ENVER Paşa yakın tarihimizde belirleyici rol oynamış son derece önemli bir tarihi şahsiyettir.
Tarihe bakarken zihin hastalığımız olan yüceltme ve şeytanlaştırma hastalıklarına kapılmadan Enver Paşa’yı da “anlamak”için okumalıyız.
4 Ağustos 1922’de Türkistan’da Bolşevik Ruslarla savaşırken şehit düşen Enver Paşa’nın 96. ölüm yıldönümü vesilesiyle Hürriyet’te İlber Ortaylı bu açıdan değerli bir yazı yazdı.
Ben merhum Enver Paşa’nın tarihimizdeki belirleyici iki rolüne bakmak istiyorum; askeri reform ve Cihan Harbi.
REFORMİST OSMANLI MİLLİYETÇİSİ
Enver Paşa en iyi eğitimli genç Osmanlı subaylarından biriydi. Farsça, Rusça, Fransızca ve Almanca bilirdi. 1909 yılında daha 28 yaşında askeri ataşe olarak Berlin’e atanmıştı.
Almanya’nın sanayi ve askerlik alanlarında nasıl güçlendiğini hayranlıkla, Osmanlı’nın ise çökmekte olduğunu derin ıstırapla görüyordu.
İkinci Balkan Harbi’nde Edirne’nin kurtarılmasında büyük rol oynadı, şöhreti ve karizması güçlendi. İttihat ve Terakki iktidarında, bütün devlet geleneği ihlal edilerek hızla yükseldi. 18 Aralık 1913’te albay, üç gün sonra 21 Aralık’ta general, 26 Aralık’ta genelkurmay başkanı, Avrupa’da savaş çıkınca 21 Temmuz 1914’te de başkumandan vekili yani fiilen başkumandan oldu, 33 yaşındaydı.
İdealistti, muazzam bir enerjisi vardı. İlk işi askeri reform oldu, Balkan Harbi’nde silahını bırakıp kaçan orduyu, Çanakkale destanını yazan ordu haline getirdi.
İNÖNÜ VE KARABEKİR
İsmet İnönü, “Hatıralar”ında şöyle diyor:“Enver Paşa Balkan Harbi’ni yapan orduyu tümüyle değiştirmiş ve yeni bir ordu kurmuştur... Yeni ordunun kurulmasında ve bu ordunun ümitsizlikten kurtulup yeni bir çalışma şevkine sahip olmasında Enver Paşa’nın kuvvetli disiplini etken olmuştur. Ordu böyle kuruldu ve ordunun yetiştirdiği kadro, bu ordunun yetiştirdiği kumandanlar Milli Mücadele’nin belkemiği olan insanlardır...”
İnönü, Enver Paşa’nın en yakın arkadaşlarını bile tasfiye ederek orduyu siyasetten temizlediğini de belirtir.
Kazım Karabekir de Enver Paşa’nın “temiz bir vicdana sahip olduğunu”vurgular, “Birinci Dünya Savaşı Anıları”nda şöyle anlatır:
“Ordudaki yıpranmış unsurları emekliye sevk ederek orduyu yeni bir kudret ve heyecan verecek zinde bir kumanda heyeti vücuda getirdi... Artık ordu ve donanma talim ve terbiyelerine ve atış talimlerine sıkı sıkıya sarılmışlardı. Günden güne ordumuzun kabiliyeti yükseliyordu.”
İnönü de Karabekir de Enver Paşa’yla çalışmış kumandanlardı.
TEK BAŞINA BAŞKUMANDAN
Enver Almanya endüstrisine ve militarizmine hayrandı ama ‘Almancı’ değildi. Birinci Dünya Savaşı sırasındaki büyük hataları, tecrübesizlik ve ölçüsüz atılganlıktan gelir.
Fevzi Çakmak, Sarıkamış felaketini “genç ve fazla atılgan iki genç subay”ın, Hafız Hakkı ile Enver Paşaların hatası olarak niteler. Rus komutanların ise tecrübeli generaller olduğunu kaydeder.
Tecrübesizlik ve aşırı özgüvenle dünya savaşında Osmanlı ordusunu tek başına yönetti, uyarı ve eleştirileri dinlemedi. Bunun ne büyük hatalara yol açtığını Kazım Karabekir ve Ali İhsan Sabis Paşalar anılarında anlatırlar.
‘EN BÜYÜK KABAHATİ’
Mondros Mütarekesi’nden iki hafta önce, 16 Ekim 1918’de, İzzet Paşa hükümetine brifing veren Kurmay Albay Nuri Bey, elde İstanbul’u savunacak güç bile kalmadığını, “bir avuç eşkıyanın memleketi işgal edebileceğini”, mütareke istemenin zorunlu olduğunu rakamlarla anlatarak şöyle diyordu: “Enver Paşa’nın en büyük kabahati arkadaşlarını durumdan hiçbir zaman haberdar etmeyişi olmuştur. Eğer beş-altı ay evvel böyle müşkil bir vaziyette olduğumuzu söyleseydi tabii çare düşünülür ve uygun bir münferit sulh yapılabilirdi...”
Münferit sulh yani Almanya ile ittifaktan ayrılıp savaştan çıkmak...
TARİHİN DERSİ
Görülüyor ki tarih asla ak veya kara değildir; hayranlık da düşmanlık da gerçekleri araştırmada körlük yaratır.
Dünya tarihi böyle tecrübelerle dolu olduğu için harp ilanı yetkisi yürütme erkinin elinden alındı, parlamentolara verildi. Kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge, şeffaflık ve hesap verirlik gibi kurallarla yönetimler sınırlandırıldı...
Netice: Tarihi ideolojik malzeme devşir