15 Şubat 2022 Salı

Osmanlı Tarihi, Devlete giden yol



"DEVLETE G İ DEN YOL... 1299 yılı Osman Gazi'nin beyliğini ilan edip müstakil olarak harekete başladığı tarih olarak kabul edilir. İşte buna yol açan olaylar: Bilecik'in zabtı ve düğünde tekfurların kuvvetlerinin dağıtıl­ masından hemen sonra Osman Bey, kuvvetlerini süratle Yarhisar üzerine sevk etti. Başsız kalmış ve kuvvetleri dağılmış olan kale kolayca ele geçirildi (1298). Bilecik alındıktan sonra beyliğin önemli bir merkezi oldu. Osman Gazi burada bir mescit yaptırdı. Şeyh Edebali'yi şehre emin tayin etti. 1299 yılında emirlerinden Turgut Alp'ı İnegöl'ün fethi ile gö­ revlendirdi. Çok geçmeden kendisi de gelerek muhasaraya katıldı­ ğından kale kısa sürede zapt olundu. Yıllarca Türklere sıkıntı veren tekfur idam edildi. Osman Bey Bizans hududunda güçlü bir devletin temellerini adım adım kurarken Selçuklu başkentinde karışıklıklar son had­ dine varmış bulunuyordu. 1284'ten itibaren Selçuklu Türkiye'sinde görülen karışıklıklar, gittikçe artan Moğol tahakkümü, Selçuk­ lu sultanlarının sadece ismen mevcudiyeti ve halkın perişan hali gözlemlendiğinde Osman Gazi'nin saltanatını ilana kalkışması şaşılacak bir şey değildir. Ayrıca 1296Cla Sultan il. Mesud İlhanlı hükümdarı Gazan Han tarafından Baldu İsyanı ile ilişkilendirilerek tahttan indirilmiş ve Türkiye Selçukluları tahtı iki yıl boş kalmıştı. 1296-98 yıllarında Selçuklu tahtının boşalması muhakkak ki Anadolu uç beylerini artık beyliğe hazır hale getirmiş olmalıdır. İşte Osman Gazi'nin de 1298-1299 yıllarındaki seri fetihlerinin sonunda takındığı tavır, 1298'de Gazan Han tarafından Selçuklu" (Ahmet Şimşirgil – Kayı I)

tahtına oturtulan III. Alaaddin Keykubad'ı artık muktedir bir sul­ tan olarak görmediğini ve ondan izin alma ihtiyacını duymadığını açıkça yansıtmaktadır. Şöyle ki; Karacahisar 1288<le alınınca bir kısım halkın şehri terk etmesi üzerine evler uzun süre boş ve ıssız kalmıştı. Ancak zamanla çevre illerden ve Germiyan ülkesinden gelenlerle şehir şenlenmeye başladı. 699/1299 yılına gelindiğinde mescitleri, mektepleri, çarşıları ve pazarı ile mamur bir belde hal.ini almıştı. Halk Dursun Fakih'e gelerek şehirde Cuma namazı kılınması için izin istediler. Ayrıca problemlerinin çözümü için kadı tayin edilmesini arzu ettiler. Dursun Fakih konuyu Şeyh Edebali'ye açtı. Sonra beraberce Osman Gazi'ye arz ettiler. Osman Gazi, "Ne yapılmak gerekiyorsa yapılsın'' deyince, Dur­ sun Fakih: "Hanım! Sultandan izin almak gerektir" dedi. Bunun üzerine Osman Gazi: "Bu şehri ben kendi kılıcımla aldım. Bunda sultanın ne dahli var ki ondan izin alayım? Ona sultanlık veren Allah bana da gaza ile hanlık verdi. Eğer minneti şu sancak ise ben kendim dahi sancak kaldırıp düşmanlarla uğraştım. Eğer o, ben Selçuk hanedanında­ nım derse ben de Gök Alp oğluyum derim. Eğer bu ülkeye ben onlardan önce geldim derse Süleyman Şah Dedem de ondan e\rvel geldi" cevabını verdi. 2ı Bu sözlerden sonra Osman Gazi Karacahisar'a Dursun Fakih'i hem kadı hem de hatip tayin etti. Şeyh Edebali'nin akrabası ve talebesi olan Dursun Fakih büyük al.imlerdendi. Osman Gazi ile bütün savaşlara katılır ve mücahitlere namaz kıldırırdı. Dursun Fakih ilk cuma günü minberde hutbeye çıktı. Allahu zü'l-Celale hamd, Resulüne salavat, al.ine ve ashabına duadan sonra; Osman Gazi'nin adını hutbede zikretti. Aşiret beyliğe dönüşmüştü. 22

