"LU CAMİ'N İN AÇ I LI Ş I Emir Sultan'ın işareti üzerine 1396'da yapımına başlanan Ulu Camii 1400 yılında tamamlanmış bulunuyordu. Yirmi kubbe ve iki minaresiyle Osmanlı mimarisinin en zarif eserlerinden biri ortaya çıkmıştı. 3 180 metrekarelik iç alanı ile bütün Türk camileri arasında en büyük ölçüye ulaşmıştı. Camiye muhteşem bir tak kapı ile iki yan kapıdan giriliyordu. Minberi ceviz ağacından oyma ve geçmeli muhteşem bir nümuneydi. Duvarları, İslam harflerinin en güzel örnekleriyle bezenmiş levhalar ile baştan başa süslenmişti. Her üç cepheden açılan kapılar ortada şadırvana ulaşıyordu. On altı köşeli havuz, üç çanaklı fıskiyeden sekiz kol halinde dökülen sularla dolarak on altı musluğa taksim olunuyordu. Havuzun etrafındaki mahfil sofaları, namaz vaktini beklerken Kur'an okumanın en tatlı hazzını yaşatıyordu." (Ahmet Şimşirgil – Kayı I)
Yeşil Bursa'nın her yandan görülebilen ve onun zümrüt göğsünü bir elmas gibi süsleyen Ulu Cami'nin açılış günü, Bursalılar akın akın camiye koşmuşlardı. Yıldırım Bayezid Han, damadı büyük alim ve veli Seyyid Emir Sultan, Molla Fenari ve ulemadan pek çok kimse camide yerlerini almışlardı. Padişah camide ilk Cuma hutbesini okıma görevini Emir Sultan'a verdi. Emir Sultan ise ayağa kalkarak: "Hünkarım! Zamanın büyük alimi burada iken, bizim hutbe okımamız uygun değildir. Bu cami-i şerifin açılış hutbesini okumaya layık zat şu kimsedir" diyerek ke narda oturan garip bir kişiyi gösterdi. Şimdi bütün gözler, o zamana kadar pişirdiği lezzetli ekmekleri sebebiyle, Somuncu Baba olarak tanınan zata çevrilmişti. Somuncu Baba, padişahın emri üzerine minbere doğru yürüdü. Emir Sultan'ın yanına gelince: "Ey emirim neden böyle yapıp beni ele verdiniz" dedi. O da: "Senden ileride bir kimseyi göremediğim için öyle yaptım" ce vabını verdi. Cemaat hayret içerisinde bu konuşmaları dinliyor. Somuncu Baba'nın hutbesini merakla bekliyordu. Minbere çıkan Somuncu Baba: "Bazı alimlerin Fatiha-ı şerifenin tefsirinde müşkilatı, anlayamadığı kısımlar vardır. Onun için bu surenin tefsirini yapalım'' buyurarak Fatiha suresinin yirmi ana ilim üzerine yedi türlü tefsirini yaptı. Nice hikmetli sözler beyan eyledi. Somuncu Baba'nın ilmi ve büyüklüğü karşısında herkes hayretten büyülenmiş gibiydi. Namazdan sonra cemaat kapılardan ayrılmıyor ve elini öpmek üzere bekliyordu. Herkes Somuncu Baba'nın kendi bulunduğu kapıdan geçmesi için dua ediyordu. Ve bir halk rivayeti olarak o gün bütün kapılarda duranların Somuncu Baba'nın elini öptüğü haberi günümüze kadar geldi.
Ancak bu olaydan sonra, Somuncu Baba olarak bilinen Şeyh Hamid-i Aksarayi "Sırrımız ortaya çıktı" diyerek Bursa'yı terk etti. 1!6 Hac vazifesini yerine getirdikten sonra Aksaray'a yerleşen bu bü yük veli, yıllarca talebeler yetiştirdi. 1413 yılında vefat eden Hamid-i Aksarayi'nin kabrinin Aksaray veya Darende'de olduğu hakkın da rivayetler mevcuttur.
Tarih, bayramcigerli.blogspot.com,
Bayram Cigerli,Tarih Notları, Osmanlılar,Tarih Konu Anlatım,Ahmet Şimşirgil,Kayılar
Bayram Cigerli,Tarih Notları, Osmanlılar,Tarih Konu Anlatım,Ahmet Şimşirgil,Kayılar