Görsel Kaynak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Görsel Kaynak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Nisan 2020 Salı

Eski Atina'da Gelin Alayı, Analiz Sorularıyla Birlikte..

Eski Atina'da Gelin Alayı, Analiz Sorularıyla Birlikte..

Dilara Kahyaoğlu

Eski Atina'da evlilik, gelinin baba evinden törenle alınıp koca evine götürülmesi ile başlıyordu. Anadolu'da bugün bile sürmekte olan adetlerle olağanüstü bir benzerlik vardır. Aslında günümüz modern dünyasının bir çok yerinde benzer adetler gözlenebilir.

Atina'da Gelin Alayı, British Museum
Bu resim bir pyksis üzerine çizilmiş.
Pyxis:  Antik çağda, içine takıların veya makyaj malzemelerinin konduğu kapaklı seramik kutudur. Kapağın ortasında bir tutamağı vardır. MÖ  V. yüzyılın sonlarında  pyxislerin kapaklarına tunçtan halka şeklinde bir kulp eklenmiştir. Aşağıya bir tane pyksis örneği aldım.


Yukarıdaki sahneyi uzmanlar şöyle yorumluyor.

1. Olasılıkla gelinin annesi olan bir kadın yarı açık kapıdan giden alayı gözlüyor. 

2. Bir sonraki kadın, lebes gamikos yani evlilik kasesi denilen büyük bir kap taşıyor. Bu kapların kazılarda ele geçen örneklerinde üzerlerinin genellikle evlilik sahneleri ile süslenmiş olduğu görülmektedir. Evlilik törenlerinde hediye olarak verilen bu kap bu nedenle evlilikle ilişkilendirilmiş ve evlilik kabı olduğu düşünülmüştür. Aşağıya bir örnek aldım. 

3. Üçüncü sırada gelinin çeyizinin bulunduğu sandığı taşıyan bir kadın yürüyor. Diğer elinde lebes olarak adlandırılan bir kap taşıyor. Bu kaplar şarap sunmak için kullanılıyordu. Aşağıya lebes örneği aldım.

4. Damadın en yakın arkadaşı (muhtemelen sağdıç) gelinle damadın arkasından, başında taç elinde meşale ile eşlik ediyor.

5. Gelinle damat, atların çektiği arabada yan yana oturuyor. Arabanın dizginleri damadın elinde, gelinin başında bir örtü var. 

6. Elinde meşaleyle bir kadın gelinle damadı karşılıyor. Muhtemelen damadın annesi...

7. Damadın başka bir arkadaşı eliyle işaret ederek (?) damadı ve gelini eve davet ediyor. 


Örnek 1: Pyksis

Metropolitan Müzesi
Terracotta bir pyksis (kutu) 

Örnek 2: Lebes Gamikos

 British Museum'un koleksiyonunda
Kulplu, kadehe benzer biçimde bir Antik Yunan seramik kap tipi.
Antik yunan'da genellikle evlilik törenlerinde hediye olarak verilen, çeşitli törenlerde içerisinde 
kutsal kabul edilen sıvıyı barındıran, çoğu zaman kulpsuz, derin gövdeli ve kısa boyunlu kap.

Mitolojik açıdan Zeus'un attırdığı kap olarak da bilinir. Kutsal sıvının Zeus'un fışkısı olduğuna inanılırdı. 
Örnek 3: Lebes (kazan)
 British Museum'un koleksiyonunda
 Dinos ya da Deinos da denir.
İçinde şarapla su karıştırılan kap türlerinden biri.
Yuvarlak dipli, şişkin karınlı, yüksek omuzlu, geniş ağızlı, boyunsuz ve kulpsuz olan lebesler
 devrilmemeleri için genellikle bir ayaküstüne oturtulurdu.


Görselin ve metnin kaynağı; Antik Devirde Çocuk Eğitimi, Ian Jenkins, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 1987

ÇALIŞMA SORULARI
Bu görsel, açıklamalarıyla birlikte Eski Yunan Uygarlığı üzerine çalışma yaparken kullanılabilir. Yalnız bunun için hem analize hem de eleştirel okumaya yön veren sorulara ihtiyaç var. Aşağıya örnek bir soru dizini hazırladım.

1. (1) Bir numarada yer alan kadın, gelinin annesi değilse başka kim olabilir?
2. 3 numarada yer alan erkek başına taç takmış... Bunun anlamı ne olabilir. Araştırmak gerekir.
3. Töreninin günün hangi saatinde yapıldığına dair ipucu var mı?
4. Damat yarım kalmış bir eylemle gösterilmiş. O ne yapıyor?
5. Gelini karşılayan, kayınvalide değilse başka kim olabilir?
6. Kapıdaki erkeğin, damadın bir arkadaşı olduğu,  gelinle damadı eve buyur ettiğine dair bir işaret yaptığını yazmış uzmanlar. Bu yoruma katılıyor musunuz? Değilse o erkek başka kim olabilir ve ne yapıyor?
7. Kadın yanında çeyiz olarak neden Lebes götürüyor? Lebesle, kadının ev hayatını ve bir eş olarak görevlerini düşünerek ilişkilendirirsek ne gibi sonuçlar çıkarabiliriz.
8. Lebes Gamikos ile ilgili açıklamaları okuyunuz buna göre yeni evlilere bu kabın armağan edilmesinin sembolik bir anlamı olduğunu düşünebilir miyiz? Eğer öyleyse yeni evlilere verilen bu mesaj nedir?
9. Eski Yunan'da kadının yeri ve konumu üzerine tartışınız.
10. Sahnede betimlenen aile sınıfsal olarak nereye ait? Bu düşüncenizi görselden bulunan ipuçlarını kullanarak ve eski Yunanlılardaki sosyal sınıfları düşünerek yanıtlayınız.

