tablo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tablo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mart 2018 Cumartesi

Nereden geliyoruz? Neyiz? Nereye gidiyoruz?

Nereden geliyoruz? Neyiz? Nereye gidiyoruz?

Ronald Wright

Henri Eugène Paul Gauguin
https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Paul_Gauguin_-_D%27ou_venons-nous.jpg

Çoğu anlatıda deli, hastalıklı ve tehlikeli biri diye bahsedilen Fransız ressam ve yazar Paul Gauguin, Darwin'in ve diğer Viktorya dönemi bilim adamlarının sebep olduğu kozmolojik bir baş dönmesinden ciddi biçimde acı çekmekteydi.

1890'larda, tropik ülkelerde yaşayan yerli kızların resimlerini yapmak (ve onlarla yatmak) için Paris'ten, ailesinden ve borsa simsarlığı işinden ayrıldı. Rahatsız bir ruha sahip pek çok kişi gibi, alkol ve afyonun yardımıyla dahi kendisinden kaçması hiç de kolay olmadı. Huzursuzluğunun altında, kendisinin "vahşi" olarak tanımladığı şeyi -ezeli erkeği (ve kadını), insanlığın uygarlaşmamış halini ve türümüzün ele geçmesi zor özünü- bulma arzusu yatıyordu. Bu arayış onu sonunda Tahiti ve diğer Güney Denizi adalarına sürükledi; burada, Hıristiyanlık haçının ve Fransız bayrağının ötesinde el
değmemiş bir dünyanın izlerini -onun gözünde burası günahsız bir dünya idi- bulacaktı.


1897'de korkunç haberler taşıyan bir buharlı Tahiti'ye yanaştı. Gauguin'in en sevgili çocuğu Aline ansızın zatürreeden ölmüştü. Hastalık, yoksulluk ve intiharı düşündürecek denli umutsuzluk dolu aylar süren bir dönemin ardından sanatçı, kederini oldukça büyük bir resme taşıdı. Tuvalden
çok bir duvar resmine uygundu konu ve aynen Viktorya dönemi gibi, varoluş bilmecesine yeni yanıtlar arıyordu. Resmin üstüne iri harflerle, çocuksu, basit ama derin üç soru yazılmıştı: "D'Où Venons Nous? Que Sommes Nous? Où Allons Nous?" Nereden geliyoruz? Neyiz? Nereye gidiyoruz?

Resimde, putperest Tahiti'nin veya kural tanımaz bir Cennet Bahçesi'nin korulukları olabilecek bir sahnenin ortasında, esrarengiz figürlerin sere serpe yayıldığı bir manzara resmedilmişti: Dua edenler veya tanrılar; kediler, kuşlar, dinlenen bir keçi; yüzünden dinginlik okunan büyük bir put ve ötelere işaret eden yukarı kalkmış eller; ortada meyve toplayan bir figür; ve resimdeki diğer kadınlar gibi masum görünmeyen, Perulu bir mumyanın delici bakışlarına sahip bir kocakarı olarak betimlenmiş olan Havva, insanlığın anası. Resimdeki bir başka figürse, sanatçının deyişiyle "kaderleri üzerine kafa yormaya cüret eden" genç bir çifte şaşkınlık içinde dönüp bakmaktadır.

Ronald Wright, İlerlemenin Kısa Tarihi, Versus Yayınları

17 Ağustos 2017 Perşembe

 Velázquez'in Nedimeleri

Velázquez'in Nedimeleri

Sanatçı: Diego RodriguezdaSilvay Velázquez
Eseri: Las Meninas (1656), Madrid, PradoMüzesi.


Théophile Gautier, Velâzquez'in Las Meninas'ını ilk kez gördüğünde, kendini "tablo nerede?" diye haykırmaktan alıkoyamamıştır.

