Ertuğrul Osman Efendi, muhteşem bir törenle Sultanahmet Camii’nde namazı kılınıp, Cağaloğlu’na eller üzerinde taşındı. Büyükbabasının büyükbabası olan İkinci Sultan Mahmûd’un -İstanbulluların kısaca Türbe dedikleri- türbesine, büyükbabası İkinci Abdülhamîd ile onun amcası (Sultan Mahmûd’un küçük oğlu) Sultan Abdülazîz’in yanına defnedildi.
Hakkında Son Osmanlı, Dördüncü Osman gibi yanlış tabirler kullanıldı. 1954-1973 arasında Hanedan reisi Osman Fuad Efendi 4. Osman, Ertuğrul Osman Efendi ise 5. Osman olacaklardı. “Son Osmanlı” büsbütün yanlıştır. Hâlen hayatta -bazıları yeni doğmuş- 30 şehzâde ve 30 sultan vardır ki, bunlara Hanedan âzâsı (üyeleri) denir. Kadınefendiler, hanımefendiler, hanım-sultanlar, sultan-zâdeler, dâmadlar ise Hânedân mensûbu’dur, üyesi değildir.
Hanedan prensi veya prensesi olmak için Saray’da veya taht şehri İstanbul’da doğmak gerekmez. Babası Osmanoğlu ise, Patagonya’da, denizde, kutupta doğsa da şehzâde veya sultandır. Dünyanın bütün hanedanları için bu husus geçerlidir.
Bugün İstanbul’da, Hanedan’ın sürülmesinden önce doğmuş 1 şehzâde ve 1 sultan kalmıştır. Diğer bütün Hanedan prens ve prensesleri, Türkiye dışında veya son nesil -yurda dönmelerine izin verildikten sonra İstanbul’da doğdular.
VERÂSET ÜZERİNE BİR UYARI Hakkında Son Osmanlı, Dördüncü Osman gibi yanlış tabirler kullanıldı. 1954-1973 arasında Hanedan reisi Osman Fuad Efendi 4. Osman, Ertuğrul Osman Efendi ise 5. Osman olacaklardı. “Son Osmanlı” büsbütün yanlıştır. Hâlen hayatta -bazıları yeni doğmuş- 30 şehzâde ve 30 sultan vardır ki, bunlara Hanedan âzâsı (üyeleri) denir. Kadınefendiler, hanımefendiler, hanım-sultanlar, sultan-zâdeler, dâmadlar ise Hânedân mensûbu’dur, üyesi değildir.
Hanedan prensi veya prensesi olmak için Saray’da veya taht şehri İstanbul’da doğmak gerekmez. Babası Osmanoğlu ise, Patagonya’da, denizde, kutupta doğsa da şehzâde veya sultandır. Dünyanın bütün hanedanları için bu husus geçerlidir.
Bugün İstanbul’da, Hanedan’ın sürülmesinden önce doğmuş 1 şehzâde ve 1 sultan kalmıştır. Diğer bütün Hanedan prens ve prensesleri, Türkiye dışında veya son nesil -yurda dönmelerine izin verildikten sonra İstanbul’da doğdular.
1603’te tahta geçen ve 1617’de ölen, adını muhteşem camii dolayısıyle İstanbul’un çok tarihî bir semtine veren (ondan önce buraya At Meydanı denirdi) Birinci Ahmed, babadan büyük oğula verâset sistemini değiştirip, tahtına kardeşi Sultan Mustafa’yı velîahd göstermiş falan değildir. Kardeşi Mustafa’yı deli olduğu için hükümdarlığa ehliyetsizliğinden ve delilerin öldürülmeleri Osmanlı inanışında çok uğursuz sayıldığından, ilâveten çocuk tahta geçtiği ve başka erkek Osmanoğlu bulunmadığı için hanedanın kesilmesinden çekindiğinden dolayı boğdurmamıştır. Çok genç ölünce, birçok şehzâde bırakmış, kardeşi Mustafa da hayatta kalmış, şehzâdeleri çocuk olduğu ve muhtemelen bir Saray entrikası sebepleriyle Sultan Mustafa gayri meşrû olarak tahta çıkarılmış, zaten 3 ay sonra tahttan indirilmiştir.
