Coğrafya ve harita uzmanı ünlü Türk denizci Piri Reis'in 1513'te çizdiği Afrika, Amerika ve Güney Kutbu'nu gösteren harita, ortaya çıkarıldığı 1929 yılında ortalığı karıştırdı. Çünkü Güney Kutbu'nun keşfi, haritanın çizilmesinden çok sonra, yani 1818'de gerçekleşmişti. Dahası, Piri Reis'in haritası, kıtanın buz altında kalmış sahil kesimlerini de gösteriyordu. Ancak kıta üzerindeki buzlar, haritanın çizilmesinden tam 6 bin yıl önce erimişti.
Pîrî Reis, Osmanlı denizcisi. Dünya haritaları ve Kitab-ı Bahriye adlı denizcilik kitabıyla tanınmıştır.
Piri Reis eşsiz bir kartograf ve deniz bilimleri üstadı olmasının yanı sıra, Osmanlı deniz tarihinde izler bırakmış bir kaptandır.
Piri ve amcası Kemal Reis, uzun yıllar Akdeniz'de korsanlık yaptılar. 1486'da Granada’nın (Gırnata) Osmanlı Devleti'nden yardım istemesi üzerine 1487-1493 yılları arasında Piri ve amcası, gemilerle Granadalı (Gırnatalı) müslümanları İspanya'dan Kuzey Afrika'ya taşıdılar.
1499-1502 yıllarında Osmanlı Donanması'nın Venedik Donanması'na karşı sağlamaya çalıştığı deniz kontrolü mücadelesinde Osmanlı gemi komutanı idi. Piri Reis Akdeniz'de yaptığı seyirler sırasında gördüğü yerleri ve yaşadığı olayları, daha sonra Kitab-ı Bahriye adıyla dünya denizciliğinin de ilk kılavuz kitabı olma özelliğini taşıyacak olan kitabının taslağı olarak kaydetti.
Piri Reis, 1511'de tarihinde Sen-Jan Şövalyelerine karşı girdiği bir muhaberede amcasının ölümünden sonra, bir süre için açık denizlere açılmadı ve Gelibolu'ya yerleşti. Burada, önce 1513 tarihli ilk dünya haritasını çizdi. Atlas Okyanusu, İber Yarımadası, Afrika'nın batısı ile yeni dünya Amerika'nın doğu kıyılarını kapsayan üçte birlik parça, bu haritanın elde bulunan bölümüdür. Bu haritayı dünya ölçeğinde önemli kılan, günümüze kalmamış olan, Kristof Kolomb'un Amerika haritasındaki bilgileri içeriyor olmasıdır.
1512 yılında hazırladığı bahriye kitabını Yavuz Sultan Selim’e arz etme hazırlığında iken padişahın ölümünden sonra, eseri üzerinde bir takım değişiklikler yaparak dönemin padişahı olan Kanuni Sultan Sülayman’a (1525) sunmaya karar vermiştir.
Bu durumu bahriye kitabının altıncı sayfasında şöyle anlatmaktadır;
“Bütün şekil ve açıklamalarımı Gelibolu’da biraraya topladım. Böylece bu kitab meydana geldi. Tertip ettiğim sırada Sultanbahir ve Kilitbahir denen kalelerde idim… Kademe mkademe menzil denizlerde dolaştıktan sonra gelip bu kalelerde tamamladım’’
“Lüzumunda istenilen yerin bulunmasında zorluk çekilmemeli. bu kitabın padişa takdim edilmesi benim için çok zordu. Onun için temize çekemedim. Şimdi de bu fakire bu kitabın temize çekilmesi gibi büyük bir emir sadrazam, devletin güneşi ve saadet mehtabı İbrahim tarafından verildi. Ben bu emre uyup kudret ve takatım oldukça Allah’ın yardımı ile bu kitabı temize çekip tamamladım.’’
“Padişahın beğenmesini Allah’tan niyaz ederim. Amin’’
Piri Reis, 1516 Mısır seferinde Osmanlı donanmasında kaptan olarak savaşmış, “Kitab-ı Bahriye”yi tamamlamasının ardından 1522 yılında Rodos seferine katılmıştır. 1524’te Sadrazam Makbul İbrahim paşa’yı Mısır’a götüren gemiye kılavuzluk ederek, 1528’den sonrada güney denizlerinde görev yapmaya başlamıştır. Portekizlerin Aden’i alması üzerine, 26 Şubat 1548’de Aden’i geri almıştır.
