Tarihi boyunca 18 büyük yangınla sarsılan Balat, İstanbul'un belki de en sık yeniden yapılan semtlerinden biriydi.
Her yangın beraberinde sefalet görüntülerini de taşıyordu kuşkusuz. Kurtarabildikleri can ve mallarıyla cami avlularına sığınıyordu insanlar ya da nereyi bulurlarsa. Fotoğraf, 1911'deki büyük yangından. 334 evin yerle bir olduğu yangın, Çarşamba'da bir otelde başlamıştı. Balat'a, Süleymaniye'ye, Vezneciler'e, Şehzadebaşı'na, Laleli'ye, Langa'ya ve Yenikapı'ya kadar ulaşan yangının fotoğrafları Temmuz 1911 tarihli Resimli Kitap'ta yer almıştı.
Yuvarlanan Hintliler
Hindistan'dayız şimdi de. Kendilerini affettirmeye ya da inançlarının olgunluk mertebesinde ilerlemeye çalışan Hintliler, yerde yuvarlanarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyor. Bu ilginç geleneğin günümüzde de devam ettiğini belirttikten sonra, Aralık 1922 tarihli Resimli Gazete'de nasıl yankı bulduğuna geçelim: "Hindularda garip fakat müthiş bir âdet vardır. Her ne suretle olursa olsun âdete veya taassuba karşı yapılmış bir hatayı affettirmek için 10 saatlik bir yolda mabutların ve mabetlerin bulundukları yere kadar çırçıplak vücudlarıyla yerlerde yuvarlana yuvarlana geliyorlar. Fazla sevap yapmak isteyen zahidler, kendi sınıfında bulunmayan bir erkekle nasılsa cinsi münasebette bulunmuş kadınlar, yahud bir ahdine riayet etmemiş erkekler bu surette yuvarlana yuvarlana gelirken geçtikleri yollarda herkes ve her türlü vesait-i nakliye onların mervini beklemek mecburiyetindedir. Yara bere içinde kalan siyah vücutlarıyla paralanmış bir yılan sürüsü halinde sürüklenen bu insan kitlesinin manzarası garip olduğu kadar müthiştir. Bu seyahatin akabinde günahtan sıyrılmış olan Hinduların eğer hayatta kalmışlar ise aylarca tedaviye muhtaç bulunduklarını ilaveye hacet yoktur.