Saltanatın babadan oğula yerine Hânedân’ın en yaşlı şehzâdesine geçmesi kuralının yerleşmesi, büyük sadrâzamlardan Köprülü-zâde Fâzıl Mustafa Paşa’nın, Dördüncü Mehmed’e (saltanatı 1648-1687) duyduğu kin sebebiyle gerçekleşti. Kardeşi saydığı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’yı öldürttüğü ve av mani’sinden vazgeçemediği için, Dördüncü Mehmed’i tahttan indirdi ve yerine büyük oğlu İkinci Mustafa geçeceğine, üst üste 4. Mehmed’in iki kardeşini tahta geçirdi. Zira Sultan Mustafa’nın, babası 4. Mehmed’in kendisinden öcünü almasından korktu. 1687’de meşrû velîahd olduğu halde tahtı iki amcasına bırakan İkinci Mustafa, onların ölümünden sonra, Köprülü-zâde de çoktan şehîd olduğu için, 1695’te tahta çıktı. Yerine çok küçük oğulları değil, kardeşi Üçüncü Ahmed 1703’te aynı sebeplerin etkisi altında tahta çıkarıldı. Ekber-i evlâd denen çok sakıncalı ve pek az hanedanda uygulanan kural, saltanatın sonuna kadar sürüp gitti.
Osmanoğulları 1922’de saltanat ve 1924’te hilâfet tahtlarını kaybedince, artık çok yerleşmiş olan en yaşlı Osmanoğlu’nun ailenin başı sayılmasına kimse karışmadı. Zira sembolik bir unvandan ibaretti.
ŞİMDİ NE OLACAK?Saltanatın babadan oğula yerine Hânedân’ın en yaşlı şehzâdesine geçmesi kuralının yerleşmesi, büyük sadrâzamlardan Köprülü-zâde Fâzıl Mustafa Paşa’nın, Dördüncü Mehmed’e (saltanatı 1648-1687) duyduğu kin sebebiyle gerçekleşti. Kardeşi saydığı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’yı öldürttüğü ve av mani’sinden vazgeçemediği için, Dördüncü Mehmed’i tahttan indirdi ve yerine büyük oğlu İkinci Mustafa geçeceğine, üst üste 4. Mehmed’in iki kardeşini tahta geçirdi. Zira Sultan Mustafa’nın, babası 4. Mehmed’in kendisinden öcünü almasından korktu. 1687’de meşrû velîahd olduğu halde tahtı iki amcasına bırakan İkinci Mustafa, onların ölümünden sonra, Köprülü-zâde de çoktan şehîd olduğu için, 1695’te tahta çıktı. Yerine çok küçük oğulları değil, kardeşi Üçüncü Ahmed 1703’te aynı sebeplerin etkisi altında tahta çıkarıldı. Ekber-i evlâd denen çok sakıncalı ve pek az hanedanda uygulanan kural, saltanatın sonuna kadar sürüp gitti.
Osmanoğulları 1922’de saltanat ve 1924’te hilâfet tahtlarını kaybedince, artık çok yerleşmiş olan en yaşlı Osmanoğlu’nun ailenin başı sayılmasına kimse karışmadı. Zira sembolik bir unvandan ibaretti.
Bütün sâkıt (düşmüş) hânedanların başı sayılan bir prens olduğu için, dünya tarihini oluşturan en ağırlıklı birkaç aileden biri bulunan Osmanoğulları’nın bu disiplinden mahrum bulunmaları ancak millî perişanlıklarımızdan biri olur. Cennetmekân Osman Efendi’den sonra hayattaki en yaşlı şehzâdeleri görmemiz gerekiyor:
Bu zat, Şehzâde Burhâneddin Cem Efendi’dir. 5 Nisan 1920 İstanbul doğumludur. Türkiye’de doğmuş hâlen hayatta tek şehzâdedir ama, son birkaç yıl içinde hayatta bulunup bulunmadığını bilmiyorum. Selîm Efendi adında bir oğlu vardır. Birinci Abdülmecîd’in (saltanatı 1839-1861) oğullarından Burhâneddin Efendi’nin tek oğlu İbrahim Tevfik Efendi’nin büyük oğludur (son padişah torunu şehzâde müteveffâ Osman Efendi idi, geri kalan bütün efendiler padişahların torunlarının çocuklarıdır). Cem Efendi hayatta ise 89 yaşında bulunduğu, üstelik ABD tab’ası ve ABD ordusundan emekli olduğu için, Hânedân’ı temsil etmesinin mânâsı yok gibidir. Zaten en yaşlı şehzâdenin tahta çıkması yaşlı padişahlar oluşturmuştur, bu bakımdan da sakıncalı bir sistemdir.
