Tarihim.org Sitesinin 07/12/2009 Tarihli haberi..
Son zamanlarda sık sık , Yavuz Sultan Selim kırk bin Alevi’yi kesti, gibisinden haberler ya da yorumlar çıkmaya başladı.Her şeyden önce Alevi olduğu öne sürülen, ünlü tarihçi Mustafa Akdağ’ın Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi adlı yapıtına bir göz atarsanız şu satırları okursunuz: “Yavuz Sultan Selim’in o zaman, Kızılbaş mezhepli kırk bin kişi öldürttüğü hakkında tarihlere geçmiş bir rivayet vardır... Ancak biz bunu pek şişirilmiş bir sayı bulmaktayız. Çünkü, bu Padişah’ın dönemine ait pek çok mahkeme defterleri hala elimizdedir. Bunlar üzerine yaptığımız araştırmalarda, bu çapta kitle idamlarına rastlayamadık. Eğer öyle kanlı bir olay geçseydi, bnu defterlerde yer alması zorunluydu.” Sayıyı çok abartılı bulan diğer bir tarihçi Robert Mantran şunları söylüyor: “Göründüğü kadarıyla bu büyücü avı, özellikle olaylara bulaşan tımar sahiplerini yerlerinden atmak ve bilinen ele
başılarını öldürmekten ibaret kaldı. Elde, 1513 ya da 1514’te olduğu söylenen, kırk bin kişinin kırılması efsanesini destekleyen hiç bir kanıt yok.”
Alevilerin öldürüldüğü görüşünü destekleyenlerse, Yavuz Sultan Selim’in Şeyhülislam’ı olan Müftü El Hamza’nın 1512 tarihli fetvasını göstermekte ve bu fetvanın ‘katliamların’ izni olduğuna inanmaktadır. Ancak, birçok ciddi, aklı başında tarihci bu kırk bin sayısının doğruluğunu kanıtlar bir tek belge bulamadığını söylüyor. Bu bir söylenti, bir tür şehir efsanesinden öte gitmiyor. Ayrıca üzerinden 500 yıl geçmiş bir söylenti ya da olayı bu gün kaşımanın ve gündeme getirmenin nasıl bir mantığı olabilir, huzur bozmak istemenin dışında?
Yavuz’un Çaldıran seferini ise, tahta çıktığı günlerde, Osmanlı İmparatorluğu’nun çok sıkıntılı bir dönemden geçmesine bağlamak gerekir. Yoksa, amaç, Alevileri ortadan kaldırmak değildir. Bu sıkıntının kökeninde de Safevi Devleti yatmaktaydı, o günkü verilere göre.
Yavuz’la Şah İsmail’in ilginç mektupları
Yavuz, 20 Nisan 1514’de, Şah İsmail’in adamlarından olan Kılıç adlı biri aracılığıyla Şah İsmail’e, Farsça bir name gönderdi: “Fitneler çıkardınız. İslam büyüklerine küfürler ediyorsunuz,bunun cezası katldir; üzerinize geliyorum, işgal ettiğiniz Osmanlı memleketlerini geri veriniz” Lütfü Paşa Tarihi’ne göre, Şah İsmail, nameyi getiren Kılıç’ı öldürtmüştür. Yavuz’a yolladığı namedeyse: “Er isen meydana gelesin: Biz de senden kurtuluruz!” demiş ve Yavuz’a bir kadın elbisesiyle yaşmak yollamıştır. Yavuz’un yanıtı, Erzincan’a ulaştığında yola çıkar. Şah İsmail’i er meydanına davet ederek hala kendisinden bir eser olmadığını söyler.
