Erhan Afyoncu'nun yazısından alıntıdır
Osmanlı döneminde ise kaos yaratmak için kundak konularak yangınlar çıkarılırdı...
1774'te 49 yaşında tahta çıkan Birinci Abdülhamid iyi niyetli, ancak uzun yıllar sarayda hapis hayatı yaşamasının bir neticesi olarak otoriter bir padişah değildi.
Askeri başarısızlıklar da buna eklenince Birinci Abdülhamid'in hükümdarlık dönemi birçok gücün siyasi çekişmesine sebep olmuştu. Yönetime hakim olmak isteyen güçler yangınlar çıkararak kaos ortamı yaratmışlardı. Türkiye'nin en önemli Osmanlı tarihçilerinden Doç. Dr. Fikret Sarıcaoğlu'nun "Birinci Abdülhamid" isimli kitabında bu konuyu genişçe anlatır.
İSTANBUL YANIYOR
İstanbul tarih boyunca yangınlardan bir türlü kurtulamamıştır. Ancak Birinci Abdülhamid döneminde artış kaydeden yangınların başlıca sebebini kundak va≠kaları, yani sabotajlar oluşturmaktaydı. Özellikle 1780-1785 yılları arasında kundakçılığın önüne geçilememişti. 1782'de günde üç beş yerde çıkarılan yangınlar, halk ve devlet adamları arasında korkuya ve paniğe sebep olmuştu.
Ancak 1784- 1785 yıllarında yangınlar daha da arttı. 9 Eylül 1785'te 15 yerde kundak bırakılmıştı. Kundak çam tahtası içine yerleştirilmiş kav ve kükürtlü maddelerden oluşmaktaydı. Kundak ateşlendikten sonra tahtadan yapılmış ve çam yağıyla boyanmış olan evler hızla yanmakta, rüzgârın da tesiriyle yangınlar yayılarak birçok evi kül etmekteydi. Yangınlar dolayısıyla kıtlıklar yaşanmakta, hayat pahalılaşmaktaydı. İngiliz elçisi Ainslie, yangınlar dolayısıyla ortaya çıkan yiyecek maddeleri kıtlığı ve pahalılığın halkı isyan etme noktasına getirdiğini söyler.
YANGIN DEVLET ADAMLARININ BAŞINI YEDİ
Birinci Abdülhamid, bitip tükenmek bilmeyen yangınların sebeplerini öğrenmeye çalışmakta ve bunu yapanların yakalanmasını istemekteydi. Ancak suçlular bulunamıyordu. Kundakların amaçlarından biri yönetimin değişmesiydi. 11 Eylül 1785 tarihindeki Okçular yangınında sadrazam kethüdası Ahmed Nazif≠'in yüzüne karşı "sizin için yanıyoruz ve kül olduk" şeklinde sözler söylenmişti. Bunun üzerine kethüda ertesi gün hemen görevden alınmıştı. Yangınlar, sadrazamların siyasi hayatını da sona erdirmekteydi.
Sadrazam İzzet Mehmed Paşa, "kundak"ların önüne geçemeyince 1782'de görevinden azledilmişti. Sabotajların sebeplerinden bir diğeri de muhalif düşüncelerin bu yolla duyurulmasıydı. En ilginç kundaklama olayı ise dönemin güçlü ismi Kaptanıderya Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın Mısır'a gitmek üzere İstanbul'dan ayrılışının ertesi günü meydana gelmişti. Yapılan araştırmada yangının kaptanıderyanın adamları tarafından çıkarıldığı ve bu şekilde padişaha Cezayirli Hasan Paşa'nın yokluğunda emniyet altında bulunmadığı mesajının verilmek istendiği ortaya çıkmıştı.
iSTANBUL’UN YANGINI, ANADOLU’NUN SALGINI
İstanbul, hem Bizans, hem Osmanlı döneminde en fazla zararı yangınlar yüzünden görmüştür. Küçük bir kıvılcım, özellikle Osmanlı döneminde evlerin çoğunluğunun ahşaptan olması yüzünden, kısa sürede şehrin büyük bir bölümüne yayılmakta ve neredeyse ulaştığı her yeri küle çevirmekteydi. Yangın sonrası şehir âdeta küllerinden yeniden inşa edilmekteydi.
Osmanlı devlet adamları yangınların önünü almak için bazı önlemler almışlarsa da, bunlar köklü çözüm yolları olmadığı için alevler İstanbul'da binaları küle çevirmeye, insanların canını almaya devam etmiştir. Bu yüzden halk arasında "İstanbul'un Yangını, Anadolu'nun Salgını" deyişi atasözü hâline gelmişti.
HARAÇ ALMAK iÇiN YANGIN ÇIKARDILAR
İstanbul yangınlarının önemli bir sebeplerinden biri yeniçerilerin haraç almak çabalarıydı. Yangın çıkan binanın yanındaki ev ve dükkânların yıkılarak ateşin diğer binalardan uzak tutulmasına dayanan başlıca söndürme önlemi, bu çalışmalara katılan yeniçerilerin istismarına sebep olmaktaydı. Bina sahipleri ancak haraç vererek binalarını kurtarabilmekteydiler.
20 Temmuz 2010 Salı
Osmanlı döneminde kundaklama
Related Posts
Tarihçi
Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.
Comments