Sultan Alaaddin Keykubat Anadolu Selçuklu Devletinin hükümdarıdır (1221-1237). Saltanatı zamanınca inşa ettirdiği ve çoğu günümüze kadar gelmiş olan eserler, siyasi ve askeriye bakımdan hem şahsına hem de Selçuklu Devletine kazandırdığı prestij sebebiyle Türkiye ve dünya literatürünün en çok tanınan Selçuklu sultanıdır.
Konya'daki Alâeddin Cami, Antalya'daki Yivli Minare Cami, Niğde'deki Niğde Kalesi ve Beyşehir Kubâd-Âbâd Sarayları sultanın yaptırdığı en önemli eserlerden bir kaçıdır.
Sultan Olmadan Önceki Hayatı
Tahminlere göre yaklaşık 1190'lı yıllarda dünyaya gelmiştir. Babası, Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev’dir. Annesinin kim olduğu, şehzadeliği ve meliklik dönemi hakkında fazla bilgi yoktur.
Babası Gıyaseddin Keyhüsrev 1196’da tahtı kardeşi Sultan Rükneddin Süleyman’a bırakmak zorunda kalıp gurbet hayatına çıktığında Alâeddin Keykubad, ağabeyi I. İzzeddin Keykavus ile birlikte babasının yanında kaldı. IV. Haçlı Seferleri öncesine kadar (1200 - 1204 arası) Konstantiyye'de Bizans İmparatorluğu'nda kaldı. İzzeddîn Keykavus ve Alâeddîn Keykubad’ın babalarıyla birlikte geçirdikleri gurbet hayatı süresince ikisinin tahsili ile Seyfeddîn Ayaba’nın ilgilendiği bilinir. Ayrıca net olarak hangi dönem de olduğu bilinmese de Dizdar isminde Emir Bedreddîn Gevhertaş, Alâeddîn Keykubad’ın lalalığını yapmakta idi. Ana dili olan Türkçenin yanında, Farsça, Arapça ve Rumca öğrendi. Ayrıca yüksek İslami ilimleri ve astronomiyi tahsili gördü.
II. Süleyman Şah'ın vefatı üzerine tekrar Selçuklu sultanı olmak üzere Konya’ya doğru harekete geçen babası Gıyaseddin Keyhüsrev, geçişine izin vermesi için İznik Rum İmparatoru I. Teodor Laskaris ile bir anlaşma yaparak Ladik, Honas ve bazı kaleleri bırakmayı kabul ettiğinde kaleler teslim edilene kadar onu ağabeyi İzzeddin Keykâvus ile İznik'te rehin olarak bıraktı. İki birader, belli bir süre İznik'te esir olarak kalsa da daha sonra Hacib Zekeriya'nın yardımıyla kaçarak Anadolu'ya geçtiler.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev 1205 yılında yeniden Selçuklu sultanı olunca Alaaddin Keykubad’ı Tokat’a melik olarak tayin etti. 6 yıl süren meliklik döneminde devlet siyasetini öğrendi ve tecrübe kazandı.
Saltanatı Mücadelesi
Babası Gıyaseddin Keyhüsrev'in ölümünden sonra devlet erkanı Sultanlığa ağabeyi I. İzzeddin Keykavus'u seçti; Kayseri'de yapılan bir cülus töreniyle tahta çıkarıldı. Bunu kabul etmeyen ve tahta geçmek isteyen Keykubad, Erzurum meliki olan amcası Tuğrul Şah ve Ermeni Kralı II. Levon ile anlaşma yaparak ağabeyinin bulunduğu Kayseri’yi kuşattı. Ancak kendi taraftarları ağabeyi ile anlaşınca zor durumda kalarak Ankara Kalesine sığındı. Ankara Kalesi ağabeyi Keykavus tarafından kuşatıldı. Alaaddin Keykubad, bir yıl süren direnişten sonra erzak tükenince; kendisine ve Ankara halkına zarar verilmemesi şartıyla 1213 baharında teslim oldu. Ağabeyi onu ilk olarak Malatya’daki Mazara (Minşar) Kalesi’ne daha sonra ise Kezipert Kalesi’ne hapsetti. Sultan İzzeddin Keykâvus'un Alaaddin Keykubad'ı öldürmesine hocası Mecdüddin İshak engel olmuştur.
