"ALAADDİN PAŞA'.N IN TAVS İYE LERİ Bizdedir fakr ü fena şahım mülk ü makam, mal sende Beka yoktur bu dünyada, gece gündüz istesek de. Saltanatı kardeşi Orhan Bey'e bırakan ve bir kenara çekilmeyi uygun bulan olgun, bilgili, uzak görüşlü, ince ve nükteli sözleriyle tatlı dilli Alaaddin Paşa, İzmit'in fethini kutlamak üzere payitahta geldi. Himmeti yüce padişaha saygı ve bağlılığını arz ettikten sonra gönlünden geçenleri bir bir anlatıp yüce katına sundu: ''Allahu Tealanın ihsan ve yardımlarıyla Osmanlı soyu artık üs tünlüğe, ikbale ulaşmış ve büyüklük durağına varmış bulunmaktadır. Bu uzun ömürlü devletin dünya hakimiyeti yolundaki gelişmeleri günden güne artmaktadır. Çok yakın bir zamanda daha nice ülkeler bu devlete katılacaktır. Devlet saltanatının bekası için, lüzumlu nice kanunları hayata geçirmek artık şart olmuştur. Saltanatın müstakil hale geldiği bu demde birinci gereken şu dur ki; Orhan Han'ın yüce ve keremli adı her ülkede her minberde nasıl gökleri süslüyorsa dinar ve altınları da öylece parlasın. İslam diyarında süregelen gümüş ve külçe altınlar bu güleç adla sevilsin, itibar bulsun. İkinci olarak; dünyada saltanat süren hükümdarların yolunu seçmek icap eder. Bu sebeple padişahın askeri için özel bir kıyafet ve elbise koymak mecburiyeti vardır. Böylece askerle halk arasında kılık kıyafet bakımından kendisini gösteren kargaşalık ortadan kalkmış olur. Askerler kıyafetleri ile tanınır ve üstünlük kazanırlar." (Ahmet Şimşirgil – Kayı I)
Üçüncü olarak ülke topraklarını genişletmek ve daha çok sayıda kaleler açmak için çeşitli sınıflarda asker gerekir. Kale savaşlarında yaya askerleri atlılardan daha elverişlidir:'48 Taht sahibi Orhan Bey, isabetli görüşler sunan ağabeyinin gönül okşayıcı sözlerini dinleyince çok sevindi. Onun devletinin yücel mesi için düşünen ve gayret sarf eden tutumundan memnun kaldı. Alaaddin Paşanın tavsiyesi üzere ilk defa, Orhan Bey' in cülusu nun üçüncü senesinde hükümdarlık alametlerinden olarak Bursa'da gümüş sikke (akçe) kestirildi. Bu sikkenin bir tarafında Kelime-i Şehadet ile dört büyük halifenin isimleri vardı. Diğer tarafta ise Orhan bin Osman yazısı ile baskı tarihi ve Osmanlıların mensup oldukları Kayı boyunun damgası yer alıyordu. Bu döneme kadar Osmanlı fetih hareketinde bulunanlar aşi ret kuvvetleri olup hepsi de atlı idiler. Bu kuvvetler uzun zaman muhasara hizmetlerinde kalamadıklarından muvaffakiyetler geci kiyordu. Dolayısıyla Türk gençlerinden daimi ve esaslı yaya ve atlı kuvvetlerinin teşkili cihetine gidildi. Alınacak. atsız askere yaya, atlı olanına ise müsellem denildi. Programa göre bunlar harbe yarar güçlü kuvvetli il eri olan Türk gençlerinden seçileceklerdi. Harp olmadığı zamanlarda ise kendilerine gösterilen toprakları işleyerek vergiden muaf tutulacaklardı. Ayrıca Osmanlı divanında askeri sınıfa mensup beylerin giyecek leri elbise ve başlarına saracakları sarığın şekli de tespit olunmuş, bu suretle hükümet erkanı ve askeri sınıf ile halk, kıyafet bakımından birbirlerinden ayrılmışlardır. 49
Tarih, bayramcigerli.blogspot.com,
Bayram Cigerli,Tarih Notları, Osmanlılar,Tarih Konu Anlatım,Ahmet Şimşirgil,Kayılar,
Bayram Cigerli,Tarih Notları, Osmanlılar,Tarih Konu Anlatım,Ahmet Şimşirgil,Kayılar,