İkinci Abdülhâmîd’in büyük oğlu Selîm Efendi’nin tek oğlu Abdülkerîm Efendi’nin iki oğlu hayattadır: Dündar Efendi, Şam 20 Aralık 1930 doğumlu, çocuksuzdur, Şam’da yaşıyor, Arap çevresine adapte olmuş sayılıyor. Kardeşi Hârûn Efendi, Cünye 22 Ocak 1932 doğumludur, izin çıkınca hemen İstanbul’a yerleşti, aramızdadır, 1 sultan kızı ve 2 şehzâdesi (bunun da çocukları var) bulunuyor. Hârun Efendi, Hânedan reisliği için iki adaydan biridir.
OSMAN SELÂHADDİN EFENDİBu zat, Şehzâde Burhâneddin Cem Efendi’dir. 5 Nisan 1920 İstanbul doğumludur. Türkiye’de doğmuş hâlen hayatta tek şehzâdedir ama, son birkaç yıl içinde hayatta bulunup bulunmadığını bilmiyorum. Selîm Efendi adında bir oğlu vardır. Birinci Abdülmecîd’in (saltanatı 1839-1861) oğullarından Burhâneddin Efendi’nin tek oğlu İbrahim Tevfik Efendi’nin büyük oğludur (son padişah torunu şehzâde müteveffâ Osman Efendi idi, geri kalan bütün efendiler padişahların torunlarının çocuklarıdır). Cem Efendi hayatta ise 89 yaşında bulunduğu, üstelik ABD tab’ası ve ABD ordusundan emekli olduğu için, Hânedân’ı temsil etmesinin mânâsı yok gibidir. Zaten en yaşlı şehzâdenin tahta çıkması yaşlı padişahlar oluşturmuştur, bu bakımdan da sakıncalı bir sistemdir.
İkinci Abdülhâmîd’in büyük oğlu Selîm Efendi’nin tek oğlu Abdülkerîm Efendi’nin iki oğlu hayattadır: Dündar Efendi, Şam 20 Aralık 1930 doğumlu, çocuksuzdur, Şam’da yaşıyor, Arap çevresine adapte olmuş sayılıyor. Kardeşi Hârûn Efendi, Cünye 22 Ocak 1932 doğumludur, izin çıkınca hemen İstanbul’a yerleşti, aramızdadır, 1 sultan kızı ve 2 şehzâdesi (bunun da çocukları var) bulunuyor. Hârun Efendi, Hânedan reisliği için iki adaydan biridir.
Diğer aday, İskenderiyye 7 Temmuz 1940 doğumlu Osman (VI) Selâhaddin Efendi‘dir ki, yaş bakımından yukarıdaki iki kardeş şehzâdeden sonra geliyor. Osmanlı saltanatı, büyük oğuldan büyük oğula geçse idi, 1983’te padişah olacak şehzâde bu Osman Efendi’dir: Yaşayan bütün Osmanoğulları’nın istisnasız kendisinden indiği İkinci Mahmûd’un büyük oğlu ve halefi Birinci Abdülmecîd’in tek oğlu Mehmed Selâhaddin Efendi’nin büyük oğlu Ahmed (IV) Nihâd Efendi’nin tek oğlu Ali (I) Vâsıb Efendi’nin tek oğludur. Babası Vâsıb Efendi 1977-1983’te, Vâsıb Efendi’nin babası Nihâd Efendi 1944-1954’te ve bunun kardeşi Osman (IV) Fuâd Efendi 1954-1973’te Hânedan reisliği makamında toplam 35 yıl bulundular. Osman Selâhaddin Efendi’nin 3 oğlu ve 1 kızı vardır. Efendi, İngiltere ile İstanbul arasında gidip gelmektedir. Tarih, edebiyat ve jenealoji ile uğraşıyor. Babası Vâsıb Efendi’nin hâtıralarını düzenlemiş, birkaç yıl önce Yapı-Kredi basmıştır, önemli kaynaklarımızdan biridir. Bana da kitaplarımda kullandığım epey bilgi ulaştırmıştır.
Bir de Cengiz Efendi vardır. Kahire 20 Kasım 1939 doğumludur. 1 oğlu, 1 kızı var. Kahire’de yaşıyor. 5. Mehmed Reşad Han’ın büyük oğlu Zıyâeddîn Efendi’nin oğlu Nâzım Efendi’nin oğludur...
Bir de Cengiz Efendi vardır. Kahire 20 Kasım 1939 doğumludur. 1 oğlu, 1 kızı var. Kahire’de yaşıyor. 5. Mehmed Reşad Han’ın büyük oğlu Zıyâeddîn Efendi’nin oğlu Nâzım Efendi’nin oğludur...
Yılmaz Öztuna