YEMİ N İ N İ BOZMAN IN SONU! Sultan Çelebi Mehmed Batı Anadolu'da birlik ve düzeni sağlar ken, Karamanoğlu Mehmed Bey ise Osmanlı topraklarına saldırı larda bulunuyordu. Bursa'ya dönen padişah, onun bu yaramaz fiillerinin cezasını vermek üzere harekete geçti. Kastamonu Hakimi İsfendiyar Bey ile Germiyanoğlu Yakub Bey'e haberciler göndererek orduya katıl malarını duyurdu. Gelen yardımcı kuvvetlerle daha da güçlenen Osmanlı ordusu Orta Anadolu'ya doğru ilerlemeye başladı. Daha önce kendilerine ait olan Akşehiraen başlayarak Saideli, Seydişehir ve Otlukhisarı'nı ele geçirdiler. Ardından Konya muhasara edildi. Bu sırada şiddetli yağan yağmurlar ordunun ağırlıklarından pek çok eşya ve hayvanı götürerek büyük zayiata sebep oldu. Kalenin zaptı güçleşti. Bu durumda Karaıp.anoğlu'nun sulh teklifini kabul eden padişah bir daha Osmanlı topraklarına saldırmayacağına dair söz aldıktan sonra kuşatmayı kaldırdı. Çelebi Mehmed Konya'dan ayrıldıktan sonra Canik bölgelerini itaat altına almak maksadıyla Samsun üzerine yürüdü. Ancak Os manlı ordusunun Konya önündeki zayiatı ve sulh yaparak çekilmesi Karamanoğlu'nu cesaretlendirmişti. Bu itibarla, Çelebi Mehmed Canik bölgesindeyken bir kez daha Osmanlı ülkesine taarruza geçti. Canik'te ikameti sırasında, Karamanoğlu'nun Osmanlı top raklarını vurduğu haberini alan Çelebi Mehmed üzüntü ve sıkıntı ile sinir nöbetleri geçirerek hastalandı. Bir kez daha ordusunun yönünü Konya üzerine çeviren padişahın sıhhati gittikçe bozuldu. Maiyetinde bulunan tabipler hastalığının mahiyetini tayin edeme yerek padişahın hayatını kurtaramamaktan üzülmeye başladılar. Germiyan beyinin şiir sahasında da üstad hekimi Mevlana Sinan'ı (şeyh) padişahı tedavi için getirdiler. Hekim Sinan, padişahın hastalığının derin kederden doğan bir buhran olduğunu, bir muzafferiyet haberinin ona en tesirli ilaç ola cağını bildirdi. Anadolu Beylerbeyi Bayezid Paşa tabip tarafından reçetesi verilen ilacın tedarikini taahhüt etti." (Ahmet Şimşirgil – Kayı I)
arada Osmanlı padişahının hastalığını haber alan Karama noğlu Mehmed Bey, bu fırsatı değerlendirmek istemişti. Kuvvetlerini toplayarak süratle Osmanlı birlikleri üzerine yürüdü. Onları ani olarak bastırmak istemişti. Oysa Bayezid Paşa, Karamanoğlu'nun hareketlerini günü gününe takip ediyordu. Karamanlılar karanlık bir gecede baskın vermek üzere ilerlerken, Osmanlı askerlerinin çelikten bir hisar gibi çevrelerini sardıklarını dehşetle gördüler. Bayezid Paşa tümüyle imha edilmek istemiyorlar sa teslim olmalarını istedi. Karaman oğlu Mehmed Bey oğlu Mustafa Bey ile yakalanarak padişahın otağına getirildi. 161 Bu sevinçli haber her gün gelen krizlerle iyice zayıflayan padişahı ferahlattı. Onu üzüntülerin boğuntusundan kurtararak selamet kıyısına çıkardı. Hekim şeyh nice ihsan ve ikramlarda bulundu. Padişah, Bayezid Paşa'yı da izzet ve ikramlara gark etti. Ayrıca kendisini, vezirlik rütbesiyle Rumeli beylerbeyiliği görevine getirdi. Çelebi Mehmed Han iyice sıhhatine kavuşunca Karamanoğlu'nu huzuruna getirtti. Kırgın bir eda ile kendisine şöyle hitap etti: "Bu ne sözünde durmazlıktır ki, daima sizden olur. Kanlar yutan kılıcın dili henüz kınında kurumamış iken, cenk sözlerini nasıl da konuşursunuz? Düşen kellelerin kanlarından yeryüzü ıpıslak iken kavga ve uğraş tozlarını nasıl kaldırırsınız? Düştüğünüz azarlama çukurundan kurtulur kurtulmaz ayaklanma yolunu nasıl tutuyor sunuz? Şimdiden sonra size ne çeşit muamele edelim ve size nasıl şefkat ve güleryüz gösterelim? Biz dostluk yolunda rica ettikçe, siz fesatlık göstermekten çekinmediniz. Anlaşalım diye istekte bulundukça dargınlık ve düşmanlık kapılarını açtınız. İnsaf ölçülerinde haddi aştınız. Fesatlık akınları ile bakımlı ülkelerimize taştınız. Bundan sonra size aman vermek sizi serbest bırakmak fesat ve kargaşanın devam etmesini istemekle birdir." Karamanoğlu bu kızgın sözlerden dehşete düştü. Bir zaman sustuktan sonra dua ve niyazla söze başlayıp şöyle devam etti:
zaferleri başına çelenk edinen padişah! Ey kerem ve ihsan sahibi! Bu kez dahi bu zayıf kuluna kerem göster. Cennetmekan atalarının azatlı kölesi ve sonsuza dek yaşayacak olan bu hanedanın yetiştirmesiyiz:' Ardından elini, göğsünü örten elbise üstüne koyarak: "Yemin ederim ki, bu can şu tende durdukça, padişahın mem leketlerine asla göz atmayacağım. Bu suçlara batmış kulun kapında sadakatle kölelik edecektir. Bundan böyle fesatlık kılıcını kınından çıkartırsam, ona göğsüm yatak olsun ve ölüm yayının gerileceği nişan tahtası yapılsın:' Karamanoğlu'nun yalvarışları bir kez daha padişahın merha met damarlarını kabarttı. Cezalandırmayı bırakıp, "Gücü var iken hasmını affetmek ne güzeldir" sözü ile hareket ederek onu serbest bıraktı. Ayrıca kendisine muhabbet alameti olmak üzere tabi, alem, atlar ve develer hediye etti. Karamanoğlu adamlarıyla Osmanlı ordugahından uzaklaşmıştı ki koynundan çıkardığı bir güvercini havaya salıverdi. Böylece ye minini onun adına yaptığını ve hükmünün kalmadığını göstermiş oluyordu. Nitekim Osmanlıların ovada otlamakta olan at sürülerini gasbederek götürdü. Çevresindekilere bu durumu şöyle izah etti: "Bizim Osmanlılara düşmanlığımız beşikten başlar, mezara kadar sürer. Başbuğluğumuzun gereği, beyliğimizin temel esası Osmaıilı'ya verdiğimiz sözü bozmaktır." Karamanoğlu'nun verdiği sözden döndüğü ve Osmanlı mallarını gasp ettiği Çelebi Mehmed Han'a haber verildiğinde: "Elbette yemin ettikleriniz hakkında sorguya çekilirsiniz" mealindeki ayet-i kerimeyi okuyarak onu Cenab-ı Hakk'a havale eti. Gerçekten de Osmanlı padişahının gönlüne doğan bu sözlerin hikmeti çok geçmeden ortaya çıktı. Karamanoğlu Mehmed Bey, Antalya Kalesi'ni kuşattığı sırada bir top parçasıyla yaralanarak hayatını yitirdi. 162
her fırsatta isyan ederek Osmanlı ülkesini arkadan vurmaları dik kat çekmektedir. Buna rağmen Osmanlılar filicenaplıklarından vazgeçmemişler, affetmeye bağışlamaya devam etmişlerdir. Kimi tarihçiler bu durumu aşırı ve zararlı bir merhamet veya zaaf eseri şeklinde değerlendirmişlerdir. Aslında Osmanlılar bu alicenaplığı, hoşgörülüğü Anadolu beylerinin tümüne uygulamışlardır. Bu davranışın gerçek sebebi Osmanlıların Anadolu ahalisini, kendi tebaası ve kardeşleri gibi görmesidir. Anadolu beyleri ile kız alıp vermeleri akrabalık kur maya çalışmaları da bu inanışın bir tezahürüdür. Ayrıca yapılan savaşlar sonunda ordunun Anadolu beylikleri topraklarına so kulması Türk ve Müslüman halkın incinmesine, eziyet ve zulüm görmesine sebep olabilirdi. Bu durumda halk Osmanlılara kin ve nefret duyabilirdi. Zulüm üzerine inşa edilen bir sevginin ebedi olmayacağını idrak eden Osmanlı padişahları onlarca kez de olsa af yolundan ayrılmadılar. Anadolu beylerinin bütün hata ve kusurlarına sabrettiler. Do layısıyla belki Anadolu birliğinin beklenen temini gecikti. Hatta iki yüz yıllık bir süreyi aldı. Ancak Osmanlı hakanlarının uzak görüşlülüğü ve basireti sebebiyle öyle sağlam temeller üzerine atıldı ki asırlar geçmesine rağmen Anadolu birliği sarsılmadan devanı etmiş ve etmektedir.
Tarih, bayramcigerli.blogspot.com,
Bayram Cigerli,Tarih Notları, Osmanlılar,Tarih Konu Anlatım,Ahmet Şimşirgil,Kayılar,
Bayram Cigerli,Tarih Notları, Osmanlılar,Tarih Konu Anlatım,Ahmet Şimşirgil,Kayılar,