TERÖR örgütü YPG Menbiç’ten çekilecek. Bu Türkiye için diplomatik bir başarıdır, temelinde de tabii siyasi iradenin kararıyla askerin yaptığı başarılı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtları vardır.
İktidarın ve Genelkurmay’ın ülke yararına başarılı her hareketini takdir etmek gerekir. Aynı zamanda ordunun üzerine siyaset gölgesi düşürmekten de sakınmak gerekir.
MENBİÇ BAŞARISI
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun ABD gezisinde mevkidaşı Mike Pompeo ile yaptığı görüşme iyi sonuçlar verdi.
Üç aşamalı plana göre YPG Menbiç’ten çekilecek:
“İlk aşamasında iki taraf hazırlık toplantısı yapacak. İkinci aşamada YPG bölgeden çekilecek. Üçüncü aşamada ise bölgeyi kimin yöneteceğine ve güvenlik birimlerinde kimlerin yer alacağına karar verilecek.”
Kesin bir takvim yok ama “altı aydan az”bir süre öngörülüyor.
YPG’nin çekileceği yerlerde, etnik kimliği ne olursa olsun, halka dayalı yönetimler kurulacak, genel güvenliği Türk ve Amerikan askerleri sağlayacak...
Çavuşoğlu’ndan bir kaç saat sonra Reuters, terör örgütünün “askeri uzmanlarımızı çekiyoruz” diyerek de olsa çekilmeyi doğruladığını duyurdu.
Elbette uygulamayı görmek lazım ama iyi bir noktaya gelindiği bellidir.
ORDU VE DİPLOMASİ
Bu tabii Cumhurbaşkanı’nın ve hükümetin ortak başarısıdır. Diplomasiyi ise Çavuşoğlu yürüttü. Çavuşoğlu siyasete girdiği 2002’den beri dış politikayla ilgilidir.
Bazen bu birikimdeki bir Dışişleri Bakanı’ndan ziyade iç politikada parti sözcüsü gibi popülist konuşmalar yapsa da ABD ile müzakerelerde teknik ayrıntılara inerek, uzmanların çalışmalarını da iyi düzenleyerek olumlu bir sonuç aldı.
Bitmiş değil; uzun, engebeli, kanlı bir yolda Türkiye için olumlu bir diplomatik aşamaya geldik.
Ortadoğu ve terör meseleleri Türkiye’yi daha uzun yıllar meşgul edecektir. Diplomasisi iyi ayarlanarak güçlü bir orduya sahip olmanın bu coğrafyada ne kadar önemli olduğunu Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla gördük. Askerimizin başarısı diplomasiyi de güçlendirdi.
Mehmetçiği kutluyoruz, kendileri için dua ediyoruz.
Mehmetçik kavramını iç politikanın üstünde tutmak hem onun taşıdığı bu yüksek anlamın, hem rejimin gereğidir.
‘MİLLETİN ORDUSU’
Bir genelkurmay başkanı, cumhurbaşkanı seçimleriyle ilgili konuların tamamen uzağında durmalıdır, ne kadar saygılı davranmış olursa olsun.
Bir ordu komutanı askerliğin gerektirdiği görev yerlerinden ve protokolden başka hiçbir yerde bulunmamalı, hele de siyasi tavır niteliğindeki davranışlardan sakınmalıdır, özellikle de ülke seçim sath-ı mailine girdiğinde.
Evet, Afrin kahramanıdır ama bu daha bir dikkatli olmasını gerektirir.
Tarihimizden bir tek örnekle yetineceğim.
27 Kasım 1924 Perşembe günü... Başbakan Fethi (Okyar) Bey Meclis’te hükümet programını okuyor... Konya mebusu Refik (Koraltan) “Kahraman ordumuz Başbakan’la beraberdir”dediğinde Fethi Bey kürsüden tepki gösteriyor:
“Ordu, millet ordusu, vatanın kahraman ve yüksek muhafızıdır. Bu vazifeyi daima ifa edecektir. Parti içinde, Meclis içinde değişen hükümetin şu veya bu üyesi ile beraber olacağını söylemek ordunun vazifesi haricinde olan bir şeyi orduya yüklemektir. Şüphem yoktur ki Refik Beyefendi de bunu zühul olarak söylemişlerdir. Herhalde tashih olunması lazımdır.”
Refik Bey özür dileyip sözünü geri alacaktır.
Bu coğrafyada milli ordumuz böylesine hassasiyete layıktır