28 Nisan 2017 Cuma

Osmanlı - Memlük İlişkileri

Yıldırım Bayezid Dönemi’nde başlayan Osmanlı-Memlük çekişmesi Fatih Dönemi’nde de devam etmişti. Halifenin ve kutsal yerlerin koruyuculuğunu yaptıkları için İslam dünyasının lideri durumunda bulunan Memluklular, İstanbul’un fethedilmesinden sonra Osmanlı Devleti’ni kendilerine rakip olarak görmeye başlamışlardı. Bu nedenle de Fatih’in Hicaz su yollarını onarma teklifini reddetmişlerdi.

Osmanlı-Memluk geriliminin bir diğer nedeni ise Dulkadiroğulları ve Ramazanoğulları Beyliklerine sahip olma mücadelesiydi. Bütün bunlara bir de Memlukluların Cem Sultan’ı desteklemesi eklenince taraflar arasında savaş kaçınılmaz hâle geldi. 1485 yılında başlayan Osmanlı-Memluk Savaşları altı yıl sürdü. Bu süre içinde taraflar birbirlerine karşı üstünlük sağlayamadı. 1491 yılında da savaş öncesi sınırlara geri dönülmesini esas alan bir barış antlaşması yapıldı.

Yavuz Sultan Selim'i Temsil Eden Bir Resim
Yavuz Dönemi’nde Dulkadiroğulları Beyliği’nin alınmasıyla birlikte Osmanlı-Memluk ilişkileri yeniden bozuldu. Osmanlıların topraklarını güneye doğru genişletmesi karşısında kendisini tehdit altında hisseden Memluk Sultanı Kansu Gavri Safevilerle bir ittifak yaptı. Buna göre Memluklular Yavuz’un İran üzerine yürümesi hâlinde Osmanlı ordusunu arkadan vuracaktı.

Yavuz Sultan Selim, Memluklularla Safeviler arasındaki ittifak antlaşmasını öğrenince ordusunun başında Mısır Seferi’ne çıktı. 1516 yılında Halep’in kuzeyindeki Mercidabık’ta yapılan savaşı Osmanlı ordusu kazandı. Memluklular bozgun hâlinde Mısır’a doğru geri çekilmek zorunda kaldılar. Osmanlı ordusu da onların peşinden güneye doğru ilerleyerek Suriye ve Filistin’i aldı. Bir süre Şam’da konaklayan Yavuz, hazırlıklarını tamamladıktan sonra Memluk sorununu kesin olarak ortadan kaldırmak üzere Mısır’a hareket etti. Sina Çölü’nü geçen Yavuz, 1517 yılında Kahire önlerindeki Ridaniye’de yapılan savaşta Memlukluları ikinci kez yenilgiye uğratarak bu devlete son verdi.

Memlukluların yıkılışının ardından Suriye, Filistin ve Mısır’ın yanı sıra kutsal toprakların bulunduğu Hicaz Bölgesi Osmanlı hâkimiyetine girdi. Buralardaki mukaddes emanetler İstanbul’a getirilerek Topkapı Sarayı’ndaki Hırkayı saadet Dairesi’nde muhafaza altına alındı. Bu arada Memluklularla birlikte onların koruması altındaki Abbasi Halifeliği de sona erdiği için halifelik Osmanlı hanedanına geçti. Böylece Yavuz’un Doğu siyasetinin temelini oluşturan İslam dünyasını Osmanlı yönetimi altında birleştirme ideali gerçekleşmiş oldu.

Mısır Seferi sonucunda Osmanlı ekonomisi de güçlendi. Seferde elde edilen gelirlerle Osmanlı hazinesi dolarken Baharat Yolu Osmanlı Devleti’nin kontrolü altına girdi. Ayrıca Venediklilerin Kıbrıs Adası için Memluklulara ödedikleri verginin bundan böyle Osmanlı Devleti’ne verilmesi kararlaştırıldı.

Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.

Comments


EmoticonEmoticon