9 Ekim 2020 Cuma

Klasik Seçim Konuları







AK Parti sözcüleri sık sık zayıf muhalefetten kendilerinin de şikâyetçi olduğunu söylerdi. Şimdi ‘millet ittifakı’ ile güçlü bir muhalefet hareketi oluştu.

Seçim sonuçlarını bilmiyoruz ama kim kazanırsa kazansın iktidarla muhalefetin konumlarının eskisinden daha “dengeli”olacağı görülüyor.

Demokrasilerde elbette iktidarların dengelenebilir ve denetlenebilir olması, muhalefetin de dengeleyebilir ve denetleyebilir olması rejimin selameti için gereklidir.

Bizim tarihimizde de Avrupa tarihinde de görülmüştür ki tek başına yargı bu işlevi yapamaz...

AKŞENER’İN SÖZLERİ

Önceki akşam Fox TV’de İYİ Parti Lideri Meral Akşener’i izledim. Bütün politikacılara yaptığım gibi polemiklerine değil, asıl hukuk ve idare konularında ne dediğine baktım. Şu sözlerinin altını çizdim:

“Güç yoldan çıkarır, hepimizi yoldan çıkarır. Bana bile bırakılmaması gerekiyor... İnsanın özellikleri başka, kurumsal özellikler ve kurallar başkadır...”

Evet, kişi çok ahlaklı olabilir ama “güç”kullanımı arttıkça tutkuya dönüşebilir, “güç” faktörü başlı başına bir belirleyici haline gelebilir. Bütün tarih bunu gösteriyor.

Onun için “gücün sınırlanması” hukukun en önemli konusudur, rejimlerin de belirleyici özelliğidir.

Kuvvetler ayrılığı ilkesinin temelindeki felsefe budur.

Buradan hareketle Akşener “kuralların önemi”ni vurguladı:

“Kurallara inanıyorum, kurallar olduğu zaman keyfilik olmaz.”

Akşener, “tüm paydaşların katılımlarıyla yeni anayasa” ve “parlamenter sistem”tezlerini buna dayandırarak anlattı.

BİZDE KAVRAMLAR YÜZEYSEL

Türkiye’de 1950’ye kadar resmen kuvvetler birliği ilkesi uygulanıyor, hukuk fakültelerinde bu öğretiliyordu.

1950’de hür seçimlerle iktidara gelen Demokrat Parti bu ilkeleri hiç ağzına almadı!

1950’den sonra kuvvetler ayrılığını ve anayasa mahkemesi kurulmasını ilk savunan, Osman Bölükbaşı’nın 1954’teki Cumhuriyetçi Millet Partisi oldu fakat “çok güçlü” DP karşısında yetersiz kaldı.

CHP 1959’daki “İlk Hedefler Beyannamesi”nde kuvvetler ayrılığı ilkesini ve anayasa mahkemesi kurulmasını savundu.

1961 darbe anayasası gerçi kuvvetler ayrılığını getirdi fakat “darbe” olması ve yargıda yaptığı tahribat ilkenin topluma yerleşmesini engelledi.

Güç ya da iktidar kavramına böyle bir felsefi bakış kitlelerde yaygınlaştıkça ülkemizde hem hukuk güvenliği, hem iyi yönetim ve ekonomi daha da gelişecektir.

HUKUKU KONUŞMAK

Demokrasi tecrübemizin yüz elli yıl olduğunu söyleriz ama “kuvvetler ayrılığı, hukuk devleti, bağımsız tarafsız yargı” gibi konularda kültür birikimimiz maalesef zayıftır.

Bu bakımdan “Millet İttifakı”nda Kılıçdaroğlu’nun ve Muharrem İnce’nin, Meral Akşener’in, Karamollaoğlu’nun kuvvetli ifadelerle bu ilkeleri vurgulaması önemlidir; bu ilkeler kitlelere intikal ediyor.

AK Parti başlangıçta bu ilkeleri vurguladı, AB kıstasları doğrultusunda hukuk reformları yaptı, ben de destekledim. Ama bir süredir iktidarın tavrında “güç”faktörü hayli ön planda; OHAL’in uygulanış tarzı ve devam ettirilmesi bunun bir örneği.

Aslolan, çocuklarımızın, torunlarımızın yaşayacağı yarınki Türkiye’dir.

Bu coğrafyada Almanya, İngiltere, Güney Kore düzeyinde bir Türkiye hepimize heyecan verir. Bunun tek yolu hukukun üstünlüğünü yansıtan kavramları ve temelindeki felsefeyi özümsemektir.

Keşke seçimlerde bu kavramlar daha çok konuşulsa, iktidar ve muhalefet sözcüleri bu kavramları tartışsa

Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.

Comments


EmoticonEmoticon