Tahta Çıkışı
Keykavus’un oğlu olmadığından 1220 senesinde ölümü üzerine Beylerbeyi Seyfeddîn Ayaba, Emîr-i Meclis Mübârizeddîn Behramşâh, Emîr-i Âhûr Zeyneddîn Beşâra ve Bahâeddîn Kutluğca gibi devlet adamları ve komutanlar, Kezirpert Kalesi’nde tutuklu bulunan Alâeddîn Keykubad’ı tahta çıkarma kararı aldı. Kimi kaynaklara göre İzzeddin Keykavus ölüm döşeğinde iken Aleaddin Keykubad'ı çağırtarak varis ilan etmiştir. Yeni sultanı tutuklu olduğu yerden çıkarıp Konya’ya getirme görevi Seyfeddin Ayaba’ya verildi. Böylece İzzeddin Keykâvus’un yüzüğünü yanına alan Emîr Seyfeddin Ayaba, Alâeddin Keykubâd'ı, tutuklu bulunduğu Kezipert kalesinden çıkararak Sivas'a getirdi. Melik Alâeddin Keykubâd Sivas'ta tahta çıkartıldı. Ardından Konya'ya doğru giden Alaeddin Keykubad’a Akşehir, Kayseri ve Konya'da muhteşem karşılama törenleri yapıldı. O tahta çıktığında Abbasi Halifesi Nâsır, İslam filozoflarından Şihabeddin Sühreverdî ile menşur, hil‘at, çetr ve diğer saltanat alâmetlerini göndererek hükümdarlığını tasdik etmiştir.
Moğol İstilası
Alaaddin Keykubad tahta cülus eyledikten sonra ilk işi Asya'yı ve Doğu Avrupa'yı kasıp kavurmakta olan Moğolların istilasına karşılık önlemler almak oldu. Konya, Sivas ve Kayseri gibi şehirlerin surlarını ve sınır kalelerini yeniden inşa ettirdi ve güçlendirdi. Bağdat Kalesini Moğol tehlikesine karşı savunmak adına askerler talep eden Abbasi halifesine Bahâeddin Kutluğca kumandasında 5 bin kişilik bir kuvvet gönderdi. Moğollar’ın Bağdat’ı istila etmekten vazgeçince bu birlik geri gönderilmiştir.
Emirleri Öldürtmesi
Antalya’dan Kayseri’ye geri döndükten sonra babası I. Gıyaseddin Keyhüsrev ve abisi I. İzzeddin Keykâvus döneminden kalan tecrübeli ve yaşlı devlet emirlerinden kurtulmanın yollarını aradı. Aralarında Seyfeddin Ay Aba, Mübarezeddin Behramşah, Zeyneddin Başare ve Bahaeddin Kutluğca gibi emirler bulunan bu devlet erkanı, servet ve saltanatta Sultan'ının servetini gölgede bırakıyorlar ve bu durum iki taraf arasında da gizliden gizliye kuşku ve şikayetlere neden oluyordu. Hokkabaz Oğlu Seyfeddin ve anasından akrabası olan Emir Komnenos’dan yardım talep eden Keykubad, cezalandıracağı emirleri sarayına davet etti; yakalatıp hapsettiği emirlerin çoğunu idam ettirdi. Daha sonra ortadan kaldırılan emirlerin yakınları olan ikinci derecedeki amirleri sürgün ettirdi. Eyyübi Devleti’ne sığınan bu kişiler, Eyyûbî Hükümdarı Melik Eşref’in rica etmesi ile ülkeye geri dönebildiler.
Ölümü
Amid seferi için hazırlıklara devam ederek Hârzemli, Rum, Ermeni, Gürcü, Rus, Frank, Kıpçak ve Kürtlerden meydana gelen ordusuna Kayseri'nin Meşhed ovasında bir resmi tören ile geçit yaptırdı. Büyük oğlu Gıyâseddin Keyhusrev’i eskisi gibi Erzincan meliki olarak tayin etti; küçük oğlu İzzeddin Kılıç Arslan'ı tahtın veliahtı ilan ederek ve bütün devlet ileri gelenlerine bu veliahtlığı kabul etmeleri için yemin ettirdi. Ramazan Bayramı'nın üçüncü gününde Kayseri’de huzuruna gelen yabancı elçiler için büyük bir ziyafet tertip ettirdi ve bu ziyafette yediği bir kuş etinden zehirlenerek o gece vefat etti (31 Mayıs 1237). Oğlu Gıyâseddin Keyhüsrev yahut Emir Saadettin Köpek tarafından zehirlendiği ileri sürülmüştür.