Çalışmaya dair not
Fark edileceği gibi sorular basitten karmaşığa doğru ilerliyor. Böyle yapmak gerekir, yoksa daha baştan katılımcıların uzaklaşmasına neden oluruz. Ve ilk altı soru betimleme  ve sahneyi anlamamız için gerekli de. Anladıkça dibe doğru inmek daha kolaydır. İlk soruların yanıtlarını vermeye herkes gönüllü olur. Katılımcı olmanın zevkini almaya başladıktan sonra da devam ederler, en zor soruları bile düşünmekten, yorum yapmaktan kaçmazlar zaten amaç da budur. Sınavlarda da soruları böyle sormak gerekir. Herkesin yapabileceği kolay sorular mutlaka olmalıdır. 


26 Mart 2020 Perşembe

Voynich Kodeksi

Voynich Kodeksi

Dilara Kahyaoğlu

Voynich Codex'i, sahaf Wilfrid Voynich tarafından 1912'de keşfedilen gizemli, tuhaf figüratif resimlerle ve yazılarla dolu bir el yazması kitaptır. Benzersiz sembolleri ve metinleri, dünyaca ünlü kriptologların çeviri girişimlerine meydan okuyarak, çözülemeden bugüne kadar gizemini korumuştur.

Kodeks, ansiklopediktir ve yaklaşık 359 bitki veya bitki parçası görüntüsü içerir, bu da onu temelde resimli bir bitki kitabı yapar. Ama bundan çok daha fazlası vardır. Voynich Kodeksi, garip su tesisatı olan havuzlarda çoğunlukla çıplak olan 500'den fazla periyi tasvir eder. Zodyak, astronomik ve kozmolojik tasvirler de dahil olmak üzere garip sihirli daireler vardır. Kodeks, harita olarak yorumlanabilecek kabala benzeri görüntüler içeren geniş bir katlama bölümü de içerir. Sayfalarının çoğunda  tıbbi yemek tarifleri, şiir veya büyüler varmış gibi görünür.  Voynich Kodeksi birçok kişinin hayal gücünü ele geçirmiştir ama gerçekte kimse bu el yazması kitabın gizemini çözememiştir.

Havuzda yüzen veya banyo yapan çıplak kadınlar
Kaynaklar bunlardan "periler"  (Nymphs) olarak bahsediyor
Harfler latince işaretlere benziyor ama farklı, dili ise hiç bilmiyoruz.
Voynich Kodeksi'nin kökeni bilinmemektedir. İtalya'da bulunan bir parşömenle yaklaşık olarak tarihlendirildiği için on beşinci yüzyıl Avrupa el yazması olması olasıdır. Yine araştırmacılar pigment testleri ve parşömen kağıdının karbon 14 metoduyla analiz edilmesi sonucu bunun doğrulandığını söylemektedir. Kodeksin 1492'den sonra yazılmış olması muhtemel deniyor çünkü resmi bulunan iki bitki acıbiber ve ayçiçeği olarak tanımlanmıştır. Bazı uzmanlar ise bu el yazmasının Eski Dünya'ya değil Yeni Dünya'ya ait olduğunu ileri sürer.
Kodekste bulunan bitki resimleri ve kitapta yer alan haliyle isimleri..
Uzmanlar bu bitkilerin farmakolojiyle ilgisi olduğunu düşünüyor.


Gizli bir kodla ya da kayıp bir dille yazıldığı düşünülen Kodeksle ilgili iddiaların başlıcaları şunlardır.

Yazarı kimdir? Buna göre yazıldığı yüzyıl da değişiyor.
(iddiaları en eski araştırmalardan başlayıp en yeniye doğru sıraladım)

*Roger Bacon, 1214-1294, 13 yüzyıl
*Anthony Askham (astrolog, 1553), 16. yüzyıl
*Birden fazla yazar yazmıştır, veya iki yazarı vardır,
*John Dee (1527–1608), 16. yüzyıl
*Giordano Bruno, 16. yüzyıl
*Wilfrid Voynich (1865–1930), 19. yy sonu, 20 yüzyıl başı
*Tommaso Campanella (1568–1609), 16. yüzyıl
*Francisco Hernández ve Aztekli yardımcıları (16. yüzyıl)
*Michel de Nostredame (Nostradamus) veya oğlu Cesar
*Edward Kelley (1555–1597), John Dee, ve/veya Francis Pucci, 16. yüzyıl
*Sınır Bilimciler (Fringe Scientist), isimleri bilinmiyor, 15. yüzyıl
*Antonio Averlino (1400–1469), 15. yüzyıl
*Circo Simonetta (1410–1480), 15. yüzyıl
*İsmi bilinmeyen bir seyyah, 15. yüzyıl
*Georg von Handsch Limuz (1529–1595), 16. yüzyıl
*Hieronymus Reusner (1558–16--?) 16. yüzyıl
*Cornelius Drebbel (1572–1633), 16.-17. yüzyıl
*Francis Bacon (1561–1626), 16.-17.yüzyıl
*Gian Francesco Poggio Bracciolini (1380–1459), 14.-15.yüzyıl
*II. Frederick için yazılan erken dönem belgelerinin bir kopyası, 16. yüzyıl
*İspanyolca eğitim almış Aztekler, 16. yüzyıl
*İsmi bilinmeyen Meksikalı bir yerli, 16. yüzyıl
*Paolo dal Pozzo Toscanelli (1397–1482),
*Çizer Juan Gerson, yazar Gaspar de Torres, 16. yüzyıl  (Aşağıda imzasının görüntüsü var)
*Yahudi bitkibilimciler, astrologlar ve doktorlar,  15. yüzyılın ilk yarısı
*Latince kullanıp da şifreli alfabeyle yazan bir kaç yazar
*Sahte tekstir, 16. yüzyılın sonunda yazılmıştır