Denizciliğinin yanısıra coğrafyacı da olan Piri Reis, yaptığı seferler de gezip gördüğü yerleri tarihi ve coğrafi özellikleriyle birlikte kitabında anlatmış ve haritalarını çizmiştir. ‘’Kitab-ı Bahriye’‘nin denizcilikle ilgili bigilerin verildiği başlangıç bölümünde, genel açıklamalardan sonra Ege ve Akdeniz adaları tanıtılarak bir sonraki nesle yardımcı almak amaçlanmıştır.
Fırtına rüzgar çeşitleri, pusula ve harita gibi coğrafi terimlerin açıklamamalarının ardından deniz ve karaların dağılımları oranları anlatılmıştır. Portekizlilerin denizcilikteki ilerlemeleri ve keşifleri, Çin Denizi, Hint okyanusu, Akdeniz ve Ege Denizindeki rügarlar, Basra Körfezi, Atlas Okyanusu ayrıntılı biçimde anlatılır. Bunlarındışında asıl metin ise Ege denizi, Adriyatik Denizi, Fransa ve İspanya çevresindeki adalar ile Kuzey Afrika, kıbrıs, Suriye, Filistin’i de içeren coğrafi bilgilerden meydana gelir.
Piri Reis, 1513’te çizdiği ‘’Dünya Haritası’‘nın hazırlanmasında; Kristof Kolomb’un 1498’de çizdiği Amerika haritasında, portekiz ve Arap haritalarından yararlandığını belirtir. Haritadan günümüze ulaşabilen tek parça Avrupa ve Afrika’nın batı kıyıları ile Atlas Okyanusu’nu, Antil Adaları’nı, Orta ve Güney Amerikayı gösterir. Piri Reis her ne kadar adı geçen haritalardan yararlandığını kendisi aktarmış olsa da, bu konudaki şüpheler ve olasılıklar, sebep-sonuçlarıyla birlikte diğer bölümlerde yeniden ele alınarak incelenecektir.
Kanuni Sultan Süleyman devrinde adeta bir ışık gibi parlayan Piri Reis, 1547 yılında Hint Kaptan-ı deryalığına getirilmiştir. Türk tarihindeki yeri tartışılmaz olup, dünya coğrafya ve denizcilik tarihinide cok iyi bilen Piri Reis, aynı zamanda Osmanlı devleti adına da son derece önemli bir savaşçıdır.
Kemal Reis’in yeğeni, Osmanlı devleti döneminde kaptan-ı deryalığa layık görülmüş bir denizci, değerli Türk amirali Piri Reis’in gerek hayatı ve gerekse yapıtları ile bir çok sır bugün halen gün ışığına çıkarılamamıştır. Kendisi, seferleri sırasında gezip dolaştığı yerleri diğer nesillere aktarmak amacıyla ‘’Kitab-ı Bahriye’’ isimli bir esere ve günümüze ulaşabilmiş 16 parçasından birinin Topkapı Sarayı’nda sergilenmekte olduğu bir ‘’Dünya haritası’‘na imza atmıştır.
PiriReis’in 1513 senesinde ceylan derisi üzerine çizmiş olduğu harita, günümüzde tamamlanarak tüm dünyayı ilgilendiren şaşırtıcı ve sarsıcı bulguların yanısıra, çözülemeyen bir çok sırrıda beraberinde getirmiştir.
Hala sırrı çözülemiyen Piri Reis haritasına göre;
Dünyanın bugüne dek sorgulamayı aklımızdan bile geçirmediğimiz yuvarlak değil onaltıgen çıkmıştır. Uzaydan çekilen fotograflarda dünyanın elips gibi görünme sebebi havaküre ve sukürenin sebep olduğu bir ilüzyondan ibarettir. Bu ikisinin kaldırılması durumunmda, dünya iskeletinin, birbiriyle 22,5 derecelik açılar oluşturan 16 köşeden meydana geldiğini görmekteyiz.
