Herman Berger
"Çingene kanı" taşıdığını iddia eden üç ana grup bulunmaktadır: Kaldera, Gitano ve Manuşlar.
1. Kaldera Çingeneleri. Yalnız kendilerinin gerçek Çingeneler olduğunu iddia ederler. Adlarından da anlaşıldığı üzere, çoğu kazancılıkla uğraşmaktadır. Rumence'de kazanın adı calderadır. Önce Balkan Yarımadası'ndan çıkmışlardır, sonra Orta Avrupa'dan Fransa'ya geçip beş kola ayrılmışlardır:
3. Manuşlar. Orta Avrupa'daki Çingenelerdir. Muhtemelen İndus kıyılarından geldikleri için, kendilerine Sinti de denmektedir. Üç alt gruba ayrılırlar:
Bu üç grubun dışında İngiltere, İrlanda ve İskoçya'da yaşayan Gypsieler, Kaldera, Manuş ve Tinkerler'e benzerler. Bunlar gezgin kazancılardır ve Çingene asıllı olup olmadıkları da kesin değildir.
Bütün bu ayrımlar elbette keyfidir. Bu gruplardan her biri, yalnız kendilerinin gerçek Çingene olduklarını iddia eder ve diğer grupları kendilerinden aşağı görürler. Her grubun kendi lehçesi, kendi yasaları ve gelenekleri bulunmaktadır. Gruplar arası evliliklere çok ender rastlanmaktadır. Ancak, Çingene kavimleri konusunda her bir grubun kendine özgü bir sınıflandırma tasarımına sahip olması çok daha önemlidir.
Kendi kavimlerinin mensupları dışındaki insanları nitelendirmek için, genellikle onların meslekleri belirtilir. İşte böylece Ursariler, yani ayı oynatıcılarından söz edilir. Örnek olarak, Romanya'daki değişik Çingene gruplarının bir listesi verilmektedir. Bu isimler, oldukça farklı bir lonca oluşturan Laieşi ve Ursari Çingenelerince kullanılmaktadır:
Blidarler, ahşap mutfak araç ve gereçleri yapıp satarlar.
Chivutseler, bunların karıları badanacıdır ve dolayısıyla oturdukları evlerin dış cephelerini her
yıl yeniden boyamakla görevlidirler.
Ciobatorler, ayakkabı yapımı ve tamiriyle uğraşırlar.
Costorariler, kalaycıdırlar.
Ghilabariler, çalgıcıdırlar.
Lautariler, çalgıcı ve lüt yapımcısıdırlar.
Lingurariler, ahşap araç ve gereçler yapıp satarlar.
Görsel kaynak |
"Çingene"[1] adı altında toplanan bütün
büyük etnik grupların Listesi[2]
"Çingene kanı" taşıdığını iddia eden üç ana grup bulunmaktadır: Kaldera, Gitano ve Manuşlar.
1. Kaldera Çingeneleri. Yalnız kendilerinin gerçek Çingeneler olduğunu iddia ederler. Adlarından da anlaşıldığı üzere, çoğu kazancılıkla uğraşmaktadır. Rumence'de kazanın adı calderadır. Önce Balkan Yarımadası'ndan çıkmışlardır, sonra Orta Avrupa'dan Fransa'ya geçip beş kola ayrılmışlardır:
a) Lovariler. Macaristan'da uzun süre yaşadıklarından dolayı, Fransa'da "Macar" adıyla çağrılırlar.2. Gitanolar. Kendilerine yalnızca İspanya, Portekiz, Kuzey Afrika ve Güney Fransa'da rastlamak mümkündür. Dış görünüşleri, lehçeleri ve gelenekleriyle Kalderalar'dan ayrılırlar. Kendi içlerinde İspanyol ya da Endülüslüler ve Katalonyalılar diye ayrılırlar.
b) Boyhalar. Transilvanya'dan gelmişlerdir ve savaştan önce, evcilleştirilmiş hayvanlarla gösteri yapan Çingenelerin çoğunluğunu oluşturmaktaydılar.
