9 Ekim 2020 Cuma

Cumhuriyetten Günümüze Türkiye


AK Parti hükümetlerinin her döneminde desteklediğim iki bakan oldu; Ali Babacan ve Mehmet Şimşek.

Elbette başarılı başka bakanlar da var fakat bu iki isim uzun süre bakanlık yaptılar. Her şart altında iktisadi rasyonalizmi temsil ettiler.

Faizi indirmiyor diye Merkez Bankası’nın vatana ihanetle suçlandığı dönemde de Merkez Bankası’nın bağımsızlığını savundular.

CUMHURİYET EKONOMİSİ

Sayın Şimşek’i CNN Türk’te Vahap Munyar ve Dicle Canova’nın programında izledim, notlar aldım. Elbette partisini ve hükümetini savundu ama hamaset yapmadı, iktisadi sorunları komplo teorilerine bağlamadı, iktisadi açıdan analiz etti.

Telefon açtım tebrik ettim.

Aklıma takılan bir konu vardı ama emin olmadığım için telefonda söylemedim, şimdi yazmak istiyorum.

Sayın Şimşek şöyle diyor:

“İktisadi büyüme Cumhuriyet kurulduğundan AK Parti dönemine kadar yüzde 4.7 iken, bizim dönemimizde yüzde 5.7 oldu. Eğer Türkiye, Cumhuriyet’ten bu yana yüzde 5.7 büyüseydi şu anda dünyanın en büyük 8. ekonomisi olacaktık.”

Bu doğru mu, yanlış mı?

Matematik olarak doğru, tarihsel olarak yanlış!

1923’TEN İTİBAREN

Tek Parti devrinin ekonomisini başarılı bulanlar var, başarısız bulanlar var. Bu ayrı bir konu.

Fakat 1930 buhranıyla bütün dünyada ekonomi çökmüştü. İktisat tarihçisi Şevket Pamuk, 1927 yılında kilosu 12 kuruş olan buğdayın, 1932’de 3 kuruşa düştüğünü belirtir ki bu korkunç ekonomik daralmanın bir göstergesidir.

Ardından İkinci Dünya Savaşı... Türkiye 1 milyon genci tarladan, işten çekip silah altına aldı. Yine Prof. Pamuk’a göre buğday üretimi, kuraklığın da etkisiyle yüzde 48’e kadar düştü!

Bu yüzden “karneyle ekmek” yedik ama harp ateşinin içine düşmedik.

1930 krizi ile Dünya Savaşı gibi iki felaket bulunduğu içindir ki, “Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren...” diyerek 21. yüzyıldaki Türk ekonomisini mukayese etmek tarihen yanlıştır.

İşte, TÜİK’e göre 1950’den 2002’ye kadar Türkiye’nin ortalama büyüme hızı 5.2’dir.

AK Parti döneminde ise, Sayın Bakan’ın dediği gibi yüzde 5.7...

Sayın Şimşek önceki hiçbir dönemi suçlamıyor, kendi iktidarlarının başarısını rakamlarla anlatıyor.

Fakat siyasi kültürümüzde maalesef “bizimkiler iyi, öbürleri kötü” bakışı yaygındır, artık bundan kurtulmalıyız.

AK PARTİ’NİN DÖNEMLERİ

AK Parti’nin ilk iki döneminin başarılı olduğu inkâr edilemeyecek bir gerçektir.

AK Parti; Özal ve Ecevit hükümetlerinde reforme edilmiş ve finansman kurumları güçlendirilmiş, Merkez Bankası’na bağımsızlık kazandırılmış, denetim ve denetleme organları oluşturulmuş bir “kurumsal yapı” devraldı. AB sürecinde reformları da hızlandırarak bunu başarıyla yürüttü.

Fakat 2011’den itibaren adım adım AB standartlarını önemsememeye ve kurumları siyasallaştırmaya başladı.

Merkez Bankası üzerinde hâlâ devam eden kavga bunun bir örneği.

Sonuçlarını dövizle, faizle, enflasyonla yaşıyoruz.

Bütün dünyada dolar yükseliyor ama bizde bu siyasi ve kurumsal sorunlar yüzünden daha çok yükseliyor.

İşte Mehmet Şimşek ve MB Başkanı Murat Çetinkaya Londra’da Merkez Bankası’nın bağımsızlığını vurgulama gereği duydular.

Ekonomiyle ilgili bakanlar Mehmet Şimşek ve Nihat Zeybekci OHAL’in hemen kalkmasını istiyorlar...

Anlatmak istediğim şu: Kim ve hangi parti diye bakmadan önce, kurumlar ve kurallar diye bakalım; zira tuttuğumuz lider ve partinin başarısı da kurumların kurallara uygun çalışmasına bağlıdır. Onun için ikide bir hukuk devleti diye vurguluyorum

Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.

Comments


EmoticonEmoticon