Kodeks Yale Üniversitesi'ndedir

Kodeks'te kullanılan dille ve üretildiği ülke veya şehirle ilgili aşağıdaki iddialar ileri sürülmüştür.
(iddiaları en eski araştırmalardan başlayıp en yeniye doğru sıraladım)

*Ortaçağ Latincesi, İngiltere
*Ortaçağ İngilizcesi, İngiltere
*Sentetik Evrensel Dil, ülke/şehir?
*Latince temelli, İngilizce, Fransızca, İtalyanca veya Tötonik bir dil olabilir, kesinlikle Avrupalı
*Arapça olabilir, İtalya veya Arap Dünyası
*Bilinmeyen Kuzey Germenik lehçesi, Kuzey Avrupa
*Hawaiice'ye benzeyen bir dil, ?
*II. Rudolf'u kandırmak için yazılmış sahte Latince, Ukrayna (Hazar); Robert S. Brumbaugh'un tezi. (professor of philosophy, Yale University), 1978
*Hazarların Slavik dillerinden, Avrupa?
*Çok dilli, sözlü bir dil, ?
*Çince veya Nahuatl dili, ?
*Gerçek ve doğal bir dilin iki lehçesi, ?
*İki veya muhtemelen dört dil, ?
*Klasik Nahuatl dili, Meksiko
*Eski Yunanca'da anlamsız bir metin, ?
*Belirli pozisyonlarda her karakterin oluşumunu kısıtlayan bir tür ızgara kullanan bir şifre ile yazılmıştır. ?
*İbranice, ?
*Pre-Mançu dili, ?
*Semitic, muhtemelen Nebati dili, ?
*Orta Yüksek Almanca, Avrupa
*Şifreli bir dil, Kuzey İtalya
*Romance Lehçesi, ?
*Proto-Manchu veya Jurchen  dili (Chinese), İtalya veya İspanya'nın güneyi
*Anlamsız, muhtemelen İngilizce ve Latince temel alınmış, Fransa
*Belki Arapça veya Sanskritçe'den türetme, şaka mı?, İngiltere veya Kuzey İtalya
*Saçmalık, Milano
*Almanca, İsveççe, Hollandaca, Latince, İngilizce, Galce ve Nahuatl dilinin karışımı, Kuzey İtalya
*Şifreli İbranice, ?
*Eski Hollandaca, ?
*Çoğunlukla doğal dillerle uyumlu ve rastgele metinlerle uyumlu değil, ?
*Okunamayan bir dilde yazılmış rüyalar ve vizyonlar, ?
*Öncelikle Meksika'nın merkezindeki Nahuatl'ın İspanyolca, Mixtec ve Taino'dan ödünç alınmış kelimelerle soyu tükenmiş lehçesi, ?
*Klasik Nahuatl dili ve İspanyolca, ?
*Latince “kriptolojik alfabe” ile yazılmış, ?
*Sahte bir dil, ?
*Yeni İspanya'nın çağdaş dilleri ile karıştırılmış sentetik dil, ?
*Çince, ?
*Sembolik dil, ?
*Yapay dil, ?
Kitabın bazı sayfaları katlanır şekilde yapılmıştır, dolayısıyla açınca
büyük bir sayfa ortaya çıkmaktadır.
Erich von Däniken gibi yazarlar da bu konuyla ilgilenmiş herkes kendi paradigmasına göre fikirler ileri sürmüştür mesela Daniken bu kitabın Enok'un (Hanok, İdris?) kitabıyla bağlantısı olduğunu ileri sürmüştür (2009). Araştırma yapanlar arasında çok sayıda NSA uzmanı vardır (William Friedman, John H. Tiltman, vd. National Security Agency, Washington, DC, USA 1962, 1967). Araştırmacılar çok çeşitli mesleklerdendir: bilgisayar analistleri, akademisyenler, mühendisler, bağımsız yazarlar, dilciler ve diğer alanlardan bilim insanları, gibi. İlk yayın; William R. Newbold (professor of philosophy, University of Pennsylvania, PA, USA, 1921-1928) tarafından yapılmıştır. Newbold, eserin yazarının Roger Bacon olduğunu ileri sürmüştü. Çince ile bağlantılı bir dil olduğunu ileri süren bir yazar ise; bu kitabın Marco Polo ile ilişkili olabileceğini önerisinde bulunmuştur (Jacques B.M. Guy, Telstra Research Laboratories, Clayton, Australia, 1991).
(a) Wilfrid Voynich, 1895 ve (b) karısı Ethel Boole
Geleneksel bilgelik, Voynich Kodeksi'nin  bir zamanlar II. Rudolf'un  koleksiyonunda olduğunu söylüyor (Sanat Odası, Kunstkammer)  II. Maximilian'ın oğlu olan II. Rudolf, bir zamanlar Almanya, Bohemya, Macaristan ve Hırvatistan'ın kralı ve 1576'dan 1612'ye kadar Kutsal Roma imparatoru idi. Dünyanın en büyük sanat patronu ve koleksiyoncusu olarak biliniyordu. Ölümünden sonra, kodeksin görünüşe göre çeşitli sahipleri oldu en son bir manastır kütüphanesinde görüldü.  1912 yılında Polonyalı sahaf Wilfrid Voynich tarafından, bazı varlıklarını gizlice satan İtalya'nın Frascati kentindeki Villa Mondragone'da meskun Cizvitlerden satın adı.  Wilfrid Voynich, eserin Dr. Mirabilis olarak bilinen bir Fransisken filozof olan İngiliz Roger Bacon (1214-1292) tarafından yazıldığına ikna olmuştu. Voynich, o zamanlar 160.000 dolara aldığı yazmaya çok değer verdi, ancak bir alıcı bulamadı. 1960 yılında Voynich'in eşi Ethel Lilian Boole'nin (ünlü matematikçi George Boole'nin kızı;) ölümünden sonra, Voynich'in sekreteri, Anne Nill (kısmen sahibiydi), kitap satıcısı Hans Kraus'a 24.500 dolara sattı.  Kraus da uygun bir alıcı bulamadı ve Voynich Kodeksini 1969'da Yale Üniversitesi'ndeki Beinecke Nadir Kitap ve El Yazması Kütüphanesi'ne bağışladı. Beinecke MS 408 olarak kataloglanan ünlü kodeks artık web'de serbestçe kullanılabilir ve telif hakkı yoktur.
A ve B'nin yeşil biber ve kırmızı biber olduğu düşünülmüş
Bu kanıttan yola çıkarak bu el yazması 1492'de sonra yazılmış olmalı  veya
bu kitabın imal edildiği yer Yeni Dünya olmalı, diyorlar.
Kanımca, yeşil ve kırmızı biber benzetmeleri zorlama (aşırı yorum) olabilir. 
Voynich Kodeksinin ilk tarihi kaydı, 1639'da Prag'dan Georg Baresch (1595-1662) tarafından, Cizvit papazı ve bilgin Athanasius Kircher'e (1601-1680) yazılan ve René Zandbergen tarafından ortaya çıkarılan mektuptur. Görünüşe göre, Georg Baresch kodeksin sahibiydi ve yazmanın bir kopyasını Athanasius Kircher'e göndererek yazmayı çözümlemek için yardım istiyordu. Ona göre bu kodeks Mısır bilimini temsil ediyordu. Kircher'in kitabı elde etmek istemesinden konuyla ilgilendiği anlaşılıyor. Ne var ki Baresch kitabı vermeyi kabul etmedi. Ama Baresch'in ölümü üzerine elyazması o sırada Prag'daki Charles Üniversitesi'nin rektörü olan Jan Marek Marci'ye geçti.

