Kentlerde Günlük Yaşam
Osmanlı kentleri genellikle camiler etrafında inşa edilen medrese, imaret,
darü’ş-şifa, han, hamam, tekke, zaviye, mektep gibi kültürel ve sosyal amaçlı yapılardan oluşurdu. Kent halkı bu yapılar topluluğunun etrafında kurulan mahallelerde otururdu. Müslüman ve gayrimüslim halkın
bir arada yaşadığı kentlerde her dinî grubun ayrı mahallesi vardı. Kentin Müslüman halkının günlük yaşamı sabah ezanı ile başlar, yatsı namazına kadar devam ederdi. Evlerde aile üyeleri erkenden kalkar, erkekler işyerlerine giderken kadınlar ev işleri ve çocukların bakımıyla ilgilenirlerdi. Kentlerin en canlı yerleri camiler, külliyeler ve bedesten adı verilen çarşılardı. Bedestenin etrafında olan sokaklarda çeşitli meslek erbaplarına ait dükkânlar sıralanırdı. Zanaat sahipleri bu dükkânlarda hem üretim yapar hem de ürettiklerini satarlardı. Çalışanlar öğle yemeklerini genellikle işyerlerinde yerlerdi. Öğle ve ikindi namazı vakitlerindeyse halk
ibadet eder ve dinlenirlerdi.
Kent halkı temel gıda maddelerini genellikle
toptan satın alırdı. Un, yağ ve şeker başlıca yiyecek maddeleriydi. Bunun yanında sebze ve meyveler, pirinç, kuru baklagiller ve koyun eti beslenmede önemli yer tutardı. Fırıncılar kent halkının ekmek ihtiyacını karşılardı. Bozacılar, şıracılar, muhallebiciler, şekerciler ve turşucular da alışverişin yoğun olduğu işyerleriydi.
Camiler ibadet mekânı olmanın yanında
devlet emirlerinin halka duyurulduğu ve davaların görüldüğü yerlerdi. Külliyelerin de kent yaşamında önemli yeri vardı. Külliyedeki medresede çeşitli yerlerden gelen öğrenciler eğitim görürdü. İmarethanelerde öğrencilere, yoksullara, kimsesizlere ve yolculara
ücretsiz yemek verilirdi. Darü’ş-şifalarda ise
din ve ırk farkı gözetmeksizin her kesimden insanlar tedavi edilirdi. Kentlerde günlük yaşam düzenli ve sakindi. Subaşı ve asesbaşıya bağlı kolluk güçleri sokaklarda dolaşarak güvenliği sağlardı. Geceleri bu görevi gece bekçileri üstlenirdi. Çarşı ve pazarların düzeninden muhtesip sorumluydu. Kent insanları arasında yardımlaşma ve dayanışma duyguları güçlüydü. Her mahalle kendi içindeki yoksul ve kimsesizlerin ihtiyaçlarını giderir, onları açıkta bırakmazdı.
|
Osmanlı Şehirlerinde Olan Ziyafetin Temsili Bir Resmi |
Cuma günleri Müslümanlar için haftalık tatil günleriydi. Musevilerin tatil günü
cumartesi, Hristiyanlarınki ise
pazardı. Bayram ve kandil günleri, padişahların tahta geçmesi, şehzadelerin sünnet törenleri, düğünler, baharın gelişi, ordunun sefere çıkışı ve zafer kazanması halk tarafından şenlikler ve ziyafetlerle kutlanırdı. Kentlerde hareketliliğin arttığı zamanlardan biri de panayır günleriydi. Panayırlarda alışveriş yapılır, cambazlar ve hokkabazlar gösterileriyle insanları eğlendirirlerdi.
Ramazan ayı boyunca kurulan iftar sofraları aile üyelerini birbirine yakınlaştırır, aralarındaki sevgi, saygı bağlarını kuvvetlendirirdi. İnsanlar fitrelerini bu ayda verir, yoksullara yardım ederlerdi. Ramazan gecelerinde camiler aydınlatılır, kentin çeşitli yerlerinde halka açık eğlenceler düzenlenirdi. Bu eğlenceler çoğu zaman sahur vaktine kadar sürerdi.
Köylerde Günlük Yaşam
Osmanlı köylerinde geniş aile tipi yaygındı. Köylü ailesinde kadın ve erkek bütün aile üyeleri üretim faaliyetlerine katılırlardı. Kadınlar günlük ev işlerinin yanı sıra yün eğirir, halı ve kilim dokur, yoğurt ve peynir yaparlardı. Ayrıca bağ bahçe ve tarla işlerinde çalışırlardı. Erkekler toprağı ekip biçer, hayvanları otlatır, tarım araç gereçlerini yaparlardı. Deri işleme ve keçe yapma gibi güç gerektiren ağır işleri de
erkekler görürdü.
Köylerde yoğun çalışma mevsimleri olan ilkbahar, yaz ve sonbaharda insanlar kışlık ihtiyaçlarını hazırlarlardı. Kış gecelerinde ise kadınlar ve çocuklar evlerinde vakit geçirirken erkekler köy odalarında toplanırlardı. Burada günlük işlerden ve köyün sorunlarından konuşulur; masallar, halk hikayeleri ve destanlar anlatılır, eğlenceli oyunlar oynanırdı.
Halk ozanları da çalıp söyledikleriyle köy yaşamını renklendirirlerdi. Köylerde dinî bayramlar sevinçle karşılanırdı. Evlenme ve sünnet törenlerinde şenlikler düzenlenir, Nevruz Bayramı da köylüler arasında coşkuyla kutlanırdı.
Konargöçerlerde Günlük Yaşam
Konargöçerler yurt veya ev denilen
çadırlardayaşarlardı. İlkbaharda hayvanlarını otlatmak için yaylalara çıkan göçebeler de erkekler hayvanların bakımı ve otlatılmasıyla uğraşırlardı. Ekmek, peynir, yoğurt, yağ yapımı ile halı vekilim dokumacılığı gibi işler ise kadınlara aitti. Göçebeler genellikle
hayvansalgıdalarla beslenirlerdi. Çadırlarını ve giysilerini de yün, deri, tiftik gibi hayvansal ürünlerden yaparlar ve günlük yaşamlarını hayvanlarıyla ilgilenerek geçirirlerdi. Konargöçerler kış mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte hayvan sürülerini toplar, çadırlarını söker ve kışlaklarına dönerlerdi. Göçebelerin canlı bir kültür hayatı vardı. Aşık adı verilen kişiler, göçebe topluluklar arasında dolaşarak saz çalar, türkü söylerlerdi. Yaşlılar ise masalları, efsaneleri; türkü, mani ve deyişleri sözlü olarak genç nesillere aktarırlardı.