İlk bakışta, tablo basit bir konuyu işlemektedir. Kralın beş yaşındaki kızı infante Margarita, nedimeleri (lasmeninas) ve soytarılarıyla çevrelenmiş olarak tablonun ortasındadır. En dip tarafta, saray nazırının silueti görülmektedir, ama biraz daha yakından ve daha dikkatle bakılınca, tabloda başka kişilerin de olduğu fark edilmektedir.
Dip duvarın üzerinde bir ayna vardır ve aynadan İspanya kralı IV. Felipe ile kraliçe Avusturyalı Maria- Anna'nın görüntüleri yansımaktadır. Ve ressamın bizzat kendisi, üzerinde çalıştığı tuali bize ters dönmüş olarak görülmektedir. O halde, resmi yapılan kimdir, kimlerdir? Tablonun adının belirttiği gibi, nedimeler mi, küçük prenses mi, yoksa kral ve kraliçe mi? Tablonun mekânı nerededir? Ressamın çalıştığı atölyede mi, yoksa kral ile kraliçenin bulunduğu yerde mi? Acaba iki tablo mu vardır? Biri gördüğümüz, diğeri de görmediğimiz, yapıldığını anladığımız. Asıl tablo hangisidir? Öte yandan, kral ile kraliçenin durdukları yer, aynı zamanda bizim de, seyircinin de durduğu yerdir. Las Meninas, bakanın bakılan olduğu ve tablonun kişilerinin arasına katıldığı tek resimdir; ayna, kral ile kraliçenin görüntüleriyle birlikte, bizimkini de yansıtmak durumundadır.

Foucault, Kelimeler ve Şeyler’i yazmaya, İnsan Bilimlerinin Arkeolojisi'ni oluşturmaya bu noktadan itibaren başlamaktadır.


Michel Foucault, Kelimeler ve Şeyler İnsan Bilimlerinin Bir Arkeolojisi, "Les Mots a les Choses
Une Archeologie des Sciences Humanies",  Mehmet Ali Kılıçbay'ın tanıtım yazısı içinde, İmge Kitabevi, 2001/2, 


https://en.wikipedia.org/wiki/Las_Meninas (bilgi)
https://www.youtube.com/watch?v=LBS6N0NHo6s (Velázquez'in "Nedimeler" İsimli Tablosunun İncelenmesi. Türkçe)
https://www.youtube.com/watch?v=loMy3sbW64g (Video. Analiz.)

29 Mayıs 2017 Pazartesi

Altın Dal

Altın Dal

Sanatçı: William Turner
1834


Altın Dal. Bir Sybil Nemi'deki tapınakta altın dalı tutuyor. 1834

Metin: J. G. Frazer
1890
TURNER'ın ALTIN DAL tablosunu kim bilmez ki? Turner'ın olağanüstü aklının en sıradan doğa görünümünü bile içine daldırıp güzelleştirdiği altın parlaklığındaki imgelemin yayıldığı sahne, eskilerin "Diana’nın Aynası" dediği Nemi’deki küçük orman gölünün düşe benzer görünümünü verir. Alban Tepelerinin yemyeşil bir çukurunda yer alan bu sakin suyu gören biri bir daha unutamaz onu.
Kenarlarında tembel tembel uzanan tipik iki İtalyan köyü ve yine teraslanmış bahçeleri göle dimdik inen İtalyan sarayı, sahnenin sessizliğini hatta yalnızlığını hiç bozamaz. Diana hâlâ bu tenha kıyıları terk edemiyor, hâlâ bu vahşi ormana gelip gidiyor olabilir.
JAMES G. FRAZER, Altın Dal, Payel Yayınları, 2004/2, s: 1


Aynı tablonun kağıt üzerinde çizgi gravür baskısı. T. A. Prior, 1859-61


Turner'ı daha iyi keşfetmek için...
Bir Nakliye Gemisinin Enkazı (1810 ), tuval üzerine yağlıboya

ayrıca bkz.
https://www.youtube.com/watch?v=QxKpM4JoqN8

J.M.W. Turner Film