Havuzda duran çıplak kadınla birlikte beş tane de hayvan var.
Bu hayvanların ne olduğuna dair de bir çok fikir var.
Bir canavar kadını yutuyor bunun timsah balığı ( alligator gar) olduğunu düşünmüşler.
Voynich Kodeksi'nin daha önce II. Rudolf'un koleksiyonunda olduğuna dair kanıtlar dolaylıdır. Bohemyalı doktor, bilim insanı  ve Prag Üniversitesi rektörü Johannes Marcus Marci (1595-1667), Athanasius Kircher'e yazdığı 1665 tarihli mektupta II. Rudolf'un bu yazmayı 600 altın dükâya satın aldığını belirtmiştir. Mektup şöyledir:

Mesih'in Babası Rahip ve Saygıdeğer Efendim:
Bana samimi bir arkadaşım tarafından miras bırakılan bu kitabı sizin için ayırdım çok sevgili Athanasius. elime geçer geçmez sizin dışınızda kimsenin okuyamayacağına ikna oldum.
Bu kitabın eski sahibi, fikrinizi mektupla sordu, kitabın geri kalanını okuyabileceğinize inandığı bir kısmını kopyalayıp size gönderdi, ancak o sırada kitabın kendisini göndermeyi reddetti. Şifresini çözmek için, size burada gönderdiğim girişimlerinden açıkça görüldüğü gibi, bitmek tükenmez çabaları ve umudunu sadece hayatıyla birlikte geride bıraktı. Ama zahmeti boşuna, çünkü Muammalar, efendileri Kircher'den başka kimseye itaat etmiyorlardı. Şimdi bu simgeyi, sizin için olan sevgimle beraber gecikmiş olarak kabul edin ve eğer mevcutsa, alışılmış başarınızla sır perdesini aralayınız. Dr. Raphael, bohem dilinde bir öğretmen, III. Ferdinand daha sonra Bohemya Kralı, bana söz konusu kitabın İmparator Rudolph'a ait olduğunu ve kendisine kitabı getiren taşıyıcıya 600 düka sunduğunu anlattı. Yazarın İngiliz Roger Bacon olduğuna inanıyordu. Bu noktada tahminleri askıya alıyorum; bu görüşleri incelemek sizin alanınız, bizzat iyilik ve nezaketlerimi sunuyorum.
Hürmetler ve Saygılarımla
Cronland'dan Joannes Marcus Marci
Prag, 19 Ağustos 1665 [veya 1666]