c) Luri ya da Luliler. Bugün de Firdevsi'nin anmış olduğu Hint kavminin adını taşırlar.
d) Çurariler. Diğer Kaldera Çingenelerinden ayrı olarak yaşarlar. Vaktiyle at alıp satan Çurariler, bugün kullanılmış araba alım satımı ile uğraşmaktadırlar.
e) Turko-Amerikalılar. Avrupa'ya gelmeden önce, Türkiye'den Amerika Birleşik Devletleri'ne göç etmiş oldukları için kendilerine bu isim verilmektedir.
3. Manuşlar. Orta Avrupa'daki Çingenelerdir. Muhtemelen İndus kıyılarından geldikleri için, kendilerine Sinti de denmektedir. Üç alt gruba ayrılırlar:
a) Valsikanlar ya da Fransız Sintileri. Pazarcılık yapar ve sirklerde çalışırlar.
b) Gaygikanlar ya da Alman, Alsaslı Sintiler. Bunlar çoğu kez, Çingene olmayan, ancak aynı gelenek ve göreneklere göre yaşayan Avrupalı göçebelerle karıştırılmaktadırlar.
c) Piemontesiler ya da İtalyan Sintileri. Örneğin, İtalya'nın tanınmış ailelerinden Buglioneler bu gruba girmektedir.
Bu üç grubun dışında İngiltere, İrlanda ve İskoçya'da yaşayan Gypsieler, Kaldera, Manuş ve Tinkerler'e benzerler. Bunlar gezgin kazancılardır ve Çingene asıllı olup olmadıkları da kesin değildir.
Bütün bu ayrımlar elbette keyfidir. Bu gruplardan her biri, yalnız kendilerinin gerçek Çingene olduklarını iddia eder ve diğer grupları kendilerinden aşağı görürler. Her grubun kendi lehçesi, kendi yasaları ve gelenekleri bulunmaktadır. Gruplar arası evliliklere çok ender rastlanmaktadır. Ancak, Çingene kavimleri konusunda her bir grubun kendine özgü bir sınıflandırma tasarımına sahip olması çok daha önemlidir.
Kendi kavimlerinin mensupları dışındaki insanları nitelendirmek için, genellikle onların meslekleri belirtilir. İşte böylece Ursariler, yani ayı oynatıcılarından söz edilir. Örnek olarak, Romanya'daki değişik Çingene gruplarının bir listesi verilmektedir. Bu isimler, oldukça farklı bir lonca oluşturan Laieşi ve Ursari Çingenelerince kullanılmaktadır:
Blidarler, ahşap mutfak araç ve gereçleri yapıp satarlar.
Chivutseler, bunların karıları badanacıdır ve dolayısıyla oturdukları evlerin dış cephelerini her
yıl yeniden boyamakla görevlidirler.
Ciobatorler, ayakkabı yapımı ve tamiriyle uğraşırlar.
Costorariler, kalaycıdırlar.
Ghilabariler, çalgıcıdırlar.
Lautariler, çalgıcı ve lüt yapımcısıdırlar.
Lingurariler, ahşap araç ve gereçler yapıp satarlar.
Meshteri Lacatuşiler, çilingirdirler.
Rudariler, ahşap araç ve gereçler yaparlar.
Rudariler, ahşap araç ve gereçler yaparlar.
Salahoriler, duvarcıdırlar.
Vatraşiler, çiftçi ve bahçıvandırlar.
Zlatariler, ırmak kıyılarında altın ararlar.
Bu liste henüz tam değildir. Popp Serboianu, on dört ayrı "Rumen" Çingene grubundan söz
etmektedir. Ancak bunlar da yine listenin tamamı değildir. [3] [4]
Vatraşiler, çiftçi ve bahçıvandırlar.
Zlatariler, ırmak kıyılarında altın ararlar.