Konya'daki Alâeddin Cami, Antalya'daki Yivli Minare Cami, Niğde'deki Niğde Kalesi ve Beyşehir Kubâd-Âbâd Sarayları sultanın yaptırdığı en önemli eserlerden bir kaçıdır.
Sultan Olmadan Önceki Hayatı
Tahminlere göre yaklaşık 1190'lı yıllarda dünyaya gelmiştir. Babası, Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev’dir. Annesinin kim olduğu, şehzadeliği ve meliklik dönemi hakkında fazla bilgi yoktur.
Babası Gıyaseddin Keyhüsrev 1196’da tahtı kardeşi Sultan Rükneddin Süleyman’a bırakmak zorunda kalıp gurbet hayatına çıktığında Alâeddin Keykubad, ağabeyi I. İzzeddin Keykavus ile birlikte babasının yanında kaldı. IV. Haçlı Seferleri öncesine kadar (1200 - 1204 arası) Konstantiyye'de Bizans İmparatorluğu'nda kaldı. İzzeddîn Keykavus ve Alâeddîn Keykubad’ın babalarıyla birlikte geçirdikleri gurbet hayatı süresince ikisinin tahsili ile Seyfeddîn Ayaba’nın ilgilendiği bilinir. Ayrıca net olarak hangi dönem de olduğu bilinmese de Dizdar isminde Emir Bedreddîn Gevhertaş, Alâeddîn Keykubad’ın lalalığını yapmakta idi. Ana dili olan Türkçenin yanında, Farsça, Arapça ve Rumca öğrendi. Ayrıca yüksek İslami ilimleri ve astronomiyi tahsili gördü.
II. Süleyman Şah'ın vefatı üzerine tekrar Selçuklu sultanı olmak üzere Konya’ya doğru harekete geçen babası Gıyaseddin Keyhüsrev, geçişine izin vermesi için İznik Rum İmparatoru I. Teodor Laskaris ile bir anlaşma yaparak Ladik, Honas ve bazı kaleleri bırakmayı kabul ettiğinde kaleler teslim edilene kadar onu ağabeyi İzzeddin Keykâvus ile İznik'te rehin olarak bıraktı. İki birader, belli bir süre İznik'te esir olarak kalsa da daha sonra Hacib Zekeriya'nın yardımıyla kaçarak Anadolu'ya geçtiler.
II. Gıyaseddin Keyhüsrev 1205 yılında yeniden Selçuklu sultanı olunca Alaaddin Keykubad’ı Tokat’a melik olarak tayin etti. 6 yıl süren meliklik döneminde devlet siyasetini öğrendi ve tecrübe kazandı.
Saltanatı Mücadelesi
Babası Gıyaseddin Keyhüsrev'in ölümünden sonra devlet erkanı Sultanlığa ağabeyi I. İzzeddin Keykavus'u seçti; Kayseri'de yapılan bir cülus töreniyle tahta çıkarıldı. Bunu kabul etmeyen ve tahta geçmek isteyen Keykubad, Erzurum meliki olan amcası Tuğrul Şah ve Ermeni Kralı II. Levon ile anlaşma yaparak ağabeyinin bulunduğu Kayseri’yi kuşattı. Ancak kendi taraftarları ağabeyi ile anlaşınca zor durumda kalarak Ankara Kalesine sığındı. Ankara Kalesi ağabeyi Keykavus tarafından kuşatıldı. Alaaddin Keykubad, bir yıl süren direnişten sonra erzak tükenince; kendisine ve Ankara halkına zarar verilmemesi şartıyla 1213 baharında teslim oldu. Ağabeyi onu ilk olarak Malatya’daki Mazara (Minşar) Kalesi’ne daha sonra ise Kezipert Kalesi’ne hapsetti. Sultan İzzeddin Keykâvus'un Alaaddin Keykubad'ı öldürmesine hocası Mecdüddin İshak engel olmuştur.