Burada ne olduğunu anlamak kolay değil
Rudolph'un sahipliğini destekleyen bir diğer kanıt da, kitabın ilk sayfasında, Rudolph'un Prag'daki botanik bahçelerinin başı ve II. Rudolf'un doktoru olan Jacobus Horcicky de Tepenecz'in neredeyse görünmez adı veya imzasıdır. Jacobus'un kitabı, kralın ölümünden dolayı kendine ödenen borcun bir parçası olarak II. Rudolph'un koleksiyonundan almış olabileceği ileri sürülüyor. Bu imzayı sahaf Voynich keşfetmiştir. 
Bu görüntünün astroloji ile ilgisi var
Folyonun 12 sayfası bu türden çizimlere ayrılmış
12 burçtan 10'nunun gösterildiğini belirtiyor uzmanlar
Oğlak ve Kova burcu yokmuş, onların kayıp sayfalar nedeniyle eksik
olduğunu düşünüyorlar.
Sonraki 200 yıl boyunca kitaba ait herhangi bir kayda rastlanmıyor. Ama kitap muhtemelen, II. Vittorio Emanuele'in birliklerinin şehri 1870'de ele geçirip Papalık Devletleri ilhak etmesine kadar Collegio Romano'nun kütüphanesinde kaldı. Yeni İtalyan hükumeti Kilise'nin birçok malına el koydu ve bunlar arasında Collegio Kütüphanesi de bulunuyordu. Ama bu olmadan hemen önce üniversite kütüphanesinde bulunan ve el koymadan muaf tutulan birçok kitap alelacele üniversitenin öğretim üyelerinin özel kütüphanelerine aktarıldı. Bu nedenledir ki, Voynich elyazması, o zamanlar Cizvit tarikatının başı ve üniversite'nin rektörü olan Petrus Beckx'in mührünü hala taşıyor.
Beckx'in "özel" kütüphanesi, 1866'da Cizvitler tarafından satın alınan ve Roma yakınlarındaki büyük bir kır sarayı olan Villa Mondragone'ye taşındı.

Burada görüldüğü gibi burçlar için ayrı sayfalar var.
Bu görüntünün yengeç (canser) burcuna ait olduğu kabul ediliyor.
1912'de, para sıkıntısı çeken Collegio Romano kitaplarından bazılarını satmaya karar verdi. Wilfrid Voynich buradan 30 elyazması satın aldı ve bunlar arasında sonradan kendi adı verilen elyazması da bulunuyordu. Bundan sonra olanları ilk paragraflarda yazmıştım. 

Bu imzanın kodeksinin yazarı olduğu düşünülen Gaspar de Torres'e ait olduğu belirtiliyor.
Kaynak: Unraveling the Voynich Codex
Voynich elyazması, başka yazar ve çizerlere de ilham kaynağı olmuştur. Örneğin 1981 yılında yayınlanan Codex Seraphiniaus İtalyan sanatçı, mimar ve endüstriyel tasarımcı Luigi Serafani tarafından 30 ayda (1976-1978) yaratılmış hayali bir dünyanın ansiklopedisidir. Kitap ortalama 360 sayfadır (baskısına bağlı olarak) ve kurmaca bir dilde, şifrelenmiş bir alfabe ile yazılmıştır. İlk önce İtalya’da yayınlanan kitap daha sonra başka ülkelerde de yayımlanmıştır.
Codex Seraphinianus


Kaynaklar

Unraveling the Voynich Codex, Jules Janick & Arthur O. Tucker, Springer, 2018 (ana kaynak)
Bu metindeki çoğu veri bu kaynak içindeki Literatür bölümü, Tablo 1.1'den elde elde edilmiştir.
Çoğu görseli de bu kaynaktan tarayarak aldım.  

https://pubs.rsc.org/no/content/chapterhtml/2018/bk9781788011389-00001?isbn=978-1-78801-138-9&sercode=bk
https://www.rbth.com/science_and_tech/2017/04/20/russian-scholars-unlock-the-secret-of-the-mysterious-voynich-manuscript_746881
http://ciphermysteries.com/the-voynich-manuscript/voynich-codicology
https://tr.wikipedia.org/wiki/Voynich_el_yazmas%C4%B1
https://tr.wikipedia.org/wiki/Codex_Seraphinianus

16 Aralık 2019 Pazartesi

Keops Piramidini, Kefren Piramidi ile Karıştırmayın!

Keops Piramidini, Kefren Piramidi ile Karıştırmayın!