Bu liste henüz tam değildir. Popp Serboianu, on dört ayrı "Rumen" Çingene grubundan söz
etmektedir. Ancak bunlar da yine listenin tamamı değildir. [3] [4]
Bu bölümün notları (DK)
Daha başka birçok dilde benzer biçimlerde söylenen [Almanca] "Zigeuner' sözcüğü (Macarca Czigany,
Rumence Ciganu, Fransızca Tsigane, İtalyanca Zingaro, Türkçe Çingene vs.) bugüne kadar kesin olarak açıklanamamıştır.[1] Aynı sıklıkta kullanılan [Almanca] "Agypter' kavramı (İspanyolca gitanos, İngilizce gypsies, Yunanca gifti, Arnavutça Evgit vs.), Çingenelerin Avrupa'da ilk kez ortaya çıktıkları sıradaki kendi beyanlarına dayanır. Çingeneler kendilerine Rom, dişil Romni, dillerine ise Romani derler. Bir cins isim olan bu sözcük "adam, insan" anlamına gelmekte olup, bugün hala Hindistan'da rastlanan düşük bir kastın adı olan Sanskritçe Domba sözcüğünden türetilmiştir (Hindu dilinde domb, dişil domni; Pencapça Dum, vs.). Ayrıca Manuş ( < Skt. Manuşa "insan"), Sende, Sinde[2] (belki de < Skt. Saindhava "eski Hint eyaleti olan Sindh'den gelme") ve Kala ("siyah") sözcükleri de kullanılmaktadır.[3] Kuzey Almanya ve İskandinavya'da, Çingenelere yer yer bugün de "Tatern" (Tatarlar) denmektedir.
Çingenelerin vatanı konusunda uzun bir süre yalnızca tuhaf tuhaf tahminler ortalarda
dolaştıktan sonra, 18. yüzyılın sonuna doğru, dillerinden hareketle onların vatanının Hindistan olduğu kesin bir biçimde tespit edilebilmiştir.[4] Romani'nin temelinde, Hint-Ari dillerinin (Hindu dili, Racastanca) merkez grubu içinde yer alan -ve bugüne kadar hep iddia edildiği üzere Kuzeybatı Hindistan'da yerleşik olmayan- bir Orta Hindistan lehçesi yatmaktadır.[5] Bu lehçenin gramer yapısı tümüyle Hint-Ari dillerine özgü özellikler, ses bilgisi ise M.Ö. 300 yılında kağıda dökülmüş olan Pali'de dahi artık rastlanmayan tuhaf eskilikler içermektedir. Böylesine eski bir tarihte göç ettikleri
varsayımından daha çok, burada yerel eskiliklerin söz konusu olduğundan yola çıkmak gerekir. Yazılı dillerin geliştiği durumlarda da, bu eskilikler ücra bölgelerde muhafaza edilmiştir. Günümüzde, Romani çok sayıda lehçe ve ağza ayrılmış bulunmaktadır.[6]
Hintçe'nin konuşulduğu bölgeden ayrılış tarihi konusunda yalnızca belirsiz tahminlerde bulunulabilir. Firdevsi'nin "Şehname"sinde (yaklaşık olarak M.S. 1000), betimlemeye göre Çingenelere çok benzeyen göçer bir kavim olan Luriler'den söz edilmesi, terim olarak bir ante quem* olsa gerek. Buna göre Luriler, M.S. 420 yılında 12.000 kişiyle Hindistan'ı terketmiş ve daha sonra başka yolculuklara çıkmışlardır.[7] Çingenelerin Avrupa'ya ve oradan da Yeni Dünya'ya yayılmaları 15. yüz yılın başlarında gerçekleşmiştir. Bu konudaki ilk belgeler 1416 yılına ait olup, yer Transilvanya'da Kronstadt'dır. Takip eden yıllarda, pek çok Avrupa kentine ait kroniklerde, kendilerine Hıristiyan hacı süsü veren ve Mısır'dan geldiklerini iddia eden Çingene gruplarının ziyaretinden bahsedilmektedir.[8] Bu dolaysız tarihi belgelerin öncesinde, Çingenelerin göç yolları hakkında bize Romani'nin temel söz varlığı bazı bilgiler vermektedir. Bu dilde bulunan Yunanca sözcüklerin oranı oldukça çoktur; ayrıca Farsça ve Ermenice'den de çok sayıda sözcük geçmiştir. Romani'ye benzer dilleri olan Çingene kavimlerine, bugün Ermenistan[9] ve Suriye'de[10] hala rastlanmaktadır. Bronz işçilik sanatını Avrupa'ya getirmiş olanların, metaller ve demircilik konusunda bilgili Çingeneler olduğu yolundaki aşırı cüretkar hipotezler -her ne kadar buna benzer tahminler yüz yıldan da daha önce (1843 yılında Bataillard tarafından) ortaya atılmış ve kısa bir süre önce (F. de Ville) tarafından yeniden ele alınmışsa da- sırf filolojik ve kronolojik nedenlerden ötürü dikkate alınamaz .