Böyle bir sonuç, her ne kadar şaşırtıcı akıl almaz gelse de, Piri Reis ve haritasıyla ilgili çözülemeyen bir takım başka noktalarda bulunmaktadır.
Öncelikle Piri Reis nasıl olmuşta çağımızın teknolojisi ile ancak bulunmuş bazı detayları 1513 yılında haritasına aktarabilmeyi başarmıştır? Bu detaylara örnek olarak Arjantin’nin kıvrılma hadisesi verilebilir. Yatay düzlemi haritalarda görülmesi mümkün olmayan, ancak ASA’nın uzaydan çektiği fotograflar da dünyanın dönüyor olmasıyla bağlantılı olarak fark edilebilen bu detayı, (Arjantin’in uzantısı olan kara parçasının kıvrımlı görünmesi) Piri Reis nasıl olmuşta XVI. yüzyılda farkedebilmişti? Bunun için o dönemdeki bilimsel ve coğrafi teknolojinin var olmadığı açıkça bilinmektedir.
Piri Reis Akdeniz ülkeleri dışında bir yere seyahat etmeden, bu bölge ve ülkeleri nasıl olmuşta günümüzde dahi yeni yeni öğrenilen detaylara varıncaya dek çizebilmişti? Bu sorunun cevabının, kendisinin iddia etmiş olduğu gibi başka haritalardan yararlanarak gerçekleştirilmiş olması imkan dışındadır; zira o dönemde böyle eksiksiz bir harita mevcut değildir.
Diğer bir soru ise, XVI. yüzyılda henüz kefedilmemiş, varlığından bile haberi olunmayan yerleri nasıl olmuşta detayları ile çizebilmiştir?
Tüm bunların ötesinde böylesine mükemmel, hatasız ve yaşadığı döneme göre mucize denilebilecek bir “Dünya Haritası’’ çizebilmiş olan Piri Reis, nasıl olmuşta da “Kitab-ı Bahriye”adlı eserinde çizdiği küçük çaplı haritalarda amatör denilebilecek kadar hatalı haritalar çizmiştir?
Sonraki yıllarında, güney sularında çalışan Piri Reis, bu dönemde, Hint Kaptanlığı yapmış, Umman Denizi, Kızıl Deniz ve Basra Körfezi'ndeki deniz görevlerinde bulunmuştur.
Piri Reis'in Osmanlı donanmasında yaptığı son görev, acı olaylarla biten Mısır Kaptanlığı'dır. 1552'de çıktığı ikinci seferin son durağı Basra'da, tamire ve dinlenmeye muhtaç donanmayı bırakıp ganimet yüklü üç gemi ile Mısır'a döndüğü için, burada hapsedildi. Donanmayı Basra'da bırakması, Basra valisi Kubat Paşa'ya ganimetten istediği haracı vermemesi, Mısır Beylerbeyi Mehmet Paşa'nın politik hırsı yüzünden 1554'te hizmette kusurla suçlandı ve idam edildi. Ne var ki O, yarattığı evrensel boyuttaki eserleri olan, iki dünya haritası ve çağdaş denizciliğin ilk önemli yapıtlarından birisi sayılan Kitab-ı Bahriye ile günümüzde de halen yaşamaktadır...
İdam edildiğinde 80 yaşının üzerinde olan Piri Reis'in terekesine devletçe el konuldu.
Piri Reis'in idam edilerek öldürülmüş olması ilgili çözülemiyen sırlar vardır.
Haritasını niçin padişaha hediye etmiştir? Bu kendice bir güvenlik önlemimiydi?
Kaptan-ı Deryalığa yükselmiş, seksen yaşında, Osmanlı Devlet’ine malolmuş bir denizcinin, idam sebebinde idda edildiği gibi para uğruna herşeyden vazgeçmiş olması ne kadar doğru olabilir? Kendisi, maddi ve manevi ihtiyaçlarının çok daha fazlasına olması dışında, miras bileceği bilinen bir varisi dahi yoktur. O halde neden birileri onun derhal yok edilmesini istemiş olabilir?
An&ki Kosmos