Şah İsmail, cevap olarak, nameyi kaleme alan katiplerin yazılarını afyon etkisiyle yazdıklarını öne sürerek, altın bir hokkayla afyon macunu yollar. Şah İsmail’in afyon macunu yollamasının gerçek nedeni, II. Beyazid’in afyonkeşliğini ima edip Yavuz’un da afyon bağımlısı olduğunu belirtmek istemesidir. Yavuz’un yanıtı gecikmez: “Davete icabet edip uzun yollardan geçerek memleketine girdik. Ancak sen meydanda görünmüyorsun. Padişahların elindeki memleket onların nikahlısı gibidir; erkek ve yiğit olanlar kendisinden başkasının ona dokunmasına izin vermezler. Bense bunca gündür ülkende yürüyorum, hala senden haber yok. Seni korkutmamak için 40 bin kişiyi ayırıp Sıvas’la Kayseri arasında bıraktım; bundan sonra da saklanıp gözükmezsen erkeklik sana haramdır.
Miğfer yerine yaşmak, zırh yerine çarşaf giyip ihtiyar eyleyip serdarlık ve şahlık sevdasından vaz geçesin.” (İsmail Hakkı Uzunçarşılı-Büyük Osmanlı Tarihi Cit II)Bunca “name” alışverişinden sonra Osmanlı ve Safevi Orduları, 23 Ağustos 1514’te Çaldıran Ovasında karşılaşır; bozguna uğrayan Şah İsmail kaçarak yaşamını zor kurtarır. Yavuz Tebriz’e girer. Benim okuduğum ve araştırdığım ünlü tarihcilerin kitaplarında, Yavuz’un, “katliam yaptığı yolunda” somut bir bilgiye rastlamadım. Hele 40 bin Aleviyi öldürttüğü yolunda bir tek satır bulamadım; bütün tarihciler bunun gerçeklerle örtüşmediğini yazmakta.
Eğer aksini kanıtlayacak varsa buyursun yollasın, alıp okuyalım... Yoksa gereksiz yere huzur bozmaya bırakın lütfen!
DTP’Lİ 98 BELEDİYE BAŞKANININ ZIRVA ÖNERİSİ!
Pek bi rahatsız ya DTP’liler Öcalan’ın “daralan hücresinden”, toplanıp bi bildiri yayınlamışlar. Billdiriyi de Dişyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir okumuş ve Başbakan, Baykal ve Bahçeli 11 gün İmralı’da kalsın da insanlık dışı tecrit uygulamalarını görsün, demiş. Sanki Öcalan orada 11 yıldır, bir somun ekmek çaldığı için yatıyor! Adam otuz bin kişinin ölümünden sorumlu! Başbakan,Baykal ya da Bahçeli böyle bir suç mu işlemiş ki, onlarla teröristbaşını bir arada tutuyorsun? Yahu bu adamlar ve bu kafalar yüzünden Türkiye barışa hasret daha nice yıl geçirecek arkadaş kim bilir?!
ABD Osmanlı’nın parçalanmasından üzgün
Newsweek Dergisi, “Türklerin Zaferi” başlıklı bir yazıyla, “Ortadoğu’da yaşadığımız (ABD’nin) talihsizliklerin beklenmeyen kazançlısı Türkiye oldu”
demekte.
Yazıda, Türkiye’nin bölgede artık hiçbir rakibi olmadığı vurgulanıyor. Komşularıyla sıfır sorun siyaseti izleyen Türkiye’nin, ABD’nin Irak savaşından, siyasi anlamda büyük kazanç elde ettiğini belirtiliyor.
“Dönemin siyasileri, I. Dünya Savaşını, savaşlar dönemini bitirecek son savaş olarak görme eğilimindeydi.
Osmanlı İmparatorluğunu parçalayarak, aslında, barışı bitirecek son barışı yarattı!
Bugünse, Türkiye’nin bölgedeki yeni duruşu, ülkeyi her isteneni yapan bir araçtan ziyade, Washington için çok değerli bir ortağa dönüştürebilir. Dünya, 60 yıldır süren bu “barışı yok eden barış” dönemini sonlandırma yönünde adım atmaya çalışırken, hiçbir ülke, dağılan parçaları yerine yerleştirme konusunda Türkiye’den daha iyi durumda değil.”