Bugün, yeryüzündeki Çingenelerin sayısını tespit etmek oldukça güçtür; tahmini olarak bu sayı Avrupa için 500.000 ile 1 milyon arasındadır.[11] Geçimlerini, her ülkede olduğu gibi dilencilik ve hırsızlığın dışında, demircilik, falcılık, müzik ve dans, at alım satımı, ayı oynatıcılığı, çerçilik vs. ile sağlamaktadırlar. Bu arada, kavimlerin pek çoğu bu sayılan faaliyet alanlarından sadece birinde uzmanlaşmıştır.[12] Avrupa'da ortaya çıkmalarından kısa bir süre sonra, değişik ülkelerde kısmen acımasız takiplere maruz kalmışlar, daha sonra da kendilerini Nazi Almanyası'ndaki toplama kamplarında buluvermişler. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde Çingenelerin karakteristik özellikleri gittikçe daha fazla yok olmuştur. Gelişen sanayileşme sonucu Çingenelerin geleneksel geçim kaynakları da sınırlanınca, misafir oldukları halkların kültürüne tümüyle asimile olmaları, zamanın akışı içinde kendiliğinden tamamlanacak gibi görünmektedir. Üstelik son zamanlarda bu asimilasyon süreci, Çingenelerin isteksizliğinden çok, yerleşik düzende yaşayanların geleneksel şühecilikleri sonucu uzuyor izlenimi uyandırmaktadır.[13]
****
[1] Yazar Çingene adını kullanıyor. Ben (başlıkta) kendilerinin tercih ettiği şekliyle "Roman" adını kullanmayı seçtim. Olumsuz çağrışımlarla yüklü "Çingene" kelimesini kullanmak istememek de, kullanılması gerektiğini savunmak da... oldukça tartışmalı konular. Zamanla çözülecek bir konu... bkz. "Politik Doğruculuk"
[2] Yazar, bu başlığın altına şu notu düşmüş: "Sınıflandırma bizzat Çingeneler tarafından
yapılmış ve uzmanlar tarafından da kabul edilmiştir."
[3] Yazar bu listeyi şu kaynaktan yararlandığını not almış. Jean-Paul Clebert, Das Volk der Zigeuner [Çingene Halkı], Viyana, 1964.
[4] Şuna da dikkat etmeli... Kaynakların tarihleri oldukça eski. Bu durumda buradaki bilgi ve verilerin güncel olmadığı sonucunu çıkartmak yanlış olmayacak.
[2] Yazar, bu başlığın altına şu notu düşmüş: "Sınıflandırma bizzat Çingeneler tarafından
yapılmış ve uzmanlar tarafından da kabul edilmiştir."
[3] Yazar bu listeyi şu kaynaktan yararlandığını not almış. Jean-Paul Clebert, Das Volk der Zigeuner [Çingene Halkı], Viyana, 1964.