Aşıkpaşazade tarihinde 699/1299 olarak tarihlendirilen bu olayı Kemalpaşazade 688/1288-89 yılında Karacahisar'ın fethinin hemen �binde gösterir. Kemalpaşazade'ye göre Dursun Fakih'in Cuma namazı için Selçuklu sultanından izin istenmesi gerektiği yolundaki sözlerine Osman Gazi şöyle cevap vermiştir: "Ben kimsenin taht-ı hükümetinde değilim. Kendi başıma sul­ tanım. Bu diyarı kılıcımla açıp dururum. Kul nöker almadım, ne efendim var ne sultanım! Benim icazet verdiğim yetmez mi? Benim iznim kifayet etmez mi? Sultan-ı zaman dediğiniz Melik-i Yunan (Anadolu Selçuklu Devleti) ise benim mülkümde anın ne tasarrufu var. Nesebde ondan eksik değilim, benim aslım geniştir. Gök Alp'ı bilmeyen bilmez, bilen Selçuk'a nisbet kılmaz:'23 Kemalpaşazade Osman Gazi'nin Karacahisaraa cemaatle Cuma namazı kılmaya izin verip adına hutbe okutmasını, serbest hareket etmeye başlamasına bir misal olarak gösterir. Ancak o da kesin müstakilliğini ilan tarihi olarak 699/1299 tarihini şu ifadelerle verir: "Al-i Selçuk dağılıp saltanat işleri ve memleket ahvali bozulunca Osman Gazi cihangirlik meydanında idare dizginlerini eline aldı. Sultan-ı alişan olup unvanı emir iken han oldu. Hicretin 699. yılında emirlik kürsisinden saltanat tahtına çıktı. Hilafet hil'atin eğnine alup (giyinip) cihangirlik kemerin beline kuşandı. Kadr ü celali hilal iken bedr, kişveri karye iken şehr, leşkeri nehir iken bahr oldu."24 Görüldüğü gibi 1299 yılı Osmanlı Devleti'nin kuruluş tarihi olarak verilebilecek en güçlü konumunu devam ettirmektedir. Neşri tarihinde ise Aşıkpaşazade ve Kemalpaşazade'ye muhalif olarak; "Osman Gazi dahi Sultan Alaeddin zamanında devletini ilan etmişti. Lakin edebe riayet edüben hutbeyi ve sikkeyi yine Sultan Alaeddin adına kılmıştı ... Ne zaman ki Sultan Alaeddin ahirete in­ tikal etti, oğlu kalmadığından yerine veziri Sahip Ata geçti. Osman bunu işidüb buyurdu; Karacahisar'a Dursun Fakih'i hem kadı ve hem hatip ettiler ... Böylece ilk defa hutbe Karacahisar'da Osman Gazi adına okundu " ifadeleri yer almaktadır.25

Neşri'nin bu ifadeleri Osman Gazi'ye Selçuklu sultanına karşı zoraki bir tabiiyet (edep göstergesi) arz ettirmesinden öte bir mana taşımamaktadır. Şayet öyle olsaydı 1302'de III. Alaaddin'den sonra yine ismen tahta çıkarılan il. Mesud'a karşı da bağlılık göstermesi gerekmez miydi? Ayrıca 1299'dan sonra Osman Gazi'nin her biri bir saltanat alameti gibi gösterilen uygulamaları onun devletini ilan ettiğini açık bir biçimde vurgulamaktadır. Nitekim 1301 yılında önce Köprühisar'ı ve ardından Yenişehir bölgesini zapt eden Osman Gazi ilk kez, Oğuz hanlarının ve Selçuklu sultanlarının adeti üzere elde edilmiş olan yerleri kardeşi, oğulları ve silah arkadaşlarına dirlik olarak dağıttı. Buna göre Karacahisar (Sultanönü) sancağını oğlu Orhan Bey'e, Eskişehir'i Gündüz Alp'e, Yarhisar'ı Hasan Alp'e, İnegöl'ü Turgut Alp'e verdi. Bilecik nahiyesinin öşür ve resmini kayınbabası Şeyh Edebali ile zevcesi Mal Hatunun harcamalarına ve şeyhin çevresindeki dervişlerin ihtiyaçlarına sarf edilmek üzere ayırdı. Mal Hatun ile oğlu Alaaddin'i Bilecik'te Edebali'nin yanında bıraktı. Kendisi ise devletinin yeni merkezi olarak seçtiği Yenişehir'e yerleşti.26 Osman Gazi'nin bu fetih ve düzenlemelerden hemen sonra na­ mına sikke darp ettirdiği de görülmektedir.

Tarih, bayramcigerli.blogspot.com,
Bayram Cigerli,Tarih Notları, Osmanlılar,Tarih Konu Anlatım,Ahmet Şimşirgil,Kayılar,

Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.

Comments


EmoticonEmoticon