Sovyet-Afgan Şavaşı, Sovyetler Birliği'nin Aralık 1979'da Afganistan'a girmesiyle, 9 yıl sürecek bir savaş başlamış; Sovyetlerin dağılmasına varan gelişmelere ve hem iç ve hem de dış etkilere maruz kalmasına sebep oldu.
Afganistan krallıkla yönetilen bir devlet idi. Ülkede 1973 yılında Davud Han liderliğinde Cumhuriyet ilan edildi. Davud Han'ın hazırladığı Anayasa 1977'de kabul edildi. Davud Han devlet başkanı sıfatıyla kendi aile çevresinden, yakınlarından, devrik kraliyet ailesinin üyelerinden kurulu bir hükümeti iş başına getirdi. Bunun üzerine 10 yıldır ayrı çalışan iki sol örgüt, Halk ve Bayrak partileri Davud Han'a karşı birleştiler. Halk kanadı lideri Hafızullah Amin'in düzenlediği bir darbeyle Davud Han devrildi, kendisi ve aile üyelerinin çoğu öldürüldü. 27 Nisan 1978'de Afganistan Demokratik Cumhuriyeti kuruldu. Ama Halk ve Bayrak kanatları arasındaki birlik hızla bozuldu. Orduya dayanan Halk kanadı giderek güçlendi. Yeni yönetimin reform programında kadınlara eşit haklar, toprak reformu ve klasik Marksist - Leninist doğrultuda yönetsel önlemler yer alıyordu. Temel Afgan kültür öğeleriyle çatışan bu program ve siyasal baskılar, nüfusun geniş kesimlerini karşısına aldı. 1978 yazında Nuristan bölgesinde ilk ayaklanmalar patlak verdi ve eşgüdümsüz de olsa tüm ülkeye yayıldı. 5 Aralık 1978'de, Sovyetler ile Afganistan arasında Dostluk, İyi Komşuluk ve İşbirliği Antlaşması imzalandı.
Konu başlıkları [gizle]
1 Sovyet darbesi ve işgali
2 Uluslararası tepkiler
3 Sovyetlerin geri çekilmesi
4 Sonuçları
Sovyet darbesi ve işgali [değiştir]Bu gelişmelerden kısa süre sonra ülkede Sovyet yanlısı iktidara karşı ulusal direniş hareketi başladı. Ayaklanmalar karşısında Afgan ordusu güçsüz kalınca iktidarda bulunanlar Sovyetler'den yardım talep ettiler. Bu talep üzerine ve kısa sürede Afganistan'a çok sayıda Sovyet uzmanı ve askeri geldi. Sovyetler, 27 Aralık 1979'da ülkeyi fiilen işgal ettiler. Devlet başkanı Hafızullah Amin öldürüldü ve yerine Babrak Karmal getirildi. Sovyetler'in işgal hareketi, çok sayıda Afganlı'nın Pakistan ve İran'a sığınmasına sebep oldu.
Pakistan, bu durum üzerine BM'ye ve İslam Konferansı Örgütü'ne başvurarak, Afganistan'daki gelişmelerin önlenmesini ve Sovyet askerlerinin çekilmesini istedi. Ancak, bu girişimlerden sonuç alınamadı.
Ülkenin işgali Amerikan destekli mücahitlerin direnişine yol açtı. 1980'de ülke içindeki bazı gruplar Sovyet işgaline karşı birleştiler. Mücahit olarak adlandırılan güçlerin silahlı direnişi 1984'te yoğunlaştı. Afgan mücahitleri Sovyetler'e büyük kayıplar verdirdiler. Bu dönemde özellikle mücahitlere yapılan Amerikan yardımı belirgindir. Türkiye'nin o dönemde sahip olmadığı pek çok modern silah, özellikle helikopterlere yönelik kullanılan omuzdan atımlı Stinger füzeleri mücahitlere bol miktarda verilmiştir.
Uluslararası tepkiler [değiştir]Mücahitlerin direnişleri, çevre ülkeler ve Batı dünyasını da harekete geçirdi. Çünkü, Afganistan'ın Sovyet kontroluna girmesi, onların, Hint Okyanusu'na ve keza İran üzerinden Basra Körfezi'ne çıkmalarına imkan vermekteydi. Bu durum, Batı ülkelerini olduğu kadar, İran, Çin ve Pakistan gibi çevre ülkelerini de tehdit eden bir durum yaratmaktaydı. Keza, dünyanın diğer süper gücü ABD gelişmelerden en çok endişe duyan ülke idi. ABD, Sovyetler'in bu teşebbüsü üzerine SALT-II Antlaşması'nı onaylamaktan vazgeçti ve 5 Ocak 1980'de bu ülkeye yaptığı tahıl ihracatını da durdurdu. Ayrıca Sovyet işgaline tepki olarak, ABD ve 70'e yakın ülke Moskova'da düzenlenen 1980 Yaz Olimpiyatları'na katılmadı.
Dolayısıyla Afganistan'ın işgali, Dünya'nın iki süper gücünü bir kere daha karşı karşıya getirdi. İşgal, mahalli olmaktan çıkıp bir Dünya sorunu haline dönüştü. Fakat tüm bu gelişmelere rağmen Sovyetler, 1985 yılında Afganistan'daki askeri etkinliklerini daha da arttırma yoluna gittiler. Giderek artan Sovyet tehdidi ve etkinliği, Afgan mücahitlerinin direnişini ortadan kaldırmaya yetmedi.