[4] Şuna da dikkat etmeli... Kaynakların tarihleri oldukça eski. Bu durumda buradaki bilgi ve verilerin güncel olmadığı sonucunu çıkartmak yanlış olmayacak.
Çingenelerin Adı ve Vatanı
Rumence Ciganu, Fransızca Tsigane, İtalyanca Zingaro, Türkçe Çingene vs.) bugüne kadar kesin olarak açıklanamamıştır.[1] Aynı sıklıkta kullanılan [Almanca] "Agypter' kavramı (İspanyolca gitanos, İngilizce gypsies, Yunanca gifti, Arnavutça Evgit vs.), Çingenelerin Avrupa'da ilk kez ortaya çıktıkları sıradaki kendi beyanlarına dayanır. Çingeneler kendilerine Rom, dişil Romni, dillerine ise Romani derler. Bir cins isim olan bu sözcük "adam, insan" anlamına gelmekte olup, bugün hala Hindistan'da rastlanan düşük bir kastın adı olan Sanskritçe Domba sözcüğünden türetilmiştir (Hindu dilinde domb, dişil domni; Pencapça Dum, vs.). Ayrıca Manuş ( < Skt. Manuşa "insan"), Sende, Sinde[2] (belki de < Skt. Saindhava "eski Hint eyaleti olan Sindh'den gelme") ve Kala ("siyah") sözcükleri de kullanılmaktadır.[3] Kuzey Almanya ve İskandinavya'da, Çingenelere yer yer bugün de "Tatern" (Tatarlar) denmektedir.
Çingenelerin vatanı konusunda uzun bir süre yalnızca tuhaf tuhaf tahminler ortalarda
dolaştıktan sonra, 18. yüzyılın sonuna doğru, dillerinden hareketle onların vatanının Hindistan olduğu kesin bir biçimde tespit edilebilmiştir.[4] Romani'nin temelinde, Hint-Ari dillerinin (Hindu dili, Racastanca) merkez grubu içinde yer alan -ve bugüne kadar hep iddia edildiği üzere Kuzeybatı Hindistan'da yerleşik olmayan- bir Orta Hindistan lehçesi yatmaktadır.[5] Bu lehçenin gramer yapısı tümüyle Hint-Ari dillerine özgü özellikler, ses bilgisi ise M.Ö. 300 yılında kağıda dökülmüş olan Pali'de dahi artık rastlanmayan tuhaf eskilikler içermektedir. Böylesine eski bir tarihte göç ettikleri
varsayımından daha çok, burada yerel eskiliklerin söz konusu olduğundan yola çıkmak gerekir. Yazılı dillerin geliştiği durumlarda da, bu eskilikler ücra bölgelerde muhafaza edilmiştir. Günümüzde, Romani çok sayıda lehçe ve ağza ayrılmış bulunmaktadır.[6]
Hintçe'nin konuşulduğu bölgeden ayrılış tarihi konusunda yalnızca belirsiz tahminlerde bulunulabilir. Firdevsi'nin "Şehname"sinde (yaklaşık olarak M.S. 1000), betimlemeye göre Çingenelere çok benzeyen göçer bir kavim olan Luriler'den söz edilmesi, terim olarak bir ante quem* olsa gerek. Buna göre Luriler, M.S. 420 yılında 12.000 kişiyle Hindistan'ı terketmiş ve daha sonra başka yolculuklara çıkmışlardır.[7] Çingenelerin Avrupa'ya ve oradan da Yeni Dünya'ya yayılmaları 15. yüz yılın başlarında gerçekleşmiştir. Bu konudaki ilk belgeler 1416 yılına ait olup, yer Transilvanya'da Kronstadt'dır. Takip eden yıllarda, pek çok Avrupa kentine ait kroniklerde, kendilerine Hıristiyan hacı süsü veren ve Mısır'dan geldiklerini iddia eden Çingene gruplarının ziyaretinden bahsedilmektedir.[8] Bu dolaysız tarihi belgelerin öncesinde, Çingenelerin göç yolları hakkında bize Romani'nin temel söz varlığı bazı bilgiler vermektedir. Bu dilde bulunan Yunanca sözcüklerin oranı oldukça çoktur; ayrıca Farsça ve Ermenice'den de çok sayıda sözcük geçmiştir. Romani'ye benzer dilleri olan Çingene kavimlerine, bugün Ermenistan[9] ve Suriye'de[10] hala rastlanmaktadır. Bronz işçilik sanatını Avrupa'ya getirmiş olanların, metaller ve demircilik konusunda bilgili Çingeneler olduğu yolundaki aşırı cüretkar hipotezler -her ne kadar buna benzer tahminler yüz yıldan da daha önce (1843 yılında Bataillard tarafından) ortaya atılmış ve kısa bir süre önce (F. de Ville) tarafından yeniden ele alınmışsa da- sırf filolojik ve kronolojik nedenlerden ötürü dikkate alınamaz .
