15 Şubat 2022 Salı

Osmanlı Tarihi, Çelebi Mehmet Timur'un Endişesi



TİMUR HAN'IN E N D İ Ş E S İ Yıldırım Bayezid'in küçük oğlu Çelebi Mehmed, Osmanlının bu en karışık bölgesinde çevresindeki bir avuç adamla gayret kemerini kuşanmış, gece gündüz çalışıyordu. On bin yirmi bin kişilik düş­ manlarını sindirip Amasya, Tokat, Sivas ve çevresini hak ve adalet anlayışı içinde yeniden şenlendiriyordu. Yiğitlikte, bahadırlıkta üstünlüğü her yana yayılmaya, tavır ve davranışlarında padişahlık alametleri görülmeye başladı. Öte yandan, giriştiği her projede işin sonunu iyi takip eden Timur Han, şehzadenin faaliyetlerini de yakından izlemekteydi. İran sınırı üzerinde nice başarılara imza atarak güçlü bir beylik hlline gelmeye başlayan Çelebi Mehmed'in günden güne kuvvet bulmasından çekinmeye başlamıştı. Bayezid Han'a tam bir güven vererek bu oğlunu yanına çağırma­ sını istedi. Bayezid'in mektubunun yanı sıra kendisi de bir namesini gönderdiği elçiye kattı. Hace Muhammed adındaki elçisinin yanına Yıldırım Bayezid'in hizmetinde olanlardan birini de dahil etmişti. Timur Han tatlı ifadeler ve gönül alıcı cümlelerle süslediği namesinde, şehzadeyi sevgili çocuklarından önde tutacağını, öz kızlarından biriyle evlendireceğini, mutluluğu için gerekeni ya­ pacağını yeminlerle bildiriyor, çeşitli vaatlerle yanına çağırıyordu. Çelebi Mehmed büyük bir merasimle karşıladığı elçinin elinden keremli babasının ve Timur Han'ın mektuplarını aldığında saygı ile öperek başı üzerine koyduktan sonra:" (Ahmet Şimşirgil – Kayı I)

"Emirlerini aldım ve kabul ettim'' demişti. Elçilerin huzurdan ayrılmasıyla şehzadenin ileri gelen beyleri onu babasının yanına gitme isteğinden vazgeçirmek için çalışmaya başladılar. Bu işte Timur'un kahrına uğrama tehlikesi olduğundan uzun uzun söz ettiler. Genç şehzade bütün ısrarlar sonunda: "Kim ki Allah'a tevekkül eder, ona Allah yeter" iyetini okuyarak tartışmaları bitirdi. Kararı kesindi. Nice hediyeleri hazır ettikten sonra Tokat'tan Amasya'ya doğru yola çıktı. Henüz Osmancık'a geldiğinde bir kez daha İsfendiyarlı Kara Yahya ve adamlarının saldırısına uğradı. Ancak şehzadenin yanındaki yiğitler iki yıldır bu nevi çarpışmalarda iyice pişmişler­ di. Çapulcular kısa sürede dağıtılırken Kara Yahya bir kez daha kayıplara karıştı. l52 Şanlı şehzade Murtazaabad'a geldiğinde bu kez Tatar elebaşı­ larından Savcıoğlu adındaki bir şakinin adamlarıyla geçiş yolunu tuttuğu haberini aldı. Son derece hızlı hareket ederek Savcıoğlu ve adamlarının üstüne beklemedikleri anda kabus gibi çöktü. Şakiler kısa bir direnmeden sonra kaçış yolunu tutarken bütün malları Osmanlı yiğitlerinin eline geçti. Ancak henüz kendi topraklarında iken bu nevi tuzaklarla karşı­ laşmak gizileri endişelendirmişti. Zira Anadolu bir otorite boşluğu içerisinde olup henüz daha tehlikeli bölgelere girilmemişti. Çelebi Mehmed adamlarıyla daha ileri gitmenin mahzurlarını görerek geri dönmeye karar verdi. Yanında bulunan Timur Han elçisine mükellef bir ziyafet çek­ tikten sonra şöyle dedi: "Henüz idaremiz altındaki yerlerde iken yolları kesen düşmanlar yüzünden bunca sıkıntıyla karşılaştık. Fitne tohumlarının her yana ekilmiş olduğunu anladık. Bu durumda beyliğimizi terk edip gitmek akıl alacak iş olmaktan uzaktır. Tehlikeli konaklarda düşmanla karşı­ laşmak, korkulu duraklardan geçmek doğru bir yol olmasa gerektir.

Ayrıca bu bölge Osmanlıların en karışık yöresi idi. Timur Han'dan da destek alan mütegallibe beyler on bin yirmi bin kişilik kuvvetlerle bölgede terör estirmiş, Çelebi Mehmed'i günlerce uğraştırmıştı. Şimdi Timur Han'ın çekilmesi ile Osmanlı ülkesini 'yeni ve daha çetin bir mücadele bekliyordu. Bu mücadele Bayezid Han'ın dört oğlu Emir Süleyman, Musa, İsa ve Çelebi Mehmed arasında geçe­ cekti. Çelebi Mehmed kardeş kanının akıtılacağı böyle bir savaşa karşı isteksiz ve arzusuzdu. Nice canların, nice yiğitlerin ve nice beylerin bu mücadelede ecel şerbetini içeceğini iyi biliyor ve üzülüyordu. Bu sebeple Amasya'da iken bir gün musahiplerinden (sohbet arkadaşı) Molla Ali'yi huzuruna davet edip dedi ki: "Ya Molla Ali! Meydana gelen hadiseden ibret aldın mı? Babam Yıldırım Bayezid'in başına gelen musibet ve belaların sebebini dü­ şünebiliyor musun? Görüyorsun ki, her birimiz bir yere ayrıldık. Kardeşim Musa Çelebi, İsa Çelebi'nin üzerine yürüdü ve Bursa'da tahta oturdu. Kardeşim Süleyman Çelebi ise Edirne'de tahta otur­ du. Düşman bizden korkarken, şimdi biz aleme maskara olduk. Özellikle Edirne'de oturan kardeşim Süleyman Çelebi'nin fitne fesadından korkulur. Din ve devlete taşıdığım iyi niyet ve gayret, bu olaylar karşısında beni daha da hassas kıldı. Gel seninle tac ve taht düşüncesini terk ederek hacca gidelim!" Çelebi Mehmed hem söylüyor hem ağlıyordu. Akşam iki­ si de istihareye yattı. Çelebi Mehmed rüyasında dedesi Murad-ı Hüdavendigar'ı gördü.Yanında Emir Sultan da vardı. Ona bir kılıç, bir de eğerlenmiş at vererek; "Haydi yiğidim! Din esaslarını ikame eyle" dediler. Çelebi Meh­ med, ata binmek istemediği halde, çaresizlik içinde binmek zorunda kaldığını ve Gelibolu istikametine doğru hareket ettiğini gördü. Molla Ali de aynı gece rüyasında Bursa'da olduğu halde Çelebi Mehmed'i tahtın üstünde, Musa Çelebi'yi ise altında otururken görmüştü. 155

Bu rüyaları ilahi bir işaret olarak kabul eden Çelebi. Mehmed, şimdi Osmanlı ülkesini bir birlik haline getirmenin hesaplarını yapmaya başlamıştı.

Tarih, bayramcigerli.blogspot.com,
Bayram Cigerli,Tarih Notları, Osmanlılar,Tarih Konu Anlatım,Ahmet Şimşirgil,Kayılar,

Lorem ipsum is simply dummy text of the printing and typesetting industry.

Comments


EmoticonEmoticon