Sovyetlerin geri çekilmesi [değiştir]1982 yılında BM'ce ele alınan Afganistan sorunu; Afganistan, Pakistan, ABD ve Sovyetler Birliği arasında yapılan görüşmelerle çözüme kavuşturulmaya çalışılmakta idi. Ancak, görüşmeler uzun süre devam etti ve sorun 14 Nisan 1988 Cenevre Antlaşması ile çözümlendi.
Cenevre Antlaşmasının imzalanmasından sonra, Sovyet askerleri 1988-1989 yılı içinde Afganistan'dan çekildiler. Sovyetler'in çekilmesinden sonra ülkede "mücahit" gruplar birleşerek bir hükümet kurdular. Fakat bir süre sonra iktidar için iç çekişmeler başladı.
Afganistan olayı BM temsilcisi Perez de Cuellar'ın siyasi işler yardımcılarından Diego Cordovez'in gayretleri ve altı yıllık bir çabadan sonra çözüme kavuştu. Amerikan Dışişleri Bakanı Schultz ile Sovyet Dışişleri Bakanı Şevardnadze arasında 21-23 Mart 1988'de Washington'da yapılan toplantılarda son pürüzleri giderildi ve Afganistan ile ilgili antlaşmalar 14 Nisan 1988'de Cenevre'de imzalandı.
Bu antlaşmalar 4 esas belgeden meydana gelmektedir. Bunlar:
Karşılıklı Münasebetlerin İlkeleri Konusunda İkili Anlaşma ile; Afganistan ve Pakistan, birbirlerinin egemenlik, siyasi bağımsızlık, toprak bütünlüğü ile güvenlik ve bağlantısızlık ilkelerine saygı göstermeyi ve birbirlerinin içişlerine karışmamayı taahhüt etmekteydiler.
Milletlerarası Garantiler Konusunda Deklerasyon ise;
Amerika ile Sovyetler Birliği arasında imzalanmış olup, Afganistan ile Pakistan'ın içişlerine karışmayacaklarını ve birinci belgedeki ilkelere saygı göstereceklerini belirtiyorlardı.
Mültecilerin Kendi istekleri ile Dönmelerine Dair Anlaşma da; mültecilerin serbestçe evlerine dönmelerinin sağlanması hususundaki tedbirleri kapsamaktaydı.
Diğer İlgili Konular Anlaşması ise; bu anlaşmalarla ilgili diğer konuların ne şekilde ele alınacağını belirtmekteydi.
Bu antlaşmalarda dikkati çeken nokta, Sovyetler'in Afganistan'dan çekilmesine dair herhangi bir ifadenin yer almamış olmasıdır. Buna göre, Sovyetlerin bölgeden çekilmesi, ikinci belge olan "Garantiler Deklarasyonu" çerçevesinde gerçekleşecekti. Bununla, Sovyetler'in prestijleri korunmaya çalışılmıştı.
Nitekim, Sovyetler'in Afganistan'dan çekilmeleri konusunda Amerika ile bir takvim tespit edildi ve 120. 000 kişilik Sovyet işgal kuvvetinin 15 Şubat 1989'a kadar çekilme işlemini tamamlaması kararlaştırıldı.
Sonuçları
Afganistan sorunu, Sovyetler Birliği açısından da önemli sonuçlar doğurdu. İşgal olayı, başarısızlık ve hezimetle neticelendi. Başarısızlık, Sovyet Cumhuriyetleri arasında tesirler yarattı ve bu ülkelerde Sovyetler'e karşı bağımsızlık mücadelesine yol açtı. Bu nedenle Afganistan hezimeti Sovyetler Birliği'nin dağılmasında önemli rol oynadı.
Sovyet işgali, Afganistan'da, günümüzde de devam eden sorunların bir ölçüde temelini teşkil etti. Nitekim, Afganistan 1997'de aşırı dinci Taliban örgütünün ülkeyi sarsan olaylarına sahne oldu. Taliban örgütünün faaliyetleri tüm dünyayı ve özellikle de Rusya'yı yakından etkiledi. Mücadele bir süre sonra Taliban ile Özbek asıllı general Raşid Dostum kuvvetleri arasında iç çatışmalara dönüştü. Taliban Örgütü'nün özellikle Tacikistan'ı da hedef olarak alması, Rusya'yı daha da endişelendirdi.
Gelişmeler üzerine Bağımsız Devletler Topluluğu Güvenlik Konseyi 27 Mayıs 1997'de Moskova'da toplandı ve Afganistan'daki gelişmeleri görüştü. Rusya ile BDT üyesi Orta Asya ülkeleri Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan Taliban rejiminden kaçanların mülteci akımına karşı sınırda önlemlerini artırdılar. Tacikistan ve Kırgızistan'da 30,000 kişilik Rus askeri alarm durumuna geçirildi. Sonuç olarak Afganistan ne zaman sona ereceği tahmin edilemeyen bir iç kargaşa ortamına girdi.
Wikipedia
15 Mayıs 2008 Perşembe
Sovyet-Afgan Savaşı
Related Posts
Tarihçi
Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.
Comments