Dilara Kahyaoğlu

Giza (Gize) Piramitleri
Önden arkaya doğru: Mikerinos, Kefren ve Keops (Kufu) Piramidi
Çekim ön cepheden yapılmış. Çoğu fotoğraf bu cepheden çekilmiştir.
Bu açıdan bakınca Kefren'in (ortadaki) piramidi, en büyükleriymiş gibi görünür.
Kahire yakınlarındaki bu piramitler, Gize Piramitleri diye bilinir çünkü başka yerlerde de piramitler vardır ama diğerleri bunlar kadar görkemli değildir.

Ortadaki Kefren piramidi bu açıdan bakınca en büyük piramit gibi görünmektedir.
Tepesinde hala dökülmemiş dış kaplamalar var. Bu Kefren'in piramidir. Bir çok yerde yanlış olarak
Keops Piramidi olarak gösteriliyor. 

Yüzlerce yıl sonra bile ayakta kalan piramitler sayesinde Eski Mısır unutulmadı. Avrupalı araştırmacıları, Mısır'ın keşfine yönelten en gizemli yapılar bunlardı.

Kefren Piramidi
Onu tepesindeki şapkadan tanıyabiliriz ve meşhur Sfenks, bu piramidin önündedir
Kaynak: Panorama A World History Volume 1: to 1500



Sfenks'in arkasında görünen piramit büyük piramit yani Keops veya Kufu Piramididir.
Kaynak: People of the Earth: An Introduction to World Prehistory, 15th edition (2019)

Piramitlerin üsten görünüşü
1. Keops'un Piramidi
4. Kefren'in Piramidi
8. Sfenks
9. Mikerinos'un Piramidi

Kaynak: World Prehistory and Archaeology

Bu seferki fotoğraf arka cepheden ve yukarıdan çekilmiş.
soldan sağa; Keops, Kefren ve Mikerinos'un piramitleri
Kaynak: The Human Past: World History & the Development of Human Societies (Fourth Edition)

Piramitlerin büyüklük açıdan karşılaştırılması en iyi bu açıdan sonuç veriyor
Arkada planda Kahire şehri var
Kaynak: The Essential World History volume Volume 1 To 1800

İngilizce kaynaklarda firavun isimleri şu şekilde geçiyor.
Keops: Khufu [eski Yunanlılar Keops (Cheops)] diyorlar
Kefren: Khafre [eski Yunanlılar Kefren (Chephren)]  diyorlar
Mikerinos: Menkuare
Firavun: Pharaoh

14 Aralık 2019 Cumartesi

Knossos Sarayındaki Duvar Resimleri Ne  Kadar Gerçek?                                                 Yazılı Kanıtlarla Desteklenmeyen Görsellerde Yorumlama Sorunu

Knossos Sarayındaki Duvar Resimleri Ne Kadar Gerçek? Yazılı Kanıtlarla Desteklenmeyen Görsellerde Yorumlama Sorunu

Dilara Kahyaoğlu

[Bu yazıda yazılı kaynakların olmadığı veya az sayıda olduğu dönemlere ait görsellerin, buluntuların  yorumlanmasında ne derece gerçeğe yaklaşılmaktadır, eski görseller bize ulaşırken bozulmaya uğruyor mu, kanıt nedir, inanç nedir, teori nedir, kuşku iyi bir şeydir ama nereye kadar kuşku duyulmalı gibi konuları tartışıyor, soru soruyorum.]
Knossos Sarayı'ndan Bir Duvar Resmi, Girit.  
Orijinallerin parçaları şuradadır: Ulusal Arkeoloji Müzesi, Atina, Yunanistan / Bridgeman Sanat Kütüphanesi.

Minoslu sanatçılar bina duvarlarını canlandırmak için sıva üzerine canlı renklerle boyanmış büyük duvar resimleri yapmışlardır. Bu resim Knossos'taki sarayda, havada takla atmakta olan bir gencin bir boğanın üzerinde gerçekleştirdiği akrobatik performansı gösteriyor. Bazı bilim insanları bu tehlikeli sıçramanın dinsel bir nedeni olduğunu düşünüyor. Yani onlara göre bu gösteri bir dinsel ritüel. Bir kısım bilim insanı ise bu gösterilerin sadece eğlence amacıyla yapıldığını, sirkteki gösterilerden bir farkı olmadığını dile getiriyor.

İşin doğrusu amaçlarının ne olduğunu bilemiyoruz. Sadece tahminde bulunuyoruz çünkü elimizde bunu neden yaptıklarını bize anlattıkları bir yazılı belge yok. Sadece görsellerden yola çıkarak yapılan yorumların yüzde yüz doğru olduğunu düşünmek hatalı bir yaklaşımdır hatta bu konularda yorum yapanların dili tartışılmaz bir kesinlik taşısa bile yine de bir kuşku payı bırakmalıyız çünkü bu resimleri günümüzün bakış açısıyla yorumluyoruz. Gerçekte binlerce yıl önce yaşamış bu insanların kültürüne tam anlamıyla nüfuz edebilmiş değiliz. Bu yorum, yazılı belgeleri hiç olmayan veya az sayıda olan kültürler için söz konusu.  Oysa Mısırlılar ve Sümerlerden bize ulaşan; kendilerini ifade ettikleri, kültürlerini anlattıkları o kadar çok yazılı belge var ki. Bu nedenle bu uygarlıkların görsellerini doğru yorumlamakta oldukça başarılıyız. O yorumlara güvenebiliriz çünkü onlar yazılı kanıtlarla, bilimsel bulgularla desteklenmektedir.



