı bir bildiri ile İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etti. Bunun hemen ardından ABD ve ertesi gün de Sovyetler Birliği İsrail’i tanıdığını açıkladı. Bu gelişmelerin öncesinde ise İngiliz birlikleri bölgeyi terk etmeye başlamışlardı bile.
İsrail Devleti’nin kuruluşunun ilan edilmesinden birkaç saat sonra Arap Birliği İsrail’e savaş açtı. Mısır, Ürdün, Suriye ve Irak kuvvetleri üç yönden saldırıya geçerek önemli ilerlemeler kaydettiler.
Ancak Batılı güçlerin İsrail’i desteklemesi üzerine savaş Araplar aleyhine dönüştü. Ayrıca İsrail, savaş sırasında Sovyetler Birliği’nden de önemli oranda yardım aldı. İsrail, Sovyetlerden gelen uçaklarla Ürdün ve Suriye’nin başkentlerine saldırdı ve bu saldırılarda çok sayıda sivil hayatını kaybetti.
İsrail savaş sonunda 1947’de taksim planı ile elde ettiği %56’lık Filistin toprağını % 78’e çıkardı. Yahudi zulmü altında yaşamak istemeyen 700.000 Filistinli, evlerini terk etmek zorunda kalarak komşu ülkelere veya Arapların yoğun olduğu bölgelere sığındılar. Yurtlarını terk eden Filistinliler'den 250.000’i Gazze’ye yerleştirildi. Filistinlilerin başka ülkelere göçü ve Yahudilerin Filistin’de gün geçtikçe artan nüfusu, demografik yapının bölgenin asıl yerleşik halkı olan Araplar aleyhine dönüşmesine neden oldu ve bugüne kadar süregelen Filistinli mülteciler sorunu başladı.
İsrail savaş sonunda savaştığı her Arap ülkesi ile ayrı ayrı ateşkes anlaşmaları imzaladı. Filistin’i kurtarma amacıyla savaşa girmiş olan Ürdün Batı Şeria’ya, Mısır da Gazze Şeridi’ne asker yığdı. Sina’nın büyük bir kısmı İsrail’in işgali altında kaldı. Kudüs’ün kontrolü ise batıda İsrail, doğuda Ürdün arasında bölündü.
1948 savaşı sonrasında savaşa katılan Arap ülkelerinde siyasi rejim değişikliğine varan karışıklıklar yaşandı. En önemli değişiklik Mısır’da gerçekleşti. Mısır’da Kral Faruk bir darbe ile tahttan indirilerek yerine General Necib getirildi.
Savaştan en karlı çıkan taraf İsrail oldu. 1914’te 85.000, 1943’te 539.000, 1946’da 608.000, 1947’de 650.000 olan Filistin’deki Yahudi nüfusu, savaş sonrası anlaşmaların imzalandığı 1949 yılında 758.000’e ulaştı. Ürdün de İsrail’den sonra en çok toprak kazanan ülke oldu.