Bugün, yeryüzündeki Çingenelerin sayısını tespit etmek oldukça güçtür; tahmini olarak bu sayı Avrupa için 500.000 ile 1 milyon arasındadır.[11] Geçimlerini, her ülkede olduğu gibi dilencilik ve hırsızlığın dışında, demircilik, falcılık, müzik ve dans, at alım satımı, ayı oynatıcılığı, çerçilik vs. ile sağlamaktadırlar. Bu arada, kavimlerin pek çoğu bu sayılan faaliyet alanlarından sadece birinde uzmanlaşmıştır.[12] Avrupa'da ortaya çıkmalarından kısa bir süre sonra, değişik ülkelerde kısmen acımasız takiplere maruz kalmışlar, daha sonra da kendilerini Nazi Almanyası'ndaki toplama kamplarında buluvermişler. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde Çingenelerin karakteristik özellikleri gittikçe daha fazla yok olmuştur. Gelişen sanayileşme sonucu Çingenelerin geleneksel geçim kaynakları da sınırlanınca, misafir oldukları halkların kültürüne tümüyle asimile olmaları, zamanın akışı içinde kendiliğinden tamamlanacak gibi görünmektedir. Üstelik son zamanlarda bu asimilasyon süreci, Çingenelerin isteksizliğinden çok, yerleşik düzende yaşayanların geleneksel şühecilikleri sonucu uzuyor izlenimi uyandırmaktadır.[13]
****
*terminus ante quem: Bir olayın, olgunun, buluşun, yöntemin vb. bağlama ve eldeki verilere göre saptanan bir tarihten sonra olamayacağını ancak önce olabileceğini belirten bir terim. (kısaltması: taq) Örneğin metinde Lurilerden MS 1000 yıllarında (yazılı kaynak) bahsedildiğine göre Lurilerin göçlerinin bu tarihten önce olması gerekir. DK
Dipnotlar
Dipnotlar
[1] Yüzyılda Frigya ve Likya'da yaygın olan bir Samariter Tarikatı'nın adı olan Athingani sözcüğünden
[Hint-Ari Dillerinde Roman Dilinin Yeri], no. 4 ( 1927)
[6] Bkz. Franz Miklosich, Über die Mundarten und Wanderungen der Zigeuner Europas [Avrupa'daki
Çingenelerin Lehçeleri ve Göçleri Üzerine], 1872; J. Sampson, JGLS üçüncü seri, c. Il, s. 156.
[7] Bkz. Jules Bloch, Les Tsiganes [Çiganlar], s. 25-27.
türemiş olması, en yaygın açıklama biçimidir (Millosich, Mundarten [Lehçeler], IV, s. 54-55).
[2] Örneğin Orta Avrupa'da yaşayan Çingeneler, çoğu kez Alman, Fransız ve İtalyan
"Sinti"leri olmak üzere üç ana gruba ayrılmaktadır.
[3] Bkz. Arnold, Zigeuner [Çingeneler], s. 13.
[4] J. C. C. Rüdiger, Von der Sprache und Herkunft der Zigeuner aus Jndien.