Knossos'a sarayına geri dönecek olursak... Ne yazık ki, zaman ve depremler Minos uygarlığına ait bu resimlerin çoğunu ciddi şekilde tahrip etmiştir. Ve maalesef bizim birebir gerçek zannettiğimiz Knossos duvar resimlerinin bugün gördüğümüz sürümleri büyük ölçüde hayatta kalan resimlerin sonradan boyanmasıyla elde edilmiş rekonstrüksiyonlardır. Bu resimlerin boyanmasını sağlayan ve orijinal görsellere müdahale eden kişi ise Knossos'u bulan ilk kişi olan  Arthur Evans'tır. Arkeolojk çalışmaların hemen başında gerçekleşen bu tip müdahaleler, diğer bir deyişle tahrip etme, bir çok eski sanat eserinin orjinalliğinin bozulmasına yol açmıştır. Hatta bazı iddialara göre bazı resimler icat edilmiştir.

Özellikle ilk dönemlerde yapılan kazılar ve elde edilen buluntulara dair yorumlar için her zaman bir kuşku payı ile yola çıkmalı, kendimizi araştırma yapmaya teşvik etmeliyiz. 
Altamira Mağarası yukarı kesiminden bir sahnenin, bir sanatçı tarafından yeniden çizimi
Kaynak: Max Raphael, Prehistoric Cave Paintings, 1945

Altamira, Yukarı Kesim
Aynı sahnenin daha dar bir çerçeveden çekilmiş fotoğrafı

Düşünme, Tartışma Sorusu
* Binlerce yıl önceden kalan mağara resimleriyle ilgili yorumları okudunuz mu?
Okumadıysanız biraz bekleyin ve o resimleri inceleyerek aklınıza gelen fikirleri not edin sonra o yorumları okuyarak karşılaştırma yapın, arada fark var mı?

*Şunları da dikkate alarak düşünmeye devam edelim;
*Sizin aklınıza gelen fikirleri destekleyecek kanıtlarınız var mı?
*Peki okuduğunuz bilim insanlarının yorumlarını destekleyecek kanıtlar var mı? 

*Önemli Bir Uyarı ve Son Soru
Kanıtla, inancı birbirinden kesin olarak ayırmak gerekir.
Kanıt olarak ileri sürdüğünüz veya sürdükleri argümanlar; inanç mı, bilimsel bir kanıt mı? 
Bu sorunun da cevabını vermek gerekir.

Bilimsel ilerlemenin temel koşullarından biri yorum yapmak, soru sormak, tahminde bulunmaktır. Buna "Tez" ve/veya "Teori" diyoruz. Önemli olan bu iddianın yanlışlanabilir veya doğrulanabilir özellikler taşımasıdır. Tezler bunun için yapılır, bilimsel ilerlemenin yolunu açar. Ama bunun bir bilimsel bir tahmin, bilimsel bir tez olduğunu görmezden gelirsek, bir inanç gibi kesin bir dille "bu budur" diye ifade edersek bu artık bilimsel bir tez olmaktan çıkar bir dogma olur. Böylesi durumlar, kim yaparsa yapsın; araştırmanın, farklı düşüncelerin önünü keser, bilimsel ilerlemenin damarlarını tıkar.

Şunu da eklemek gerekir: Bazı teoriler zaman içinde çok sayıda bulguyla kanıtlanmıştır. Onlar artık bir teori olmaktan çıkmış birer olguya dönüşmüşlerdir. Örneğin Evrim Teorisi. İlk ortaya atıldığında adı teoriydi, şimdi de o ilk an'a ait ismiyle anılıyor. Bu durum bazı kişilerin gerçeği görmesini engellediği gibi, "teori" kelimesinin, karşı-kanıtmış gibi kullanılmasına yol açıyor. "Adı üstünde işte, bu sadece bir teoridir" diyorlar. Köprünün altından çok sular aktı geçti. Bu teorinin gerçekliği, sayılamayacak kadar çok olguyla, bulguyla kanıtlandı hala daha kanıtlanmaya devam ediliyor bunun tartışılacak bir yanı yoktur, Evrim bir olgudur. Tıpkı Vegener'in Kıt'a Kayması Kuramımın (Levha Tektoniği) gerçek olduğunun ortaya çıkması ve kıt'aların kaymasının bugün artık bir olgu olarak kabul edilmesi gibi. Oysa Wegener bunu ilk ortaya attığında şüpheyle karşılanmış hatta kendisiyle dalga geçilmişti.
Levha Tektoniği
Kaynak


19 Kasım 2019 Salı

Alman Halkının Çoğu Kamplarda Neler Olup Bittiğini Biliyordu

Alman Halkının Çoğu Kamplarda Neler Olup Bittiğini Biliyordu




Savaştan sonra kurtarılan kamplardaki durumu gören Amerikan askerleri; Naziler tarafından kamplarda işkence edilen ve öldürülen tutsakların cesetlerini Alman halkına göstererek onları gerçeklere bakmaya, gerçekle yüzleşmeye zorladılar.