Tahta Çıkışı
Keykavus’un oğlu olmadığından 1220 senesinde ölümü üzerine Beylerbeyi Seyfeddîn Ayaba, Emîr-i Meclis Mübârizeddîn Behramşâh, Emîr-i Âhûr Zeyneddîn Beşâra ve Bahâeddîn Kutluğca gibi devlet adamları ve komutanlar, Kezirpert Kalesi’nde tutuklu bulunan Alâeddîn Keykubad’ı tahta çıkarma kararı aldı. Kimi kaynaklara göre İzzeddin Keykavus ölüm döşeğinde iken Aleaddin Keykubad'ı çağırtarak varis ilan etmiştir. Yeni sultanı tutuklu olduğu yerden çıkarıp Konya’ya getirme görevi Seyfeddin Ayaba’ya verildi. Böylece İzzeddin Keykâvus’un yüzüğünü yanına alan Emîr Seyfeddin Ayaba, Alâeddin Keykubâd'ı, tutuklu bulunduğu Kezipert kalesinden çıkararak Sivas'a getirdi. Melik Alâeddin Keykubâd Sivas'ta tahta çıkartıldı. Ardından Konya'ya doğru giden Alaeddin Keykubad’a Akşehir, Kayseri ve Konya'da muhteşem karşılama törenleri yapıldı. O tahta çıktığında Abbasi Halifesi Nâsır, İslam filozoflarından Şihabeddin Sühreverdî ile menşur, hil‘at, çetr ve diğer saltanat alâmetlerini göndererek hükümdarlığını tasdik etmiştir.
Moğol İstilası
Alaaddin Keykubad tahta cülus eyledikten sonra ilk işi Asya'yı ve Doğu Avrupa'yı kasıp kavurmakta olan Moğolların istilasına karşılık önlemler almak oldu. Konya, Sivas ve Kayseri gibi şehirlerin surlarını ve sınır kalelerini yeniden inşa ettirdi ve güçlendirdi. Bağdat Kalesini Moğol tehlikesine karşı savunmak adına askerler talep eden Abbasi halifesine Bahâeddin Kutluğca kumandasında 5 bin kişilik bir kuvvet gönderdi. Moğollar’ın Bağdat’ı istila etmekten vazgeçince bu birlik geri gönderilmiştir.
Emirleri Öldürtmesi
Antalya’dan Kayseri’ye geri döndükten sonra babası I. Gıyaseddin Keyhüsrev ve abisi I. İzzeddin Keykâvus döneminden kalan tecrübeli ve yaşlı devlet emirlerinden kurtulmanın yollarını aradı. Aralarında Seyfeddin Ay Aba, Mübarezeddin Behramşah, Zeyneddin Başare ve Bahaeddin Kutluğca gibi emirler bulunan bu devlet erkanı, servet ve saltanatta Sultan'ının servetini gölgede bırakıyorlar ve bu durum iki taraf arasında da gizliden gizliye kuşku ve şikayetlere neden oluyordu. Hokkabaz Oğlu Seyfeddin ve anasından akrabası olan Emir Komnenos’dan yardım talep eden Keykubad, cezalandıracağı emirleri sarayına davet etti; yakalatıp hapsettiği emirlerin çoğunu idam ettirdi. Daha sonra ortadan kaldırılan emirlerin yakınları olan ikinci derecedeki amirleri sürgün ettirdi. Eyyübi Devleti’ne sığınan bu kişiler, Eyyûbî Hükümdarı Melik Eşref’in rica etmesi ile ülkeye geri dönebildiler.
Ölümü
Amid seferi için hazırlıklara devam ederek Hârzemli, Rum, Ermeni, Gürcü, Rus, Frank, Kıpçak ve Kürtlerden meydana gelen ordusuna Kayseri'nin Meşhed ovasında bir resmi tören ile geçit yaptırdı. Büyük oğlu Gıyâseddin Keyhusrev’i eskisi gibi Erzincan meliki olarak tayin etti; küçük oğlu İzzeddin Kılıç Arslan'ı tahtın veliahtı ilan ederek ve bütün devlet ileri gelenlerine bu veliahtlığı kabul etmeleri için yemin ettirdi. Ramazan Bayramı'nın üçüncü gününde Kayseri’de huzuruna gelen yabancı elçiler için büyük bir ziyafet tertip ettirdi ve bu ziyafette yediği bir kuş etinden zehirlenerek o gece vefat etti (31 Mayıs 1237). Oğlu Gıyâseddin Keyhüsrev yahut Emir Saadettin Köpek tarafından zehirlendiği ileri sürülmüştür.
Sultan Alaeddin Keykubat'ın Temsili Bir Resmi |