Neuester Zuwachs der deutschen und allgemeinen Sprachkunde in eigenen Aufsiitzen,
Bücheranzeigen und Nachrichten [Çingenelerin ve Dillerinin Hindistan'dan Türeyişi Üzerine.
Özgün Denemeler, Kitap Tanıtımları ve Raporlarda Alman ve Genel Dilbilgisinin Birikimi], birinci kısım, Leipzig, s. 37-84.
Systematischer Nachweis bei A. F. l'ott, Die Zigeuner in Europa und Asien. Etlınogr. -linguist.
Untersuchung, vornehmlich über Herkunft und Sprache, nach gedruckten und ungedruckten Quellen [A. F. Pott'un Sistematik Çalışması. Yayımlanmış ve Yayımlanmamış Kaynaklara Göre Avrupa
ve Asya'daki Çingeneler. Etnografik ve Dilbilimsel Araştırma. Özellikle Çingenelerin Kökeni ve Dilleri Üzerine], I-II Halle 1844-1845. Bkz. Wolf, Wörterbuch [Sözlük], s.16
Bkz. Wolf, Wörterbuch [Sözlük], s. 16.
[5] Bkz. R. L. Rurner, The Position of Romani in İndo-Aryan = Gypsy Lore Society Monographs [Hint-Ari Dillerinde Roman Dilinin Yeri], no. 4 ( 1927)
[6] Bkz. Franz Miklosich, Über die Mundarten und Wanderungen der Zigeuner Europas [Avrupa'daki
Çingenelerin Lehçeleri ve Göçleri Üzerine], 1872; J. Sampson, JGLS üçüncü seri, c. Il, s. 156.
[7] Bkz. Jules Bloch, Les Tsiganes [Çiganlar], s. 25-27.
[8] Bkz. A. A. Colocci, Gli Zingari, Storia d'un popolo errante, Torino 1889, s. 35. S. A. Wolf, Wörterhuch [Sözlük], s. 14-16. Bkz. Th. Münster, Zigeuner-Saga [Çingene Söylenceleri], Freiburg 1974. s. 105.
[9] F. N. Finck, Die Sprache der armenischen Zigeuner = Memoires de l'Academie Imp. des sciences de St. l'etersbourg [Ermenistan'daki Çingenelerin Dili], ser. VIII, c. VIII, no. 5.
[10] R. A. S. Macalister, The Language of the Nawar or Zutt, the Nomad Smiths of Palestine. =
Gypsy Lore Society, Monographs 3 (o. J.).
Bkz. J. Bloch, Les Tsiganes [Çiganlar], s. 18.
[11] E. Pittard, Ciba adlı dergide ( Ciba Firması'nca çıkanları bir dergi, Basel, 3. yıl, no. 31, s. 1052) şu tahminlere yer vermektedir: 600.000 (Miklosich, 1872 yılı itibariyle), 1.000.000 (Revue Encyclopedique 1832), Balkan Yarımadası'nda 150.000-200.000 (Ami Boue 1840), 779.000
(Guido Cora 1895); Çingene yazar Mateo Maximoff da bu sayı 2.000.000'dur (Zigeuner,
Wandemdes Volk auf der Strasse) [Çingeneler. Sokaklardaki Göçer Halk], Zürih 1959, s. 10).
[12] P. Şerboianu'nun ayrıntılı açıklamaları, Les Tziganes [Çingeneler] , Paris 1930, s. 33 (Almancası Zürih 1954).
[13] Bkz. L. Jochimson, Zigeuner heute. Untersuchung einer Aussenseitergnıp pe in einer
deutschen Mittelstadt [Bugünün Çingeneleri. Orta Büyüklükte Bir Alman Kentindeki Marjinal Bir
Grubun İncelenmesi], (Stuttgart 1963).
Çingene Mitolojisi, Herman Berger, Giriş Bölümü, Ayraç Yayınları, 2000, s. 5-12