Onlar her ne kadar dehşet içinde kalmış görünse de, hiç bir şeyden haberleri olmadığını beyan etse de eldeki kayıtlar, anılar, sözlü tarih çalışmaları bunun tam tersini söylüyor: Haberleri vardı. Umursamadıkları gibi onayladılar da.


Görselin Kaynağı: David F. Crew, Hitler and the Nazis A History in Documents, Oxford University Press, 2005


Şu vieolara bkz. 

**https://www.youtube.com/watch?v=iQsiGaOmn_I
German civilians visit the Buchenwald concentration camp in Weimar, Germany.
Bu video, görseldeki konuyla doğrudan ilgilidir. Kampı ziyaret etmeye zorlanan Alman vatandaşlarını göstermektedir. 

https://www.youtube.com/watch?v=BHIDHniKVjQ&has_verified=1
İngiliz askerlerinin 1945 yılında Belsen kampına girişi ve tanık oldukları durumlar

https://www.youtube.com/watch?v=czbUP6cl2NE
Liberation of Flossenburg Concentration Camp

https://www.youtube.com/watch?v=3BI1WTC67ZI
British Members of Parliament visit German concentration camps and witness atroci..

13 Kasım 2019 Çarşamba

1556 ve 1509 İstanbul Depremleri

1556 ve 1509 İstanbul Depremleri


The 1556 Istanbul (Constantinople) Depremi. Elle renklendirilmiş, gravür baskı.
Özel koleksiyon, Prag.
10 Mayıs 1556'da gerçekleşen depremi temsilen gösteren yukarıdaki resim; depremin çağdaşı olan, geniş kapsamlı bir Alman raporuna dayandırılarak Hermann Gall tarafından gravür olarak hazırlanmış, Nürnberg'de basılmış  ve dağıtılmıştır.

Resimde ağır hasar alan Ayasofya Camii'nin yanı sıra; tahribata uğrayan binalar, saraylar, kiliseler, surlar, kapılar, panik içinde deniz yoluyla şehirden kaçmaya çalışan insanlar da gösterilmiştir.

Felaketten önce bir kuyruklu yıldız (5 Mart'tan itibaren) art arda 12 gün boyunca gökyüzünde görülmüştür ki bu da resimde gösterilmiş. Bilindiği gibi Orta Çağ'da kuyruklu yıldızların büyük uğursuz olayların bir işareti olduğu düşünülürdü. Bu olay da bu inancı adeta doğrulamış görünmektedir.

1556 depremi  İstanbul için ciddi sonuçlar doğuran ilk deprem değildi. Yaklaşık 50 yıl önce, yani 10 Ekim 1509 tarihinde çok şiddetli bir deprem olmuştu. 1509 depremi, 1556 depreminden çok daha yıkıcı bir depremdi. Bu depremde 109 cami, 1000 kadar ev harap olmuş, 13.000 kişi ölmüş, büyük kayıplar yaşanmıştır. Depremden sonra tsunami görülmüş, depremin etkileri Yunanistan, Romanya ve Nil Deltası'nda dahi hissedilmiştir.

Kaynak: The Illustrated History of Natural Disasters, Jan Kozák-Vladimír Cermák, Springer, 2010

8 Kasım 2019 Cuma

MÖ 5000 Yılından Kalma Figürin: Cernavoda Düşünürü

MÖ 5000 Yılından Kalma Figürin: Cernavoda Düşünürü



Cernavoda Düşünürü
Romanya Ulusal Sanat Müzesi, Bükreş
Bu küçük *terra-cotta yani pişirilmiş kilden yapılmış olan bu figür Romanya'nın Cernavoda bölgesinde bulunmuş. Yapıldığı yılın MÖ 5000 olduğu düşünülüyor.

Küçük heykele konu olan kişi alçak bir taburede oturuyor, iki elini de başına dayamış, muhtemelen düşünüyor. Bu yüzden arkeologlar ona düşünür adını vermişler. Bu kişinin kadın veya erkek olup olmadığı çok net değil ama beden yapısı onun bir kadın olabileceğini gösteriyor.

Bu çok önemli bir buluş bizim için. Bu kişi başkaca bir şey yapmayıp sadece düşünüyor. Elbette düşünüyor olduğunu düşünmemiz yanlış değilse... MÖ 5000 yılında yapılmış bu heykel bir insanın kendi içine dönerek gözlem yaptığı en eski, ilk örnek.

Bu **figürin bir mezarın yanında bulunmuş. Bu durumda bu kişinin kederli düşüncelere daldığını da öngörebiliriz  ki bu olabilecek en uygun çıkarım olur.

Görsel Kaynak: A History of World Societies, Merry Wiesner-Hanks vd., Bedford/St. Martin’s, 2018, s. 84

*Terakota veya terrakotta; pişmiş; kil bazlı, kahverengimsi kızıl renkli, mat seramik toprağı. Bununla birlikte bazı su geçirgen ve parlak seramiklere de terrakotta denir. Saksı ve çömleklerden, su ve kanalizasyon borularına; yüzey süslemelerinden, inşaat malzemelerine kadar çok çeşitli bir kullanım alanı vardır. 
**Figürin: Genellikle canlı varlıkları betimleyen, kolayca taşınabilir nitelikte üç boyutlu küçük sanat yapıtı. Heykelcik. Taş, ahşap, metal, pişmiş toprak vs. gibi her tür malzemeden yapılabilir.