CUMHURBAŞKANI Erdoğan yüzde 52.6 oyla bir seçim zaferi daha kazandı fakat partisi 1 Kasım 2015 seçimlerine göre yaklaşık 8 puan oy kaybetti, 49.5’ten 41.9’a indi.
Cumhurbaşkanı da bunu çok önemsedi, “mesajı aldıklarını, eksiklikleri gidereceklerini” söyledi.
Türkiye genelinde 8 puan kaybeden AK Parti, Kayseri ve Konya gibi kalelerinde 14-15 puan oy kaybetti! Bu illerin özelliği daha bir kentlileşmiş, sanayileşmiş olmasıdır.
KAYSERİ VE KONYA ÖRNEĞİ
Değerler itibarıyla muhafazakâr, piyasa ekonomisinde hayli gelişmiş olan bu iki ilimizden Kayseri’deki oy dağılımına bakalım:
1 Kasım 2015 seçimlerine göre AK Parti Kayseri’de yüzde 14 puan oy kaybetmiş, MHP 3 puan oy arttırmış, ilk defa seçimlere giren İYİ Parti yüzde 11 oy almış.
Konya’da da böyle: AK Parti yüzde 74’ten yüzde 59.4’e inmiş, MHP yaklaşık 4 puan arttırmış, İYİ Parti yüzde 9 oy almış.
İki ilimizde de CHP’nin oyları aynı.
AK Parti’den kopan oyların büyük kısmı İYİ Parti’ye bir kısmı MHP’ye gitmiş.
AK Parti niye bu iki ilde daha büyük oranlı kayıplara uğradı?
KONDA’NIN BULGULARI
Dün kısaca bahsetmiştim, KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, arkadaşımız İpek Özbey’e üç Türkiye’den bahsediyor:
- Türkiye’nin kentlileşmiş, ticarileşmiş, bireyleşmiş kesim ve bölgeleri yüzde 25 civarında... Bu kesimler için hukuk, özgürlük gibi kavramlar önemli.
- Türkiye’nin muhafazakâr değerlere bağlı, ekonomik dinamiklerin yeterince güçlenmediği, bu bakımdan kamu yatırımlarına ve desteğine öncelik veren kesimleri ve bölgeleri yüzde 50-55 civarında.
- Türkiye’nin Türk etnik kimliğine öncelik veren kesimleri ve Güneydoğu yüzde 10-15 civarı... Şimdi, sürece bakalım...
DİNDAR BURJUVAZİ
Menderes’ten itibaren sağ partiler Anadolu’ya hizmet götürmeye ve muhafazakâr değerlere saygılı davranmaya önem verdiler ve daima yüksek oy aldılar.
Özal’ın piyasa ekonomisi ve 16 yıllık AK Parti iktidarında Anadolu’da eğitim ve piyasa ekonomisi çok gelişti, AK Parti çok oy aldı.
European Stability Initiative adlı kuruluş, “Müslüman Kalvinistler; Orta Anadolu’da Değişim ve Muhafazakârlık” adlı araştırmasını 2005’te Kayseri’de yapmıştı.
“Kalvinist” sözü Hıristiyan tarikatı değil, “dindar girişimci” kavramını ifade ediyor.
TÜSİAD’la MÜSİAD ve Konyalı, Kayserili girişimciler aynı “iktisadi rasyonalizm”e sahipler. Döviz hareketlerine, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına özel hassasiyet gösteriyorlar.
Hukuk sahasındaki sorunlara “bana dokunmuyor” diye değil, “yatırım için hukuk güvenliği gerekir” diye bakıyorlar.
MODERN TOPLUM YÖNÜNDE
Bu tablo, Weber sosyolojisinden esinlenerek, “kenar”dan “merkez”e yani geleneksel tarım toplumundan modern topluma büyük tarihi yürüyüşümüzün önemli bir aşamasını yansıtıyor.
Türkiye Ortadoğu toplumu olmaz, mahallelere kapanamayız çünkü.
Yönümüz bellidir: Daha eğitimli, daha girişimci, daha rasyonel, hukukun üstünlüğüne dayalı modern toplum...
“Üç Türkiye”nin bölümlerini kutuplaştıran kimlik siyasetleri çok tehlikelidir. Bölümler arasında geçişkenliği arttırmalıyız. Bunun yolu daha iyi eğitim, daha güvenli istikrarlı büyüme, daha düzenli kentleşme ve elbette demokratik hukuk devletidir.
İktidar “eksiklikleri” gidermek istiyorsa, hukuk ve demokrasi sorunlarına bakmalı.
Muhalefet gelişmek istiyorsa “sahillerden”içeri açılmalı, bunun kültürel ve iktisadi iklimini oluşturmalıdır.
“Üç Türkiye”nin bütünleşmesi, entegrasyonu, kısaca sosyolojik anlamda “uluslaşma” sürecimiz böyle tamamlanacaktır